Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/836 E. 2023/22 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/199
KARAR NO :2023/25

DAVA:İstirdat
DAVA TARİHİ:21/03/2022
KARAR TARİHİ:17/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İstirdat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkil şirkete karşı …. İcra Müdürlüğü’nün E: … sayılı icra dosyasına kayıtlı olarak çek vasfını haiz olmayan belgeye dayalı olarak ciranta olduğu gerekçesiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, Ödeme emri müvekkil şirketin UETS adresine gönderilmiştir. Müvekkil şirket UETS’den haberdar olmadığı için takibe itiraz imkanı olmamış ve icra takibi kesinleştiği Müvekkil şirkete ait araçlar haczedilip yakalanmasıyla birlikte müvekkil şirket icra takibinden haberdar olduğu, Davalı tarafından icra dosyasındaki borca yetecek miktarda müvekkil şirkete ait haczedilmiş olmasına rağmen, işyerinde de menkul haczi yapıldığı, Davalı tarafından icra dosyasındaki borca yetecek miktarda müvekkil şirkete ait haczedildiği ve işyerinde de menkul haczi yapıldığı, Müvekkil şirket icra baskısı altında icra dosyasına ödemek zorunda kaldığı, İcra takibine haksız ödenen paranın iadesi istemiyle tarafımızca Arabuluculuk yoluna başvurulmuş ancak anlaşma sağlanmamıştır. Bunun üzerine huzurdaki davayı açma zorunluluğu doğduğu, Davanın KABULÜNE, Fazlaya ilişkin her türlü haklarımız saklı kalmak kaydıyla …. İcra Müdürlüğü’nün E: … sayılı icra dosyasına ödenen şimdilik 70.000,00 TL’nin ödeme tarihinden (13/12/2021) itibaren işleyecek ticari temerrüt reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile tarafımıza ödenmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstirdat davası, kanunda öngörülen süre geçtikten sonra ileri sürüldüğünden, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, dava, yetkisiz ve görevsiz mahkemede açılmış olduğu, bu öncelikli itirazının da kabulü gerekmediği, istirdat talebi, çekin arkasında “karşılıksızlık tespiti bulunmadığı” gerekçesine dayandırılmış ise de, takip konusu çek incelendiğinde, çekte karşılıksız şerhinin mevcut olduğu görüldüğü, yani dava maddi dayanaktan yoksun olarak açıldığı, davacı, her ne kadar karşılıksız şerhi üzerine iptal kaşesi vurulduğu için karşılıksızlığın ve buna bağlı kambiyo vasfının ortadan kalktığı gibi bir iddia ileri sürmüşse de, çek süresinde bankaya ibraz edilmişse ve çekin diğer unsurları tamam ise, çek vasfı mevcuttur. çekin arkasında yer alan banka ibraz kaşesinin kısmen veya tamamen karalanması ya da üzerine başkaca bir yazı yazılması, çek vasfını kaybettirmeyeceği bu durumdaki çek hukuken geçerli olduğu ve kambiyo senedi niteliğini korunduğu, bu şekildeki bir çeke dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus takip yapılmasına hukuken engel olmadığı, tmk md. 2 uyarınca herkes haklarını kullanırken dürüst davranmaya mecbur olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni himaye etmeyeceği, davacı borçlu, ilamsız icra takibine itiraz hakkı varken bu haktan yararlanmamış, daha sonra yine olanak varken herhangi bir hukuksal çekince ya da ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin çek bedelini ödemiş ve nihayet borcu itfa ettiği, davacının “kendisine yapılan tebligatın elektronik tebligat olması nedeniyle ödeme emrine tam da vakıf olamadığı ve o nedenle takibe itiraz imkanı varken bu hakkını kullanamadığı” şeklindeki açıklaması ise takibin sonraki aşamalarında dahi gecikmiş itiraz ya da tebligata dayalı bir usulsüzlük şikayetinde bulunmadığı gözetildiğinde gerçekle bağdaşmamadığı, kaldı ki, kanunu bilmemek mazeret sayılmayacağı gibi, basiretli davranma yükümlülüğü bulunan bir tacirin “kendisine ulaşan tebligatı anlamadığı..???” yönünde bir iddiayı ileri sürmesi dahi abes olduğu, takibin başından sonuna borcun varlığını ikrar eden borçlunun, ansızın dönerek “çekten ötürü borcum yok” iddiasıyla ödediği bedeli geri istemesi, sebepsiz zenginleşme sonucunu doğuracağı daha baştan ortada olan bir taleple hak elde etme çabasından başka bir anlam taşımamaktadır. davacının bu açıkça kötü niyetli tutumu, maddi ve hukuki temelden yoksun olmanın ötesinde dürüstlük ve iyi niyetli davranma yükümlülüğünün de ihlalini oluşturduğundan hukuken değer görmeyeceği ve açıklanan nedenlerle; Zamanaşımı, hak düşürücü süre, görev ve yetki itirazlarımızın öncelikle hükme bağlanmasına, Maddi ve hukuki temelden yoksun DAVANIN ESASTAN REDDİNE, Yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kıymetli evraktan kaynaklı ve …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu istirdat davası yasal şartların oluşup oluşmadığı için uyuşmazlığa konu çekin çek vasfında olup olmadığı hususunda olduğu anlaşıldı.

Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ila Albaraka Türk Katılım Bankası cevabi yazısı dosyamız arasına alınmıştır.
Taraflar arasında çözümlenmesi gereken ilk sorunun uyuşmazlığa konu çekin süresinde ibraz edilip edilmediği ve dolayısıyla kambiyo senetlerine mahsus takip yapılıp yapılmayacağı ila çekin çek vasfının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
TTK’nun 796. maddesi gereğince bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Yine 7226 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının(a) bendinin uygulanmasına ilişkin tebliğ’inin 2(b) maddesi gereğince; ”İbraz süresinin son günü, 30/4/2021 ila 31/5/2021 tarihleri arasına isabet eden çeklerin, belirtilen tarihler arasında bankaya ibraz edilmesi ve çek hesabı sahibinin hesabında çekin karşılığının bulunmaması halinde, 1/6/2021 tarihinden önce 5941 sayılı Çek Kanunu kapsamında karşılıksızdır işlemi yapılmayacaktır. 1/6/2021 tarihinden sonra ise söz konusu çeklerle ilgili gerekli işlemler yapılabilecektir.” maddesi düzenlenmiştir. Uyuşmazlığa konu çekin yapılan incelemesinde 01/06/2021 tarihinde ibraz edildiği şerhinin yer aldığı fakat ibraz şerhinin yine davalı bankaca iptal edildiği görülmektedir. Yine çekin süresinde ibraz edilip edilmediği noktasında Albaraka Türk Katılım Bankası cevabi yazısında da çekin ibraz edilmediği hususu bildirilmiştir. Kaldı ki taraflar arasında uyuşmazlığa konu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu takibin kambiyo senetlerine mahsup takip olmadığı ve genel haciz yoluyla takip olduğu görülmektedir. Çekin ibraz süresi içerisinde ibraz edildiği bu aşamada davalı bankaca ispat edilememiş olup; Yargıtay yerleşik içtihatları gereğince çekin çek vasfında olmadığının mahkememizce kabulü ile icra dosyasına yapılan ödemenin istirdatı yasal şartları oluşup oluşmadığı hususunda yapılan incelemede;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/06/2018 tarih, 2017/19-1630 esas ve 2018/1186 karar sayılı ilamında; …davacı keşidecinin, tahrif edilen ve süresinde ibraz edilmeyen çek nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ilişkin olarak dava açtığı, süresinde ibraz edilmeyen çekin hamilinin kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını yitireceği, davacı ile davalı banka arasında temel ilişki bulunmayıp davalı bankanın çeki diğer davalı şirketten ciro yolu ile devraldığı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ispatı bakımından davacının davasında 6762 sayılı Kanun (eTTK)’nın 644. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve davacı keşidecinin bu çekten ötürü sebepsiz zenginleşmediğini usulen kanıtlamak zorunda olduğu, mahkemece bu yönler üzerinde durulup sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile temel ilişkiye girilerek yargılama yapıldığı belirtilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu kabul edilmiştir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında 6762 sayılı eTTK’nın 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davasının kambiyo hukukuna özgü bir dava olduğu, dava dilekçesinde senedin bedelsiz kaldığı, tahrifat yapılan senedin gerçek keşide tarihine göre süresinde ibraz edilmediği ve davalı bankanın senedi tahsil cirosu ile devraldığı iddialarına dayanıldığı, eTTK 644. maddeye göre açılan sebepsiz zenginleşme davasının dinlenebilmesi için kambiyo senedi niteliğinin korunması gerektiği, dava konusun çekin tahrifat yapılmış olması ve süresinde de ibraz edilmemiş olması nedeniyle çek vasfını yitirdiğinden bu maddeye dayalı olarak dava açılamayacağı, mahkeme kararının doğru olduğu yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir…” şeklindedir.
Yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 15/02/2018 tarih, 2017/4049 esas ve 2018/694 karar sayılı ilamı; ”…TTK.’nun 818. maddesi göndermesi nedeniyle aynı Kanun’un 732. maddesinde özel olarak düzenlenen sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanan sorumluluğu devam etmektedir. Bu halde bir yıllık süre, çeklerin gerçek keşide tarihlerine göre muhatap bankaya ibraz edilebilecekleri sürenin sonundan itibaren başlamaktadır. Eldeki menfi tespit davası 13.03.2014 tarihinde açılmış olup, dava tarihi itibariyle davacının sebepsiz zenginleşme sorumluluğu devam etmektedir. Bu sebeple davanın reddi sonuç itibariyle doğrudur. Ancak gerekçede yer alan sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanmasına ilişkin süre geçmeden ibrazın sağlandığı, başka bir deyişle sebepsiz zenginleşmeden doğan hakların dermeyan edildiği yönündeki saptama uygun değildir. Zira çeklerin tahrif edilmiş keşide tarihlerine göre muhatap bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır şerhi alınması davalının davacıya yönelik talebi olarak değerlendirilemez…”
Benzer şekilde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 tarih, 2016/11934 esas ve 2017/4509 karar sayılı ilamı; ”..Çek bu haliyle süresinde bankaya ibraz edilmediğinden yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Keşidecinin, ciro suretiyle hamil olan bankaya karşı TTK. 732. maddesinden kaynaklanan sebepsiz zenginleşme sorumluluğu bulunmaktadır…” şeklindedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında; uyuşmazlığa konu çekin ibraz süresi içerisinde ibraz edilmediği bu haliyle çekin çek vasfını yitirdiği ancak alacak hususunda yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve ispat yükünü ters çevireceği bu noktada sebepsiz zenginleşmediğini ispat etme yükünün davacı yanda olduğu, davacı yanca da dava dışı keşideci ve cirantalarla ticari ilişki reddedilmemekte olup davalı tarafla olan ticari ilişki inkar edilmesi ve çek vasfının bulunmadığından bahisle hareket edildiği bu haliyle sebepsiz zenginleşme olgusu ispat edilemediği anlaşılmakla; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan (179,90-TL) maktu red harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 1.195,43 TL, ıslah harcı 2.806,16-TL toplam 4.001,59-TL harçtan mahsubu ile geri kalan 3.821,69-TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesap olunan ( 11.200,00-TL) nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00-TL’nin davacıdan alınarak, hazineye GELİR KAYDINA,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/01/2023

Katip …

Hakim …