Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/725 E. 2021/1082 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/725
KARAR NO:2021/1082

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:05/11/2021
KARAR TARİHİ:30/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde … numaralı Ticari Paket Sigorta Poliçesi ile … … San. ve Tic. A.Ş. adına sigortalı “… Mahallesi … Caddesi … … … A Blok No:… D:… … / … – … Ada … Parsel” adresinde bulunan işyerinde, 18/06/2018 tarihinde binanın yağmur giderinin taşması sonucunda sızan suların işyerine sirayet etmesi neticesinde maddi hasar meydana geldiğini, davalı … … A.Ş. hasarın meydana geldiği alışveriş merkezinin yönetimini üstlendiğini, davalı … A.Ş. ise alışveriş merkezinin sigortacısı olduğunu, söz konusu hasara ilişkin hazırlanmış olan 23/01/2019 tarihli ekspertiz raporunda “… mağazasına ait depo kısmına su gelmesi sonucu 5 adet kadın çantasının hasar gördüğü; hasarın, binanın yağmur giderlerinin taşması sonucu meydana geldiği ve hasar giderme bedelinin AVM yönetimine rücu edilebileceği” tespit edildiğini, hasara uğrayan müvekkil şirket nezdinde sigortalı işyeri için, 03/10/2019 tarihinde 600,00 TL tutarında hasar tazminatın müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkili şirket tarafından yapılmış olan bu ödeme ile, müvekkil şirket T.T.K’nın 1472. maddesinde yer alan halefiyet hükmü uyarınca, sigortalısının haklarına halef olduğunu, halefiyet hükmü uyarınca; müvekkil sigorta şirketi, poliçe kapsamında sigortalısına yapmış olduğu tazminat ödemesi ile hukuken sigortalısının yerine geçmiş ve sigortalısının sahip olduğu tüm hak ve yetkilere sahip olduğunu, müvekkili şirket tarafından ödenmiş olan tazminatın sorumlu davalılardan rücuen tahsili amacıyla, … 31. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ve fakat borçlunun itirazı üzerine takip durmuş olduğunu, borçluların borca itirazı üzerine arabuluculuk süreci gerçekleştirilmiş ve anlaşmama tutanağı tutulmuş olduğunu, söz konusu itirazın iptal edilerek takibe devam edilebilmesi için davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kazanın meydana geldiği tarih olan 18/06/2018’de … … A.Ş. adına herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafın kaza tarihini kapsar poliçe örneğinin ibraz etmesi durumunda beyanda bulunma ve delil sunma haklarını saklı tuttuklarını, dava konusu kazadan 2 yıllık dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra ikame ettirildiğini, 18/06/2018 tarihinde meydana gelen hasara ilişkin taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dava konusu alacağın yargılamaya muhtaç olduğunu, müvekkili şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın haksız olan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; görev ve husumet yönünden cevaplarının saklı kalmak ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla, sigortalı işyerinde oluşan hasarın ve tamirat masrafları fahiş olduğunu, sigortalı işyerindeki hasarın nereden kaynaklandığını , nasıl bir hasar oluştuğunu, tamir masraflarının kadri maruf olup olmadığı yapılacak bir bilirkişi incelemesi ile ancak anlaşılabileceğini, müvekkili davalı … .. A.Ş vekil konumunda olan bir yönetim şirketi olması nedeniyle binanın yapım aşamasından sorumlu olmadığını, mimari projesi de müvekkil tarafından yapılmadığını, binanın özünden kaynaklı zararlardan da sorumluluğu bulunmadığını, alacağı miktarı ve kadri maruf olup olmadığı yapılacak bir bilirkişi incelemesi ile belirlenebileceğini, Yargıtay içtihatları gereği alacak likit olmadığını, davacı tarafın icra inkar tazminatı talep etmek hakkı bulunmadığını, görev itirazının kabulüne, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, husumet İtirazımızın kabulüne, müvekkilinin bu davada pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle , davanın USULDEN REDDİNE karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 320. maddesi uyarınca taraflar duruşmaya davet edilmeden, dosya üzerinden karar verilmesi mümkün görüldüğünden duruşma açılmamıştır.
Dava, TTK 1472. maddesi uyarınca davacı sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısına 18/06/2018 tarihinde meydana gelen yangın sonucu ödediği tazminatın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 1.maddesi uyarınca “göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup, aynı Kanun’un 115. maddesi ile getirilen,”Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır,” hükmü gereğince öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Dava, rücu talebine dayanmakta olup, rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde, her kat malikinin ana gayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un Ek 1. maddesinde, “kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği” düzenlemesine ve 17/3. maddesinde ise “kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi ana gayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosya kapsamında celbedilen tapu kayıtlarına göre sigortalı işyeri bağımsız bölüm niteliği olarak dükkan gözüktüğü, 25/07/2016 tarihinde dava konusu ana taşınmazda Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre kat irtifakının kurulmuş olduğu görülmektedir.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalıya husumet yöneltilmesine neden olan bağımsız bölüm ile davacıya sigortalı dava dışı sigortalının kullanımındaki taşınmazda davaya konu hasar tarihi itibariyle kat irtifakına geçilmiş olduğu nazara alındığında; uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi Dosya No : 2021/504 Karar No: 2021/469 28/04/2021 tarihli emsal nitelikteki kararı da bu yöndedir.
Davaya konu somut uyuşmazlıkta ; mahkemece 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu hali ile davaya bakma görevinin görevli Sulh Hukuk mahkemelerine ait olduğu anlaşıldığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Dava dilekçesinin görev yönünden usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili mahkeme olan İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır