Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/111 E. 2023/112 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/111
KARAR NO : 2023/112

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/07/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili … 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ile davacı şirket arasında … 9. Noterliği’nin … tarihli, …. yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye ek olarak … 9. Noterliği’nin …tarihli … yevmiye numaralı ve 02.04.2014 tarihli beyan ve taahhütname imzalandığını, davalı tarafın sözleşme, beyan ve taahhütname’den doğan borçlarını yerine getirmediğini, davacı şirketin taraflar arasında münakit sözleşme’ye göre tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı tarafın tüm yazılı ve sözlü taleplere rağmen edimlerini yerine getirmediğini, davacı tarafın, taraflar arasında münakid sözleşmenin 15. maddesi c bendi kapsamında taahhüt ettiği ödemeleri gerçekleştirmediğini, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde KDV mükellefiyetini yerine getirildiğini ve KDV tutarının tamamının davacı şirket tarafından ödendiğini davacı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenildiğinde davalı tarafın kendi payına düşen ½ oranındaki KDV tutarı olan likit 609.246,00-TL’yi ödenmediğini sözleşmesel hüküm gereğince davalı tarafın ödeme yükümlülüğünde bulunan likit 609.246,00-TL’yi davalı tarafın payına düşen işyeri/ticari nitelikli bağımsız bölümlerin teslim tarihi ve herhalde fatura düzenleme tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak kanuni temerrüt faizi ile birlikte ödemesi gerektiğini, davacı tarafın, yazılı “beyan ve taahhütname”si kapsamında taahhüt ettiği ödemeleri gerçekleştirmediğini, … 9. Noterliği’nin… tarihli … yevmiye numaralı ve 02.04.2014 tarihli “Beyan ve Taahhütname”ler kapsamında; bağımsız bölüm paylaşımından doğan şerefiyelendirme farkları sebebi ile oluşan 188.334,00 TL tutarındaki borcunu bağımsız bölüm tesliminden önce ödemeyi taahhüt ettiğini, son teslim tarihi üzerinden 4 yılı aşkın bir süre geçtiğini dava tarihine kadar ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, sözleşmesel hüküm gereğince davalı tarafın ödeme yükümlülüğünde bulunan likit 188.334,00-TL’yi teslime konu bağımsız bölümlerin teslim tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak kanuni temerrüt faizi ile birlikte ödemesi gerektiğini, davacı tarafından, belirtilen ödeme yükümlülüklerini tüm yazılı ve sözlü bildirimlere rağmen yerine getirmediği bu nedenle ihtarname çekildiğini, ihtar 24.10.2019 tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiş olduğunu ve fakat herhangi bir cevap alınmadığını, anılan durum üzerine … 32. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, anılan takibe haksız ve hukuka aykırı şekilde itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle ; davanın kabulü ile davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı itirazının iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağa, icra takibinden önce ve sonra olmak üzere ticari temerrüt faizi ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmesine, alacağın likid olması ile davacının itirazında haksız ve kötüniyetli olması sebebiyle takip konusu asıl alacağın %20’sindenden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş olup davalı tarafça süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Davacı ve davalı taraf arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesinde ve eki niteliğindeki iki adet beyan ve taahhütnamedeki davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin tespiti ile icra takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan talep edebileceği asıl alacak ve faiz miktarının (Faiz türü belirlenmek suretiyle) miktarının tespit edilmesi istemine yönelik olduğu görülmüştür.
Dosyanın … 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas … Karar sayılı 17/05/2021 tarihli görevsizlik kararı ile mahkememize gönderildiği ve mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edildiği görülmüştür.
… 32. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 188.334,00 TL asıl alacak ile 88.664,04 TL işlemiş faiz, 609.246,00TL asıl alacak ile 258.796,01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.145.040,05 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 24/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosyanın mevcut içeriği ve ilgili ticari kayıtlar karşısında, davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 609.246,00 TL KDV alacağının bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca ilgili faturanın davalıya teslim edilip edilmediğinin belli olmadığını, bu miktara ilişkin faiz hesabı yapılamayacağını, talep edilen 188.334,00 TL. tutarındaki şerefiye kaynaklı alacak iddiasının ise, bu miktarın nasıl hesaplandığının anlaşılamadığını, ispata muhtaç olduğunu, dolayısıyla bu hususta da faiz hesabı yapılamayacağı görüş ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Taraflar arasında davacının müteahit, davalının arsa sahibi olarak yer aldığı 23/06/2011 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Devam eden tarihte 02/04/2014 tarihli beyan ve taahhütname yine taraflarca imzalanmış olup bu hususlarda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı tarafça davalının sözleşmenin 15/c maddesinde fiili teslimi gerçekleştirilen iş yerleri için tanzim edilecek faturalarda hesaplanacak katma değer vergisinin yarısının davalı tarafça ödeneceğinin taahhüt edilmesine rağmen ödenmediğinden bahisle ve yine taraflarca imzalanan “beyan ve taahhütname” kapsamında doğan 188.334,00 TL borcun ödenmediğinden bahisle oluşan alacağın tahsili talebi ile … 32. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı, takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafın incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre; 13 adet fatura düzenlediği, bunların KDV alacağının 1.218.492,00 TL olduğu, yarısının davacı talebi ile uyumlu olarak 609.246,00TL olduğunun bilirkişi raporunda bildirildiği görülmüştür. Her ne kadar bilirkişi raporunda faturaların teslim tarihinde ödeneceği, faturaların davalıya teslim edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığından faiz hesabı yapılmadığı belirtilmiş ise de; takibin faturaya dayalı olarak değil sözleşmeye ve taahhütnameye dayalı olarak başlatıldığı, sözleşmede ise fiili teslim tarihinin ödeme tarihi olarak düzenlendiği anlaşıldığından rapora bu hususta itibar edilmemiştir. Yine bilirkişi raporunda davacının bağımsız bölüm paylaşımından doğan şerefiyelendirme hakkının nasıl hesaplanacağının dosyada bulunmadığından ispata muhtaç olduğu belirtilmiş ise de; 02/04/2014 tarihli beyan ve taahhütname başlıklı belgede ve ekli borç alacak ilişkisi yazılı tabloda proje tadilatı sonrası toplam borç durumunu miktar itibari ile belirtilmiş olup taahhütname içeriğinde de bağımsız bölüm tesliminden önce bu borç yükümlülüğünün yerine getirileceği taahhüt edildiğinden bilirkişi raporu bu anlamda da yerinde görülmemiştir.
Kaldı ki; davalı faturaların teslim edilmediğini iddia etmeyip teslimin anahtar teslim olarak kabul edilmesi yönünde itirazda bulunmuş olup; 23/06/2011 tarihli sözleşmenin 15/c maddesinde faturaların tanzim ve teslim tarihi itibari ile ödeneceğinin taahhüt edildiği, maddenin başında da faturanın fiili teslim durumunda düzenleneceğinin belirtildiği, bu durumda taşınmazın fiilen teslim tarihinin dosya içeresinde bulunan teslim tutanaklarına göre 16/03/2016-07/05/2016 tarihleri arasında yapıldığı, nitekim teslim tutanaklarında da davacının teslim yönünden ibra edildiği, faturaların ise tanzim tarihinin 30/09/2016 olduğu, fatura tanzim tarihi itibari ile davalının temerrüde düştüğü, sözleşmenin eki niteliğindeki 02/04/2014 tarihli beyan ve taahhütname başlıklı belgede “ekte yer alan bağımsız bölümleri kabul ettiğimi, paylaşım neticesinde konut ve ticaret alanlarının dağılımından oluşan havuzda, almış olduğum hisseden dolayı meydana gelen borç yükümlülüğümü bağımsız bölümlerin tesliminden önce yerine getireceğimi, bu beyan ve taahhütnameye aykırı bir talebimin olmayacağını, bu bağımsız bölüm kabulü ile ilgili … A.Ş’nin gayri kabili rücu ibra ettiğimi kabul, beyan ve taahhüt ederim.” şeklinde hüküm konulduğu ve buna göre borç yükümlülüğünün bağımsız bölüm tesliminden önce yerine getirileceği, ekli belgede borç dökümünün 188.334,00 TL olarak kararlaştırıldığı, hem borç dökümünün yazılı olduğu belgede, hem de beyan ve taahhütname başlıklı belgede davalının imzasının bulunduğu 02/04/2014 tarihli paylaşım nedeniyle borç yükümlülüğünün teslim tarihinden önce yerine getirileceğinin belirtildiği, bu durumda en son teslim tarihinde taahhütnameye göre davalının temerrüde düştüğü, zaten davacı tarafça da borç dökümüne göre yapılan takip için en son yapılan teslim tarihinin faiz başlangıcı olarak dikkate alındığı, KDV alacağı yönünden ise 30/09/2016 fatura tanzim tarihinin faiz başlangıcı olarak dikkate alındığı, temerrüt tarihleri olarak faiz başlangıç tarihleri yerinde ise de; faiz oranlarının takip talebinde yanlış hesaplandığı, 188.334,00 TL yönünden 07/05/2016 tarihi ile 01/01/2017 tarihi arası hesaplanması gereken faiz miktarı 12.944,74 TL olduğu halde 14.181,81 TL olarak hesaplandığı, mahkememizce resen yapılan hesaplamaya göre bu dönem için 12.944,74 TL ‘nin dikkate alındığı, 01/01/2017 ile 01/01/2019 tarihi arası hesaplanması gereken faiz miktarının 46.082,49 TL olduğu, davacı tarafça 40.491,81 TL talep edilmiş olup talepten fazlaya karar verilemeyeceğinden bu miktarın dikkate alındığı, 01/01/2019 ile 07/11/2019 tarihleri arası hesaplanması gereken faiz miktarının 31.017,06 TL olduğu, davacı tarafça 33.990,42 TL hesaplanmış olup mahkememizce resen yapılan hesaplamaya göre bu dönemin de 31.017,06 TL olarak kabul edilmesi neticesinde toplam (12.944,74 TL + 40.491,81 TL + 31.017,06 TL ) 84.453,61 TL işlemiş faiz hesabı yapılmıştır. KDV alacağı ile ilgili 30/09/2016 ile 01/01/2017 tarihleri arası hesaplanması gereken faiz miktarının 16.286,90 TL olduğu, davacı tarafça fazla hesaplama yapıldığından mahkememizce resen yapılan hesaplamanın dikkate alındığı, 01/01/2017 – 01/01/2019 arası hesaplanması gereken miktarın 149.073,32 TL olduğu, davacı tarafça 130.987,89 TL olduğu talepten fazlaya karar verilemeyeceğinden bu miktarın dikkate alındığı, 01/01/2019 – 07/11/2019 arası hesaplanması gereken faiz miktarının 19.956,38 TL olduğu, davacı tarafça 109.956,38 TL olarak hesaplama yapıldığı, mahkememizce yapılan hesaplamada davacı tarafın talebine ilişkin kısımlar aşılmamak suretiyle toplam (16.286,90 TL+130.987,89TL+ 19.956,38TL) 167.231,17 TL olarak resen hesaplama yapılmış ve hesaplanan miktar yönünden davacının asıl alacak ve işlemiş faiz talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı 05/05/2022 tarihli beyan dilekçesi ile; … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen … Esas sayılı dosyasının dosyamız ile birleştirilmesini talep etmiş ise de, davalının açtığı davanın ayıp giderinin bedeli ve cezai şart, mahrum kalınan kira istemlerine ilişkin olduğu, eldeki davanın ise sözleşmeden dolayı alacak istemine ilişkin olduğu, birleştirme ya da bekletici mesele yapılması gerekli görülmediği, yine davalı tarafça beyan dilekçesinde takas talebinde bulunulmuş ise de; davalının davaya cevap dilekçesi sunmadığı, takasın bir defi olup cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiğinden davalının takas savunmasına da itibar edilemeyeceğinden birleştirme talebi yerinde görülmemiştir. Kaldı ki farklı sıfattaki mahkemelerdeki davaların birleştirilmesi de mümkün değildir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi sözleşmeyle belirlenen alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM /Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-… 32. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 188.334,00 TL asıl alacak, 84.453,61 TL işlemiş faiz, 609.246,00 TL asıl alacak, 167.231,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.049.264,78 TL alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle, İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca hükmedilen alacak miktarlarının %20 oranına tekabül eden 209.852,95 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 71.675,28 TL nispi karar harcının, peşin alınan 13.829,23 TL harçtan mahsubu ile eksik 57.846,05 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 13.891,43 TL ( 54,40TL BVH, 7,80 VSH, 13.829,23TL Peşin Harç) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 6.457,00 TL ( 257,00 TL Tebliğler ve postalar, 6.200,00 TL bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 5.916,92 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 131.941,18 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 100,00 TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 8,36 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 15.324,04 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider ve delil avanslarının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı; 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..16/02/2023

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır