Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/776 E. 2022/194 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/482
KARAR NO :2022/137

DAVA:TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:12/12/2019
KARAR TARİHİ:09/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili …, Davalı … A.Ş hesabında mevcut babasının vefatından kalan miras payı Türk Lirası olan mevduatını, yabancı para yatırımı ve tahvil olarak değerlendirmek amacıyla davalı bankanın … Şubesinde muhatap olduğu temsilcisi …’tan bilgi istendiğini ve onun yönlendirmesiyle bankanın İstanbul Hazine biriminden henüz tanımadığı sözde üstdüzey yatırım uzmanı …’na yönlendirildiğini,müvekkil üstteki amaç doğrultusunda davalı bankanın eski çalışanı dava dışı bu kişi ile önce telefon, akabinde mail ve whatsapp uygulaması ile görüşmelere başladığını, sadece yakınlarından duyduğu, almak istediği spesifik … kağıdının durumuyla ilgili belli zaman aralıklarında müvekkile bilgi verildiğini,bankanın sözde üst derece özel müşterilerle ilgilenen hazine yetkilisi, …’nun değişik tarihli e-postalarında yapmış olduğu Eurobond’a ilişkin bilgilendirmenin mevcut olduğunu, müvekkil, Banka yetkilisinin de onay vermesi ve güncel durum bilgilendirmesiyle son olarak gönderdiği 03.09.2018 tarihli e-posta ile 130.876 USD tutarlı olmak üzere Eurobond satın alma işlemini yapma talebini hem yazılı hem sözlü, açık ve net olarak belirttiğini, müvekkil ertesi gün gene banka çalışanının yönlendirmesiyle davalı banka şubesine giderek buna ilişkin gerekli onayları verdiğini, belgeleri ve sözleşmeleri imzaladığını, elbette ki yapılan yönlendirmeler, bilgilendirmeler ve müvekkilin son aşamada satın alma kararı vermesi tek başına davalı bankanın sorumluluğu doğurmadığını ancak aynı gün içinde banka yetkilisi tarafından müvekkile; “Kusura bakmayan, Eurobond portföyümüzde bulunmamakta “Artık yapacak bir şey yok”. Şeklinde ciddiyetten ve müşteriye değer vermekten ve basiretli tacir olma ilkelerinden uzak, profesyonellik dışı yazılı beyanlarda bulunulduğunu, Eurobond’un bulunanaması riskinden ise müvekkile hiçbir zaman bahsedilmediğini beyanla; Eurobond’un değer artışı gözetilerek önceki bedelden , talimatın verildiği tarihten itibaren tüm ferileri davacı tamini ile birlikte aynen iadesine, mümkün olmaması halinde davacı zararını oluşturan TL olarak vadeli hesapta işletilmesi durumunda faizi ile birlikte erişeceği değer ile hesabın şimdiki değeri arasındaki farkını TL cinsinden, bankanın temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile, TL cinsinden şimdilik 5.000 TL’sinin bankanın temerrüde düşürüldüğü ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans ve yabancı para alacağı için Devlet bankalarının Amerikan doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği işlemiş faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretini davalı tarafa yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; … Bankasına ait Eurobond yatırım aracının temin edilememesi nedeniyle doğduğunu iddia ettiği müspet ve menfi zararlara ilişkin müvekkili bankanın herhangi bir sorumluluğu olmadığını, müvekkili bankanın … Şubesi yetkilileri ve söz konusu tarihlerde Perakende Satış Yönetimi Yetkilisi olarak müvekkili bankada görev yapan … tarafından birçok yatırım aracı hakkında gerek telefon, gerek mail yoluyla gerekse yüz yüze müşteriye bilgi verdiğini, 31.08.2018 tarihinde akdedilen Yatırım Hizmetleri Sözleşmesi ve müşteri tarafından imza altına alınan Yatırım Hizmet ve Faaliyetleri Genel Risk Bildirim formu, Müşteri Sınıfı Bilgilendirme ve Talep Formu, Borçlanma Araçları Risk Bildirim Formu gibi yazılı belgeler ile gerekli bilgilendirmelerin yapıldığını, müşteri ile mail yazışmaları ve … şubesi nezdinde yüz yüze Eurobond yatırım aracı hakkında detaylı bilgi paylaşımı yapıldığını, davacı 03.09.2018 tarihinde kendisi tarafından işlemin gerçekleştirilmesi için sözlü talimat verdiğini SPK mevzuatı gereği sözlü talimat verebileceğini öne sürdüğünü, davacı 03.09.2018 tarihinde sözlü talimat verdiğini iddia etmişse de sözlü talimatın teyidi olarak hiçbir zaman müşteri tarafından müvekkili bankaya iletilmediğini, müşteri, 04.09.2018 tarihinde söz konusu yatırım aracını bir başka bankadan 2500 USD daha düşük bedel ile alabileceğini belirttiğini, müvekkili banka gerek sözleşme öncesi, gerek sözleşme sonrası tüm bildirim yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve gerekli özeni gösterdiğini, müşteriye detaylı bilgilendirmeler yapıldığını, sözleşmenin kurulum aşamasında müvekkilinin sorumluluğunu gerektirecek hiçbir kusuru olmadığını, bu nedenlerle davasının reddine karar verilmesi gerektiğini göstermektedir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 20/05/2021 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
03/08/2021 tarihli raporunda bilirkişi; Davalı bankanın davacı ile, sözleşme ve uygunluk testinin ikmal edildiği ana kadar yatırım yapılmak istenen Eurobond özelinde, düzenli olarak gösterge niteliğinde fiyat bilgisi paylaştığı, davacının alım yapmak istediği Eurobond’a ilişkin kesin fiyat, miktar detaylarını içeren işlem formu düzenlenmediği gibi, davacının işbu talebini açık şekilde dile getirdiği (İşlem fiyatı- Miktar- Getiri vb) bir yazışma örneğine rastlanmadığı, bir başka deyişle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun bir talimatın davacı tarafından davalı bankaya iletilmediği, işlemlerin gerçekleştirilemediği süreçte davacının farklı bir kurumdan kendi lehine daha düşük fiyattan işlem yapma imkanı varken, bu imkanını da değerlendirmediği, sermaye piyasası mevzuatı gereği hazırlanması elzem olan belgelerin ve bu konuya ilişkin işlemlerin zamanında gerçekleştirilememesi hususunda davalı bankaya atf-ı kabil bir kusurdan ve bu minvalde husule gelen maddi zarara müteallik olarak davalı bankanın sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, sermaye piyasalarında, menkul kıymetleştirilmiş yatırım araçlarının alım anındaki değeri ile dönem sonundaki değeri arasında kıyas yapılarak kazanç/kayıp değerlemesi yapılması gerektiği, davaya konu olayda davacı müşteriye Eurobond alım işlemi öncesinde, davalı kurum tarafından davacı müşterinin tasaraffundaki TL para birimini USD para birimine çevirmesi ve bu Forex işleminden kazanç elde edeceği yönünde herhangi bir tavsiye, öneri verilmediği anlaşıldığından, davacı müşterinin Eurobond alımı için hesabında hazır bulundurması gereken USD bakiyesi için, aracı konumundaki bankanın sorumlu tutulmasının hukuken ve somut olay özelinde yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmış olup, anılan görüş ve kanaatimizi, 6100 sayılı HMK md. 282 hükmü de gözetilmek kaydıyla ve 6754 sayılı Kanun’un md. 3/3 ile HMK md. 266/c.2 uyarınca bilcümle hukuki tavsif ve takdirin mahkememizde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
28/12/2021 tarihli ek raporda bilirkişi heyeti : ” 1) Eurobond işleminin alımına ilişkin olarak Davacı tarafından Davalı’ya verilmiş/iletilmiş fiyat, vade, miktar ve getiri düzeyinin şeffaf olarak paylaşıldığı herhangi bir yazılı ve/veya sözlü emir ve/veya talimatın bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun bir talimatın davacı tarafından davalı bankaya iletilmediği, sermaye piyasası mevzuatı gereği hazırlanması elzem olan belgelerin ve bu konuya ilişkin işlemlerin zamanında gerçekleştirilememesi hususunda davalı bankanın sebep olduğu kusurdan ve bu minvalde husule gelen bir maddi zarardan bahsedilemeyeceği, 2) “Yatırım Danışmalığı” sözleşmesi akdedilrnediğinden hukuken bu yönde bir tavsiye verilemeyeceği, mevzuat gereği olduğundan, davacı müşterinin Eurobond alımı için hesabında hazır bulundurması gereken USD bakiyesi için, bankanın özen ve güven borcunu yerine getirmediği gerekçesiyle sorumlu tutulmasının hukuken ve somut olay özelinde yerinde olmadığı, 3) Bu çerçevede, kök raporda belirttiğimiz| kanaatimizin aynen muhafaza edildiği, davacının kök rapora vaki itirazlarının kök raporda| ulaşılan sonuç ve kanaatimizi değiştirir mahiyette bulunmadığı yönündeki görüşümüzü, meselenin hukuki tavsifi ve takdiri, 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü gereği takdirin Mahkememizde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Uyuşmazlık, davalının davacının yaptırdığını iddia ettiği işlemlerde mevzuata ve banka usullerine uygun davranıp davranmadığı, davacının zarar iddiası, zarardan kimin sorumlu olduğu ve tutarı hakkındadır.
Mahkememizce aldırılan kök ve ek bilirkişi raporlarının usul ve yasaya uygun denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığa konu işlem Eurobond alımıdır. Eurobond’lar vade sonu tarihine kadar hesapta tutulması zorunlu olmayan, birincil piyasada ihracı tamamlanan ve saklaması uluslararası büyük saklama kuruluşlarında yapılan (CEDEL, Clearstream) borçlanma araçlarıdır. USD cinsi Eurobondlar altı ayda bir kupon ödeyen, vade sonunda kupon ödemesine ek olarak anapara ödemesi yapılan ve ikincil piyasada işlem gören uzun vadeli yatırım araçlarıdır. Alım satım işlemlerinde kullanılan fiyat temiz fiyattır (Clear Price). Eurobond’un son kupon ödeme tarihinden işlem takas gününe kadar geçen sürede biriken kupon tutarına birikmiş faiz (accured rate) denir. Alım satım işlemlerinde alıcı tarafın ödeyeceği tutar temiz fiyat birikmiş faiz tutarıdır. Bu fiyata kirli fiyat (Dirty Price) denir.Söz konusu Eurobond; Yapı Kredi Bankası tarafından 06 Aralık 2012 tarihinde ihraç edilmiş, döviz USD cinsi, ikincil piyasada işlem gören bir borçlanma aracıdır. Eurobond’un kimlik numarası olarak tanımlanabilecek ISIN numarası …’dir. ISIN numaraları benzersiz bir menkul kıymet kodudur. Uyuşmazlığa konu Eurobond’un kupon ödemeleri her yılın Haziran ve Aralık ayında gerçekleşmekte olup yıllık kupon ödeme yüzdesi nominal adet üzerinden 5,5’tir. Örneğin yatırımcının Eurobond hesabında nominal adet 100,000 olarak varsayıldığında; her yılın Haziran ve Aralık aylarında 2.750’şer USD kupon ödemesi yapılmaktadır.Eurobond’u ihraç eden kurumlar, itfa tarihinde son kupon ödemesiyle birlikte anapara tutarını da ödeyerek borçlarıma sürecini tamamlamaktadırlar. Fakat itfa tarihi gelmeden önce, hesabında Eurobond’u bulunduran yatırımcılar (Davacı banka müşterisi gibi veya Eurobond’u elinde bulunduran kurumsal/birseysel yatırımcılar gibi)) tezgahüstü ikincil piyasalarda alım satım yaparak, yatırımlarını sonlandırabilmekte veya farklı yatırım araçlarını tercih edebilmektedirler. Tezgahüstü piyasada gerçekleşen bu işlemler arganize olmayan alım satım platformlarında gerçekleşmektedir. Büyük banka ve aracı kurumlar uluslarası saklama kuruluşlarında bulunan havuz hesaplarını kullanarak, kendi kurum portföylerinden müşterilerine satış veya portföylerine geri alım yapabilirler. Bu işlemler tezgâh üstü piyasalarda gerçekleşir. Eurobondların alım satım işlemleri tezgahüstü piyasada gerçekleşebildiği gibi, banka ve aracı kurumların kurumsal havuz hesaplarından müşterilerine doğrudan satış yapılabilmeleri de mümkündür. Fakat banka veya aracı kurum hazinesi kendi portföyündeki Eurobond’u müşterisine satmak zorunda değildir. Bunun iki nedeni olabilir. Eurobond’un getirisi, likitidesi, kurum portföyünün durasyonu gibi nedenlerle kendi kurumunun yatırım portföyününün içeriğini değiştirmemek/korumak. Banka veya aracı kurumun kendi kurum hesabında işlem yapılmak istenen Eurobond’un mevcut olmaması Dava konusu olayda e-posta yazışmaları incelendiğinde, 17.08.2018 tarihinde davacı müşteri Eurobond ürününe yatırım yapmak için davalı bankaya talebini iletmiştir. E-posta yazışmaları 12.09,2018 tarihine kadar belli aralıklarla devam etmiştir. Bu süreçte Eurobond’un ikincil piyasadan temin edilmesi için davalı bankanın temsilcisi tarafından çok kez fiyat ve getiri araştırması yapıldığı, Eurobond’u satmak isteyen başka bir aracıdan (counter party) menkul kıymeti temin etmek için fiyat teklifi alındığı anlaşılmaktadır. Karşı kurumun davalı bankaya verdiği işlem fiyatı üzerinden davacı müşteriye gösterge niteliğinde (indikatif) fiyat bilgisi verildiği ve fiyat bilgisinin davacı müşteriyle düzenli olarak paylaşıldığı da görülmektedir. Bu sorgu ve teklif süreci işlemin kesin gerçekleştirildiği veya gerçekleştirilmesi gerektiği anlamı taşımamaktadır. Çünkü ikincil piyasada gösterge niteliğinde alınan fiyatlar anlık olarak arz/talep ve bağımsız birçok parametreye göre değişmektedir. Müşterinin rızası alınana dek ikincil piyasa işlemlerinde fiyat sürekli değişebilmektedir. Gösterge niteliğindeki fiyatların sabitlenebilmesi için işlem yapmak isteyen mütşeriden, işlem detaylarına ilişkin onay alınması gerekmektedir. Davacı müşteriden alınacak onayda; Eurobond’un işlem fiyatı, getiri, miktar ve Eurobond’un vadesi gibi detayların netleştirilmesi gerekmektedir. Davacı müşterinin işlemi gerçekleştirmek istediği anda temin edilmesi gereken imzalı işlem formuna ilişkin düzenleme 31.08.2018 tarihinde davacı müşteri ile davalı banka arasında akdedilen “Yafırım Hizmetleri Sözleşmesi” ile ikmal edilmiş olup, anılan sözleşmenin 8.3 maddesinde “Sözlü Emirler” başlığı altında sözlü talimatın işleme alınabilmesinin koşulları düzenlenmiştir. İşbu maddeye göre; müşterinin imzaladığı talimatını faks olarak gönderebileceği gibi müşteri imzası Banka tarafından görülebilecek şekilde taranmış (scan edilmiş) olarak e-posta veya başka kalıcı veri saklayıcısı ekinde de gönderebileceği, bu yollarla gönderilen talimatların teyidi yapıldıktan sonra işleme alınacağı hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, anlan sözleşme hükmüne istinaden davacı müşteri tarafından işlem yapmak istediği Eurobond’a ilişkin, talimatının, onayının ve rızasının alındığına dair somut bir talep iletilmemiştir. Davacı ile davalı banka arasında Eurobond alımına ilişkin yazışmalar 17.08.2018 tarihinde başlamıştır. Fakat işlemlerin gerçekleştirilebilmesi için davacıya sermaye piyasası mevzuatı gereği yapılması elzem olan “Uygunluk Testi” 13.09.2018 tarihinde imzalanmıştır. 17.08.2018 tarihinde davacı müşterinin Eurobond alım talebi davalı bankaya iletilmiş olmasına rağmen, işlemlerin yapılabilmesi içir sözleşme ve formların tam olarak tekemmül ettiği tarih 13.09.2018 tarihidir. Davacının sözleşme ve formların imzalatılmasında davalı bankanın ihmali olduğu veya süreci yavaşlattığına dair bir iddidası bulunmadığı da değerlendirildiğinde, geçen süre zarfında alım işleminin gerçekleştirilememesinde davalı bankaya atf-ı kabil bir kusurun olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Konuya ilişkin sermaye piyasası mevzuatı hükümleri incelendiğinde; 7.12.2013 tarih ve 28854 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “111-39.7 Sayılı Yatırım Kuruluşlarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ’in 30 uncu maddesi uyarınca yatırım kuruluşları tüm müşterilerini Tebliğ’de belirtilen esaslar doğrultusunda genel ya da profesyonel olarak sınıflandırmak ve bu sınıflandırmaya uygün olarak hizmet ve faaliyet sunmakla yükümlü kılınmıştır. Bankalar açısından sınıflandırma kapsamındaki müşteriler, yatırım hizmet ve faaliyetleri ile yan hizmetler kapsamında hizmet sunulan müşteriler olarak anlaşılabilir. Diğer bir ifadeyle, bankaların, yatırım fonu, hazine bonosu, devlet tahvili, Eurobond, özel sektör borçlanma araçları, kira sertifikaları, türev işlemler, yapılandırılmış borçlanma araçları gibi sermaye piyasası ürünü alım satımı yaptıkları müşterileri sınıflandırma kapsamında yer almaktadır. Yine aynı Tebliğ’in “Uygunluk testi” başlıklı 33 üncü maddesinde de (33/1), “Uygunluk testi, yatırım kuruluşu tarafından pazarlanan ya da müşteri tarafından talep edilen ürtin ya da hizmetin müşteriye uygun olup olmadığının değerlendirilmesi amacıyla, müşterilerin söz konusu ürün veya hizmetin taşıdığı riskleri anlayabilecek bilgi ve tecrübeye sahip olup olmadıklarının tespit edilmesidir. Yatırım kuruluşları alım satıma aracılık ve halka arza aracılık faaliyetleri kapsamında yalnızca genel müşterilere uygunluk testi yapmakla yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiş olup, somut olayda davalı banka, anılan Tebliğ hükümleri çerçevesinde müşterilere yaptırılması gereken uygunluk testi yükümlülüğünü yerine getirmiştir.
Davacının Eurobond alınmayacaksa USD almayacağı, bu nedenle zarara uğradığı hususunun incelenmesi bakımından, davacının, davalı bankaya gönderdiği e-postada “Eurobond’un alındığı veya alınacağı beklentisiyle tasarrufunda bulunan Türk Lirası birikimini satip Amerikan Doları aldığını ve kurdaki değişimden zarar gördüğünü” iddia etmektedir. Servet/portföy yönetiminde yatırımın performansı (getiri analizi) aymı para birimi ölçeğinde yapılmalıdır; Türk Lirası birikimin yatırım tercihi Türk Lirası ile işlem gören varlıklarda yapılır ve kazanç-zarar tespit edilir. Örneğin Türk Lirası birikimini gün sonunda değerlendirip analiz etmek isteyen yatırımcı yine Türk Lirası cinsinden yatırım araçları arasında kıyaslama yaparak performansını değerlendirmelidir. Aynı şekilde USD varlıklar ve birikimlerin getiri ve zararı yine aynı para birimi cinsinden varlıkların getiri performansları mukayese edilerek karşılaştırma yapılmalıdır. Tasaraffunda TL bulunan bir yatırımcı, kazanç veya zararını USD cinsinden karşılığına bakarak ölçmemelidir. Bu kıyaslama, farklı para birimleri arasındaki arbitrajdır ve menkul kıymetleştirilmiş bir yatırımı değil FX işlemlerini ifade eden karşılaştırma ölçütüdür. Örneğin Türk Lirası tek başına bir menkul kıymet değildir. Bir para birimidir. Türk Lirası ile T.C. Hazinesi’nin ihraç ettiği bono alımı yapıldığında, yatırımcının birikimi artık menkul kıymetleştirilerek yatırıma dönüştürülmüştür. Yatırımcının kazanç veya kaybı yatırım yaptığı hazine bonosunun ikincil piyasa işlemlerindeki değerine göre belirlenir. Yine aynı şekilde Amerikan Doları birikimi bulunan bir yatırımcı için doların tek başına kayıp ve kazancı söz konusu değildir. Fakat USD cinsi Eurobond alımı yapıldıktan sonra, Eurobond’un ikincil piyasa işlemlerine konu olan son işlem fiyatı üzerinden, yatırımcının kazanç veya kaybı hesaplanabilir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde davacı müşterinin bu noktadaki iddiasının da dayanaksız olduğu değerlendirilmektedir. Zira TL cinsinden birikimini farklı bir para birimine örneğin USD dönüştürdüğü an, kazanç veya kayıp kıyaslaması artık USD üzerinden yapılmalıdır. FX işlemlerine konu olan para birimleri sermaye piyasalarında menkul kıymet yatırımı olarak tavsif edilmemektedir. Değişimi yapılan para biriminin bir varlığa yönlendirilmesi neticesinde menkul kıymetleştirme söz konusu olmaktadır. Bu sebeple davacının Türk Lirası ile Amerikan Doları arasındaki fiyat değişikliğine bağlı olarak iddia ettiği kayıptan davalı bankanın sorumlu tutulması yerinde değildir. Aynı şekilde TL mevduat yapmak isteyen bir yatırımcının hesabında o an TL birikimin hazır bulunma şartı arandığı gibi Eurobond alım işlemi öncesinde davacı müşteri hesabında da Amerikan dolarının hazır bulunması, takas yükümlülüğü için gereklidir.
Somut olayda, bankanın davacı ile, sözleşme ve uygunluk testinin ikmal edildiği ana kadar yatırım yapılmak istenen Eurobond özelinde, düzenli olarak gösterge niteliğinde fiyat bilgisi paylaştığı, davacının alım yapmak istediği Eurobond’a ilişkin kesin fiyat, miktar detaylarını içeren işlem formu düzenlenmediği gibi, davacının işbu talebini açık şekilde dile getirdiği (İşlem fiyatı- Miktar- Getiri vb) bir yazışma örneğine rastlanmadığı, bir başka deyişle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun bir talimatın davacı tarafından davalı bankaya iletilmediği, işlemlerin gerçekleştirilemediği süreçte davacının farklı bir kurumdan kendi lehine daha düşük fiyattan işlem yapma imkanı varken, bu imkanını da değerlendirmediği, sermaye piyasası mevzuatı gereği hazırlanması elzem olan belgelerin ve bu konuya ilişkin işlemlerin zamanında gerçekleştirilememesi hususunda davalı bankanın kusurunun bulunmadığı, sermaye piyasalarında, menkul kıymetleştirilmiş yatırım araçlarının alım anındaki değeri ile dönem sonundaki değeri arasında kıyas yapılarak kazanç/kayıp değerlemesi yapılması gerektiği, davaya konu olayda davacı müşteriye …alım işlemi öncesinde, davalı kurum tarafından davacı müşterinin tasaraffundaki TL para birimini USD para birimine çevirmesi ve bu Forex işleminden kazanç elde edeceği yönünde herhangi bir tavsiye, öneri verilmediği anlaşıldığından, davacı müşterinin Eurobond alımı için hesabında hazır bulundurması gereken USD bakiyesi için, aracı konumundaki banka sorumlu tutulamaz.
Davalı banka ileri tarihlerde gerçekleşecek piyasa koşullarını tam ve kesin olarak öngörmesi mümkün olmadığından, vade başlangıcındaki tahmin ve öngörülerin gerçekleşmemesi tek başına kasıtlı olarak yapılan zararlandırıcı işlem olarak kabul edilemez. Davalı bankanın ve yatırım şirketinin yapılan işlemler nedeniyle bir özen kurumu olduğu açık olup, özensiz davrandığına ilişkin bir husus kanıtlanmamış olup davacının Yatırım Hizmetleri ilgili belgeleri ve sözleşmeleri imzaladığı, bu kapsamda yatırım işlemlerinin riskleri hakkında bilgi sahibi olması gerektiği, Müşteri sınıfının profesyonel olmadığı genel müşteri olduğu, dava konusu işlemlerden uğramış olduğu zarar nedeniyle davalının kusurlu olduğunun TMK m. 6 uyarınca ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın reddi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 85,39-TL harçtan mahsubu ile artan 4,69-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan toplam 50,00-TL tebliğler ve posta yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan arabulucu…’e 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümlerine göre davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
7-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
09/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır