Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/636 E. 2023/182 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/636
KARAR NO :2023/182

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Tespit
DAVA TARİHİ:29/09/2021

…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:30/09/2021

…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA:Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ:01/10/2021
…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ:19/11/2021
KARAR TARİHİ:09/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 22.09.2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının 2 numaralı gündem maddesiyle şirket ana sözleşmesinin 6., 7., 14., ve 15. maddelerinin tadiline ilişkin alınan kararlar ile; 3 numaralı gündem maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin seçimi hususunda alınan kararın, 4 numaralı gündem maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerine Türk Ticaret Kanunu’nun 395. Maddesi uyarınca izin verilmesine ilişkin kararın TTK’nın 447. Maddesi uyarınca butlanına ve TTK’nın 445. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesini, genel kurul kararının 2 numaralı gündem maddesi uyarınca alınan şirket ana sözleşmesinin 6. maddesinin tadiline ilişkin genel kurul kararının icrasının durdurulması hususunda ivedilikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacı müvekkili …’ün, davalı şirkette %10,436 sermaye oranı ile azınlık hissedarı konumunda olduğunu, davalı şirketin 22.09.2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının; 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin ”Şirketin Sermayesi” başlıklı 6. Maddesinin, ”Yönetim Kurulu ve Süresi” başlıklı 7. Maddesinin, ”Karın Dağıtılması” başlıklı 14. Maddesinin, ”Yedek Akçe” başlıklı 15.maddesinin değiştirilmesi, şirket esas sözleşmesine ”Şirketin Fesih ve Tasfiyesi” başlıklı 20.maddenin eklenmesi, şirket esas sözleşmesinden ”Komiteler” başlıklı 8/A maddesinin kaldırılmasına ilişkin tadil tasarısının, 3 numaralı gündem maddesiyle yönetim kurulu üyelerinin seçimi, ücret ve huzur haklarının tespiti hususunun, 4 numaralı gündem maddesiyle yönetim kurulu üyelerine Türk Ticaret Kanunu’nun 395. ve 396. maddeleri uyarınca izin verilmesi hususlarının görüşülüp genel kurulun onayına sunularak karara bağlanacağının belirtildiği, çağrının usulüne uygun yapılmadığı, somut olayda yönetim kurulunca esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin usulüne uygun biçimde karara bağlandığını, bir değişiklik taslağının bulunduğundan bahsetmenin mümkün olmadığını, davalı şirketin halka açılması amaçlı esas sözleşme tadiline ilişkin 23.08.2021 tarih ve 2021/22 sayılı yönetim kurulu kararının davalı şirketin yönetim kurulunda azınlık hissedarı olan müvekkilinin temsilcisi olarak görev yapmakta olan … dahil, toplam 8 yönetim kurulu üyesinden yalnızca 7’sinin elektronik posta adresine TTK’nın 390/4. maddesi uyarınca elden dolaştırma yöntemi yerine geçmek üzere, yönetim kurulu üyesi olmayan davalı şirket avukatı … tarafından iletildiğini, somut olayda, TTK’nın 390/4. Maddesi uyarınca elden dolaştırma yöntemiyle alınan esas sözleşme değişikliğine ilişkin yönetim kurulu kararının, usul ve yasaya aykırı olarak tüm yönetim kurulu üyelerine iletilmemiş olduğundan; davaya konu esas sözleşme değişikliğine ilişkin olağanüstü genel kurul toplantı çağrısı ekine ”TTK’nın 390/4.maddesinde tanımlanan elden dolaştırma usulü ile alınan yönetim kurulu kararlarında önerinin tüm kurul üyelerine yapıldığına ilişkin belge’ ve imzası bulunmayan kurul üyelerinin öneriyi aldığına ve toplantı yapılması isteminde bulunmadığına ilişkin beyan’ eklenmediğini, yönetim kurulunda azınlık hissedarı olan müvekkilii temsil eden …’nın öneriyi aldığı ve toplantı yapılması isteminde bulunmadığına yönelik bir beyanı da olmadığını, bu durumda, davaya konu olağanüstü genel kurul toplantı çağrısının usulüne uygun olduğundan bahsedilemeyeceğinden; TTK’nın ”….