Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/641 E. 2023/183 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/641
KARAR NO 2023/183

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:30/09/2021
KARAR TARİHİ:09/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … Ticaret Ltd. Şti.’nin ana ortağının İtalya Merkezli olduğunu ve dünyanın önde gelen gözlük üreticisi firmalarından olduğunu, müvekkili şirketin gözlük sektöründe Türkiye’nin en büyük tedarik şirketlerinden olup; davalı …’in eskiden ortağı ve yöneticisi olduğu …’ne gözlük satışı yaparak ticari faaliyetini sürdürmekte iken, toplam tutarı 353.000 TL’yi aşkın senetlerin tahsil edilememesi sebebiyle ticari ilişkinin sonlandırıldığını, bu süreçte, şirket sahibi ve tek yetkilisi davalının şahsi kusuruyla hareket ederek müvekkilini büyük zararlara uğrattığını, davaya konu senetleri tanzim edip müvekkiline teslim ettikten sonra vade tarihi gelmeden uzun yıllardır sahip olduğu ve yönetici sıfatıyla temsil ettiği şirketteki hisselerini devrederek müvekkilini aldattığını, müvekkili şirketin, dünyadaki en büyük gözlük üretici firmalardan bir tanesi olduğunu, üretilen gözlüklerin, müvekkili tarafından optik bayiilerine satıldığını, bu bayiiler vasıtasıyla da alıcılara satıldığını, optik sektöründe; modaya uygun ürünlerin sürekli değişmesi, gözlüklerin sezon olarak farklı dönemlerde rağbet görmesi (yazın güneş gözlüğü, kışın okuma gözlüğü vs.) gibi gerekçelerden dolayı gözlük üreticilerinin satıcılara toptan ürün teslim ettiğini, bunun karşılığında da ileri vadeli senetler alarak gözlükler satıldığı zaman ödeme almayı sağladıklarını, müvekkili şirketin; davalının sahibi ve yöneticisi olduğu şirkete verdiği ürünler karşılığı her biri 23.10.2019’da tanzim edilmiş olan; 01.07.2020 vadeli 58.998,50 TL bedelli, 01.08.2020 vadeli 58.998,50 TL bedelli, 01.09.2020 vadeli 58.998,50 TL bedelli, 01.10.2020 vadeli 58.998,50 TL bedelli, 01.11.2020 vadeli 58.998,50 TL bedelli, 01.12.2020 vadeli 58.998,50 TL bedelli 6 adet senedi davalıdan teslim aldığını, tarihlere dikkat edildiğinde, tüm senetlerin 23.10.2019 tarihinde tanzim edildiğini, davalı …’in ise sunulu ticaret sicil gazetesi çıktısından anlaşıldığı üzere 31.12.2019 tarihli Genel Kurul Kararı 20.01.2020 tarihli ticaret sicil ilanı ile tüm hisselerini dava dışı …’a devrettiğinin anlaşıldığını, davalının, çok uzun yıllardır tek hissedarı ve tek yöneticisi olduğu …’ndeki tüm hisselerini devrederek ve müdürlük görevine son vererek, adeta yangından mal kaçırdığını, basiretli bir tacirin davranmaması gereken şekilde kendi imzası ile düzenlediği senetlerin ödenmesi için hiçbir çaba sarf etmediğini, somut olayda, senetlerin imzalandığı tarihte şirketin tek sahibi ve yöneticisi olan davalının, senetlerin vade tarihi gelmeden şirket ile tüm bağlarını kopardığını, şirketi idare ve temsil görevini yerine getirmediğinden dolayı kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili şirketi büyük zararlara uğrattığını, kanun maddesinin ilk fıkrasının bu gibi yükümlülükleri kusurla ihlal durumunda şirket alacaklılarına karşı verilen zararlardan yöneticilerin ve kurucuların sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiğini, bununla birlikte, davalının kusuruyla yükümlülüklerini ihlal ettiği gibi, aynı maddenin 2.fıkrasında düzenlenen devirde özen gösterme sorumluluğunu da açıkça çiğnediğini, davalının tüm hisselerini ve yetkisini dava dışı …’a devrettiğini, müvekkili şirket ile ticari ilişkisinin yıllardır sorunsuz bir şekilde devam eden şirketin bu tarihten itibaren senet borçlarını ödeyemez hale geldiğini, işbu hususun, davalının şahsi olarak kusurlu davrandığı gibi, hisse ve yetkisini devrederken de gerekli özen ve dikkati göstermediğini ortaya koyduğunu, izah edilen gerekçelerden dolayı, kusurlu eylemleriyle hareket eden davalı …’in müvekkili şirket nezdinde ortaya çıkardığı zararların, şahsen davalıdan tahsilini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle; …’nin tek hissedarı ve tek yetkilisi olan davalının şahsi kusurlu hareketleri ile müvekkili şirketi zarara uğratmasından bahisle; davanın kabulünü, müvekkili şirketin uğradığı zararların tespiti ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalının Şirket ortağı iken Şirket adına tanzim edilen senetlerin, 30.12.2019 tarihinde devir ettiği şirket tarafından vadesi (Ağustos, Eylül ,Ekim,Kasım,Aralık 2020) geldiğinde hamili banka tarafından protesto çekildiğini ödenmediğini bu nedenle 10.000TL zararı doğduğu iddiasında olduğunu, davacının müvekkilinin dava dışı şirketi devrettiği için zararına sebep olduğundan bahisle tazminat talebinde bulunduğunu ve talebini TTK 664.yollamasıyla 553.maddeye dayandırdığını, davacı iddiasının ispatı bakımından senetler ve ödememe protestosu, ticari defterlere, ticaret sicil gazetesine, tanık, bilirkişi, yemin delillerine dayandığını, davacı delil olarak yemin deliline dayanmış olmakla, yemini edaya hazır olduklarından davacının başkaca hiçbir delilinin toplanamayacağını, davacının, borçlu şirkete karşı tahsil yollarını tüketmediğinin açık olduğunu, ödememe protestosu nun davacının alacağını tahsil edemediğinin kanıtı olmadığını, davacının davalı müvekkilinin şirket ortağı/temsilcisi olarak kanundan ve esas sözleşmeden doğan hangi yükümlülüğünü hangi kusurlu davranışı ile ihlal ettiğini açıklamadığını, müvekkilinin kusurunun ne olduğunu açıklamadığı gibi bunun kesin olarak ispatına yönelik tek bir delil de sunmadığını, alacağını şirketten tahsil edemediğini ispatlayamayan davacının, alacağı ile meydana gelen zarar arasında ki illiyet bağını da açıklamadığını ve delillendirmediğini, işbu davanın ispatında davacının tanık deliline dayanmasını kabul yada muvafakat etmediklerini, davacının, davalının şirketi devir etmesi nedeniyle dava dışı borçlu şirketten alacağını alamadığını dayanaksız olarak iddia ettiğini, itirazlardan vazgeçmek ve ispat külfetini üzerlerine aldıkları anlamına gelmemek kaydı ile davalının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüğünü ihlal etmediğini ve davalının eğer borç ödenmediyse ödenmemesinde kusuru da bulunmadığını, şirketin devri sırasında 3’ü İstanbul, 2’si Ankara’nın en gözde semtlerinde beş gözlük satış mağazası bulunan şirketin, maaş, SGK, vergi borcu ,vadesi gelen 3.kişilere borcu, kira borcu bulunmadığı gibi gözlüklerde stoklarında olduğunu, müvekkilinin 30.12.2019 tarihinde faal bir şirketi devir ettiğini, davacının alacağının dayanağı senetlerin ilkinin vadesinin devirden sekiz ay sonrasına ait olduğunu, bu durumda senetlerin şirket tarafından ödenmemiş ise; “hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz, bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” hükmü uyarınca kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık veya yolsuzluğun varlığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla- da işbu davanın dinlenemeyeceğini, davanın usul ve esastan reddini, her türlü harç, masraf ve ücreti vekaletin de tazminat hakları saklı kalarak davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisi ve müdürü olan davalının davacı … şahsi kusuru ile zarara uğratıp uğratmadığı, zarar söz konusu ise davacı alacaklının zararının miktarının ne olduğu ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 2021/… Esas sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dava konusu senet görüntüleri mahkeme dosyasına sunulmuştur.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin tüm sicil kayıtları celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 08/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın dava dışı firmadan 31.12.2019 tarihinde 12 adet her biri 58.998,50 TL olan toplam 707.982,00 TL bedelli senet aldığı, davacı tarafın dava dışı firmadan almış olduğu senetlere karşılık banka yolu ile, 02.01.2020 tarihinde 58.998,50 TL, 03.02.2020 tarihinde 58.998,50 TL, 02.03.2020 tarihinde 58.998,50 TL olmak üzere toplam 176.995,50 TL tahsilat yaptığı, 30.09.2021 dava tarihi itibari ile 529.881,20 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın dava dilekçesi ekinde 01.07.2020 vadeli 58.995,50 TL bedelli senet sunulduğu ancak senede ilişkin ödememe protestosu sunulmadığı, davacı tarafından 01.11.2021 tarihli dilekçesi ekinde 01.08.2020-01.09.2020-01.10.2020-01.11.2020 ve 01.12.2020 vadeli 5 adet her biri 58.998,50 TL olan toplam 294.992,50 TL bedelli senetler ve ödeme protestosu sunulduğu, dava dışı … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti tarafından incelenmek üzere ticari defter kayıt ve belge ibraz edilmediği, davacı tarafın zarara uğrayıp uğramadığının mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;

Davacı tarafça davalının eski ortağı ve yöneticisi olduğu dava dışı …’ne gözlük satışı yapıldığı ve davalının sahibi ve yöneticisi olduğu şirkete verilen ürünler karşılığı 6 adet senedin davalıdan teslim alınmasına rağmen dava dışı şirketin 31/12/2019 tarihli genel kurul kararı ile tüm hisselerini dava dışı …’a devredildiği, TTK 644.maddesi gereği TTK 553.maddesine aykırı olarak senetlerin imzalandığı tarihte şirketin tek sahibi ve yöneticisi olan davalının senetlerin vade tarihi gelmeden şirket ile bağlarını kopartarak şirketi idare ve temsil görevini yerine getirmediğinden dolayı kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyerek davacıya zarara uğrattığından bahisle zararın davalıdan tahsili talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İncelenen ticaret sicil kayıtlarına göre davalının yetkilisi olduğu dava dışı …’nin 31/12/2019 tarihli genel kurul kararı ile hisselerinin dava dışı …’a devredildiği, bu hususun 20/01/2020 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı görülmüştür.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553.maddesi hükmü uyarınca şirket alacaklısı olan davacı şirketin, dava dışı şirket yöneticisine karşı açtığı sorumluluk davasıdır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 17/11/2016 tarih 2016/7730 esas 2016/8878 karar sayılı içtihatında; “…zarar gören şirket alacaklılarının da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır.Şirket alacaklılarının dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar şirket alacaklılarını etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, şirket alacaklılarının dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, şirket alacaklısı TTK’nın 309 ve 340 ncı maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda şirket alacaklılarının ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Bu dava türünde ise alacaklılar, talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.
TTK’nın 553. maddesinde; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticiler ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları, kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişilerin, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmayacakları, hiç kimsenin kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacığını; bu sorumlu olmama durumunun gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamayacağı düzenlenmiştir.
Somut olaya gelince; davacı şirketçe dava dışı …nden gözlük satışı nedeniyle alınan ve keşidecisinin dava dışı şirket olduğu senetlerin tahsil edilememesi nedeniyle davalının senetlerin imzalandığı tarihte şirketin tek sahibi ve yöneticisi olduğu, senetlerin vade tarihi gelmeden şirketi devrederek, şirketi idare ve temsil görevini yerine getirmediğinden dolayı kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyip şirketi zarara uğrattığından bu yükümlülükleri kusuru ile ihlal eden davalının şirket alacaklılarına karşı sorumlu olduğundan bahisle davalıdan alacaklı olduğu iddiasına dayalı olarak davacı şirketin uğradığı zararların tahsili istemiyle işbu dava açılmıştır.
Benzer bir davada içtihat olunduğu üzere; TTK 553/1’de, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına verdiği zarardan sorumlu olacaklarının belirtildiği, maddede sözü edilen “…verdikleri zarardan…” ibaresinin “doğrudan zarar”ı ifade ettiği, TTK m.553 anlamında doğrudan zararın, bir kurucunun, yönetim kurulu üyesinin, yöneticinin veya tasfiye memurunun kanundan ve/veya esas sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü ihlâl ederek, anonim ortaklığının veya pay sahibinin ya da bir alacaklının doğrudan malvarlığında bir değer eksilmesine yol açan yahut malvarlığında oluşması beklenen değer artışının meydana gelmemesi şeklindeki zarardır. (Ünal TEKİNALP, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Vedat Kitapçılık, 4.Bası, İstanbul 2015, s.444). Şirketin uğradığı zararı, şirket ve pay sahipleri talep edebilir. Ancak pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini talep edebilir. Dolayısıyla maddede yer alan zarar, şirket bakımından doğrudan, pay sahipleri bakımından ise dolayısıyla zarardır.(Prof.Dr. Sami KARAHAN, Şirketler Hukuku, Mimoza Yayınları, 2.Baskı, s.799). Anonim ortaklığının uğradığı zararı talep etmek hakkı anonim ortaklığının faaliyeti süresinde ve de iflası halinde pay sahibine ve alacaklıya tanınmamıştır. Doğrudan zararı dava hakkı sadece anonim ortaklığa aittir. Ticaret Kanunu, anonim ortaklık faaliyetteyken dolayısıyla zararını talep etmek hakkını tanımadığı için alacaklının dava hakkını kullanabilmesi ancak anonim ortaklığının iflası halinde mümkündür. Tekinalp, age, s.458). Yahut pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyerek dava açabilirler. Somut olayda, davacının dava konusu ettiği zararın”dolayısıyla zarar”olduğunu, bu zararın tazminin TTK m.553 uyarınca istenemeyeceğini, TTK m.553 uyarınca açılacak davada, tazminatın şirkete ödenmesinin talep edilebileceğini, bu durumda, davacının, davada hükmedilecek tazminatı kendisine değil, şirkete verilmesini talep etmesi gerektiğini, davacının dolaylı zararı şirketin malvarlığının malî açıdan iyileştirilmesi suretiyle dolaylı şekilde tazmin edilmiş olacağını, davacının, doğrudan zarar iddiasının, dosya kapsamından ve bilirkişi görüşünden sübut bulmadığını, TTK m.553/(1) uyarınca dolaylı zararında şirkete ödenmesi gerektiği halde, davacının dava sonunda hükmedilecek alacağın kendisine ödenmesine talep etmesi nedeniyle, davanın reddine karar verildiği görülmüştür. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2018/290 Esas 2018/333 Karar )
Bilindiği üzere şirket yöneticilerinin ortaklığa ait mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları öncelikle ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açacaktır. Bir başka deyişle ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmüş olması şirket alacaklılarının da dolaylı zararına yol açacak olup, somut olayda davacı şirketin iddia ettiği eylemlerden ötürü öncelikle dava dışı …’nin doğrudan zarara uğraması ve bunun sonucu olarak da şirket alacaklısı olan davacı şirketinde dolaylı olarak zarara uğraması anlamına gelmekte olup, bu şekilde oluşan zararın ancak şirkete ödemesi talep edilebileceğinden ve açılan davada da davacı şirketin tazminatı kendi adına değil ancak dava dışı şirkete verilmesini talep hakkı bulunmakta iken tazminatı kendi adına talep ettiğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu red karar harcından peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile eksik 9,12 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan arabulucuya 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne, davalı vekili yüzüne (e-duruşma ile);6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2023

Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır