Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/647 E. 2023/375 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS N O:2021/647 Esas
KARAR NO:2023/375

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:04/10/2021
KARAR TARİHİ:24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 26.05.2006 tarihli münhasıran bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkil şirket sözleşmede yer alan borçların yerine getirmesi için gerekli ve yeterli eğitimi almış satış, servis personeli ve diğer personel ile birlikte satış servis gösterim ve depolama için gerekli bir alan ve iş yeri sağladığını, müvekkil şirket tüm müşteri ve potansiyel müşterileriyle olan ilişkilerinde başarı şekilde ilişkilerini arttırmış müvekkil çevresini genişlettiğini, davalı şirket 26.05.2006 tarihli bayilik sözleşmesini ….Noterliği’nin 15.05.2020 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fesih ettiğini, müvekkil şirket zarara uğradığını, fesih ihtarnamesine müvekkil şirket …. Noterliğinin 01.06.2020 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verdiğini, tek satıcının sağlayıcı yapmış olduğu kazandırmanın karşılığının denkleştirilmesi düşüncesi ile portföy tazminatı ortaya çıktığını, davacı müvekkil tarafından yeni müşteri çevresi yaratıldığını, müşteriler ilişkiler geliştirilip müşteriler sebebi ile davalı şirket önemli menfaatler elde ettiğini, alacakların ödenmesi için arabuluculuk yoluna başvurulduğu, arabuluculukta anlaşılamadığını beyan ederek davanın kabulüne, müvekkil ile davalı şirket arasındaki münhasır bayilik sözleşmesini davalı şirket tarafından sonlandırılması nedeniyle doğan 1.000 TL denkleştirme tazminatı, şimdilik 1.000 TL tutarında kar mahrumiyeti, şimdilik 1.000 TL stok malilyeti zararı ve şimdilik 1.000 TL karşılanmayan yatırım giderleri, 100 TL menfi ve 100 TL müspet maddi zararlar olmak üzere toplamda 4.200 TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans ile müvekkil şirkete ödenmesi ve elde kalan stokların davalı şirket tarafından geri alınmasına, davalı şirket adına kayıtlı taşınmazların ve araçların tespit edilerek ihtiyati tebdir konulmasına,” karar verilmesini talep ve beyan ettikleri görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili … Ltd. Şti. traktör ve tarım makinaları sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkil şirketin 2020 yılı içerisindeki faaliyetlerini sona erdirmesine karar verildiğini, davacı ve Türkiye’deki çok sayıda olan bayileri ile akdedilmiş olan tüm bayilik sözleşmelerini ihbar sürelerine riayet etmek sureti ile fesih ettiklerini, müvekkili şirket aylardır satış yapmadığını, müvekkili şirket mallarının ve borçlarını tasfiyesi takiben, tasfiye işlemleri de tamamlamak suretiyle İstanbul Ticaret sicilinden terkin edileceğini, davacı tarafından açılan belirsiz alacak davası hukuka uygun olmadığını, davacı kendi kayıtları ile talep ettiği alacakları meblağını kolaylıkla belirleyebilecek durumda olduğundan hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi hukuken gerekli olduğunu, hesaplanabilir tazminat iddiasının belirsiz alacak davasına konu edilmesi hukuken mümkün olmadığını, müvekkil şirket hukuka uygun şekilde sözleşmeyi fesih ettiğini, denkleştirme isteminde bunulabilmesi için sözleşmenin tekel hakkı vermesinin şart olduğunu, taraflar arasındaki akdedilen sözleşme ile davacıya münhasır satıcılık yetkisi verilmemiş, tekel hakkı tanınmadığını, müvekkil ticari faaliyetlerine son verdiğinden ortaya portföyden öneli menfaat elde etme koşulunu sağlayan ticari faaliyet ve işlemin olmadığını, müvekkili şirket ile … arasında bağ bulunmadığını, davacı bayilik sözleşmesinde öngörülen feshi ihbar öneline riayet edilerek yapılan feshe istinaden bayilik sözleşmesinin kapsamında herhangi bir tazminat talep edemeyeceğini, beyan ederek davacının salt kendi ticari defter ve kayıtları üzerinde yapacağı inceleme ile davaya konu alacak meblağlarını kolaylıkla tespit edebileceği belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesi hukuken olanaklı olmadığını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, denkleştirme tazminatı talebinin reddine, kar mahrumiyeti, stok maliyet zararı, yatırım giderleri, menfi ve müspet zararların tazmini taleplerinin reddine karar verilmesini talep ve beyan ettikleri görülmüştür.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde haksız fesih edildiği iddiasıyla denkleştirme tazminatı, kar mahrumiyeti, stok maliyet zararı, yatırım giderleri, menfi ve müspet zarar nedeniyle alacak isteminden ibaret olduğu görüldü.
DELİLLER;
İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Davalı … … ve … şirketinin sicil kayıtları celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 14/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacının şirket merkezinin Denizli İlinde olduğu ancak dosya kapsamında sunulu olan vesaiklere göre davacı ile davalı arasında feshe konu sözleşmenin haksız bir fesih olmadığı, davalının iş bu sözleşme feshi sonrasında işlerini tasfiye ettiği, davalının iş bu dava tarihi itibari ile çalışanının dahi kalmadığı gibi bağlı olan … şubesinin faaliyetlerine de son verildiğinin belirlendiği dikkate alındığında davacının iş bu davada ki taleplerinin yerinde olmadığından taleplerinin reddinin gerektiği,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava; Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde haksız fesih edildiği iddiasıyla denkleştirme tazminatı, kar mahrumiyeti, stok maliyet zararı, yatırım giderleri, menfi ve müspet zarar nedeniyle alacak davasıdır.
Davacı ile davalı arasında …, … tarafından üretilmiş veya … için üretilmiş, … tarafından satışa sunulan tarım makinaları, ekipmanarı ve yedek parçalarının sorumluluk alanında satışına ilişkin 26/05/2006 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 10/1 maddesinde sözleşmenin 1 yıl için akdedildiği, taraflardan herhangi birinin yazılı olarak sözleşmeyi sona erme süresinden evvel feshetmediği takdirde, aynı koşul ve şartlar ile aynı süre için kendiliğinden yenilenmiş sayılacağı, taraflardan herhangi birini tarafından herhangi bir zamanda sözleşmenin feshedilebileceği, feshin, fesih bildirimini takip eden 3 ay sonunda yürürlüğe gireceği sözleşme hükümleri doğrultusunda tartışmasızdır.
Davalı tarafça sözleşmenin, …. Noterliğinin 15/05/2020 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiği tarafların kabulündedir. Davacı tarafça ihtarnamede ve cevap dilekçesinde sözleşmenin feshine dayanak olarak davalı şirketin 2020 yılı içerisinde faaliyetlerini sona erdirmesine karar verildiğinden, şirketin tüm bayilik sözleşmelerini feshettiği, şirketin tasfiye sürecine gireceğinden Türkiye’de herhangi bir ticari faaliyeti kalmadığı beyan edilmiştir. Sözleşmenin feshine dayanarak olarak yukarıda bahsi geçen sözleşmenin X/1. Maddesi gösterilmiştir.
Denkleştirme tazminatını düzenleyen TTK 122/5 maddesinde madde hükmünün hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesinde de uygulanacağı kabul edilmiştir.
Denkleştirme tazminatının 1.koşulu müvekkilin acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaat elde etmesidir. Yeni müşteri acentenin sözleşme süresi içindeki faaliyetleri neticesinde müvekkile doğrudan veya dolaylı bağlanan yeni müşterileri ifade eder. Bu kazandırma bir kişinin müvekkil ile ilk defa sözleşme yapmasının sağlanması şeklinde olabileceği gibi, müvekkil ile iş ilişkisi uzun süre önce kopmuş eski müşterilerin tekrar kazandırılması şeklinde de olabilir. Yeni müşterinin denkleştirme bedeline bir unsur olarak kabulü ancak bu ilişkinin sürekli olmasına yani sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra da müvekkil tarafından müşteriden menfaat sağlanmasına/sağlanacak olmasına bağlıdır. Tüm bu hallerde yeni ve sürekli müşteri ilişkisinin varlığını ispat yükü acente üzerinde olup, her somut olayda müşterinin içinde bulunduğu hukuki durum, müşteri ile yapılan sözleşmenin konusu gibi unsurlar belirleyicidir.
Bir diğer unsur ise müvekkilin bu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli ölçüde menfaat elde ediyor olması yahut edecek olması ihtimalidir. Müvekkilin menfaat elde etmediği durumlarda acente denkleştirmeye hak kazanamaz. Burada aranan yeni müşteriden somut kazanç elde edilmesi değil, kazanç sağlama ihtimalidir. Muhtemel menfaatin belirlenmesinde faaliyetin türü somut olayın özellikleri, ürünün niteliği, müşteri davranışları gibi unsurlarda belirleyicidir.
Bunun yanı sıra tek satıcıya özgü olarak aranması gereken koşullarda mevcut olup, tek satıcı ile üretici arasındaki ilişkide tek satıcının üreticinin organizasyonuyla bütünleşmiş olması yani aralarındaki ilişkinin basit bir alım satımdan öteye geçmesi gerekir. Tek satıcılık ilişkisinin sona ermesi durumunda müşteri çevresinin olduğu gibi üreticiye bırakılması talebin önemli bir koşuludur. Yani üreticinin bu müşteri çevresinden hemen ve kolaylıkla yararlanması gerekir. Tek satıcının faaliyeti neticesinde üreticinin müşteri çevresinin esaslı şekilde genişlemiş olması, bu genişlemenin üreticiye ekonomik olarak önemli ölçüde menfaat sağlaması ve üreticinin bu menfaatlerden yararlanmaya devam etmesi de tek satıcının denkleştirme talebinin bir diğer koşuludur. Bunların yanı sıra acentenin denkleştirme tazminatı talebi için aranan diğer genel şartlarda aranır.
Denkleştirme tazminatının bir diğer koşulu ise acentenin sözleşmenin sona ermesi nedeniyle ücret kaybına uğramasıdır. Bu kayıp yeni müşterilerle, acenteye ücret hakkı kazandıracak müstakbel/beklenen sözleşmelerin acentelik sözleşmesinin sona ermesi sebebiyle acente tarafından yapılamamasından dolayı ortaya çıkan ücret kaybıdır. Şayet sözleşme devam etseydi acente yeni müşterilerle yapılan/yapılacak sözleşmeler sebebiyle ücret isteyebilecektir.
Denkleştirmeye esas alınacak ücret kaybı hesaplanırken acenteye bizzat aracılığı ile yapılan veya doğrudan yaptığı/yapacağı sözleşmeler için ödenen/ödenecek asıl ücretin dikkate alınması gerekir. Uygulamada ücret kaybı belirlenirken acentenin son bir yılda kazandığı ücret esas alınmakta ancak son 1 yılda kazanılan ücretin miktarında az veya çok olağanın dışında bir farklılık var ise başka yılın ortalaması da dikkate alınabilmektedir.
Denkleştirme tazminatının bir diğer koşulu ise tazminat ödemesinin hakkaniyete uygun olmasıdır.
Denkleştirme bedelinin nasıl hesaplanacağıda TTK 122/2’de düzenlenmiştir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/1758-2018/127 karar sayılı kararında bu davacının davalıya yaptığı ticaret kapsamında son 5 yılda elde ettiği karın ortalaması dikkate alınarak davalıdan talep edilebilecek tutarın hesabı gerektiği şeklinde açıklanmıştır. Prof.Dr….’nın Acentelik adlı 2016 yılı basım tarihli kitabında bu husus değerlendirilirken denkleştirme bedelinin 3 aşamalı işlemle belirleneceği ilk aşamada müvekkilin muhtemel menfaati ve acentenin kaybının hesaplanacağı, bu rakamın hakkaniyet değerlendirmesine tabi tutulup son aşamada hakkaniyet kriteri uygulanarak elde edilen miktarın kanunda öngörülen üst sınıra uygunluğunun denetleneceği ve rakamın üst sınıra uyarlanacağı şeklinde açıklanmıştır. (sf.265 ve devamı)
Tüm bu açıklamalar ışığında sözleşmenin feshi ve davacının denkleştirme ve diğer tazminat kalemlerine ilişkin taleplerinin değerlendirilmesine; davalının, …. Noterliğinin 15/05/2020 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, taraflar arasında sözleşmenin X/1 maddesi gereğince sözleşmeyi tek taraflı olağan fesih yoluyla feshettiği mahkememizin kabulündedir. … Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğüne yazılan müzekkereye, davalı şirketin 12/11/2020 tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde çalışanının olmadığından bahisle cevap verildiği görülmüştür. Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 22/10/2021 tarih, 10436 sayılı nüshasından da davalının … Şubesinin sicilden terkin edildiğinin ilan edildiği görülmüştür. Davalı şirketin 12/11/2020 tarihi öncesinde SGK kayıtlarında çalışanlarının gözükmesine karşın bu tarih itibariyle çalışanının kalmamış olması, … Şubesinin sicilden terkinine ilişkin karar almış olması karşısında denkleştirme tazminatının koşullarından olan müvekkilin acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaat elde etmesi durumunun somut olayda mevcut olmadığı, zira davalı şirketin fesih sürecine girdiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça, davalının … A.Ş isimli dava dışı şirket üzerinden faaliyetlerine devam ettiği yönünde beyanda bulunulmuş ise de davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre tek ortağının … ünvanlı şirket olduğu, … şirketinin ticaret sicil kayıtlarında kurucusunun … Distribution, yönetici ve yetkilisinin M 12 Investissements olduğu, aralarında herhangi bir hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun davacı tarafça ispat edilemediği gibi mahkememizce bu hususta kanaat oluşmadığı, dava dışı … şirketine yazılan müzekkereye de davalı şirketle herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığından bahisle cevap verildiği görülmekle, denkleştirme tazminatının koşulları oluşmadığından bu talep yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının stok maliyet zararı, yatırım giderleri, ve sair menfi ve müspet zarar nedeniyle tazminat taleplerinin incelenmesinde ise davalının Türkiye’deki faaliyetlerini sonlandırması sebebiyle bayilik sözleşmesinin feshedildiği, bu nedenle davalının haksız feshinden bahsedilemeyeceği, davalının sözleşmenin X/1 maddesi hükümlerine uygun olarak sözleşmeyi olağan yolla feshettiği, sözleşmenin X/4-g maddesinde davalıya fesih sonrası bayinin elinde kalan malları geri alma opsiyonunun bulunduğunun kararlaştırıldığı, sözleşme ile davalının bu hususta bir zorunluluğa tabi olmadığı, yine sözleşmenin X/4-k maddesinde bayinin sona erme ve fesih halinde bayilik haklarının kaybı, kar kaybı, bir müşteri portföyü yaratılması veya başka bir sebeple …’den her ne isim altında olursa olsun tazminat, ikramiye, cezai şart alacağı ve başka herhangi bir talepte bulunmayacağının kararlaştırıldığı, her ne kadar bu hükmün hak arama hürriyetini kısıtlayıcı mahiyette olacağı değerlendirme konusu yapılabilecek ise de talep konusu tazminatlara hükmedilebilmesi için davalının fesihte haksız olmasının ön şart olduğu, somut olayda davalının fesihte haklı olduğu tespit edilmekle davacının stok maliyet zararı, yatırım giderleri, ve sair menfi ve müspet zarar nedeniyle tazminat taleplerinin de reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu red harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 71,73 TL harçtan mahsubu ile eksik 108,17 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesap olunan 4.200,00TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak, HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2023

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır