Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/135 E. 2023/272 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/135 Esas
KARAR NO :2023/272

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:23/02/2022
KARAR TARİHİ:12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalının icra müdürlüğüne yapmış olduğu ilırazda tarallar arasındakiı uyuşmazlıkta, … İcra Müdürlüklerinin ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürdüğünü, Davalı şirket ile davacı şirket arasında 19.10.2021 tarihinde satış sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşmenin 11. Maddesinde taraflar İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerini yetkili kıldığını, bu halde taraflar arasındaki uyuşmazlıkta İstanbul İcra Müdürlükleri ve Mahkemeleri de yetkili olduğunu, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için iş bu dava ikame edilmeden önce, arabulucu başvurusu yapılmış olup, davalı – tarafından İstanbul Arabuluculuk Bürosu tarafından gerçekleştirilen, arabuluculuk görüşmelerinde yetki itirazı ileri sürülmediğini, bu açıdan da bakıldığında, davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, Davacı ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşme ile, satışı gerçekleştirilen cihazların bedeli KDV dahil 33.040,00 USD olarak kararlaştırıldığını, Sözleşmeye istinaden davalı tarafından davacıya, … Bankası A.Ş. 30.11.2021 tarihli … seri numaralı 307.000,00 TL bedelli çek keşide edilip 30.11.2021 tarihinde davacıya teslim edildiğini, Davalı ile davacı şirket arasında imzalanan satış sözleşmesinin 5. Maddesinde ürünlerin bedelinin ödenmesinde, fatura tarihindeki Türkiye Merkez Bankası dolar satış kurunun dikkate alınacağı ve kur farkından doğan mahsuplaşmanın fatura kesildikten sonra gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığını, 30.11.2021 ödeme tarihli, … seri numaralı çek bedeli, ödeme tarihindeki Türkiye Merkez Bankası dolar satış kuru üzerinden 23.684,616 USD’ ye tekabül ettiğini, tarafların anlaşmış oldukları cihazların satış bedeli üzerinden bu bedel düşüldüğünde davalının 9.355,38 USD bakiye borcu bulunduğunu, İş bu sebeple davalıya 07.12.2021 tarihinde Ankara 2. Noterliği 07.12.2021 tarihli 25978 yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, Sözleşmede belirlenen tüm işlerin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olmasına rağmen kalan bakiye borcun davalı şirket tarafından bir türlü ödenmediğini, davalı tarafından borcun ödenmemesi sebebi ile ….İcra Dairesi … E. Sayılı icra dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafından söz konusu icra takip dosyasına belge sunulmadığını, davalı şirketin adresinin … yargı çerçevesinde bulunması sebebi ile yetkili icra dairesinin … olduğunu bu sebeple – yetkiye itiraz ettiklerini ve borcun bulunmadığı sebebi ile haksız olarak borca, işlemiş faize, faiz oranına itiraz edildiğini, Davalının borçlu olduğu halde icra takibi yapılmasına rağmen borcunu ödemediğini ve haksız ve kötü niyetli olarak alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla icra takibine itiraz ettiğini, son olarak taraflarınca dava şartı arabuluculuk kapsamında İstanbul Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapılmış olup 2022/1051 büro dosya numaralı 31.01.2022 tarihli toplantı sonucunda anlaşma sağlanamadığını, yapılacak yargılama sonucunda da anlaşılacağı üzere davalının haksız ve davacı şirkete borçlu olduğunu, bu sebeple iş bu haksız borca itirazın iptaline karar verilmesini talep ettiklerini, Davalının borcunu ödemesi için öncelikle sözleşme hükümleri çerçevesinde ihtarname keşide edildiğini, akabinde icra takibi yapıldığını, arabulucu da çözüm arandığını, ancak, davalının bu aşamaların hiçbirinde borcu ödemeye yanaşmadığını, davacı şirketin alacağını bıraktığını, bu açıklamaların borçlunun alacağın tahsilinde kötü niyetli davrandığının göstergesi olduğunu, yine taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu borç miktarının, borçlu tarafından bilinen, hesaplanabilir durumda olduğunu, kısacası alacağın likit olduğunu, bu nedenle de, itirazın haksız ve kötü niyetli olması, alacağın likit durumda bulunması nedenleriyle, takip konusu alacağın 9420’sinden aşağı olmamak üzere davalının aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, Yukarıda açıklanan ve fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu, haksız ve kötü niyetli borca ve yetkiye itirazının iptali ile icra takibinin devamıma, alacağın likit olması, davalı borçlunun itirazında kötü niyetli olması nedeniyle, takip çıkışının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu olmaması nedeniyle haklı olarak takibe itiraz edildiğini, Taraflar arasında 19.10.2021 tarihli satış sözleşmesi düzenlendiğini, Sözleşmeye göre malların teslim tarihi ve fatura tarihinin 30.11.2021 olmasına rağmen davacı tarafın malları 03.12.2021 tarihinde teslim ederek faturalandırdığını,
Davacı tarafın davalı şirkete kesmiş olduğu 03.12.2021 tarihli fatura 307.000,05 TL olup alınan mallara karşılık olarak … Bankasına ait … seri numaralı 307.000,00 TL çeki davacı şirkete verdiğini, iş bu çekin de ödendiğini,Taraflar arasındaki sözleşmelerde kur farkı istenebileceğine dair hüküm bulunmaktaysa da davacı düzenlemiş olduğu iki adet satış faturasında satışa konu emtianın değerini TL bazında gösterdiğini, her ne kadar vergi mevzuatı gereği faturaların TL olarak düzenlenmesi zorunlu ise de ne miktarda döviz karşılığı olduğunun faturada gösterilmesi gerektiğini, davacının, sadece TL bazında fatura düzenlemiş olması sözleşmenin kendisine tanımış olduğu kur farkı alacağını talep etmediğini ve tercihini TL bazında ödeme yapılması noktasında kullandığı anlamına geldiğini sözleşmede yer alan kur farkı alacağına dair hükme dayanılarak davanın kabulü yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiğini, Davalı şirket tarafından 30.11.2021 tarihinde çek ödemesi yapılmasına rağmen davacı şirket tarafından 30.11.2021 tarihinde malların teslimi yapılmadığını 03.12.2021 tarihinde malların geç olarak teslim edilerek davalı şirketin zarara uğratıldığını, 30.11.2021 tarihinde davacı şirketin çeki tahsil etmesine rağmen 03.12.2021 tarihinde fatura keserek aradaki gün ve kur farkını davalı şirketten talep edilmesinin mümkün olmadığını, iş bu dava ile kur farkı olarak istenilen bedel dövizle sözleşme yasağına da aykırılık oluşturduğunu, Sözleşmenin yapıldığı 19.10.2021 tarihinde söz konusu malların karşılığı 307.000,00 TL olup sözleşme tarihinde … Bankasına ait … seri numaralı 307.000,00 TL bedelli çekin davacı tarafa teslim edildiğini, farklı tarihte faturalandırma yapılarak kur farkı talebinin haksız ve kötü niyetten ibaret olduğunu, ayrıca yerleşik Yargıtay İçtihatlarında da Türk Lirası üzerinden keşide edilen çek ile yapılan ödemenin kabul edilmesinin kur farkı istenemeyeceği yönünde değerlendirildiğini, Davalı ödemelerinin çeklerle yapıldığının görüldüğünü, çeklerle yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceğinin Dairece istikrar kazanmış uygulamalardan olduğunu, Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. … 4. Noterliğinin 27.12.2021 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamede 30.11.2021 tarihinde çeki tahsil etmenize rağmen 03.12.2021 tarihinde fatura keserek aradaki gün ve kur farkını müvekkil şirketten talep edilmesinin mümkün olmadığı ve fatura bedelinin karşılığındaki çeki tahsil etmiş olduğunuzdan müvekkil şirket nezdinde herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığı” şeklinde beyan edilmesine rağmen davacı tarafça icra takibine geçildiğini, Davacı tarafın dilekçesinde talep ettiği icra inkar tazminatının da hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamı, deliller ve bilirkişi incelemesi yapıldığı takdirde görüleceği üzere takibe konu alacağın likit bir alacak olmadığını, dava sonucuna göre alacağın netleşeceği ya da davalı şirketin borçlu olmadığının ortaya çıkacağını, bu sebeple İİK. 67. Maddeye göre icra inkar tazminatı talebinde hukuka uygunluk bulunmadığını, bu sebeple icra inkar tazminatı talebinin de reddi gerektiğini, Ayrıca işlemiş ve işleyecek faize de itiraz etmiş bulunduklarını, davalı şirketin temerrüde düşürülmeksizin işlemiş ve işleyecek faiz talep edildiğini, bu sebeple davalının faiz borcu da bulunmadığından faiz talebinin de reddine karar verilmesini, Yukarıda arz ve izah edildiği üzere, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak açtığı itirazın iptali davasının ve icra inkar tazminatı talebinin reddi ile …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı sayılı icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetli takip yapan alacaklı aleyhine % 20den az olmamak kaydıyla lehe kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istemiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Taraflar arasındaki satış sözleşmesi nedeniyle düzenlenen faturadaki kur farkından kaynaklı bakiye alacak nedeniyle itirazın iptali isteminden ibaret olduğu görüldü.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
… Bankası Anonim Şirketi’ne müzekkere yazılarak davaya konu 30/11/2021 tarihli, … seri numaralı, 307.000,00-TL bedelli çekin tahsil edildiğini ve çek ödeme dekontu celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 28/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Davacı taraf ticari defter kayıt ve belgelerinin incelenmesinde, davacı tarafın 05.01.2022 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 125.651,05 TL. alacaklı olduğu, Davalı taraf ticari defter kayıt ve belgelerinin incelenmesinde, davalı tarafın 05.01.2022 takip tarihi itibari ile davacı tarafa borç-alacak bakiyesinin bulunmadığı, Davacının davalı taraftan alacaklı olup olmadığı Sayın Mahkemenin takdirinde olup, 30.11.2021 tarihli dolar satış kuru 12,962 TL. olup, davacının davalı taraftan 30.11.2021 tarihinde 9.355,38 USD alacak hesaplandığı, 03.12.2021 tarihinde dolar satış kuru 13,7048 TL. olup, davacının davalı taraftan 03.12.2021 fatura tarihinde 10.639,08 USD alacak hesaplandığı, Davacı tarafın …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile davalı taraftan 9.355,38 USD asıl alacak ve 16,92 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.372,30 USD alacak talebinde bulunduğu, Dosya içerisinde ihtarnamenin tebliğ edildiğine dair tebliğ şerhi bulunmadığı için işlemiş faiz hesabı yapılamadığı, Tarafların %20 inkâr tazminatı talebinin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu” Görüş ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava; Taraflar arasındaki satış sözleşmesi nedeniyle düzenlenen faturadaki kur farkından kaynaklı bakiye alacak nedeniyle itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf, cari hesapta davalıdan 9.372,30 USD kur farkı alacağı olduğunu iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur.
İİK. 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasında; usulüne uygun yapılmış ve itiraz edilmiş icra takibinin bulunması dava şartıdır. İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Kur farkı alacağının istenebilmesi için, taraflar arasında kur farkının ödeneceğine ilişkin bir sözleşmenin veya dövize endeksli bir ticari ilişkinin bulunması gerekir. Yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide, fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki fark varsa bu fark kur farkı alacağıdır. Bu nitelikteki bir alacağın istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmaz. Kur farkı alacağı fatura tarihi ile ödeme tarihi arasındaki farktan kaynaklanan alacak olduğundan ancak TL olarak istenebilir.
Kur farkı faturası yabancı para alacağı (döviz) üzerinden düzenlenen faturanın düzenlediği tarihin kuru ile faturanın tahsil edildiği tarihin kuru arasındaki farktan kaynaklanan ve TL olarak doğan bir alacaktır. Kur farkı düzenlenen temel ilişkide asıl alacak miktarı döviz olarak aynı kalmaktadır.
Kur farkı alacağı döviz olarak istenmesi mümkün olmayıp, Türk Lirası olarak talep edilebilecek bir alacaktır. Türk Kanunları’na göre döviz alacağının Türk Lirası olarak istenmesi mümkün ise de, Türk Lirası alacağının dövize çevrilerek istenmesinin mümkün değildir. (Y11H.D’nin 26/05/2022 tarih ve E: 2020/6941 -K: 2022/4076).Ayrıca düzenlenen kur farkı faturalarının döviz için yapılan hangi satışlarla ilgili olduğunun bildirilip davalının bu faturalara yönelik TL bazında ödemeleri gösterilip, buna göre davacının kur farkı alacağının doğduğunun da ispatlaması gerekir.
Yukarıda bahsi geçen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1308 esas 2022/1071 karar sayılı 05/10/2022 tarihli kararında da belirtildiği üzere davacının kur farkı alacağını döviz olarak istemesi mümkün olmayıp ancak Türk Lirası üzerinden talep edebileceğinden, davacının dava konusu …. İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasında 9.372,30 USD kur farkı talep ettiği görülmekle davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1 – Davanın REDDİNE,
2-Takip kötüniyetli olmadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin de REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu red harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 1.497,66 TL harçtan mahsubu ile geri kalan 1.317,76 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4 -Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesap olunan 20.095,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00 TL’nin davacıdan alınarak, HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından takdirine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2023

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır