Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/128 E. 2022/464 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/128 Esas
KARAR NO:2022/464

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:13/01/2022
KARAR TARİHİ:29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in davalı bankanın enpara.com şubesi müşterilerinden olup, … IBAN nolu hesabın sahibi olduğunu, 05.04.2021 tarihinde mobil üzerinden internet şubesine girdiğinde; hesabındaki 751,12-TL dahil 31 gram altın ve 50 euro dövizin 03.04.2021-04.04.2021 tarihleri arasında, bilgisi ve onayı dışında, bozdurulmak suretiyle 990,00-TL’lik 15(Onbeş) ayrı Fast işlemle … isimli bir kişinin … Bankası’nda bulunan … IBAN numaralı hesabına eft edildiğini, hesabında geriye sadece 95,25-TL kaldığını ve dolandırılmış olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine aynı gün davalı bankadaki hesabını bloke ettirdiğini, 06.04.2021 tarihinde ise … isimli bir kişi hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyasıyla suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturmanın halen devam ettiğini, müvekkili tarafından uğradığı zararın giderilmesi yönünden davalı bankaya talepte bulunmuş ise de söz konusu işlemlerin(para transferleri vs.) “mobil/internet bankacılığına müşteri numarası, şifre ve bankada kayıtlı GSM numarasına gönderilen tek kullanımlık SMS şifresi(SMS OTP) ile giriş yapılmak suretiyle gerçekleştirildiğinden” bahisle zararının giderilemeyeceğinin bildirildiğini, söz konusu işlemlerin gerçekleştirilmesinde müvekkilinin haber olmadığını, cep telefonuna tek kullanımlık dahi olsa herhangi bir onay mesajı gönderilmediğini, gram altın ve dövizin bozdurulmasına veya eft işlemlerine ilişkin olarak yazılı veya sesli bir şeklide uyarılmadığını veya bilgilendirilmediğini, müvekkilin dava dışı … isimli bir kişiyi tanımadığını, usulsüz işlemle çekilen paraların aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olduğunu, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağının aynen devam etmekte olduğunu, davalı bankanın olayın veya zararın meydana gelmesinde müvekkilin bir kusuru bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, zarardan sorumlu tutulması gerektiğini, davalı bankaca gerekli dikkat ve özen gösterilseydi dava konusu olayın meydana gelmeyeceğini, müvekkilinin zarara uğramayacağını, aksine bugünkü kura göre kazançlı olacağını, müvekkilinin zararının aynen, bu mümkün olmazsa gram altın ve eurounun dava veya karar tarihine göre hangisi yüksek ise o tarihteki satış kuru TL karşılıkları üzerinden hüküm altına alınması gerektiğini, müvekkilinin dolandırılmak suretiyle haksız fiile maruz kaldığını, haksız fiillerde alacağın eylem tarihinde muaccel olduğunu, muhatabın banka olması sebebiyle fiil tarihi 04.04.2021 itibariyle ticari avans faizinden sorumlu olması gerekeceğini, … (1).Noterliği’nin 30.09.2021 tarih ve … yevmiye sayılı tebliğ şerhli ihtarnamesine rağmen bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 655,87-TL’nin 04.04.2021 tarihinden itibaren, 31 gram altın ve 50 euronun ise aynen, bu mümkün olmazsa gram altın ve eurounun dava veya karar tarihine göre hangisi yüksek ise o tarihteki satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılıklarının dava tarihinden itibaren, bunlar mümkün olmazsa 14.850,00-TL tutarındaki müvekkilinin zararının yine haksız fiilin meydana geldiği 04.04.2021 tarihinden aksi takdirde davalı bankanın temerrüde düşürüldüğü 08.10.2021 itibaren işleyecek ticari avans faiziyle tahsiline, 387,66-TL ihtarname masrafı dahil yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkiline değil, dolandırıldığını iddia ediyor ise kendisini dolandıran şahıs/şahıslara husumet yöneltmesi gerektiğini, davacının dolandırılıp dolandırılmadığı yapılacak olan ceza yargılaması neticesinde ortaya ortaya çıkacağını, dava konusu tutarların aktarılmış olduğu şahıslara davanın ihbarına, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davacı, dava konusu işlemler cep şubeye giriş yapılarak ve sms doğrulaması ile gerçekleştirmiş olup dava konusu olayın meydana gelmesine kendisinin sebebiyet verdiğini, davaya konu işlemler bizzat davacının cep telefonuna her işlem için tek seferlik gönderilen şifre ile gerçekleştirildiğini, davacının özenle saklamakla yükümlü olduğu şifre ve diğer bankacılık bilgilerini gerektiği gibi muhafaza etmemiş olmasından kaynaklanan işlemlerden müvekkilinin sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, esasa ilişkin beyanlarımız doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı olarak açılan işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, banka bilgilerinin haksız ele geçirilmesi ile açılan tazminat davası yasal şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
HMK nun 1. maddesi “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde, üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın 1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların (mutlak ticarî davalar); ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar (nispî ticarî davalar) olarak nitelendirilebileceği, Mutlak Ticarî Davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1.a bendinden f’ bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği (Mutlak) ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve Ticaret Mahkemelerinin görevine gireceği, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle), nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise; TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19.2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre (nispî) ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği anlaşılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde, Tüketicinin ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı,
Aynı yasanın 3/1- ı- bendinde Tüketici işleminin ise ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Anılan yasanın 4/3 Maddesinde “Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemez. Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, Geçici 1/1 Maddesinde ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder.” hükmüne yer verildiği anlaşılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu hükümleri somut olayla birlikte değerlendirildiğinde; davalı banka ile davacı asilin uyuşmazlığa konu bankacılık sözleşmesinin bireysel bankacılık hizmeti olduğu, bu nedenle hesabının bireysel hesap olduğu ve davaya bakma görevinin görevli Tüketici mahkemelerine ait olduğu anlaşıldığından ve yargılamanın geldiği aşamada dikkate alınarak dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre mahkememizin görevsiz olması nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyanının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır