Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/665 E. 2023/227 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/665
KARAR NO:2023/227

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:11/10/2021
KARAR TARİHİ:23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 18 adet pay ile %9 oranında hissedar olduğu, murisi babasından 9 adet %4.5 oranındaki hissenin intikali ile davalı şirketteki hissesinin 27 adet pay ile %13.5 oranına çıktığı, şirket sermayesinin onda birinin üzerinde pay sahibi olan müvekkili adına temsilcisinin genel kurulda Türk Ticaret Kanunu’nun 420. maddesi gereğince 1 ay süre ile genel kurulun ertelemesi talebinde bulunmasına rağmen davalı tarafından müvekkiline babasından intikal eden bir kısım hisseler için oy kullanamayacağı gibi TTK. 493. maddesi uyarınca bu hisselerin sahibi olmadığını ileri sürerek erteleme talebinin reddedildiği, red talebinin yasaya aykırı olduğu ve TTK 420. maddesi gereğince erteleme talebinde bulunulduğunda şirketin kabul etmek zorunda olduğunu bu nedenle alınan davalı şirketin 17.09.2021 tarihli tarihli genel kurulun yasaya aykırı olarak yapıldığını belirterek anılan genel kurulda alınan tüm kararların iptaline ve icrasının durdurulmasına karar verilmesini, davanın kabulü ile; 17/09/2021 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların tamamının iptali ile dava sonuna kadar alınan kararların yürütülmesinin tedbiren durdurulmasına dair karar verilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; genel kurulun ve alınan kararların yasaya ve ana sözleşmeye uygun olduğu gibi davacı tarafından hiç bir karar muhalefet şerhinin yazılmadığı, davacının, müvekkili şirket yönetim kuruluna 11.09.2020 tarihinde gönderdiği e-posta ile; müvekkil şirketin diğer bir pay sahibi olan babası …’nın 30.08.2020 tarihinde vefatı üzerine kendisine miras kalan şirket paylarının diğer mirasçı … …’ya kalmasını arzu ettiğini belirterek, şirket açısından yerine getirilmesi gereken herhangi bir sorumluluk veya işlem olup olmadığını sorduğu, bunun üzerine yönetim kurulunun 11.09.2020 tarih ve 2020/15 sayılı kararı ile, pay sahibi …’nın vefatı üzerine yapılan müzakere neticesinde, ana sözleşmesinin 9. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu’nun 493.maddesi uyarınca; müteveffa …’nın sahip olduğu şirket paylarının hangi mirasçılara ne oranda ait olduğunun ve söz konusu şirket payları üzerinde hangi mirasçının/mirasçıların hangi oranda mirasçı sıfatıyla hak talep ettiğinin belli olması üzerine, söz konusu payların gerçek değeri ile şirket adına devralınması yönünde söz konusu mirasçılara teklifte bulunulmasına ve bu doğrultuda söz konusu mirasçının/mirasçıların …’nın sahip olduğu şirket paylarının kendi adına kaydedilmesi hususunda talepte bulunması halinde bu taleplerinin reddedilmesinin karar altına alınarak bu doğrultuda işlemler yapıldığı ve daha sonra yönetim kurulu tarafından13.11.2020 tarih ve 2020/21 sayılı kararı ile; şirket paylarının gerçek değerinin belirlenmesi ve mirasçılara bildirilmesi yönünde karar alındığı ve gerçek değerlerin tespitinden sonra davacının miras payı 9 adet hissenin satın alınmasının teklif edildiği ancak davacı tarafından miras payının pay defterine işlenmesinin istendiği TTK 493. maddesi hükmü gereği bu talebin reddedildiği, yönetim kurulunun davacıya miras kalan payların davacı adına pay defterine işlenmemesine ilişkin kararın batıl olduğunun tespiti amacıyla işbu dava konusu genel kurul tarihinden sonra 11.10.2021 tarihinde …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, davacının sermayenin onda birine sahip olmadığından TTK 420. Maddesine göre erteleme talebinde bulunma hakkının olmadığını belirterek