Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/156 E. 2022/740 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/88 Esas
KARAR NO :2022/738

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:02/03/2021
KARAR TARİHİ:23/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket… ile davacı … arasında yapmış olduğu iş anlaşması göre önce şirketin … Şubesinde, daha sonra şirket sahibi …’un isteği üzerine şirketin … şubesinden çalışması istendiğini, bu işyerinde Hekim çalışamayacağından mevzuat gereği müvekkil, muayenehane açarak çalışması talep edildiğini, davalı şirket tarafından bir sözleşme hazırlanmış ve imzalanmış, müvekkil bağımsız çalışıyor görünmesine rağmen… şirketine bağlı olarak Nisan 2016 tarihine kadar sözleşme şartlarına uyarak çalışıldığını, bu tarihten sonra müvekkil sağlık nedenlere bağlı olarak şirketten ayrıldığını, muayenehanin kapatıldığı, ödemeler müvekkil hesabına geçiyor gibi görünse de şirket hesabına aktarıldığını, sözleşme gereği hak edişler ve çalışanların maaşı müvekkilin İş bankası şubesine şirket çalışanları tarafından yatırıldığını, vergi müfettişleri bu hususu tespit ettiğini, …’da müvekkil adına açılan işletme ile ilgili Sağlık kuruluşunun tüm gider ve masrafları ile vergileri ve çalışanların ücretleri 4. Maddesi gereğince davalı şirketçe karşılanacağı, muhasebe işlemleri ve defterler şirket tarafından tutulduğu, sözleşme kapsamında müvekkil aleyhine açılan … 9. Tüketici Mahkemesi itirazın iptali davası sonucunda ödenen bedel davalı şirket tarafından müvekkil … Bankası hesabına yatırıldığı, banka hesaplarının incelenmesi ile vergi inceleme raporu tanzim edildiği, bu güne kadar işlemiş faizi ile birlikte toplam 450.000,00 TL vergi borcu tahakkuk edildiği, raporlarda davalı şirket ile organik bağ tespit edildiği tüm gelirlerin şirkete aktarıldığı, ticari defterlerini de incelenmeye alınması gerektiği belirtildiği, müvekkil uzlaşma sonucu tahakkuk eden verginin ödenmesi için kendisine ait … … Şubesi hesabına veya … Vergi Dairesi’ne yatırılmasını istendiği, … 17. Noterliği davalı şirket ihtarname gönderdiği, ihtarnamede vergi muhatabının müvekkilin olduğu ve sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunu savunduğu ve geçersiz olduğunu iddia edildiği, ödeme yapılmaması üzerine müvekkil vergi cezaları ve borcunu ödemek zorunda kaldığı, müvekkil hesabına ödenmesi için ihtarname keşide edildiği ve sonuç alınamadığı, …. İcra Müdürlüğü, icra takibi yapıldığı, takibe itiraz edildiği, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla, takip tarihi itibariyle faiz yürütülmesi ev …. İcra Müdürlüğü … E. Dosyasına yapılan itirazın iptalinin istenildiği, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin davalıdan alınmasına karar verilmesini vekaletten arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili cevap dilekçesinde özekle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, huzurdaki davada, müvekkile karşı aktif veya pasif husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple yine davanın usulden reddi gerektiğini, pasif husumet yönetilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple yine davanın usulden reddi gerektiğini, davacının kanunen yükümlü olduğu ödemeyi müvekkilden talep etmesinin hukuki dayanağı bulunmadığını, davacı tarafça arabuluculuğa başvurulmadığını, arabuluculuğa başvurulmadan açılan davanın dava şatı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, vergi usul kanununun ilgili hükümleri uyarınca davacının müvekkilden talepte bulunulması mümkün olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen vergi borcunun sorumlusunun müvekkil olmadığı gibi taleplerini kabulü anlamına gelmemek üzere talep edilen kamu alacağını nasıl oluştuğu da belirsiz olduğunu, davacı tarafından sunulan sözleşmenini hukuken geçersiz olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı, dava dilekçesinde doktor olarak görev yaptığını, mevzuattan kaynaklı engeller sebebiyle davalı şirkete ait estetik merkezine bağlı olarak çalışmasına rağmen adına ayrı bir işletme açıldığını ve bu işletmeye Maliye Bakanlığı Vergi Denetimi Kurulu Başkanlığı tarafından KDV, Gelir vergisi, geçi vergi, vergi cezası, usulsüzlük cezası kesildiğini, bu tutarlardan sorumluluğun davalı şirkette olduğunu beyan ederek, bu bedele yönelik davalı tarafa yönelttiği icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları davacının, davalıya bağlı çalışıp çalışmadığı, bağlı çalışıyor ise işletme adına kesilen vergi ve cezalardan sorumluluğun kim üzerinde olduğunun tespitidir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesinin… sayılı kararı ile “Dava dilekçesinde ekli olarak sunulan (“Özel Sağlık Kuruluşu İşletilmesine Dair Protokol'”de taraflar, … Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. ve … … International şeklinde gösterilmiştir. Sözleşmenin 2.4.md; “işletmenin uygunluk belgesi ve ruhsatında mesul müdür ve uzman tabip hekim” olarak görülse de tarafların aralarında vardıkları anlaşmaya göre işletme estetik International Sağlık Grubu’nun … Şubesi’nin bünyesinde faaliyet gösterecek olup tüm kar ve zararları iş verene aittir.” ibaresi mevcuttur. Gerek bu ifade gerek, tarafların beyanlarının ortaya koyduğu husus ve yine dava dilekçesine ekli olarak sunulan vergi inceleme raporu içeriğinde tespit edildiği üzere; davacının doktor olduğu ve davalı şirkete ait estetik merkezine bağlı olarak çalıştığı, ancak mevzuata uygun olmaması nedeniyle, davacı adına Özel Muayenehanelerde Sağlanan Uzman Hekimlik ile ilgili Yatılı Olmayan Uygulama Faaliyetleri kapsamında ayrı bir işletme açıldığı, davacı dışında o işletmede başkaca personel görevlendirildiği, işletme her ne kadar muayenehane olarak gösterildiyse de yapılan hizmetin güzellik merkezinin bir bölümünün işletilmesi mahiyetinde bulunduğu, dolayısıyla bir tanesinin sorumluluğu yasal anlamda davacıya bırakılan iki ayrı işletme bulunduğu, sözleşmede belirtildiği gibi iki ticari kapsamında bir ilişki kurulduğu anlaşılmıştır. Doktor olan davacının hukuki engeller nedeniyle davalının güzellik merkezinde faaliyet yürütememesi üzerine, davalının sorumluluğundave muayene adı altında, güzellik merkezinin doktor sorumluluğunda yapılması gereken faaliyetlerinin yürütüldüğü, bu nedenle iki ayrı işletme şeklinde ticari faaliyetlerin yürütüldüğü görülmektedir.
Vergi Usul Kanunu’na aykırı eylemler nedeniyle tahakkuk ettirilen ceza ve yapılan uzlaşma nedeniyle ödenen tutarlar, sözleşmeler, çalışan veya çalıştırılan kişi sayısı gözetildiğinde davacının sorumluluğundaki işletmenin, ticari işletme olduğu ve davacı ve davalı arasındaki ilişkinin her ikisinin ticari işletmesi ile ilgili olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu 19 ve 5.md uyarınca davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gereklidir.” gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
Mahkememizce … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılmıştır. Müzekkere ekinde davacı …’in 19/06/2016-04/04/2016 tarihleri arasında özel muayenehanelerde sağlanan uzman hekimlik ile ilgili yatılı olmayan uygulama faaliyetlerine ilişkin serbest meslek kazancı olarak vergiye tabi olduğu bildirilmiştir. Davalı taraf, davacının ticari işletmesi bulunduğunu ileri sürmemiş, yalnızca TTK 19. Maddesindeki ticari iş karinesinden bahsetmiştir. Asliye ticaret Mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira Türk Ticaret Kanunu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir(Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar).
Somut olaya konu dava, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dahi davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra eldeki dava, TTK’nın 4/1. maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de değildir. Bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli değildir. Taraflar arasında her hangi bir tüketici işlemi bulunmadığı da nazara alındığında HMK’nın 2. maddesi uyarınca eldeki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 2021/2132 esas, 2021/1654 karar, 30/12/2021 tarihli ilamı) Sayılan sebeplerle mahkememizin görevsizliğine dair karşı görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-c maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
2-…. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından da görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle …. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından dosyanın taraflarca istinaf edilmediği takdirde merci tayini için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne GÖNDERİLMESİNE;
3-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2022

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır