Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/853 Esas
KARAR NO :2023/812
DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:30/12/2021
KARAR TARİHİ:27/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan menfi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, dosyaya konu takip dayanağı belgede yer alan imzaların davacıya ait olmadığını, icra takibine konu senet üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisi … …’ in eli ürünü olmadığını, kaşe ve imzanın taklit edilerek oluşturulduğunu, müvekkili şirket ve davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişkinin de bulunmadığını, takibe konu senedin zaman aşımına uğradığını, borçtan söz edilse dahi takip öncesi faizin hatalı hesaplandığını, senedin son hamilinin iyi niyetli olmadığını, dava dışı lehdar …’ ın 9 adet dosyada toplam 28 senedi ciro ile davalı …’ a temlik ettiğini, hem dava dışı …’ ın hem de davalı …’ ın vekilinin aynı avukat olduğunu, borcun doğumundan önce bono lehdarı kişi ile alacaklı kişinin vekilliğinin aynı ofis tarafından yürütüldüğünü, bu durumun Avukatlık Kanunu’ na göre menfaat çatışması olan işlerden olduğunu, bu nedenlerle son hamilin iyi niyetli olmadığını, müvekkilinin …’ a karşı sürülebilecek bedelsizlik itirazlarını engellemek için son hamilin … olarak gösterildiği, … ile dava dışı … arasında ticari ilişki olmadığını, bu durumun TMK’ nun 2. Maddesinde geçen “dürüstlük kuralı” ve TMK’ nun 3 maddesinde geçen “iyiniyet kuralı” na aykırı olduğundan bahisle davanın kabulü ile takibin iptaline, HMK 209. Madde gereği takibin teminatsız olarak durdurulmasına, davalı aleyhine %20′ den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde …’ın 30.04.2012 tarihinde, …’in 16.04.2014 tarihinde, …’in 22.07.2015 tarihinde 10 yıl süreyle şirketi her hususta münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili olduğunun ilan edildiğini, Şirketin diğer yetkililerinin de her konuda münferiden müdür seçildiğini, imzaya herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, münferiden yetkili müdürün borç doğurucu işlemleri şirket adına tek başına yapabileceğini, bu durumun diğer müdürler yönünden imza itirazının bulunmaması nedeniyle senetler üzerindeki imzanın …’e ait olmadığının tespiti ihtimalinde dahi müvekkilin alacağına mani olmayacağını, davacı şirketin iddiasını genişleterek diğer müdürler yönünden imza itirazında bulunulmasına muvafakatilerinin bulunmadığını, takibe konu bonolar açısından davacı borçlunun öncelikle dava dışı lehtar …’a karşı işbu dava ile ileri sürdüğü senedin bedelsiz olduğu iddialarını kesin delillerle ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, aksinin iddia edilmesi durumunda ispat yükümlülüğünün davacı tarafta olduğunu, ödeme emrine zamanaşımı yönünden itiraz etmeyen davacının menfi tespit davası ikame ederek zamanaşımı itirazında bulunamayacağını, …. İcra Müdürlüğü’ nün … e. sayılı dosyasından davalıya gönderilen emri 23.11.2020 tarihinde tebliğ edildiğini ve davacı tarafça işbu takibe süresi içerisinde itiraz edilmediğini, bu nedenle davacı herhangi bir sebebe dayalı menfi tespit davacı açabilecek ise de, menfi tespit davası ile süresinden sonra zamanaşımı itirazında bulunamayacağını, açıklanan nedenlerle ; müvekkil aleyhine açılan menfi tespit davasının reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 21/11/2023 tarihli dilekçesi ile; mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasında, davalı taraf ile dava konusu ihtilafın karşılıklı uzlaşma neticesinde çözümlendiğini, davalı taraf ile 15/11/2023 tarihli protokol doğrultusunda anlaşmaya varıldığını, mahkememizde görülmekte olan davada sulh sebebiyle hüküm verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini, ekli protokol ile tarafların karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, davalı vekili 17/11/2023 tarihli dilekçesi ile; davacı tarafın davayı kabul etmesi halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığını beyan etmiştir.
Uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri niteliktedir. HMK 307-315 maddeleri gereğince sulh davaya son veren taraf işlemidir. Dosyada mevcut vekaletnamede taraf vekillerinin sulh yetkisinin olduğu anlaşılmakla tarafların sulh olmaları nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sulh nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu 22.maddesi gereği alınması gerekli 269,85-₺ harcın peşin alınan 15.100,14-₺ harçtan mahsubu ile artan 14.830,29-₺ ‘nin talep halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların karşılıklı vekalet ücreti talebi bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Dosyada kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nun 342. ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile veya HMK 348. maddesi gereğince istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize verecekleri bir cevap dilekçesi ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri cevap dilekçesi ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/11/2023
Başkan …
e- imza.
Üye …
e- imza
Üye …
e- imza
Katip …
e- imza