davanın ve icranın durdurulması talebinin reddine karar verilmesini, fazlaya ve saire ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile usul ve yasaya aykırı davanın reddini, davacının usul ve yasaya aykırı tedbir talebinin reddini, davacı tarafından teminat yatırılmasına ilişkin taleplerinin kabulünü, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Davacının davalı şirketle mirasen geçen paylarla birlikte %13,5 oranında hissedar olup olmadığı, 17/09/2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptal edilip edilemeyeceği, muhalefet şerhlerinin usulüne uygun olup olmadığından ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı şirketin ortaklarını gösterir sicil kayıtları, 17/09/2021 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli ve ilgili kayıtlar celp edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 11/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı pay sahibinin, genel kurul toplantısına katılmış, kararlara olumsuz oy kullanarak muhalefetini toplantı tutanağına geçirmiş, 3 ay içinde işbu davayı açmış bulunması sebebiyle iptal davası açma hakkının bulunduğu, TK m. 499/4 uyarınca davalı şirket kayıtlarının esas alınması halinde, davacının TTK m. 420 gereği sermayenin onda birine sahip olma şartını sağlamaması nedeniyle, bu hakkını kullanamayacağı, bu anlamda finansal tabloların ertemesini talep edemeyeceği sonucuna varılacağı; bununla beraber davacının, babasından kalan payların davacıya intikal etmiş olduğunun kabulüne bağlı olarak da somut olayın değerlendirilmesi gerektiği, TTK m. 493 hükmünün amacı ve gerekçesi doğrultusunda, davalı şirketin pay devrine onay vermeyerek satın alma hakkını, mevcut pay sahiplerine karşı kullanamayacağı, davacının muris babasından kalan payları iktisap etmiş olduğunun düşünüldüğü, yine …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında 11.09.2020 tarihli Yönetim Kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verildiği, bu karar çerçevesinde, murisin paylarının davacıya intikalinin kabulü halinde, davacının TTK m. 420 anlamında, sermayenin onda birine sahip olma şartını sağladığından, davacının finansal tabloların ertelemesini talep edebileceği sonucuna varılacağı, bu ihtimalde, davacının azınlık pay sahibi kabul edilmesine bağlı olarak, finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesi talebinde bulunabileceği, bu istemin reddedilmesi olanağı bulunmadığı, bu toplantı ile birlikte bağlantılı bulunan yönetim kurulu üyelerinin ibrası, yenilerinin seçimi ve kar payı dağıtımı konularının görüşülmesinin de ertelenmesi gerektiği, yönetim kurulu üyelerinin yenisinin seçimi ve yönetim kuruluna huzur hakkı tanınmasına ilişkin görüşmelere yönelik öğretide farklı görüşler bulunduğu ve Yargıtay kararlarında yeknesak bir uygulama bulunmadığı, bu nedenle takdirin mahkemede olduğu, davacının erteleme talebine talebine aykırı olarak finansal tabloların ve bağlantılı konuların görüşüldüğü ve bu konularda karar alındığı anlaşıldığından, alınmış bu kararların iptalinin gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı tarafça davalı şirkette 27 adet pay sahibi olup %13.5 oranında hissedar olduğu, şirket sermayesinin onda birinin üzerinde pay sahibi olarak 17/09/2021 tarihinde gerçekleştirilen genel kurulda TTK 420.maddesi gereğince 1 ay süre ile genel kurulun ertelenmesi talebinde bulunduğu, ancak erteleme talebinin reddedilerek görüşmeyi geçildiği iddiasıyla davalı şirketin 17/09/2021 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların iptali istemiyle eldeki dava açılmıştır.
Davacının murisi …’nın dosyada bulunan veraset ilamına göre mirasının 1 payının …’ya, 3 payının davacı …’a ait olduğu görülmüştür.
Davacının davalı şirkette 18 adet pay sahibi olup hisse oranı %9 iken davacının davalı şirkette hissedar olan babasının 31/08/2020 tarihinde vefatı ile 9 adet %4.5 oranında hissenin davacıya mirasen intikal ettiği ve böylelikle davacının davalı şirketteki payının 27 adete ulaşarak %13.5 oranında hissedar olduğu iddia olunmuş ise de; davalı tarafça yönetim kurulunun 11/09/2020 tarihli 2020/15 sayılı kararı ile “şirket esas sözleşmesinin 9.maddesi ve TTK’nın 493.maddesi uyarınca müteveffa …’nın sahip olduğu şirket paylarının …payların gerçek değeri ile şirket adına devralınması yönünde mirasçıya teklifte bulunulmasına, bu doğrultuda mirasçının müteveffa …’nın sahip olduğu şirket paylarının kendi adına kaydedilmesi hususunda talepte bulunması halinde bu taleplerinin reddedilmesine” karar verildiği belirtilerek 29/09/2020 tarihinde davacıya TTK 493.maddesi uyarınca hisselerin gerçek değerinden satın alınmak istenildiğinin bildirildiğini, mirasçılık belgesinin 29/09/2020 tarihinde davalıya gönderilmesi üzerine davalı şirket yönetim kurulu tarafından 13/11/2020 tarih 2020/21 sayılı karar ile şirketin paylarının gerçek değerinin belirlenmesinden sonra müteveffa pay sahipleri mirasçılarına miras kalan şirket paylarının gerçek değerinin kendilerine bildirilmesine karar verildiği, davacı tarafça kendisine miras kalan payların davacı adına yazılmasının talep edildiği, davalının TTK 493.madde uyarınca mirasa konu payları satın almayı istemesi nedeniyle mirasa konu payların mirasçılar adına pay defterine işlenmesi talebinin reddedildiği bildirilmiştir.
Dosyamız davacısı tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı şirketin 11/09/2020 tarihli 2020/15 nolu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti talebi ile dava açılmış, açılan bu davaya karşı dava olarak davalı şirket tarafından TTK 493/6.maddesi kapsamında davalı şirketin miras kalan payların gerçek değerinden devralma önerisinin yasal sürede reddedilmediğinden önerinin kabul edilmiş sayıldığının tespitine karar verilmesi talep edilmiştir. …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamı ile; “Somut olayda, davalı anonim şirket ana sözleşmesinde nama yazılı hisse senetlerinin devrinin şirketin onayına bağlı olduğu yönünde hükmün yer aldığı anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu kararlarında satın alma önerisi yapılırken devredilen paylara ödenecek bedel gösterilmediği görülmektedir. Dolayısıyla TTK’nin 493. maddesi uyarınca davacı şirketçe yapılmış geçerli bir önerinin bulunmadığı, ayrıca davacı mirasçının şirkette halihazırda pay sahibi olması nedeniyle bağlam hükümlerine dayalı olarak kaçış klozunun kullanılmasının, bağlam hükümlerinin, şirketin yabancılaşmasının önlenmesi gibi önemli, maddi ve haklı sebeplere dayanması gerektiğinden, Kanunda öngörülme amacıyla bağdaşmadığı, bu durumun eşit işlem ilkesine aykırı olduğu, pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren nitelikte olduğu ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılarak yönetim kurulu kararının TTK 391 maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitine karar verilmiş, Karşı dava yönünden ise yapılan değerlendirmede; TTK 493. Maddede 6. Fıkrada değer tespitinin öğrenilmesinden itibaren 1 ay içinde belirlenen değerin reddedilmemesi halinde şirketin devralma önerisinin kabul edilmiş sayılması düzenlenmiştir. Davalı şirketin gerçek değeri, 30.12.2020 tarihinde davacıya e-posta yolu ile bildirdiğini ve bir aylık sürenin bu tarihten başladığını ileri sürmüş ise de davalı şirketin davacıya 29.01.2021 tarihinde imzalı bir ihbarname ile bildirmiş olması nedeniyle söz konusu 1 (bir) aylık sürenin 29.01.2021 tarihinden itibaren işlemeye başladığı, dolayısıyla davacı tarafından 08.02.2021 tarihinde bir aylık süre geçmeden talebin reddedildiği anlaşıldığından davalının TTK’nın 493/6. maddesi kapsamında davacı tarafından davalı şirketin davacıya miras kalan payları gerçek değerinden devralma önerisi yasal süresinde reddedilmediğinin tespiti talebinin reddine” karar verilmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu teşkil eden öncelikli husus davacının TTK anlamında azınlık teşkil edip etmediğine ilişkindir. Davacı babasından mirasen intikal eden hisseler sonucu azınlık olduğunu iddia etmiş ise de; davalı taraf şirket esas sözleşmesinin 9.maddesi ve TTK’nın 493.maddesi uyarınca davacının murisi …’nın sahip olduğu şirket paylarını gerçek değerleri üzerinden satın alınmak istenildiği, şirketin bağlam hükümlerine dayanarak müteveffanın %4.5’luk payının davacıya miras yolu ile devrini reddettiği anlaşılmaktadır.
Şirket esas sözleşmesinin 9.maddesine göre nama yazılı payların devri şirket onayına tabi tutulmuştur. TTK 493.maddesinde ise; somut olaydaki gibi borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylar açısından şirketin pay devrini ret sebepleri düzenlenmiştir. TTK 493/4.maddesinde ise; payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisat edilmişlerse şirketin payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddedebilir hükmü ayrıca düzenlenmiştir.
Burada kanun koyucu miras gibi kanuni iktisabın söz konusu olduğu durumlarda hak sahiplerini gözeten özel bir rejim kabul etmiştir. Anonim şirketlerde, ortaklığın kendine özgü yapısının korunması amacıyla bağlam öngörülebilir. Nitekim kanunun gerekçesine göre de, uygulamada kaçış kurtuluş klozu diye anılan bu hükmün kişisel unsurları öne çıkan anonim şirketlerde şirketin yabancılaşmasını veya niteliklerini kaybetmesini önleyen etkin bir araç olduğu belirtilmiştir. Buna mukabil pay sahiplerinin payını serbestçe devredebilmeleri nispi müktesap hak niteliğindedir. Somut olayda mirasçı, davalı şirkette hali hazırda pay sahibi olup kanunun bağlam hükümleri ile öngörülen hakkı tanıma amacı ortadan kalkmış olduğundan ve davacı tarafça hisselerinin tamamının pazarlık usulü ile satılmasının teklif edilmesine rağmen davalı tarafça bu teklifin kabul edilmemesine rağmen bağlam hükümleri ileri sürülerek davacının azınlık haklarına sahip olmasına engel olunmaya çalışıldığı, bu nedenle somut olayda ileri sürülen hususların bağlam hükümlerinin kanunda öngörülen amacıyla bağdaşmadığı, eşit işlem ilkesiyle hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık teşkil ettiği kanaatine varıldığından bağlam hükümlerine dayalı olarak kaçış klozunun kullanılması ve bunun sonucunda miras bırakanın paylarının şirket tarafından satın alınması mümkün görülmemiştir. Bu nedenle müteveffadan inkital eden paylar mirasçı davacının mülkiyetinde kalmış olup davacının TTK anlamında azınlık teşkil ettiği sonucuna varılmıştır.
TTK 420.maddesine göre finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular azlığın istemi ile genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın bir ay sonraya bırakılır. Somut olay yönünden davacı tarafça davaya konu genel kurul toplantısında TTK 420.madde uyarınca erteleme talep etmiş olup yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere davacının azlık teşkil ettiği kanaatine varıldığından ve azınlığın finansal tabloların görüşülmesi ve buna bağlı konuları erteletme hakkı doğrudan kanundan kaynaklanmakta olup toplantı başkanının bu konuda bir takdir yetkisi bulunmadığından finansal tabloların görüşülmesi ve buna bağlı konuların ertelenmesine karar verilmesi gerekirken bu konudaki talebin reddedildiği anlaşılmıştır.
TTK 420/1.maddesi hükmüne göre bilanço ile kâr – zarar hesabının, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun, varsa denetçi raporunun, kârın dağıtılması maddesinin, yöneticiler için huzur hakkı belirlenmesinin ve yönetim kurulunun ibrasının erteleme kapsamında oldu tartışmasızdır. Öğretide ve uygulamada sorgulanan yönetim kurulu seçimi maddesinin de “Finansal tablolar ve buna bağlı konular” teriminin kapsamı içinde olduğu kanısımdayım. Öncelikle ibra edilip edilmeyecekleri henüz belli olmayan yönetim kurulu üyelerinin tekrar seçilmelerinin TTK 445/1.maddesi anlamında dürüstlük kurallarına aykırıcı olacağı inancındayım. Ancak eski üyeler tekrar aday olmasalar dahi, bu toplantıda yönetim kurulu üyelerinin seçimi maddesinin görüşülmesi ve oylanması mümkün değildir. Zira bu toplantıda seçim yapılmasına, TTK 413.maddesinin 3.fıkrasının “Yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi yıl sonu finansal tablolarının müzakeresi maddesi ile ilgili sayılır.” şeklindeki hükmü engeldir. Görüldüğü gibi erteleme için TTK 420/1.maddesi; finansal tablolarla yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması ve yenilerinin seçimi arasındaki bağlantıyı TTK 413/3.maddesi açık bir hükümle kurmaktadır. Bu iki konu arasındaki bağlantı, BakTemYön’in 25.maddesinin 3.2.fıkrasında da hükme bağlanmıştır. Yargıtay 11.HD’sinin 2016/5118 Esas 2017/4360 Karar sayılı kararında TTK 413.maddede bu ilgili tespit eden açık hükme dayanarak yeni yönetim kurulunun seçimi ve huzur hakkının belirlenmesi maddelerinin de finansal tabloların görüşülmesi maddesi ile birlikte ertelenmesi gerektiğini kabul etmiştir. (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku I, syf 571-572 )
TTK 514.maddesine göre yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait Türkiye Muhasebe Standartlarında ön görülmüş bulunan finansal tabloların eklerini ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlayıp genel kurula sunmakla yükümlüdür. Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in gündeme ilişkin 13/1-b maddesinde yönetim kurulunca hazırlanan yıllık faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi, c bendinde ise denetçi raporlarının okunmasının genel kurul gündeminde yer alacağı düzenlenmiştir. Hal böyle iken faaliyet raporu ve denetçi raporunun oylanması ve kabul edilmesi nedeniyle gündemin bu maddesinin finansal tablolarla birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Benzer bir olayda; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. HD’sinin 2018/2434 Esas 2020/269 Karar sayılı ilamı ile; kâr dağıtımı kararının bilanço ile beraber ilgili bir madde olduğu, bilanço içeriğinden Kâr zarar durumunun anlaşılabileceği ve buna bağlı olarak karar alınabileceğini içtihat etmiştir. Yargıtay 11. HD’si 2020/8488 Esas 2022/5946 Karar sayılı ilamında; yönetim kurulu üyelerinin ibrasının TTK 420.maddesi ile bağlantılı olduğundan iptali gerektiğine ilişkin verilen kararı onamıştır. Yine Yargıtay 11. HD’si 2021/603 Esas 2022/4210 Karar sayılı ilamında; yıl sonu finansal tabloların müzakere edilip genel kurulca kabul edilmediği sürce yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması ve yeniden seçime gidilmesinin mümkün olamayacağı gerekçesi ile asıl davanın kabulüne dair verilen hükmü onamıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, 17.09.2021 tarihli genel kurul toplantısında, Faaliyet raporunun okunması ve müzakere edilmesine ilişkin 2 numaralı, denetçi raporunun okunmasına ilişkin 3 numaralı, finansal tabloların okunması, müzakere edilmesi ve tasdikine ilişkin 4 numaralı, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin ikramiye ve prim gibi ödemelere ilişkin 7 numaralı, yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi ile görev sürelerinin belirlenmesine ilişkin 8 numaralı, denetçinin seçimi, denetçiye verilecek ücretin belirlenmesi hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin 9 numaralı, yönetim kurulu üyelerine TTK’nin 395 ve 396. Maddelerinde belirlenen yetki ve izinlerin verilmesine ilişkin 10 Numaralı gündem maddelerinin TTK m. 420 kapsamında davacı tarafiından ertelenmesinin talep edildiği; anılan gündem Maddelerinin finansal tabloların müzakeresi ile bağlı olduğu, davacının talebi kabul edilmeksizin bu gündem maddelerinin görüşülmesine geçilerek karar verildiği, davacının, TTK m, 420 uyarınca sermayenin en az onda biri oranında paya sahip olup bu hüküm anlamında azınlık teşkil ettiği; davacının talebi üzerine ertelenmesi gerekirken görüşülüp karara bağlanan söz konusu genel kurul kararlarının iptali talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM /
1-Davanın KABULÜ ile; davalı şirketin 17/09/2021 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların (2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 ) iptaline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 59,30TL harçtan mahsubu ile eksik 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılarken yatırılan toplam 127,10TL (59,30TL BVH,8,50 TL VSH, 59,30TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 4.350,00 TL (tebliğler ve posta, bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı; 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2023

Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır