Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/649 E. 2023/62 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/649 Esas
KARAR NO :2023/62

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:10/03/2021
KARAR TARİHİ:25/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptal davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı ile borçlu davalı şirket arasında 01.10.2016 tarihinde akdedilen eser sözleşmesi kapsamında anlaşma sağlandığını, bu hizmetin bedeli olarak da tarafların, Sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre zarfında aylık net 20.000 TL ödenmesi hususunda mutabık kaldığını, süreç içinde yine taraflar arasında mutabık kalınarak bu rakamın uyarlanmış ve net 10.000 TL olarak deştirildiğini, Davacının, davalı şirketin talep etmiş olduğu tüm hizmetleri gereği gibi tam ve eksiksiz olarak ifa ettiğini, vermiş olduğu hizmetlere ilişkinde, makbuzlarını kestiğini ve gereği gibi süresinde davalı Şirkete tebliğ ettiğini, Ancak davalı şirketin davacı şirketin vermiş olduğu hizmete ilişkin olarak Düzenlemiş olduğu toplam 5 adet makbuz bedeli olan toplam 59.000,00 TL cari hesap borcunu ödemediğini, davalı şirketten bu alacak defalarca talep edilmişse de ödenmemiş olması üzerine, …. İcra Müdürlüğü nezdinde … E. sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, Borçlu davalı Şirketin tebliğ almış olduğu ödeme emrine sadece süreci uzatmak için kötü niyetli ve haksız olarak itiraz ettiğini, Bu süreçte de öğrenmiş oldukları üzere, davalı şirketin tasfiye sürecine girdiğini, bu yaşanan süreç de değerlendiğinde yapılan itirazın salt olarak süreci uzatmak ve davacının alacağını ödememek için olduğunun apaçık ortada olduğunu, Davalı şirketin itirazına ilişkin arabulucu başvurusu yapılmışsa da yine de bir anlaşma sağlanamadığını, İşbu itiraz nedeniyle duran icra takibini devam ettirmek için huzurda görülen davanın açılması gereği hâsıl olduğunu, Bu nedenle davalı şirketin itirazının iptal edilerek icra takibine devam edilmesi ve borcun tahsili ile davacı şirketin mağduriyetinin giderilmesi, davalı şirketin de ödeme emrine kötü niyetli olarak itiraz etmiş olması sebebiyle de 9620’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini arz ve talep ettiklerini, Ayrıca, Sayın Mahkeme’den davalı … Yapı’nın mevcut durumunun gerçekte kuşku uyandırıcı bir vaziyette olması, borcunu inkar etmemekle birlikte uzlaşmamakta ve ödememekte ısrar etmesinin, davacının uzun bir süredir alacağını alamamış olmasından kaynaklanan mağduriyetinin dava da artmaması için HMK 389 ve devamı hükümleri uyarınca somut olayın özellikleri göz önüne alınarak teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini arz ve talep ettiklerini, Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle …. İcra Müdürlüğü nezdinde … E. sayılı dosyaya ilişkin davalı borçlunun itirazının iptali, ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle 9620’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin borçlu tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davalı vekili vermiş olduğu 05.05.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dosyada mübrez vekaletnamelerden ve İTO kayıtlarından görüleceği üzere davacı şirketin yerleşim yerinin Beyoğlu ilçesinde; davalı şirketin yerleşim yeri ise Şişli ilçesinde olduğunu, dolayısıyla huzurdaki dava bakımından yetkili mahkemenin, İstanbul Çağlayan Mahkemeleri olduğunu, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu sözleşmenin 10. maddesine göre de sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların halli bakımından İstanbul Çağlayan mahkemelerinin münhasıran yetkili olduğunun açıkça düzenlendiğini, davacının ise davayı yetkisiz mahkemede açtığını, bu nedenle öncelikle huzurdaki davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Davanın her halükard esastan reddini talep ettiklerini, Davacı tarafın dava dilekçesinde, Davalı şirket ile akdettiği 01.10.2016 tarihli sözleşme kapsamında “müvekkil şirketin belirlediği projeler için hizmet verilmesi” hususunda anlaşma sağlandığını, Bu hizmetin bedeli olarak da aylık net 20.000-TL ücret üzerinde anlaşıldığını ve daha sonra bu ücretin net 10.000-TL olarak değiştirildiğini, Davalı şirketin davacı tarafından verilen hizmete ilişkin olarak kesilen 30.03.2018; 30.04.2018; 30.05.2018; 30.06.2018; 15.07.2018 tarihli ve her biri 11.800-TL tutarındaki makbuzların bedeli olan toplam 59.000-TL cari hesap borcunun ödenmediğini, Davalı şirketin tasfiyeye girdiğini ve süreci uzattığını, iddia ederek huzurdaki haksız ve hukuka aykırı davayı açtığını, Öncelikle, davalı şirketin tasfiyeye girdiği iddiasının tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, kuşkusuz davacı tarafça da vakıf olunduğu üzere, bir anonim şirketin tasfiyeye girdiğinde tasfiyeye dair alınan genel kurul kararı ve atanan tasfiye memuru ticaret sicilinde tescil ve ilan olunduğunu, 01.10.2017 tarihinde sona erdiğini, davacının iddia ve taleplerinin ise 2018 yılına ilişkin olup davacının sözleşmeden kaynaklanan iddiasının haksız olduğunu, İspat yükü üzerinde olan davacının iddiasını buna uygun delillerle ispat edemediğini, tüm bu hususlar dikkate alınarak davacının somut delillerle ispat edemediği haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep ettiklerini, Ayrıca yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirketin, haklı bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, işbu itirazında hiçbir kötü niyet bulunmadığını, talep edilen alacağın likit olmadığını, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinin de ortada olduğunu, bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin de reddini talep ettiklerini, Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin de haksız ve hukuka aykırı olup HMK m. 389 ve devamında düzenlenen koşulların mevcut olmadığını, yukarıda da belirttikleri ve ekte sundukları belgeyle ispatladıkları gibi davalı şirketin tasfiyeye girmesinin de söz konusu olmadığını, Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle Sayın Mahkeme’den, davanın yetkisiz mahkemede açıldığından davanın öncelikle bu nedenle reddine, davanın her halükarda esastan reddine, yasal koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine, İcra ve inkar tazminatı talebinin reddine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların;
Taraflar arasındaki 01/10/2016 tarihli sözleşme kapsamında verilen hizmet nedeniyle bakiye cari alacak için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali isteminden ibaret olduğu görüldü
DELİLLER; …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir,
…. Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir,
Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde davalı tarafla aralarındaki sözleşme sureti sunulmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 02/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı taraf dava dilekçesi ile, 30.03.2018 tarihli 11.800,00 TL., 30.04.2018 tarihli 11.800,00 TL., 30.05.2018 tarihli 11.800,00 TL., 30.06.2018 tarihli 11.800,00 TL. ve 15.07.2018 tarihli 11.800,00 TL. bedelli 5 adet toplamı 59.000,00 TL. cari hesap alacağı olduğu bildirilmiştir.
Davacı taraf ticari defter kayıt ve belgelerinin incelenmesinde, Davacı tarafın davalı taraftan 01.01.218 tarihi itibari ile 47.694,51 TL. alacaklı olduğu, Davacının 2018 yılı içerisinde davalı tarafa 7 adet toplamı 82.600,00 TL. bedelli fatura düzenlediği ve ticari defterlerine alacak olarak işlediği görülmüştür. Davacı taraf 2018 yılı içerisinde davalı taraftan 71.293,24 TL. tahsilat yapmıştır. Davacının 2018 yılı sonu itibari ile davalı taraftan, 47.694,51 TL. 01.01.2018 tarihli alacak + 82.600,00 TL. 2018 yılı düzenlenen fatura alacağı -71.293,24 TL. tahsilat = 59.001,27 TL. alacaklı hale gelmiştir. Davacı taraf 2019 ve 2020 yılları içerisinde davalı taraftan hiçbir tahsilat yapmamıştır. Davacı taraf 18.12.2020 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 59.001,27 TL. alacaklı olduğu görülmüştür.
Davalı taraf ticari defter kayıt ve belgelerinin incelenmesinde, Davalı tarafın davacı tarafa 01.01.2018 tarihi itibari ile 47.693,24 TL. borçlu olduğu, Davalının 2018 yılı içerisinde davacı taraftan 7 adet toplamı 82.600,00 TL. bedelli fatura aldığı ve ticari defterlerine borç olarak işlediği görülmüştür. Davalı taraf 2018 yılı içerisinde davacı tarafa 71.293,24 TL. ödeme yapmıştır. Davalının 2018 yılı sonu itibari ile davacı tarafa, 47.693,24 TL. 01.01.2018 tarihli borç + 82.600,00 TL. 2018 yılı alınan fatura borcu -71.293,24 TL ödeme = 59.000,00 TL. borçlu hale gelmiştir. Davalı taraf 2019 ve 2020 yılları içerisinde davacı tarafa hiçbir ödeme yapmamıştır. Davalı tarafın 18.12.2020 takip tarihi itibari ile davacı tarafa 59.000,00 TL. borçlu olduğu görülmüştür.
Tarafların incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, Davacı tarafın 18.12.2020 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 59.001,27 TL. cari hesap (talep edilen 59.000,00 TL.) alacağı olduğu, Davacı tarafın % 20 inkâr tazminatı talebinin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, görüş ve kanaatini takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere arz etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, cari hesaptan kaynaklı ve …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası konu itirazın iptali davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Ayrıca bu durum HMK 222/5’te taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı şeklinde ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta; tarafların usulüne uygun ticari defter ve kayıtların sunulduğu ve mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporuyla davacı yanın alacak miktarı tespit edilmiş olup; davalı yanca ödeme olgusu ispat edilemediğinden; davanın kabulü ile; davalının …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın reddi ile takibin aynı koşullarla devamına, asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
2-Davalının …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile 59.000,00-TL asıl alacak üzerinden takibin aynı koşullarla devamına,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan hükmedilen alacağın % 20 si üzerinden hesaplanan 11.800‬,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan ‭4.030,29‬ TL nispi karar harcının peşin alınan 712.58 TL harçtan mahsubu ile geri kalan‭ 3.317,71‬TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan, 9.440,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan dava açılırken yapılan toplam 780,38 TL ( 59,30 TL BVH, 8,50TL VSH, 712,58 TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 1.026,50 TL( 126,50TL tebliğler ve posta, 900, 00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1320,00 TL’nin davalıdan alınarak, HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesin
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 25/01/2023

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır