Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/758 E. 2022/866 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/638 Esas
KARAR NO:2022/845

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:27/11/2019
KARAR TARİHİ:21/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile Davalı arasında Kırklareli İli sınırları içerisindeki akaryakıt istasyonunun işletmeciliği hususunda 23.20.2015 tarihli ve 5 yıl geçerli Otogaz Bayilik Sözleşmesinin akdedildiğini, Davalının, ilgili sözleşmeye ilave olarak düzenlenmiş olunan Ürün Alım Taahhütnamesi ile de yıllık asgari S0 ton otogaz ürünü münhasıran … … A.Ş. den veya … … Petrol A.Ş.’nin yazılı olarak göstereceği ikmal kaynaklardan satın almayı, eksik kalan ton üzerinden 100 USD tutarınca kar mahrumiyetini ödemeyi, söz konusu kar Mahrumiyeti tutarını … … A.Ş. tarafından her bir anlaşma döneminin hitamında veya bizzat belirleyeceği dönemlerde, anlaşmanın ifasıyla birlikte talep edebileceğini veya anlaşmanın hitamında veya anlaşmanın her ne sebeple olursa olsun sona ermesine müteakip … … A.Ş. tarafından aynı ticari bölgede yeni bir bayilik tesis edilip edilmeyeceğine bakılmaksızın, talep edebileceğini, … … A.Ş.’nin anılan kar mahrumiyeti tutarını mutabakat dahilinde anlaşma süresi sonunda toplam olarak talep edebileceğini kabul ve taahhüt ettiğini, Davalı tarafın borçlarını ödemediği gibi … 2.Noterliği 31.08.2018 tarih ve … yevmiye no lu ihtarnamesi ile sözleşmeyi süresinden önce tek taraflı ve haksız olarak fesih ettiğini, vermiş olduğu taahhüde aykırı davranarak müvekkili şirketten alması gereken 151,44 ton ürünü almadığını, verilen taahhüt gereği toplam kar kaybının 15.144,20 USD olduğunu, Müvekkil şirket olarak muaccel hale gelen kar kaybı alacağı için arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak tarafların anlaşamadığını, beyan ettiği Ürün Alım Taahhütnamesi gereği eksik kalan ürün için hesaplanan 15.144,20 USD kar mahrumiyetinden şimdilik 1.000,00 USD lık kısmın temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile tahsiline, Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de Davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile bayi olarak sözleşme imzaladığının doğru olduğunu, 2011 yılında … … ile yeni bir sözleşme imzaladığını, sadece sözleşme ile kalmayıp satış taahhüdü çerçeve protokolü ile ticari şart protokolü yapıldığını, 2016 yılında satış taahhüdünü yerine getiremediğini ama davacı firmanın da ticari şartlarını yerine getiremediğini, bundan dolayı hiçbir şart olmadan 2019 yılına kadar geçerli olacak yeni bir sözleşme imzalamak zorunda bırakıldığını, taahhüt yerine gelmediği için bunun karşılığında uzadığını, diğer satış çerçeve protokolünün 2011 de imzaladığı protokol olduğunu, süresinin dolduğunu ve geçersiz olduğunu, tarihlerinin firma tarafından yazılmış sekiz yıl öncesine ait olduğunu ve 2015 te yapılan sözleşme ile harmanlanmış olduğunu, Bu süreçte başka bir firma ile görüştüğünü, davacı şirkete kendisine 4 aydan beridir akaryakıt ve oto … vermediği için fesih ihtarnamesi çektiğini, ihtarnamenin davacı tarafından EPDK ya bildirildiğini ve bu fesih talebine itiraz edilmediğini, davacı firmanın haksız yere kar mahrumiyeti talep ettiğini, … firmasının 2018 yılında Mayıs ayından itibaren bu isim altında akaryakıt dağıtım işini tamamen bıraktığını, bu tarihten itibaren kendilerine akaryakıt ve otogaz verilmediğini, bu tarihten sonra verildiyse de verdiklerine dair fatura, irsaliye ve teslim tesellüm fişlerini sunmalarını talep ettiğini, 2018 yılından itibaren davacı şirketin faaliyetini … firması adı altında devam ettirdiğini, … ile bayilik sözleşmesi yapabilmek için kendisinden 400,000 TL lik Teminat Mektubu istendiğini, imkânı olmadığı için sözleşme yapılamadığını, davacı firmanın fiyasadan çekildiği ve kendisini serbest bıraktığı halde münfesih haldeki sözleşmeye dayanarak haksız surette kar mahrumiyeti adı altında para talep ettiğini beyan ettiği, açık bulgular doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların;
Otogaz bayilik sözleşmesi ve ürün alım taahhütnamesi gereğince sözleşmenin haksız feshi iddiasıyla cezai şart alacağı isteminden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, cezai şart alacağına ilişkindir.
Davacı vekili, davalının bayilik sözleşmesine aykırı davrandığını bu nedenle davalının sözleşme hükümleri uyarınca 151,44 Ton eksik ürün aldığını bu sebeple 15.144,20 USD cezai şart tutarının ödemesi gerektiğini iddia etmekte ve kısmi dava olarak 1.000,00 USD cezai şart alacağını talep etmektedir. Davalı vekili ise müvekkilinin cezai şart tutarının ödenmesi için gerekli şartları oluşmadığını savunmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, akaryakıt bayilik sözleşmesinde öngörülen yıllık asgari ürün alımı taahüdüne aykırı davranıldığı iddiasına dayalı cezai şart alacağından kaynaklanmaktadır.
Dosyada mevcut 23.10.2015 tarihli davalı tarafından verilmiş taahhütnamede;
“Birinci yıldan başlamak ve anılan anlaşmaların yürürlüğü süresince geçerli olmak üzere, yıllık asgari 50 (elli ton) (anlaşma süresince toplam 250 (ikiyüzelli) ton otogaz ürününü münhasıran … … A.Ş.’den veya … … Petrol A.Ş.’nin yazılı olarak göslereceği ikmal kaynaklarından satın almayı kabul ve taahhüt ederiz.
Yukarıda beyan ettiğimiz satın alma taahhüdumuzu her bir yıllık anlaşma dönemine ilişkin olarak yerine getiremediğimiz takdirde
a-anlaşma süresinin hitamında ve/veya her bir yıllık anlaşma süresinin sonunda hesaplanacak eksik kalan miktar üzerinden ton başına 100-USD (yüz Amerikan Doları) tutarının ödeme gününde uygulanmakta olan Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığında kar mahrumiyetini ödemeyi,
b-İşbu Taahhülname’ye aykırılığın münakit Anlaşmaların da ihlali olarak değerlendirilebileceğini,
c-Söz konusu kar mahrumiyeti miktarının, … … A.Ş. tarafından her dir yıllık anlaşma döneminin hitamında veya bizzat belirleyeceği dönemlerde anlaşmanın ifasıyla birlikte talep edilebileceğini veya,
d-Anlaşmanın hitamında veya anlaşmanın her ne sebeple olursa olsun sona ermesini muteakip … … A.Ş. tarafından aynı ticari bölgede yeni bir bayilik tesis edilip edilmeyeceğine bakılmaksızın talep edilebileceğini veya,
e- Bu ahvalde işbu taahhüdümüzün ve kar mahrumiyeti miktarının. anlaşmalarda öngörülen cezai şart miktarına hiçbir şekilde mahsup edilmeyeceğini, haklı nedenle feshi halinde cezai şarta ilaveten talep edilebileceğini,
f- Anılan bedeli ve/veya … … A.Ş.’den mubayaa edeceğimiz ürün bedellerini ödemediğimiz takdirde, … … A.Ş. nezdinde bulunan Banka Teminat Mektuplarımızdan/ ipoteklerimizden söz konusu bedellerin tahsil edilmesine,
g-… … A.Ş.’nin anılan kar mahrumiyeti tutarını mutabakatımız dâhilinde anlaşma süresi sonunda toplam olarak talep etmesine muvafakal ettiğimizi.
h- … … A.Ş. tarafından yazılı feragatname verilmedikçe … … A.Ş’in herhangi bir hak ve alacağından feragat etmiş sayılmayacağı,
d- İşbu Taahhütname nedeniyle tahakkuk edebilecek her türlü meli sorumluluğun tarafıma ait olduğunu” kabul ve taahhüt etmiştir.
Davalı tarafından davacıya gönderilen … 2.Noterliğinin 31.08.2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamede 23.10.2015 tarihli bayilik sözleşmesinin ticari koşullardaki elverişsizlikler nedeni ile ihtarnamenin karşı tarafa tebliğinden itibaren feshettiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde, cezai şarta ilişkin hükümlerin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmekledir.
Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaad ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevketmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılığı ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından, onun fer ‘i nitelikle olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu surece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer ‘i değil, asli (bağımsız) bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlararası hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarım hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır. (Bkz. Tunçomağ Kenan; Türk Borçlar Hukuku l.Cilt Gene! Hükümler İstanbul 1976 Sh. 85 3 vd . Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 5.Bası, Cilt 2 Sh. 1169-1171: Kılıçoğlu M.Ahmet; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 4.Bast Sh.575-577; Reisoğlu Safa; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 12. Bası Sh. 362.).
TBK’nun 179/1 maddesine göre; bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için. bir ceza ceza kararlaştırılmışsa aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun yada cezanın ifasını isteyebilir.
TBK’nun 179/2 maddesine göre; ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul esmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.
Anılan yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı gibi, ifaya eklenen ceza koşulunda, şart gerçekleştiği takdirde alacaklı, hem ifayı hem de cezayı talep edebilecektir. Buna öğretide “taleplerin birleşmesi” veya “toplanması” denmektedir. TBK, ” borcun belirlenen zamanda veya yerde ifa edilmemesi” hali için kararlaştırılmış ceza koşulunun, ifaya eklenen ceza koşulu niteliğinde olacağına dair bir karine koymuştur Bu iki olasılık dışında kalacak eksik ifa hallerinde TBK’nun 179/11 md. değil, 179/1. md hükmü uygulanacaktır Zira. Kanun, 179. Maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK’nun 179/II. md hükmü emredici yapıda olmayıp düzenleyici nitelikle olduğundan taraflar, yukarıda belirtilen iki hal dışında kalan eksik ifalarla, bütün ifa etmeme hallerinde de ifa ile birlikte cezai şartın istenebileceğini kararlaştırabilirler. (Bkz. Tunçomağ Kenan; agesh. 875 vd; Eren Fikret agesh. 1173 vd ; Kılıçoğlu M. Ahmet agesh. 579 vd; Giinay Cevdet İlhan. Cezai Şart Ankara 2002 sh. 83 vd.; Uygur Turgut; Açıklamalı – İçtihadı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, İkinci Cilt 1990 sh. 740) TBK. ‘nun 179/11. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşutunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez.
Süreli bir “akaryakıt bayilik sözleşmesinde (veya eki taahhütnamede) bayinin yıllık süreli, ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, TBK’nun 179/II. md. uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ile ilgili “çekince” (ihtirazı kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerekir. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye kovacağı bir açıklama (şerhi ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Tekrarlamak gerekirse her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun işlenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur. TBK’nun 179II. Maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilirler. Örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğini kararlaştırabılirler. Ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde. Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir[19. HD.7.4.2014 Tarih.2014/4694 Esas.2014/6585 Karar]
6098 Sayılı T.B.K.nın 182/son. maddesi “… Hakim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir hükmünü haiz ise de, 6102 Saynh T. T.K’nın 22. maddesine uyarınca bu hükmün ticari işlerde uygulanması mümkün değildir.” Bu itibarla tarafların tacir olduğu ve davalının aşırı olduğu gerekçesiyle sözleşmedeki cezai şartın indirilmesini isteyemeyecektir. Ancak kararlaştırılan cezaî şartm borçlunun ekonomik yönden yıkımına neden olacak derecede fahiş olduğunun saptandığı hallerde cezai şarttan indirim yapılacağı Yargıtay’ca kabul edilmektedir.
Somut olaya baktığımızda,
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 08.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin başlangıç tarihi olan 23.10.2015 tarihinden, sözleşmenin feshedildiği 31.07.2018 tarihine kadar davalı tarafın 52,741 ton ürün alımında bulunduğu, sözleşmenin normal şartlarda sona ereceği 12.11.2019 tarihi esas alınırsa davalının alması gereken toplam ürün miktarının 202,7794 ton olması gerektiği, bu doğrultuda 150,0384 ton eksik ürün alımından kaynaklı 150,0384 x 100 USD= 15.003,84 USD kar mahrumiyeti talep edebileceği, sözleşmenin fesih tarihi olan 31.07.2018 tarihi esas alınırsa davalı tarafın 138,6122 ton ürün alması gerektiği, bu doğrultuda 85,8712 ton eksik ürün alımından kaynaklı 85,8712 x 100 USD = 8.587,12 USD kar mahrumiyeti talep edebileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda her ne kadar davalı tarafça sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının aynı mahalde yeniden bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için geçecek makul süre belirtilip bu şekilde bir kar mahrumiyeti hesaplaması yapılmış ise de vakıaların açıklanması taraflara ait olup hukuki nitelendirme ise hakime ait olmakla davacının dava dilekçesinde açıkça ürün alım taahhüdünden kaynaklı eksik ürün alımı sebebiyle cezai şart talebinden bahsedilmiş, sözleşmenin haksız feshi sebebiyle kar mahrumiyeti talep edilmemiş olmakla bu yönde değerlendirme yapılmamıştır.
Yerleşik Yargıtay uygulamaları ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/5123 Esas, 2021/5399 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere sözleşmenin devamı sırasında ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin ürün vermeye devam edilmesi halinde önceki yıllara ait cezai şart istenemez ise de, son yıla ilişkin cezai şartın istenebileceğinin gözetilmesi gerekir. Davalı tarafça verilmiş ürün alım taahhütnamesinde de ürün verilmeye devam edilmesi halinde dahi davacının cezai şart alacağının saklı kalacağına dair bir hüküm bulunmadığından, mahkememizce de son yıla ait cezai şartın talep edilebileceği, bundan önceki yıllar için davacı tarafça davalıya gönderilmiş bir ihtarname ya da faturalara konulmuş bir ihtirazı kayıt bulunmaması sebebiyle cezai şart talep edemeyeceği kabul edilmiştir. Davalı tarafça sözleşme “ortaya çıkan ticari koşullardaki elverişsizlikler” nedeniyle feshedilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmede davalının bu sebeple sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceğine dair bir hüküm bulunmamakla birlikte başkaca bir sebeple sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğine dair delil de sunulmamış olmakla, davalının sözleşmenin feshinde haksız olduğu, bu sebeple davacının davalı tarafından taahhütnameye son dönemin tamamına ilişkin eksik alım nedeni ile ilişkin cezai şartı talep edebileceği, bu durumunda sözleşmenin feshinden önceki son yıla yani 23.10.2017-23-10.2018 dönemine ilişkin davalının toplam 50 ton ürün alım taahhüdünde bulunmasına rağmen ilgili dönemde 5 ton ürün alımı gerçekleştirdiği, bu halde davacının 45 ton x 100,00 USD = 4.500,00 USD cezai şart talep edebileceği mahkemizce kabul edilmiş olup davacı tarafından 1.000,00 USD talep edildiğinden taleple bağlı kalınarak 1.000,00 USD alacağın dava tarihi olan 27/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a mad.gereğince Devlet bankalarınca döviz olarak açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranıyla birlikte fiili ödeme günündeki TL karşılığının davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1.000,00 USD alacağın dava tarihi olan 27/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a mad.gereğince Devlet bankalarınca döviz olarak açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranıyla birlikte fiili ödeme günündeki TL karşılığının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 394,69 TL nispi karar harcının peşin alınan 98,00 TL harçtan mahsubu ile geri kalan 296,69 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.778,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan dava açılırken yapılan toplam 148,80 TL( 44,40 TL BVH, 6,40TL VSH, 98,00 TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 3.192,50 TL ( 292,50 TL tebliğler ve posta, 2.900,00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00TL’nin davalıdan alınarak, HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır