Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/188 E. 2022/528 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/188
KARAR NO :2022/528

DAVA:MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ:16/03/2022
KARAR TARİHİ:20/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … aleyhine 10/07/2017 tarihinde …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası kapsamında davalı … A.Ş. Tarafından genel banka kredi sözleşmesi ile bankacılık hizmet sözleşmelerine dayanarak icra takibi başlatıldığı, borçlular vekili tarafından icra takibinde borca ve fer’ilerine itiraz edilmesi neticesinde icra takibi durduğu, buna karşılık kötü niyetli alacaklı tarafından 28/09/2018 tarihinde …. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, müvekkili bakımından bu davanın henüz kesinleşmediği, genel kredi sözleşmesi ile bankacılık hizmet sözleşmesi üzerinde müteselsil kefil sıfatıyla yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığının tespiti ile bu sebeple müvekkilinin ilgili kredi borcunun ve bu borç nedeniyle başlatılan …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra takibinde borçlu olamayacağının tespitini ve sözleşmesinin icra dosyasının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … Basım Yayıncılık Reklamcılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin müvekkili bankaya başvurusu üzerine müvekkili banka ile dava dışı … Basım Yayıncılık Reklamcılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi arasında “Genel Kredi Sözleşmesi” ve “Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi” akdedildiği, söz konusu sözleşmeler gereğince de müvekkili banka tarafından dava dışı şirkete Ticari Kredili Mevduat Hesabı açıldığı, Çek Taahhüt Kredisi ve Nakdi Krediler kullandırıldığı ve Çek Taahhüt Kredisi kapsamında çek yaprakları verildiği, davacı … ile dava dışı …, … da akdedilen sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduklarını, tüm uyarılara rağmen, borçluların, sözleşmelerden doğan borçlarını ödememesi üzerine borçlulara … 1. Noterliği’nin 30.09.2016 tarihli, … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi keşide edildiği, borçluların, kendilerine tebliğ edilen hesap kat ihtarnamesine rağmen, borçlarını ödememeleri üzerine; …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı taraf, birtakım asılsız ve mesnetsiz iddialar ileri sürerek huzurdaki menfi tespit davasını ikame ettiği, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; GKS’den kaynaklı ve …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu borçtan dolayı açılmış menfi tespit davasıdır.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarında karar verilene kadar sürmesi gerekir. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII).Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır. Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehlike ile tehdit edilmelidir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/18640 E. 2016/1176 K. sayılı ilamı.)Söz konusu bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır (Hanağası, Emel: a.g.e., s.133 vd). (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/10-642 E., 2012/38 sayılı kararı)
Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Bu itibarla borçlu, itirazın iptali davası için alacaklıya tanınan bir yıl gibi uzun bir süreyi beklemeden maddi hukuk anlamında, borcun bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir. Somut olaya dönülecek olursa, yargılama sırasında davacı icra dairesine ödediği parayı tahsil etmiş olduğundan istirdat istemi konusuz kalmış ise de davalı alacaklının her zaman alacağının tahsili için dava açma hakkı bulunduğundan davacının bu hukuki baskıdan kurtulmak amacıyla menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/10-642 E., 2012/38 sayılı kararı)
Tüm bu açıklamalar ışığında; Davalı bankaca …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında genel kredi sözleşmesi ile bankacılık hizmet sözleşmelerine dayanarak icra takibi başlatıldığı, borçlular vekili tarafından icra takibinde borca ve fer’ilerine itiraz edilmesi neticesinde icra takibinin durduğu ve akabinde …. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; iş bu davanın davacının, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyasının davalısı olduğu, uyuşmazlık konusun aynı genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın henüz kesinleşmediği ve istinaf aşamasında olduğu, alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla; davanın hukuki yarar yokluğundan HMK madde 114/1,h gereğince usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın hukuki yarar yokluğundan HMK madde 114/1,h gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 344,69-TL harçtan mahsubu ile artan ‭263,99‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/09/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır