Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/166 E. 2023/256 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/166
KARAR NO :2023/256

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:08/03/2022
KARAR TARİHİ:06/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Lpg Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin … Akaryakıt LPG Dağıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile 01.01.2018 tarihinde, ülke genelinde EPDK lisansı ile hizmet veren LPG terminallerinden otogaz satışına ilişkin olarak imzalamış olduğu sözleşmeden kaynaklanan alacağı sebebiyle … … AŞ ile 01.01.2021 tarihinde Garanti Protokolü imzaladığını, …’un Garanti Protokolünden doğmuş/doğacak, asli ve/veya feri borçlarını kapsamak üzere, Yeniyurtun mülkiyetinde olan … İli, … İlçesinde bulunan LPG Terminalinin … 2 … Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine (yeni ticaret ünvanı davalı “… … A.Ş”) satımından kaynaklı alacağının 81.000.000 TLlik kısmının, 04.05.2021 tarihinde … ile müvekkili arasında akdedilen Temlik Sözleşmesi ile müvekkili şirkete devredildiğini, bu sözleşmenin … Petrol Ürünleri Terminal Hiz. A.Ş.’ye ihbar edilerek temlik bedelinin müvekkili şirkete ödenmesine … tarafından muvafakat edildiğini, sonrasında, temlik bedelinin temlik sözleşmesi kapsamında ödenmesine ilişkin olarak müvekkili şirket ile … arasında 20.05.2021 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesi akdedildiğini, bu kapsamda, anılan sözleşme uyarınca, … tarafından 22.11.2021 tarihinde ve 23.11.2021 tarihlerinde, ödeme günündeki döviz kurunun TL karşılığı toplam 39.695.760 TL tutarında ödeme yapıldığını, sözleşme’nin 3.2. Maddesinde yer verilen; “Temlik bedeli, taşınmazların … 2 A.Ş. Tarafından LPG terminali olarak kullanılmasına elverir nihai izinlerin (EPDK ve antrepo lisansı dahil) alınması koşuluyla, aşağıdaki ödeme planına göre Dolugaz Ltd’ye ödenecektir ·1 Eylül 2021de 31.000.0000 TL; ·15 Eylül 2021de 25.000.000 TL; ·30 Eylül 2021de 25.000.000 TL. Bahsedilen izinlerin işbu Sözleşmenin imzasından itibaren altı(6) ay içinde alınamaması nedeniyle ödemelerin yapılmaması halinde ödeme 22 Kasım 2021den itibaren en geç 31 Aralık 2021 tarihine kadar yapılacaktır” ifadeleriyle ödeme lisans alma şartına bağlı tutulduğundan; 18.11.2021 tarihinde alınan lisans,mezkur sözleşmede belirtilen 31.12.2021 tarihinden önce alınmış olması sebebiyle, hem de anılan 25.05.2021 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesindeki ödeme tarihleri gereğince, temlik bedelinden geriye kalan 41.304.240 TL’nin muaccel hale gelmiş olup, bu bedelin müvekkili şirkete ödenmesi talebiyle … şirketine ihtarname keşide edildiğini, ihtarname keşide etmek suretiyle muaccel hale gelen bakiye 41.304.240 TL bedelin müvekkili şirkete ödenmesinin talep edildiğini ancak belirtilen sürede davalı … tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, karşılıklı imzalanmış sözleşmeden kaynaklı borcun ödenmesine dair bu ihtarın davalı tarafından cevapsız bırakıldığını, söz konusu alacağın tahsili amacıyla …. İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyası ile 20.05.2021 tarihli Borç Sözleşmesi’nden kaynaklı bakiye alacağın ilamsız icra takibine konu edilmiş olup, takibe … tarafından haksız şekilde itiraz edildiğini, davalı borçlunun, icra takibine konu borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı şirketin işbu itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu kapsamda, söz konusu itirazın iptali amacıyla mahkeme nezdinde, işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkilinin alacağının cari hesaptan kaynaklandığını, davalı tarafın itirazının haksız ve mesnetsiz olup, müvekkili firmanın alacağı sabit olduğundan itirazın iptalinin gerektiğini, davalının takibe konu alacağı ve dayanağı sözleşmeyi yapmış olduğu kısmi ödemelerle ve ödeme açıklamalarıyla ikrar etmiş olup, davalının 20.05.2021 tarihli borç tasfiye sözleşmesi ve ödeme dekontları uyarınca müvekkilie borçlu olduğunun sabit olduğunu, taraflar arasında akdedilen 20.05.2021 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesi 3.2. Maddesi gereğince taraflarca bir ödeme planı kararlaştırılmış ve davalı tarafından LPG terminali olarak kullanılmasına elverir nihai izinlerin, mezkur Sözleşmenin imzalanmasından itibaren 6(altı) ay içinde alınamaması nedeniyle ödemelerin yapılamaması halinde, temlik bedelinin, 22 Kasım 2022den itibaren en geç 31.12.2021 tarihine kadar müvekkili şirkete ödenmesi konusunda mutabık kalındığını, müvekkili şirket ile … arasında akdedilen 20.05.2021 tarihli söz konusu sözleşmenin tarafları bağlayıcı olduğunu, davalının bu sözleşme uyarınca ödeme planı çerçevesinde ödeme taahhütü altına girdiğini ve bu kapsamda da davalı tarafından borcu açıkça ikrar niteliğinde iki farklı ödeme yapıldığının izahtan vareste olduğunu, bu yönüyle davalının taraflarınca başlatılan icra takibinde borca itirazının haksız ve kötü niyetli olup, takibin devamına karar verilmesini ve davalı hakkında icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, somut durumda 20.05.2021 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesi ile davalı tarafından yapılan ödemeleri gösterir banka dekontları taraflar arasındaki borcu açıkça doğrular nitelikte olduğundan takibe konu alacağın likit olduğunun şüphesiz olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre de alacağın likit olmasının sayılan şartlara bağlı olup, somut olayda müvekkili şirkete ait alacak likit olduğundan, icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için gereken bütün şartların mevcut olduğunu, tüm bu sebeplerle, İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi gereğince icra inkâr tazminatı için gerekli tüm koşulların somut olayda mevcut olup mahkemeden haksız ve kötü niyetli borca itiraz edilmiş olması nedeniyle alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini,ihtiyati haczin şartları oluştuğundan, müvekkilinin alacağını garanti altına almak amacıyla ihtiyati haciz kararı verilmesini, belirtilenler doğrultusunda, ihtiyati hacze karar verilebilmesi için gereken şartların İİK’nun 257 nci maddesinde düzenlenmiş olup, ilgili madde gereğince; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilme hakkına sahip olduğunu, dava konusu olayda; söz konusu şirketler arasındaki ticari ilişki ile davalının müvekkili şirkete borçlu olduğunun sabit olduğunu, alacağın para alacağı olduğunu, taraflar arasındaki Borç Tasfiye Sözleşmesi kapsamında borcu kabul ve ikrar anlamına gelecek iki adet kısmi ödeme yapıldığını, yargılamanın uzun sürebileceği ihtimali karşısında, borçlunun mal kaçırma veya ödeme kabiliyetini kaybetmesi tehlikesi olduğundan, alacağın rehinle teminat altına alınmasının da söz konusu olmadığını, bu durumda müvekkil şirketin alacağını güvence altına almak ve alacakları olan 41.304.240,00 TLnin tahsili zımmında, borçlunun mülkiyetinde olan başta … İli, … İlçesinde bulunan LPG Dolum Tesisi taşınmazı olmak üzere; menkul ve gayrimenkul malları, banka hesapları ile 3.şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması için başvurmak zaruretinin hasıl olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle davalı tarafın, Garanti ve Vakıfbank başta olmak üzere tüm bankalardaki hesapları ile araçları üzerinde müvekkilinin alacağını temin etmek maksadıyla ihtiyati haciz uygulanmasını, mahkeme aksi kanaatte ise; makul bir teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasını, haklı davalarının kabulü ile davalı borçlunun …. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasına ilişkin haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamını, davalı borçlunun aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ticari merkezinin İstanbul’un Kartal ilçesinde bulunmakta olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) m. 6 gereğince aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin de İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, icra dosyasına 07.01.2022 tarihinde sundukları itiraz dilekçesinde de bu husus belirtilmiş ise de, davacı taraf icra dosyasının yetkili icra dairesine sevk edilip yeniden ödeme emri düzenlenmesi için işlem yapmadan huzurdaki itirazın iptali davasını açtığını, dava dilekçesinde ise, yetki itirazları hakkında hiçbir açıklamada bulunulmadığını, bu itibarla, yetki itirazının öncelikle incelenerek yetkisizlik kararı verilmesini, dava dilekçesindeki beyanlardan da anlaşılabileceği üzere davacının alacak iddiasının, … A.Ş.’nin müvekkili ile arasındaki taşınmaz alım-satımından doğan bedel alacağının davacıya temlikine dayandığını, bu durumda, … A.Ş.’nin müvekkilinden bir bedel alacağının olmadığı durumda, davacı tarafça da talep edilebilecek bir tutar olamayacağını, müvekkilinden olan (şarta ve vadeye bağlı) alacağını kısmen davacıya devrettiği iddia olunan … A.Ş.,’nin bahse konu alacağı doğuran taşınmaz satımı işleminin iptali için müvekkili aleyhine tapu iptali ve tescil davası açtığını, söz konusu davaya ilişkin dosya, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında kayıtlı iken 28.02.2022 tarihinde verilen görevsizlik kararı verildiğini ve bu kararın henüz kesinleşmediğini, hâlihazırda derdest olan bu davanın, … A.Ş. lehine sonuçlanması hâlinde, müvekkili ile … A.Ş. arasındaki (temlike konu alacağı doğuran) sözleşmenin geçmişe etkili olarak ortadan kalkacağını ve taşınmazın yeniden … A.Ş. adına tescil edileceğini, tapu iptali ve tescil davasının … A.Ş. lehine sonuçlanması hâlinde, davacının (iddia konusu) alacak hakkının tümden ortadan kalkacağını ve tahsil ettiği bedeli de müvekkiline iade etmesi gerekeceğini, davacı tarafın taleplerinin, … A.Ş. tarafından yapılan alacak devrine dayalı olup, bu nedenle de, … A.Ş.’nin (temlik sözleşmesinde atıf yapılan) Garanti Protokolü tahtında davacıya borçlu olup olmadığı, davanın esası bakımından çözümü zorunlu meselelerden biri olduğunu, bu itibarla davanın, HMK m. 61 uyarınca … A.Ş.’ye ihbarını, dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerden de anlaşılabileceği üzere davacının asıl borçlusunun … Ltd. olduğunu, davacının iddiasına göre … Ltd.’in davacıya olan borçlarının, taşınmazını sonradan müvekkiline satan … A.Ş. tarafından garanti edildiğini, bahse konu sözleşmede … A.Ş.’nin borçlu kalmaya devam edip ödeme taahhüdü vermesinin, davacı ile … A.Ş. arasında yapılan işlemin alacağın ifa uğruna devri olduğunu göstertiğini, davacının … Ltd.’den hiç ya da … A.Ş. ile Temlik Sözleşmesi’nde belirtildiği miktarda (81.000.000 TL) alacağının bulunmadığı durumda, ortada ifa uğruna yapılmış devirden de, bu bağlamda müvekkilinin sorumluluğundan da bahsedilemeyeceğini, bu nedenle davanın reddini, davacının müvekkilinden olan talep hakkının esasen … Ltd.’den olan alacağının varlığına ve miktarına bağlı olduğunu, bunun da müvekkili tarafından bilinmesi mümkün olmayan, davacı tarafından ispata muhtaç bir husus olduğunu, bu nedenle de iddia ve dava konusu alacağın likit olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, davacının inkâr tazminatına ilişkin talebinin bu nedenle dosya gerçeklerine ve hukuka aykırı olup, reddine karar verilmesini, davacının alacağı olmamasına rağmen müvekkilini yanıltarak ödeme yapmasını sağladığını, yine olmayan alacağın tahsili saiki ile icra takibi yapıp huzurdaki davayı açmasının, İcra ve İflâs Kanunu (İİK) m. 67 hükmünde ifade edildiği gibi haksız ve kötüniyetli olduğunun ispatı olduğunu, bu nedenle, alacağın en az %20’si kadar tazminatın davacıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, davacının ayrıca, diğer yargılama giderleri ile birlikte HMK m. 329(1) uyarınca müvekkili ile aralarındaki sözleşmeden doğan avukatlık ücretini ve aynı hükmün ikinci fıkrası gereği mahkemece takdir olunacak para cezasını ödemeye mahkûm edilmesini, tüm yargılama giderlerinin de davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davanın mahkememizin 11.05.2022 tarihli ön inceleme tensip tutanağı ile … A.Ş’ye ihbar edildiği görülmüştür.
İhbar olunan vekili ihbara cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile, davacı arasında, 01.02.2021 tarihinde imzalanan Garanti Protokolü (“Garanti Protokolü”) ile; davacının … Akaryakıt LPG Dağıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi (“…”) ile “Ülke genelinde EPDK lisansı ile hizmet veren LPG Mix(otogaz) terminallerinden otogaz satışına ilişkin olarak imzalamış olduğu 01.01.2018 tarihli sözleşmeden (“Satış Sözleşmesi”) doğmuş ve doğacak alacaklarının davacıya ödenmesinin müvekkili şirket tarafından garanti edildiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında 04.05.2021 tarihinde imzalanan Temlik Sözleşmesi(“Temlik Sözleşmesi”) ile, müvekkili şirket kayıtlarında bulunan … İli … İlçesi’ndeki LPG Terminali’nin, davalı … 2 … Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne (davalı “…”) satımından kaynaklı bakiye alacağının 81.000.000,00 TL kısmını davacıya devrettiği gibi, taraflarca, temlik bedelinin, davacının, … ile imzaladığı 01.01.2018 tarihli sözleşmeden ve 01.02.2021 tarihli garantörlüğe ilişkin protokolden doğmuş ve doğacak, asli ve feri tüm borçlarını kapsadığı hususlarında tam mutabakata varıldığını, taraflar arasında imzalanan Temlik Sözleşmesi, süre geçirilmeksizin, müvekkili şirket tarafından davalıya ihbar edildiğini ve davalı tarafından da temlik bedelinin davacıya ödenmesine muvafakat edildiğini, davacı ile davalı arasında, temlik bedelinin ödenmesine ilişkin olarak, müvekkili şirketin de müzakerelerine ve imza anına nezaret ettiği 20.05.2021 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesi (“Borç Tasfiye Sözleşmesi”) imzalanarak, davalı tarafından davacıya kısmi ödemeler yapıldığının haricen öğrenildiğini, Dolugaz Ltd’nin Temlik Sözleşmesi’ne konu olmayan alacakları yönünden … A.Ş’den ve/veya … Akaryakıt LPG Dağıtım Pazarlama San. Ve Tic. Ltd. Şti’ne karşı olan hakları saklıdır.” şeklinde hükümler yer aldığını, Borç Tasfiye Sözleşmesi ve ilgili hükümleri gereğince, davalının, temlik bedeline ilişkin 22.11.2021 ve 23.11.2021 tarihinde olmak üzere toplam 39.695.760 TL tutarında kısmi ve iki ayrı ödeme yaptıktan sonra, muaccel bakiyenin ödemesini yapmaktan kaçınmasının kötü niyetli olduğunu ve söz konusu borcu ödeme yükümlülüğünün davalıya ait olduğunun izahtan vareste olduğunu, davacı tarafından, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 41.304.240,00 TL bedelli itirazın iptali davasında haklı olduğu gibi, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler, gerçeğe uygun ve taraflar arasında süregelen ticari ilişkiyi yansıtmakta olup, davacının alacaklı konumunda olduğunu, müvekkili şirketin de, davalı aleyhine fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkının saklı olduğunu, diğer taraftan her ne kadar davalı tarafın müvekkilinin davacıya olan borcunun 81 milyon olmadığını iddia etmişse de bu durum davalının ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağını, davalı tarafın müvekkiline gayrimenkul satışı sebebiyle borçlu olduğu sabit olduğuna göre, müvekkilinin davalıdan olan alacağının 81 milyonluk kısmından vazgeçmiş olması karşısında, davalı tarafın temlik sözleşmesindeki bedelin doğru olmadığını iddia etmesinin tamamen kötü niyetli olduğunu, davacı taraf alacak iddiasını, taraflar arasında akdedilen borç tasfiye sözleşmesine dayandırmakta olup müvekkili ile arasında akdettiği temlik sözleşmesine dayalı olarak bir talepte bulunmadığını, bu nedenle davalı tarafın iddialarını nazara alıp temlik sözleşmesinin geçerliliğini tartışmanın yersiz olduğunu, diğer taraftan davalı tarafın, müvekkili ile davacı arasında imzalanan temlik sözleşmesini ifa uğruna edim olarak nitelendirmesinin de hatalı olduğun, müvekkilinin temlik sözleşmesi ile davalıdan olan alacağının 81 milyonluk kısmından vazgeçmiş olup ayrıca davacı tarafa bir ödeme yükümlülüğü bulunmadığından davalının iddia ettiği ifa uğruna edimin şartlarının oluşmadığını, izah edilen nedenlerle, davacı tarafından açılan haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan şirketin iflasına karar verilmiş olmakla Müflis … A.Ş’nin tasfiye işlemlerinin yürütülüdüğü …. İflas Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyasına davalının talebi doğrultusunda dava ihbar edilmiş ise de; İhbar olunan … A.Ş’ yönünden İİK 194.maddesi gereği yargılamanın durdurulmasına yönelik talebe ilişkin yapılan incelemede İİK 194.maddesinde; “Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur” hükmüne haiz olup ihbar olunan, davada taraf sıfatına sahip olmadığından davanın durdurulmasına yönelik talebin reddine karar verilmiştir.

Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; alacağın tahsili talebi ile başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu itirazın iptali ve icra inkar tazminat taleplerinin subüt ve miktarı noktasında toplanmış olduğu görüldü.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dava konusu; 01.01.2018 tarihli Sözleşme, 01.02.2021 tarihli Garanti Protokolü 04.05.2021 Tarihli Temlik Sözleşmesi, 20.05.2021 Tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesi, Ödeme Dekontları, … 35. Noterliği’nin 06.12.2021 tarihli ve … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi mahkeme dosyasına sunulmuştur.
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … İflas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 20/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; temlik/garanti ve borç tasfiyesi sözleşmesi kapsamında 39.695.760,00 TL kısmın ödendiğine dair kaydın …, …, Dolugaz kayıtlarında yer aldığı, kalan 81.000.000,00 TL – 39.695.760,00 TL = 41.304.240,00 TL kısmın ödendiğine dair kaydın bulunmadığı, keza, davalı tarafından da bu tutarın ödendiğinin ileri sürülmediği, ödeme miktarı hususunda ihtilaf bulunmadığı, dava dışı … ile davacı Dolugaz arasındaki ticari ilişkinde … cari hesaplarına göre, … defterlerine göre, 120 Alıcılar TL hesabı bakiyesinin 6.925.904,91 TL olduğu ve 320 hesaba virman edildiği, 320 Satıcılar Hesabı Bakiyesinin 16.000.000,00 TL (2.239.471,53 USD) Dolugaz alacağı şeklinde olduğu, 6.925.904,91 TL … alacağı mahsup edildikten sonra Dolugaz alacağı 16.000.000,00 TL olduğu, takibin başlatıldığı 5.1.2022 tarihi itibariyle ise; 320 Hesap Bakiyesinin 29.073.686,01 TL … Alacağı, 159 Hesap Bakiyesinin 11.289.357,80 TL Dolugaz Alacağı, buna göre 17.784.328,21 TL … Alacağının olduğu, buna göre, takibin başlatıldığı dönemde Yurtpetin defterlerine göre, Yurtpetin davacı Dolugaz’a borcunun bulunmadığı, aksine 17.784.328,21 TL alacağının bulunduğunun anlaşıldığı, Dolugaz defterlerine göre ise, Borç tasfiye sözleşmesinin yapıldığı tarih olan 20.5.2021 tarihinde davacı Dolugaz defterlerinde; 320 Hesap Bakiyesinin 24.974.488,59 TL (1.004.859,86 USD) … Alacağı, 120 Hesap Bakiyesinin 32.593.545,65 TL (4.149.058,69 USD) Dolugaz Alacağı, fark tutarının 7.619.057,06 TL (3.144.198,83 USD) Dolugaz Alacağı şeklinde olduğu, takibin başlatıldığı, 5.1.2022 tarihi itibariyle ise; davacı Dolugaz defterlerinde (sunulan belgeler 2021 yılı itibariyle olduğundan 31.12.2021 tarihi itibariyle; 320 Hesap Bakiyesinin 24.657.250,00 TL (1.900.000 USD) … Alacağı, 120 Hesap Bakiyesinin 67.124.613,49 TL (6.293.250,74 USD) Dolugaz Alacağı, fark tutarının 42.467.363,49 TL (3.272.384,01 USD) Dolugaz Alacağı şeklinde olduğu, bu tutarın Yurtpetin İflasa girmiş olması olması nedeniyle, 42.467.363,49 TL tutarında alacağın hesaplar arası virman kaydının yapıldığı, yapılan ters kayıt (hesaba virman işlemi ) ile hesap 120 Hesap bakiyesinin sıfırlandığı, davacı Dolugaz kayıtları ile dava dışı … kayıtlarının farklı olmasında mütaddit tarihlerde yapılan kur değerlemesi, kur farkı faturası ve virman işlemlerinden kaynaklandığı, temlik, garanti ve borç tasfiyesi sözleşmesi kapsamında, davacı Dolugaz, ihbar olunan … ve dava dışı … kayıtlarında, bu sözleşmeler kapsamında gerekli olan kayıtların yapılmış olduğunun görüldüğü, … ve …’in 2021 yılı defterlerinin Ocak-Ekim (bu aylar dahil) GİB beratlarının yapılmış olduğu, ancak 2021 Kasım ve Aralık beratlarının yaptırılmamış olduğu, taraflar arasında hukuki nitelik arz eden hususların takdiri Sayın Başkanlığınıza ait olduğundan, Sayın Başkanlığınızca yapılacak hukuki değerlendermede, borç tasfiyesi sözleşmesi kapsamında, dava dışı … ile davacı Dolugaz arasındaki ticari ilişkinin defterlere göre görülen bakiyelerin davanın konusu dışında olduğu düşünülmesi ve borç tasfiyesi sözleşmesi kapsamında, davalı …’un ödemiş olduğu 3.600.000 USD karşılığı 39.927.120,00 TL ödeme 81.000.000,00 TL’den mahsup edildikten sonra kalan 41.072.880,00 TL’nin talep edilebileceği yönünde kanaat hasıl olması durumunda; 42.072.880,00 TL Asıl Alacak 72.018,20 TL İşlemiş ticari temerrüt faizi 41.144.898,20 TL toplam alacağın talep edileceği, davalı … vekilinin …’in davacı Dolugaz’a borcu bulunmadığından bahisle borç tasfiyesi sözleşmesi kapsamında kalan bakiyenin …’tan talep edilemeyeceği yönündeki beyanının hukuki niteliği itibariyle Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, incelenen … kayıtlarına göre, …’in takip tarihi itibariyle 17.784.328,21 TL alacağının görülmekte olduğu, Dolugaz kayıtlarında ise borç bakiyesinin görülmediği, bunun sebebinin 42.467,363,49 TL tutarındaki alacak bakiyesinin garanti prtokolüne istinaden iflas sebebiyle hesaplar arası virmanından kaynaklandığı, … ile Dolugaz kayıtlarındaki farklıkların önemli bir kısmının kur değerlemesi, kur farkı ve bu minvallerde yapılmış virman işlemlerinden kaynaklandığı, bu iki şirketin ticari kayıtlarının derinlenmesine incelenmesi, her bir işlemin usul/teknik ve esas bakımından değerlendirilmesinin yapılmasının tarafına verilen görev kapsamında olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı, dava dışı … Akaryakıt Lpg Dağıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile 01/01/2018 tarihinde imzaladığı otogaz satışına ilişkin sözleşmeden kaynaklanan alacağa ilişkin dava dışı … … A.Ş ile 01/02/2021 tarihli garanti protokolü imzaladığını, …’un mülkiyetinde olan …’da bulunan Lpg Terminali’nin … 2 … Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.( Yeni ticaret ünvanı … … A.Ş.) ‘ye satımından kaynaklı alacağın 81.000.000,00 TL’lik kısmının 04/05/2021 tarihinde … ile davacı arasında imzalanan temlik sözleşmesi gereği davacıya devredildiği, sözleşmenin davalıya ihbar edilerek temlik bedelinin davacıya ödenmesine davalı tarafça muvafakat edildiği, 20/05/2021 tarihinde davacı ile davalı arasında temlik bedelinin temlik sözleşmesi kapsamında ödenmesine ilişkin olarak borç tasfiye sözleşmesi akdedildiği belirtilerek borç tasfiye sözleşmesinden bakiye kalan alacağın tahsili talebi ile başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali talebi ile iş bu davayı açmıştır.
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde takibe konu alacağın sözleşmeye değil cari alacağa ilişkin olduğunu belirtmiş ise de; cevaba cevap dilekçesinde uyuşmazlığın taraflar arasında akdedilen borç tasfiye sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın ödenmemesine ilişkin olduğuna yönelik beyanı HMK 141.maddesi kapsamında değerlendirilmiş olup, talebin borç tasfiye sözlemesinden kaynaklı bakiye alacağa ilişkin olduğu kabul edilmiştir.
Davalı tarafça yetki itirazında bulunulmuş ise de; taraflar arasındaki takibe dayanak 20/05/2021 tarihli sözleşmedeki yetki şartı uyarınca mahkememizin yetkili olduğu anlaşıldığından yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Yine davalı tarafça cevap dilekçesinde davacının alacak iddiasının … A.Ş’nin davalı ile arasındaki taşınmaz alım satımından doğan bedel alacağının davacıya temlikine dayandığı, bu durumda … A.Ş’nin müvekkilinden bir bedel alacağının olmadığı durumda davacı tarafça talep edilebilecek bir tutar olamayacağı, alacağını kısmen davacıya devreden … A.Ş’nin alacağı doğuran taşınmaz satımı işleminin iptali için açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının bekletici mesele yapılması talep edilmiş ve davacı ile … A.Ş arasındaki sözleşmenin alacağın ifa uğruna devri için yapıldığını, davacının … A.Ş’den veya müvekkilinden herhangi bir talepte bulunup bulunamayacağının temelde … Ltd. Şti’den ne kadar alacaklı olduğuna bağlı olduğunu, … ve/veya … A.Ş’nin temlikten sonra davacıya ödemeler yaptığı hatta temlik sözlemesinin feshedildiği, tüm bu hususların davacı tarafından hile ile gizlenildiğinin öğrenilmiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiş ise de; uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulması gerekmiştir.
Günümüzde mevcut borç ilişkilerinin çeşitliliği karşısında, taraflarca tesis edilen hukukî ilişkilerdeki “güven” ihtiyacı nedeniyle garanti sözleşmeleri, bu ihtiyacı temin bağlamında önem arz eden bir hukukî kurum olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Garanti sözleşmeleri en geniş anlamıyla, bir kimsenin başkasının karşısında bulunduğu tehlikeyi kendi üzerine almasını öngören bütün sözleşme ve anlaşmalar için kullanılmaktadır (Tandoğan, Haluk: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri C. II, İstanbul 2010, s. 684). Bu teminat; taşınır, taşınmaz, alacak veya işletme üzerinde rehin tesisi suretiyle aynî veya başlıca kefalet, birlikte borç üstlenme, sigorta sözleşmesi ve garanti sözleşmesi gibi görünümlerle karşımıza çıkan şahsî teminat mahiyeti taşıyabilir.
Şahsî teminat sağlayan garanti sözleşmeleri, garanti alanın belli bir davranışa girişmesinden (yöneltici, saf garanti sözleşmesi) veya kendisi ile borç ilişkisine giriştiği bir üçüncü kişinin edimini yerine getirmemesinden (teminatı amaçlayan garanti sözleşmesi) doğan zarar tehlikesini, garanti verenin bağımsız bir taahhütle kısmen veya tamamen üzerine aldığı sözleşme olarak tanımlanabilir (Tandoğan, s. 809).
Garanti sözleşmeleri mevzuatımızda bağımsız bir tanıma sahip olmamakla birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 128. maddesinde garanti sözleşmelerinin bir alt türü olarak nitelendirilebilecek “üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmeleri” düzenlenmiştir. Bu tür sözleşmelere dair benzer bir hüküm de BK’nın 110. maddesinde “başkasının fiilini taahhüt” başlığı altında düzenlenmiştir.
Bu sözleşmelerde sözleşmenin tarafları üçüncü kişinin fiilini üstlenen/taahhüt eden ile lehine taahhütte bulunulan olup fiili üstlenilen/taahhüt edilen üçüncü kişi sözleşmenin tarafı değildir. Burada üçüncü kişinin fiilini üstlenen/taahhüt eden (garanti veren), bu yöndeki iradesini üçüncü kişinin temsilcisi sıfatıyla değil kendi nam ve hesabına yapmakta, başkasının fiilini kendi adına üstlenerek fiilin gerçekleşmemesi hâlinde oluşacak olan zarardan kaynaklanan sorumluluğu üzerine almaktadır. Bu sebeple fiili üstlenilen/taahhüt edilen üçüncü kişi sözleşmenin tarafı olmayıp sözleşmenin hukukî sonuçlarından üçüncü kişi değil, sözleşmelerin nisbîliği ilkesi gereği onun fiilini üstlenen/taahhüt eden sorumlu olur. Dolayısıyla üçüncü kişinin fiilini üstlenme/taahhüt niteliğindeki bir sözleşmenin bağlayıcılığı, fiili taahhüt edilen kişinin belirli bir yönde davranmayla yükümlü olmasına bağlı değildir. Bu anlamda fiili üstlenilen/taahhüt edilen üçüncü kişinin sözleşme alacaklısına (lehine taahhütte bulunulana) hiçbir borcu olmasa yahut edimi geçersiz bir borç ilişkisinden kaynaklansa dahi taahhüt edilen fiilin ifa edilmemesi hâlinde ortaya çıkacak olan zarardan yine üçüncü kişinin fiilini üstlenen/taahhüt eden sorumlu olur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/11-933 Esas, 2022/389 Karar)
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile dava dışı … Akaryakıt Lpg Dağıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi arasında 01/01/2018 tarihli Lpg satış sözleşmesi imzalanmış olup, dava dışı … A.Ş tarafından … Akaryakıt Lpg Dağıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 01/01/2018 tarihli sözleşmeden kaynaklı cari alacağın davacıya ödenmesi garanti edilmiş, bu hususta davacı ile … arasında 01/02/2021 tarihli Garanti Protokolü düzenlenmiştir.
Yine davacı ile … arasında 04/05/2021 tarihli temlik sözleşmesi imzalanmış olup sözleşmenin şart ve hükümler başlıklı bölümünün 1.bendinde …’un kayıtlarında bulunan … ili … İlçesi’nde bulunan Lpg terminalini … 2 … Ürünleri San ve Tic. A.Ş firmasına satmış olup bu satıştan kaynaklı bakiye alacağını 81.000.000,00 TL kısmını iş bu sözleşme koşulları çerçevesinde temlik alana devrettiği; 2.bendinde ise tarafların sözleşme bedelinin ve temlik miktarının temlik alanın … ile arasında akdedilen 01/01/2018 tarihli sözleşmeden ve temlik edenle 01/02/2021 tarihli garantörlüğe ilişkin protokolden doğmuş/doğacak, asli ve/veya feri borçlarını kapsadığı hususlarında tam bir mutabakata varıldığı hüküm altına alınmıştır. Bu sözleşme davalıya 18.05.2021 tarihinde ihbar edilerek temlik bedelinin davacı şirkete ödenmesine davalı tarafından muvafakat edilmiştir.
Daha sonra temlik bedelinin temlik sözleşmesi kapsamında ödenmesine ilişkin olarak taraflar arasında 20.05.2021 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesi akdedilmiş, iş bu sözleşme uyarınca, davalı tarafından 22.11.2021 tarihinde ve 23.11.2021 tarihlerinde, ödeme günündeki döviz kurunun TL karşılığı toplam 39.695.760 TL tutarında ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı ile dava dışı … A.Ş arasında imzalanan 04/05/2021 tarihli sözleşme alacağın temliki (devri) hükmünde olup, alacağın devri, alacaklı ile onu devir alan üçüncü şahıs arasında; kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça, borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen yazılı şekle bağlı sözleşme, kanun ya da kazaî kararla gerçekleşen tasarrufî bir muameledir. Alacağın devri kural olarak borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen tasarrufî bir hukuki işlemdir, külli değil, cüz’i ve sınırlı bir halefiyet meydana gelmektedir. Burada alacaklının değişmesi söz konusudur (Uygur, Turgut.: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, 3. Baskı, … 2013, s. 1096).
Başka bir şekilde ifade etmek gerekir ise; alacağın temliki (devri), mevcut bir alacağın alacaklısının değişmesi işlemidir. Alacaklının bir borç ilişkisinden doğan alacağını borçlunun rızasına gerek olmadan bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesine alacağın temliki adı verilir (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 21. Baskı, … 2017, s.1248). Alacağın temliki ile borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 03.06.2021 tarihli ve 2017/15-427 E., 2021/685 K. sayılı kararı).
Alacağı devralan, alacaklının temsilcisi değil, bizzat alacaklısı olur. Devir, alacaklının değişmesi dışında borç ilişkisinde, özellikle alacağın varlık ve miktarında herhangi bir değişiklik meydana getirmez (EREN, Fikret, “Borçlar Hukuku Genel Hükümler”)
Borçlu herhangi bir borcunu ifa etmek için de alacaklıya başka bir kişiden olan bir alacağını devredebilir. Bu taktirde alacağın devri, yerine göre ya ifa yerini tutan bir edim ya da ifa amacıyla yapılan bir edimdir (EREN, s. 1258).
İfa amacıyla yapılan edim, borçlanılan edim ifa edilmeden alacaklının ekonomik açıdan geçici olarak tatminini ifade etmekte olup, ifa amacıyla yapılan edimde de borç ifa edilmekle birlikte, ifa edilen edim borçlanılan ilk edim olmayıp, ifa amacıyla yapılan başka bir edimdir (EREN, s. 944).
İfa amacıyla yapılan edimde alacaklı, asıl edim, asıl alacak yanında ek bir alacak kazanmakta, böylece yeni bir tatmin imkanı elde etmektedir. Ancak, bu iki edim birbiriyle yarışmakta, birinin ifasıyla diğeri de sona ermektedir. İfa amacıyla yapılan edimin kabulüyle alacaklı borç ilişkisinden doğan ifayı talep hakkından vazgeçmemekte; bu yolla alacaklı borçluya sadece yeni bir süre tanımaktadır (EREN, s. 945).
Alacak, temlik edilmekle temlik edenin malvarlığından çıkarak temellük edenin mamelekine dahil olur, buna karşılık temlik edenin alacaklı sıfatı da artık son bulur. Onun yerini temellük eden alır. Böylece temlik eden, borçlunun edimini ifa etmesini talep edemeyeceği gibi, borçlu tarafından vaki olan ifayı da kabul edemez. (Fikret EREN, Borçlar Hukuku Şerhi, III. Cilt, syf. 2925)
Alacağın devri, devralanın malvarlığında bir artış sağladığı için bir kazandırma (kazandırıcı işlem) teşkil eder. Bu kazandırmaya yol açan sebepteki sakatlığın, kazandırmayı da sakatlayıp sakatlamayacağı, diğer bir ifade ile alacağın devrinin sebebe bağlı (illi) veya sebepten soyut (mücerret) bir işlem sayılması tartışmalı bir konudur. Yakın zamana kadar İsviçre ve Türk Öğretisinde ve Federal Mahkeme kararlarında soyutluk görüşü hakimdir. Devrin sebepten soyut olduğu görüşüne göre taraflar devrin hangi sebeple yapılmış olduğunda anlaşmış bulunmasalar veya anlaşmış olmakla birlikte bu sebep geçersiz olsa bile ayrıca kendisinde bir geçersizlik sebebi bulunmayan devir sözleşmesi sonuç doğurur. ( Prof. Dr. M. Kemal OĞUZMAN, Prof. Dr. M. Turgut ÖZ, Borçlar Hukuk Genel Hükümler, Cilt 2)
Yapılan açıklamalar ışığında davacı ile dava dışı … Şirketi arasında yapılan 01.02.2021 tarihli Garanti Protokolü kapsamında …, davacının …’ten olan alacağını garanti etmiş, nitekim 04.05.2021 tarihli temlik sözleşmesinde de tarafların sözleşme bedelinin ve temlik miktarının temlik alanın … ile arasında akdedilen 01/01/2018 tarihli sözleşmeden ve temlik edenle 01/02/2021 tarihli garantörlüğe ilişkin protokolden doğmuş/doğacak, asli ve/veya feri borçlarını kapsadığı hususlarında tam bir mutabakata varıldığı hüküm altına alınmıştır; devir sebepten soyut olup cari hesaba dayanılmamakta ise de; davalı tarafın iddiası kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesinde de davacı defterlerinde … alacağının 22.11.2021 tarihinde 17.642.560 TL tutarındaki 320 hesap bakiyesi 120 hesaba virman edilmeden önce bakiyenin 64.227.380,48 TL olduğu aynı gün 17.642.560,00 TL virman ile birlikte bu tutarın temlik sözleşmesine istinaden … ödemesi olarak mahsubunun yapıldığı, 23.11.2021 tarihinde …’un diğer ödemesi olan 22.053.200,00 TL mahsup işleminin yapıldığı, bu ödemeden sonra kalan bakiyenin 40.787.634,73 TL olduğu ve bu tutarın Garanti Protolüne istinaden iflas nedeniyle hesaplar arası virman kaydı yapılarak kapatıldığının bildirildiği görülmüş ve davacının esasen cari olarak da …’ten olan alacağının ödeme ile sona ermediği, Garanti Protokolüne istinaden kapatıldığı tespit edilmiştir.

Taraflar arasındaki 20.05.2021 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesinin “Amaç ve Konu” başlıklı 1.3. maddesinde açıkça; “Sözleşme, Temlik Sözleşmesi kapsamında Temlik Bedelinin Dolugaz Ltd Şti’ye ödenmesine ilişkin koşulların düzenlenmesi amacıyla taraflarca yapılmıştır” denilmekle davalının ödeme yerine geçen temlik kapsamında alacağı temlikle mükellef olmasından kaynaklı olarak davacı şirkete ödeme yapmayı kabul ettiği, nitekim bu doğrultuda anılan sözleşme uyarınca iki farklı tarihte ödeme yaparak ödeme açıklama kısımlarında yine bu sözleşmeye atıf yaptığı, davacının Borç Tasfiye Sözleşmesinin 3.4.1. maddesinde sözleşmeden kaynaklı olarak alacağını … ve Yurtpetten dava ve takip konusu yapmayacağının açıkça hüküm altına alındığı, davalının bekletici sorun yapılması talebinin dayanağını teşkil eden … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı tapu iptal tescil davasının dava tarihinin 27.07.2021 tarihi olduğu davalı tarafça yapılan ödemelerin ise 22.11.2021 ve 23.11.2021 tarihleri olarak bu davadan sonra yapıldığı, kaldı ki; taraflar arasında düzenlenen borç tasfiye sözleşmesi temlik sözleşmesinden bağımsız olarak varlığını devam ettirmekte olup, borç tasfiye sözleşmesinin ödeme koşulları başlıklı 3.maddesinde belirtilen lisanslar, sözleşmede belirtilen 31.12.2021 tarihinden önce alınmış olup edimin ifa edildiği, bu nedenle kalan borcun muaccel hale geldiği; nitekim davanın ihbar edildiği … A.Ş, ihbar dilekçesine karşı cevap dilekçesinde, “Borç tasfiye sözleşmesi ile ilgili hükümler gereğince davalının temlik bedeline ilişkin iki ayrı ödeme yaptıktan sonra muaccel bakiyenin ödemesini yapmaktan kaçınmasının kötü niyetli olduğu ve borcu ödeme yükümlülüğünün davalıya ait olduğu, davacının itirazın iptali davasında haklı olduğu, davacının alacaklı konumunda olduğu, müvekkilinin davalıdan olan alacağının 81.000.000,00 TL’lik kısmından vazgeçmiş olması karşısında davalının temlik sözleşmesindeki bedelin doğru olmadığını iddia etmesinin kötü niyetli olduğu, davacının alacak iddiasını borç tasfiye sözleşmesine dayandırmakta olup temlik sözleşmesine dayalı bir talebi bulunmadığından temlik sözleşmesinin geçerliliği tartışmanın yersiz olduğunu, müvekkilinin temlik sözleşmesi ile davalıdan olan alacağının 81.000.000,00 TL’lik kısmından vazgeçmiş olup davacı tarafa bir ödeme yükümlülüğü bulunmadığından davalının iddia ettiği ifa uğruna edimin şartlarının oluşmadığını beyan etmekle davacı alacağına ilişkin bir inkarının bulunmadığı dikkate alındığında davalının, … A.Ş. tarafından davalı aleyhine açılan … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/96 Esas sayılı dosyasında verilen görevsizlik kararı nedeniyle … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına kaydedilen ve burada da karşı görevsizlik kararı verilerek … Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilen henüz görevli yargı yerinin belirlenmediği ve davacının sonradan iflas etmesi nedeniyle HMK 194.maddesi kapsamında durdurulması gereken tapu iptali ve tescil davasının bekletici mesele yapılmasına yönelik talebinin yargılamanın uzamasına sebebiyet vermekten başka bir etkisinin olmayacağı ve gerek dosyadaki sözleşmelerin niteliği gerekse dosya davacısı …’un dosyamıza sunmuş olduğu beyan dilekçesinin içeriği dikkate alındığında yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesinde Borç Tasfiye Sözleşmesinin 3.2.maddesinde belirtilen ödeme tarihlerine ilişkin USD alış kuruna göre 22.11.2021 tarihinde yapılan ödemenin 17.873.920,00 TL, 23.11.2021 tarihinde yapılan ödemenin 24.311.200,00 TL olmak üzere toplam 42.185.120,00 TL olduğu, ancak taraf kayıtlarına göre kurun davalı … aleyhine olacak şekilde daha düşük hesaplanarak 39.695.760,00 TL olarak mahsup edildiği, bununla birlikte 23.11.2021 tarihli dekontta 22.053.200,00 TL karşılığı ödendiği ifadesinin yazılı olduğu, dekontta düşülen bu beyan gereği 2.000.000,00 USD karşılığı 22.053.200,00 TL olarak dikkate alındığı, 1.600.000,00 USD ödemeye ilişkin dekontta TL karşılıkla ilgili bir beyan bulunmadığından USD alış kuruna göre hesaplanan 17.873.920,00 TL dikkate alındığında toplam ödemenin 39.927.120,00 TL olduğu, Borç Tasfiye Sözleşmesi kapsamında kalan borcun 41.072.880,00 TL olarak hesap edildiği belirtilmiş olup mahkememizce de 2.000.000,00 USD karşılığının dekontta gösterildiği dikkate alındığında denetime elverişli bilirkişi raporuna itibarla asıl alacak yönünden davacının alacağının 41.072.880,00 TL olduğu kanaatine varılmış, temerrüt faizi yönünden izinlerin alınma tarihinin 18.11.2021 olduğu, bu durumda davacının vade tarihi olarak takip tarihinde belirtmiş olduğu 31.12.2021 ve 01.01.2022 tarihleri faiz başlangıç tarih olarak alındığında davacının 72.018,20 TL faiz alacağı bulunduğu anlaşılmış ve 41.072.880,00 TL asıl alacak ve 72.018,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 41.144.898,20 TL yönünden davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe vaki itirazının iptaline, takibin hükmedilen alacak yönünden devamına karar verilmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi sözleşmeyle belirlenen alacağın tahsiline yönelik olduğundan, açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olmakla hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine, reddedilen kısım yönünden davacının takibinde kötü niyetli olduğu davalı tarafça ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM /Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
41.072.880,00 TL asıl alacak ve 72.018,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 41.144.898,20 TL yönünden davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe vaki itirazının iptaline, takibin hükmedilen alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü avans faiz oranı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 8.228.979,64 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 2.810.608,00 TL nispi karar harcından peşin alınan 498.484,81 TL ve tamamlama harcı ile alınan 1.265,95 TL harçtan mahsubu ile eksik 2.310.857,24 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 499.842,96TL ( 80,70TL BVH, 11,50 VSH, 498.484,81TL Peşin Harç, 1.265,95 TL tamamlama harcı) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 6.256,25TL ( Tebliğler ve postalar, bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 6.221,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 649.448,98 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 35.588,01 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Arabuluculuk görüşmelerinde atanan arabulucuya 1.560,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.560,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.551,22 TL’nin davalılardan, 8,78 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider ve delil avanslarının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne (e-duruşma ile), davalı vekilinin yüzüne karşı; 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
06/04/2023

Başkan ….
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır