Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/202 E. 2022/623 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/202
KARAR NO :2022/623

DAVA:TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:22/03/2022
KARAR TARİHİ:18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın eşi olan …, maliki ve sürücüsü olduğu …plaka sayılı ve davalı sigorta şirketine … poliçe numaralı KZMMS kapsamında sigortalı bulunan araç ile … ili, … ilçesinde 23.09.2021 tarihinde tek taraflı trafik kazası yapmış olduğu ve aynı tarihte vefat ettiğini, tek taraflı olup ölümle neticelenen trafik kazalarında aracın KZMM Sigortacısının hak sahiplerinin destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu olduğu açık olmakla birlikte, 2918 sayılı yasaya 09.06.2021 tarihinde 7327 sayılı yasanın 19. maddesi ile eklenen 92/j maddesinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat talepleri”nin, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında kalacağı düzenlendiğini, bu düzenlemeye göre, sürücünün %100 kusurlu olduğu tek taraflı trafik kazalarında, destekten yoksun kalan hak sahibinin aracın KZMM sigortacısından tazminat talep etme hakkının engellendiğini, 09.06.2021 tarihinde 7327 sayılı yasanın 19. Maddesi ile 2918 sayılı yasaya eklenen 92/j maddesinin Anayasaya aykırılığının tespiti bakımından, öncelikle, destekten yoksun kalma zararının doğrudan zarar mı yoksa yansıma zarar mı olduğunun değerlendirilmesi gerektiğini, kusur incelemesi neticesinde vefat eden desteğin söz konusu trafik kazasında %100 kusurlu olduğu tespit edildiği takdirde, 2918 sayılı yasaya 09.06.2021 tarihinde 7327 sayılı yasanın 19. maddesi ile eklenen “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat talepleri” şeklindeki 92/j maddesi, destekten yoksun kalma tazminatı hukuki niteliği itibariyle yansıma zarar değil, doğrudan zarar olduğundan ve 3. kişi konumundaki destekten yoksun kalanın hak sahipliği bir başkasının kusuruna bağlı olarak değerlendirilip engellenemeyeceğinden, Anayasa’nın 2,5,7,8,9,10,13, 17,19,35,36, 41,48,138,141 ve 142. maddelerine aykırı olup, söz konusu maddenin iptaline karar verilmesi istemi ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını talep ettiklerini, davacının müteveffanın resmi nikahlı eşi olduğu ve aynı konutta birlikte yaşadıkları, müteveffanın davacının desteği olduğunu, müteveffanın emekli olduğunu, vefat ettiğinde SGK’dan emekli maaşı aldığını, davacı, müteveffanın vefatı sebebiyle desteğinden yoksun kaldığını, hesaplanacak destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde 05/07/2021-05/07/2022 tarihleri arasında Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte sorumluluğunun sigortalının kusur oranı ve kaza tarihi olan poliçe limiti olan kişi başı teminat ile sınırlı olduğu, 06/12/2021 tarihinde düzenlenen zeyilname ile müvekkili şirket nezdinde mevcut poliçe iptal edildiğini, dava konusu olayda aracın vefat eden …’ın kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığını, bu durumda müteveffanın vefatından kusuru bulunduğunu, davacının temerrüt tarihinden veya ret tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinin istenmesi yasaya aykırı olduğunu, mağdurun kazadan dolayı herhangi bir sosyal kurumdan tazminat alıp almadığının araştırılmasını talep ettiklerini, tespiti halinde bu ödemelerin tazminat hesabından mahsup edilmesini talep ettiklerini, müteveffanın müvekkili şirket nezdinde sigortalı araç sürücüsü olması nedeniyle vefat eden kişi kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu destek tazminat taleplerinin poliçe teminatı dışında olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, mahkememizce 07/06/2022 tarihli ara karar ile kusur durumunun tespiti amacıyla dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine, maluliyetin tespiti amacıyla da Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine gönderilmesine karar verilmiş, tarihli raporunda Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi, sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava konusu; trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat talebidir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmeleri için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesidir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45. maddesinde (TBK m.53) sözü edilen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil eylemli bir durumu hedef tutar; ne hısımlığa ne de nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır. Sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Ayrıca destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı kişi, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa ihtiyaç içerisinde bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 tarihli, 1979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). Diğer taraftan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarihli ve 1978/1 E., 1978/3 sayılı kararının gerekçesinde de:
“Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış, Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2005 tarihli ve 2005/4-648 E., 2005/691 K. sayılı kararında aynı esaslar benimsenmiştir. Destekten yoksun kalanların meydana gelen zararlarını tazmin hakkı ölenden intikal eden bir hak olmayıp doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin kendisinde doğan, asli ve bağımsız nitelikte bir haktır. Ölenle ya da mal varlığı ile bir bağıntısı bulunmadığı için bağımsız bir talep hakkı yaratır. Bu nedenledir ki ölen kimse ile destekten yoksun kalan arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisi bulunması gerekmemektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı talebi miras yoluyla kazanılan, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak olmadığından desteğin veya mirasçılarının da herhangi bir tasarruf hakkı bulunmamaktadır (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.06.2018 tarihli ve 2016/5 E., 2018/6 K., Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 tarihli ve 2011/17-142 E., 2011/17-411 K., 20.04.2011 tarihli ve 2011/17-34 E., 2011/216 K. ile 14.03.2019 tarihli ve 2017/17-1089 E., 2019/294 K. sayılı kararları). Destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için destekten yoksun kalma zararı yanında zarar ile haksız fiil arasında uygun illiyet bağının da bulunması gerekir. Somut olayda gerçekleşen türden bir sonucu, olayların normal akışına ve hayat tecrübelerine göre mahiyeti ve ana temayülü itibariyle meydana getirmeye genel olarak elverişli olan veya bu türden bir sonucun gerçekleşme ihtimalini objektif olarak artırmış bulunan zorunlu şartla söz konusu sonuç arasındaki bağa uygun illiyet bağı denir. … KTK’nın 91. maddesi yollaması ile aynı Kanun’un 85/1., 86. ve 92. maddeleri incelendiğinde tek taraflı trafik kazası ile yüzde yüz kendi kusuru ile ölümüne neden olan sürücünün hak sahiplerinin zorunlu malî sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminat talep edebileceklerine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Sürücünün yüzde yüz kendi kusuru ile ölümü durumunda hak sahipleri işletenden nasıl tazminat talep edemeyeceklerse sigortacıdan da talep edemeyeceklerdir. Nitekim yukarıda sözü edilen Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinde şu ifadelere de yer verilmiştir: “Kural uyarınca sigortalının sorumluluk riski kapsamında değerlendirilemeyecek risklerden doğan tazminat taleplerinden dolayı zorunlu mali sorumluluk sigortasına dayanılarak sigorta şirketinden talepte bulunulamayacaktır. Mali sorumluluk sigortasının sigortalının kanundan doğan hukuki sorumluluğunu teminat altına almak amacıyla zorunlu kılındığı dikkate alındığında, sigortalının hukuki sorumluluğu kapsamında olmayan tazminat taleplerinden dolayı sigorta şirketinin de sorumlu tutulamamasının işin niteliği gereği olduğu anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketinin sorumluluğunun zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına aldığı riskler ile sınırlandırılması suretiyle ilgililerin, işletenin dahi sorumlu olmadığı tazminat taleplerini sigorta şirketine yöneltmelerinin önüne geçilmesinin ve sigorta şirketinin mülkiyet hakkının korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda esasen sigortalıdan talepte bulunması mümkün olmayan ilgililerin, sigorta şirketinden de talepte bulunamamasının Anayasa’nın 17. ve 35. maddelerinde düzenlenen haklarını ihlal ettiği söylenemez. Kuralın ilgililerin menfaatleri ile sigorta şirketinin menfaatleri arasında makul bir denge kurulmasını engelleyen bir yönünün bulunmadığı görülmektedir”. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/(21)10-597 esas ve 2022/1079 karar sayılı ilamI)
Benzer nitelikte kaza ve poliçenin teminat başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nda sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber desteğin kusuruna denk gelen destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığına göre, davacının davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunmadığından (HGK’nun 20/04/2021 tarih 2021/17-86 E, 2021/516 K sayılı ilamı da bu yöndedir.) davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın kabulü yönünde karar verilmesi doğru görülmemiştir.( Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/13811 esas ve 2022/9376 karar sayılı ilamı)
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta; 23/09/2021 tarihinde müteveffa …’ın tek taraflı trafik kazası yapmış olduğu ve aynı tarihte vefat ettiği mahkememizce aldırılan ATK raporunda sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu kanaatinin bildirildiği, kazanın oluş tarihi itibariyle 09/06/2021 tarihinde 7327 sayılı yasanın 19. Maddesi ile 2918 sayılı yasaya eklenen 92/j maddesi ile eklenen ve Destekten yoksun kalan hak sahibinin, destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat talepleri sigortacının kendi sigortalısının kusuru oranında devam ettiği anlaşılmakla; müteveffa sürücünün kusur oranı dikkate alınmak suretiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından bu konuda hesaplama yapılmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 10,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan arabulucu …’e 1.560,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.560,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümlerine göre davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır