Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/756 E. 2021/987 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/756
KARAR NO:2021/987

DAVA:SÖZLEŞMENİN İPTALİ
DAVA TARİHİ:07/07/2020
KARAR TARİHİ:07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı firmadan köşe koltuk takımı aldığını, davaya konu koltuk takımının güvenilir bir marka olarak düşünüldüğü için söz konusu firmadan satın alındığını, 9-10 günlük kullanım sonucu koltuğun deforme olduğunu, müvekkilinin 18/10/2019 tarihinde ürünün ücretini peşin ödediğini, 19/11/2019 tarihinde 24962 nolu faturanın müvekkiline teslim edildiğini, satın alınan ürünün 30/11/2019 tarihinde teslim edildiğini, 10 gün gibi kısa bir süre sonra koltuk yüzeyinde iplik atmaları meydana geldiğini ve koltuğun oturulan ve yaslanılan yüzeyinin tamamının deforme olduğunu, 10/12/2019 tarihinde firmanın gelerek ürünü incelediğini ve kullanıcı kaynaklı iplik atmaları olduğundan bahisle değişim yapmadığını, TBK 219 maddesine göre satıcının alıcıya karşı her hangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması nedeniyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olduğunu, satıcının bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olduğunu, satıcının sattığı ayıplı ürünün ayıplı ürününden sorumlu olduğunu, müvekkilinin 10 günlük kısa süreli kullanımda koltuğu yıpratmasının mümkün olmadığını, evde müvekkili ve eşinin çalıştığını, çocukların ise okula gittiğini, sadece akşamları evde vakit geçirdiklerini, söz konusu tahribatın kullanıcı kaynaklı olmasının mümkün olmadığını, satın alınan koltuk takımı ile muadili marka koltukların en az 2 yıl garanti süresi içinde müvekkilinin karşılaştığı ayıpla karşılaşmadan kullanılmasının umulduğunu, müvekkilinin aldığı koltuk takımından umulan yararı elde edemediğini, davalı şirket tarafından söz konusu ayıp için kullanıcı hatası diyerek problem ile ilgilenilmediğinden arabulculuk sistemine başvurulduğunu ancak bir sonuç alınamadığını, yapılan sözleşmenin iptaline karar verilmesini, mevzuat düzenlemesinde yer alan müvekkilinin seçimlik haklarından bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasına karar verilmesini, söz konusu bedelin ayıplı malın iade tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini, söz konusu ayıplı köşe koltuk takımının davalıya iadesine karar verilmesini ve masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ve davalı arasında 17/10/2019 sipariş tarihli, 30/11/2019 teslim tarihli satış sözleşmesine göre tacirler veya kamu tüzel kişilerinin arasında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeye yetkili kılabildiklerini, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılabileceğini, sözleşmeden doğan her türlü ihtilaf halinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, açılan davada her iki tarafta tacir olduğu, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla görüldüğünü, tacirler arasındaki satış sözleşmeleri bakımından malın ayıplı olduğunun teslim sırasında açıkça belli ise alacının iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiğini, belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğunu, davacı tarafın belirlenen ihbar sürelerini geçirdiğinden dolayı davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın davasını borçlar yasasına dayanak teşkil ettiğini ve davasını borçlar yasasına göre temellendirdiğini, oysa davanın Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, temelsiz kalan davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirket olan … … …Sanayi Tic. Ltd.Şti’nin satıcı olarak sorumluluğunun bulunmadığını, sorumluğun üretici firmaya ait olduğunu, üretici firmaya açılması gerektiğini, husumet yönünden reddine talep ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği hususları süresi geçtikten sonra ihbar ettiğinde yetkili servis çalışanlarının ürünü incelediğini e kullanım kaynaklı kumaşta deforme bulunduğunun tespit edildiğini, açılan davada İstanbul Mahkemeleri yetkili olduğundan mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise ihbar süresi geçtikten sonra açıldığından dolayı reddine, mahkeme aksi kanaatte ise husumet yönünden, yine mahkeme aksi kanaatte ise esas yönünden reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 320. maddesi uyarınca taraflar duruşmaya davet edilmeden, dosya üzerinden karar verilmesi mümkün görüldüğünden duruşma açılmamıştır.
Dava; ayıplı mal satışı sonucu, sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir.
HMK’nun 1.maddesi uyarınca “göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup, aynı Kanun’un 115. maddesi ile getirilen,”Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır,” hükmü gereğince öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1. Maddesinde amacı açıklanarak, Kapsam başlıklı 2. Maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmü getirilmiş olup, 3.maddesinde ise mal ve hizmet tanımlandıktan sonra, Tüketicinin “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, Satıcının “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, Sağlayıcının, “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, Tüketici işleminin ise, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 73. maddesi hükmüne göre; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
Ayrıca, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Somut olayda, dava dilekçesinde davacının davalı firmadan satın aldığı köşe koltuk takımının 9-10 günlük kullanım sonucu deforme olduğunu, “Müvekkilin 10 günlük kısa süreli kullanımda koltuğu yıpratması düşünülemeyeceği gibi evde müvekkil ve eşi çalışmakta çocukları ise okula gitmektedir, yani sadece akşam evde vakit geçirmektedirler” şeklinde koltuklarda ayıp olduğu ileri sürümektedir. Bu kapsamda davacı her ne kadar tacir ise de koltuk takımının ev içinde kullanılmak için satın alındığı, ticari iş faaliyeti sebebiyle satın alınmadığı sabit olmasına göre, davacının Kanun’da tanımı yapılan tüketici kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan nedenlerle Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi gereğince ticari dava niteliği bulunmadığı dikkate alınarak,6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi söz konusu olup, davaya Tüketici mahkemesinde bakılması gerekmekte olup dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve 115/2 md uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE,
2-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır