Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/145 E. 2023/450 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/145
KARAR NO:2023/450

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:28/02/2022
KARAR TARİHİ:13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının gerçek kişi tacir olup firmalara çeşitli alanlarda organizasyon hizmeti verdiğini, davalı şirkete 22.06.2021 tarihinde Dekarosyon& Süsleme ve Işık Sunumu, Fotoğraf Çekimi ve 10.07.2021 tarihinde davalı şirkette düzenlenen etkinlik için … masa ve örtü kiralaması hizmeti verdiğini, 8.469,00 TL fatura düzenlediğini, ancak davalı şirketin aldığı hizmetlerin karşılığı olan fatura bedelini ödemediğini, davalı şirketin fatura bedelini ödememesi üzerine 23/12/2021 tarihinde …. İcra Dairesi … E. Sayılı dosya ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı şirketin 03/01/2022 tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, taraflar arasında zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, …. İcra Dairesi … E. sayılı dosyası kapsamında taraflarınca başlatılan icra takibine davalının yapmış olduğu haksız tüm İtirazlarının İptali İle icra takibin devamına karar verilmesini, ayrıca davalının söz konusu itirazı kötü niyetle gerçekleştirdiği sabit olduğundan hakkında alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet/icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davacının delil olarak sunduğu fotoğrafların ve yazışmaların da taraflarınca anlaşılamadığını, davacı tarafın sunmuş olduğu yazışmaların da taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafın delil olarak sunduğu yazışmalarda herhangi bir telefon numarasının bulunmadığını, sadece isim bulunduğunu, davalı şirketin bu isimde bir çalışanı da sorumlusu da bulunmadığını, ayrıca kabul anlamına gelmemek şartıyla belirtmek gerekir ki dava dilekçesindeki talepler ile yazışmalardaki talep, beyan ve tarihler birbirinden farklı olduğunu, davalı şirket ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı ve davacıdan herhangi bir hizmet alınmadığı için gönderilen faturaların iade edildiğini, başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini, davacının taleplerini kabul anlamına gelmemek şartıyla belirtmek gerekir ki kötü niyetli olarak fatura düzenleyen ve icra takibi başlatan tarafın davacı taraf olduğunu, davacının organizasyonu yaptığını iddia ettiği tarih 22.06.2021 ve 10.07.2021 iken fatura tarihi 11.11.2021 olduğunu, bu durum da açık çelişki bulunduğunu, faturanın ürün veya hizmetin tesliminden itibaren 7 gün içinde kesilmesi ve yine aynı süre içerisinde hizmet alana ulaştırılması gerektiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı davacının söz konusu takipte alacaklı olup olmadığı hususlarının tespitinden ibaret olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Somut olayda; davacı … …’in İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü, İstanbul Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre işletme esasına göre defter tuttuğu ve tacir kaydının olmadığı anlaşılmıştır.
Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır ve görev hususunda kazanılmış hak söz konusu olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE; HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE;
2-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra taleple bulunulması halinde mahkememizce davacının açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331 maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/06/2023

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.