Çağrının usulüne göre yapılmadığını….(ve bu aykırılığın) genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri…iptal davası açabilir” hükmünü haiz TTK’nın 446.maddesinin 1. Fıkrasının b) bendi gereği, 1 numaralı ekte sunulan davaya konu genel kurul kararının iptalinin gerektiğini, gündem gereği gibi ilan edilmediğini, somut olayda, müvekkiline iadeli taahhütlü posta yoluyla iletilen Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Çağrısının, 2 numaralı gündem maddesi uyarınca görüşülüp karara bağlanacak olan esas sözleşme tadili ve esas sözleşmenin mevcut hali ek olarak eklenmiş ise de; mezkur tadil metni ile toplantıda oylamaya sunulan tadil metninin örtüşmediğinin açık olduğunu, Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Çağrısının eki esas sözleşme tadilinin 6. maddesi ile; ”A grubu nama yazılı payların iptal edildiği, şirketin çıkarılmış sermayesinin her biri 1 TL nominal değerde toplam 531.768,622 TL nominal değerindeki 531.768,622 adet B grubu nama yazılı paylardan ve her biri 1 TL nominal değerde toplam 849.448,552 TL nominal değerindeki 849.448,552 adet C grubu nama yazılı paylardan oluştuğunu, B grubu payların borsada işlem görebilir niteliği haiz olmadığını, C grubu payların ise borsada işlem görebilir nitelikte olduğunu, B grubu paylardan herhangi birinin herhangi bir sebeple borsada işlem görebilir nitelikte paya dönüştürülmesi için esas sözleşme değişikliği yapılması ve esas sözleşme değişikliğinin genel kurulca onaylanması gerektiği”nin düzenlendiğini, bahsi geçen B grubu ve C grubu pay sahiplerinin kimler olduğuna dair herhangi bir düzenleme ve belirleme yapılmadığını, olağanüstü genel kurul toplantı tutanağında ise, şirket esas sözleşmesinin 6. maddesinin tadiline ilişkin gündem maddesi görüşülüp, taraflarınca muhalefet şerhiyle oy çokluğuyla kabul edildikten sonra; esas sözleşmenin 7.,14. ve 15. maddelerinin tadiline ilişkin gündem maddesi görüşüldüğünü, tüm bu esas sözleşme tadillerinin görüşülüp, taraflarının muhalefet şerhiyle karara bağlandıktan sonra toplantı tutanağının 7.sayfasında; neticeten, şirketin pay sahipliğinin Şirket Esas Sözleşmesi’nin tadil edilen Şirketin Sermayesi başlıklı 6. Maddesi uyarınca son durumun aşağıdaki şekilde olduğu pay sahiplerinin bilgisine sunulmuştur, denilerek, her bir pay sahibinin tabi olduğu gruba ilişkin tablonun eklendiğini, mezkur tablonun, müvekkiline iadeli taahhütlü posta yoluyla iletilen Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Çağrısı’nın ekinde bulunan tadil metninde yer almaması, müvekkilinin paylarının hangi gruba veya gruplara dahil olduğunu toplantı esnasında öğrenmesine sebep olduğunu, genel kurulda karar alma aşamasında ortaya çıkan ve tadil metninde yer verilmeyen işbu aykırılığın, TTK’nın 446/1-b maddesinde tanımlanan ”…gündemin gereği gibi ilan edilmemiş olduğunun” göstergesi olup; aynı hükme göre bu nitelikteki bir karar iptale mahkum olduğunu, huzurdaki davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısının 2 numaralı gündem maddesiyle şirket ana sözleşmesinin ”Şirketin Sermayesi” başlıklı 6. Maddesinin, çağrı metnine ekli tadil tasarısı uyarınca tadil edilmesine oy çokluğu ile karar verildiğini, tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davaya konu genel kurul kararı doğrultusunda yapılan esas sözleşme tadili ile B grubu hissedarlarının hisselerini halka arzı esas sözleşme değişikliği ile genel kurul onayına, başka bir anlatımla davalı şirkette halim ortak konumunda olan Kurdoğlu grubunun onayına bağlanırken; C grubu hissedarlarına hisselerini serbestçe halka arz edebilme imkanı getirildiğini, tüm payları C grubuna ait olan hissedarların, yalnızca şirketin yabancı yatırımcıları olan 3 adet pay sahibi olup; müvekkiline ait payların neden yalnızca yarısının C grubuna alındığına dair hiçbir haklı, hukuki ve objektif gerekçe gösterilmediğinden bu durumun açıkça eşitlik ilkesi, iyi niyet kaideleri ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, zira müvekkilinin paylarının tamamı hakkında devir ve satışın kısıtlanmasına dair hiçbir düzenleme bulunmaz iken; mevcut durumda hiçbir haklı sebep gösterilmeksizin müvekkiline ait payların yarısının B, yarısının C grubuna alındığını ve B grubu paylarının halka arz sonrası borsada satılma imkanının ancak genel kurulda Şirketin çoğunluk sahibi ortakların bunu onaylamasına bağlandığını, davalı şirketteki tüm hisselerini serbestçe satma, devretme ve tedavül ettirme hakkına sahip iken yapılan esas sözleşme tadili ile hisselerinin yarısı bakımından işbu hakkı hiçbir haklı ve hukuki sebep gösterilmeksizin elinden alınan ve çoğunluğun onayına bağlanan azınlık hissedarı müvekkilinin çoğunluk karşısında vazgeçilemez ve müktesep haklarını kullanamayacak durumda bırakıldığının açık olduğunu, bununla birlikte esas sözleşmede hisselerin B grubundan C grubuna dönüşümünün hangi esaslara tabi olacağına ve B grubu payların C grubu paya dönüşümünün onaylanacağı genel kurulda çoğunluğa sahip olan pay sahiplerinin haklı hukuki ve geçerli bir sebep ileri sürmeden bu değişime onay vermekten imtina edemeyecekleri gibi hiçbir objektif düzenlemeye de yer verilmediğini, bu kapsamda halka arz konusunda C grubu hissedarlarına tanınan imtiyazın hiçbir haklı, makul ve objektif nedene içermediğini, bu sebeple esas sözleşme tadilinin tamamen azınlık konumundaki ortakları ezme, hisselerini değersizleştirme ve itibarsızlaştırma amacına hizmet ettiğini, bu anlamda iyi niyet kaideleri ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunun açık olup; TTK’nın 445. maddesi kapsamında kanun ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan esas sözleşme tadilinin iptale mahkum olduğunu, 22.09.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında taraflarının muhalefet şerhiyle birlikte oy çokluğu ile onaylanan şirket esas sözleşmesinin 6. maddesinin tadiline dair gündem maddesinin çoğunluk ile azınlık arasındaki menfaat dengesini ihlal ettiğini, eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, çoğunluk karşısında azınlığı ezme, azınlık hisselerini değersizleştirme ve itibarsızlaştırma amacı güttüğünün açık olup; TTK’nın 445. maddesi kapsamında kanunun emredici hükümlerine, dürüstlük kuralına ve objektif iyi niyet kriterlerine aykırı olan genel kurul kararının iptali gerektiğini, huzurdaki davaya konu genel kurul toplantısının 2 numaralı gündem maddesiyle şirket ana sözleşmesinin 7.maddesinin çağrı metnine ekli tadil tasarısı uyarınca tadil edilmesine oy çokluğu ile karar verildiğini, huzurdaki davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısının 2 numaralı gündem maddesiyle Şirket Esas Sözleşmesi’nin; Karın Dağıtılması başlıklı 14. Maddesinin ve Yedek Akçe’ başlıklı 15. maddesinin çağrı metnine ekli tadil tasarısı uyarınca tadil edilmesine oy çokluğu ile karar verildiğini, huzurdaki davaya konu genel kurul bakımından genel kurula, kar payının yönetim kurulu üyelerine, ortaklık çalışanlarına ve pay sahibi dışındaki kişilere dağıtılmasına karar verme hak ve yetkisinin tanınmasının, işbu hak ve yetkinin herhangi bir koşula bağlı kılınmamasının açıkça kar payı dağıtılmasında pay sahipleri arasındaki eşitlik ilkesini sürekli olarak ortadan kaldırmaya, azınlık ortağı olan müvekkilinin çoğunluk karşısında ezilmesine sebep olacak nitelikte olup, bu vesile ile anonim şirketin temel yapısına aykırı olduğundan TTK’nın 447. Maddesi uyarınca batıl olduğunu, aynı zamanda mezkur karar, eşit şartlardaki paylara farklı kar payı ödenmesini öngörmekte olduğundan; TTK’nın 445. Maddesi uyarınca iptal edilebilirlik ile sakat olduğunu, tüm bu açıklamalar kapsamında, davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısının 2 numaralı gündem maddesiyle Şirket Esas Sözleşmesi’nin; Karın Dağıtılması başlıklı 14. Maddesinin ve Yedek Akçe başlıklı 15. Maddesinin tadiline ilişkin kararın, gerek eşit işlem ilkesine aykırılığın anonim ortaklığın temel yapısını bozacak şekilde süreklilik arzetmesi sebebiyle TTK’nın 447. Maddesi uyarınca butlan; gerekse kar payı dağıtımı haklarının sakınılarak kullanılması ilkesine aykırılık nedeniyle TTK’nın 445. Maddesi uyarınca iptal edilebilirlikle sakat olduğunun açık olduğunu, huzurdaki davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısında çoğunluk hissedarlarından olan … vekilinin, gündemde bu yönde herhangi bir madde bulunmamasına rağmen davalı şirketin yönetim kurulunda azınlık hissedarı olan müvekkilini temsilen görev yapan …’nın; “bağlılık yükümünü ihlal ettiği, şirketin covid sürecinde yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve yabancı ortaklarla yaşamış olduğu uyuşmazlığın çözüm sürecinde tamamen çekimser kaldığı, yönetim kurulu üyesi yükümlülüklerini ifa etmediği ve hatta çoğu kere aşikar veya örtülü bir şekilde şirket menfaatlerine karşı bir tutum sergilediği, şirkete ve şirket yönetim kurulu üyelerine gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu, şirketin menfaatlerinin ön planda olması gereken yerde buna uygun hareket etmediği tam karşısında yer aldığı, şirketin mevcut yönetim kurulu üyelerinin de … hakkında çeşitli vesileler ile şikayetlerini ilettiği ve kendisi ile şirketin menfaatlerini ön plana alacak şekilde işbirliği içerisinde çalışmanın mümkün olmadığına dair bildirimlerde bulunduğu” gerekçeleriyle yönetim kurulu üyeliği görevinden alınması hususunun genel kurulun oylamasına sunulmasını talep ettiğini, yapılan önergenin oy çokluğu ile kabul edildiğini ve …’nın azline karar verildiğini, somut olayda, müvekkilini temsilen yönetim kurulunda görev yapan …’nın azli hususunda önerge veren çoğunluk hissedarı … vekilinin, işbu önergeyi TTK’nın 369.maddesine dayandırdığını, mezkur hükme göre yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişilerin, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altında olduklarını, tüm bu açıklamalar ışığında somut olay bakımından bir değerlendirme yapmak gerekirse, davalı şirketin yönetim kurulunda azınlık hissedarı olan müvekkilini temsilen görev yapmakta olan …’nın azledilmesinde, açıklanan ve haklı sebep olarak değerlendirilebilecek hiçbir halin vuku bulmadığının açık olduğunu, özellikle covid sürecindeki hukuki ve ekonomik belirsizlik göz önünde bulundurulduğunda yöneticilerin alıncak kararların hüküm ve sonuçları bakımından daha tedbirli davranması gerektiğini, bu durumun TTK’nın 369.maddesinde tanımlanan özen ve bağlılık yükümlülüğünün ihlali niteliğinde değil tam aksine tedbirli bir yöneticinin uyması gereken kriterlerden olduğu sabit olmasına rağmen, azledilen …’nın, şirketin covid sürecinde yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve yabancı ortaklarla yaşamış olduğu uyuşmazlığın çözüm sürecinde tamamen çekimser kaldığı yönündeki afaki iddia kapsamında azledilmesinin hukuken kabul edilebilir hiçbir yönü olmadığını, yine şirketin mevcut yönetim kurulu üyelerinin de … hakkında çeşitli vesileler ile şikayetlerini ilettiği ve kendisi ile şirketin menfaatlerini ön plana alacak şekilde işbirliği içerisinde çalışmanın mümkün olmadığına dair bildirimlerde bulunduğu iddiasının da somut gerçeği yansıtmayan, TTK’nın 369.maddesinde tanımlanan özen ve bağlılık yükümlülüğü ve tedbirli bir yöneticinin taşıması gereken kritlerler ile alakası olmayan afaki bir beyandan ibaret olduğunu, bir kişinin, yönetim kurulunda belli bir azınlığı temsilen görev yapmasının, kişinin temsil ettiği azınlığın menfaatlerini şirket menfaatlerinden üstün tuttuğu anlamına gelmediğinin bilincinde olan çoğunluk hissedarların, …’nın özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davrandığı yönündeki somut gerçeği yansıtmayan afaki beyanlarıyla müvekkilinin temsilcisini karar süreçlerinden uzak tutarak, azınlık hissedarı olan müvekkilinin çoğunluk karşısında işlem yapamayacağını ve karar veremez hale getirmeye çalıştığını, işbu sebeple, davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısında alınan azil kararının, TTK’nın 364. Maddesine açıkça aykırı olup; kanunun emredici hükümlerine aykırı olan kararın yine TTK’nın 445. Maddesi uyarınca iptale mahkum olduğunu, huzurdaki davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısında, davalı şirketin yönetim kurulunda azınlık hissedarı olan müvekkilini temsilen görev yapan …’nın haksız ve hukuka aykırı biçimde azledilmesinin ardından, gündemin Yönetim Kurulu Üyelerinin Seçimi, Ücret ve Huzur Hakkının Tespiti başlıklı 3 numaralı maddesinin görüşülmesi esnasında taraflarınca yönetim kurulu adaylığı için …’nın yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi yönünde önerge sunulduğunu, huzurdaki davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısının 5 numaralı gündem maddesiyle Yönetim Kurulu üyelerine Türk Ticaret Kanunu’nun 395. Ve 396. Maddeleri uyarınca izin verilmesi hususunun görüşüldüğünü ve oy çokluğuyla kabul edildiğini, somut olayda davalı şirketin yönetim kurulunda azınlık ortağı olan müvekkilinin temsil edilmemekte ve davalı şirketin halihazırda hakim ortaklar tarafından yönetilmekte olduğunu, müvekkili gibi azınlık ortaklarının yönetim kurulunun dışına atılmasının ve haklarını gasp edecek şekilde genel kurul kararlarının alınması suretiyle azınlığa ait müktesep hakların hali hazırda kullanılamaz hale getirildiğini, bu hususta davaya konu genel kurul toplantısında taraflarınca talep edilen özel denetçi atanması taleplerinin de reddedilmiş olması, yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma yetkisinin verilmesi halinde şirketin zarara uğrama ihtimalinin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koyduğunu, huzurdaki davaya konu genel kurul kararının 2 numaralı gündem maddesiyle şirket esas sözleşmesinin Şirketin Sermayesi başlıklı 6. Maddesinin tadiline karar verildiğini, müvekkilinin sahip olduğu hisselerin hangi pay grubuna ait olacağına dair düzenlemenin çağrı metnine eklenmemiş olduğundan çağrının usulüne uygun yapılmadığı gibi müvekkiline ait hisselerin yarısının B, yarısının C grubuna alınması suretiyle B grubu hisseler bakımından müvekkilinin paylarını halka arzı, hiçbir haklı, hukuki ve objektif kriter gözetilmeksizin genel kurulun onayına bırakıldığını, öncelikle davaya konu 22.09.2021 tarihli genel kurul kararının 2 numaralı gündem maddesi kapsamında şirket ana sözleşmesinin Şirketin Sermayesi başlıklı 6. maddesinin tadil edilmesiyle ilgili karar yönünden, halihazırda şirketin halka açılması ile ilgili sürecinin yürütülmekte olması, şirketin bu haliyle halkla açılması halinde azınlık hissedarı olan müvekkili açısından telafisi güç ve imkansız zararların ortaya çıkacak olması nedenleriyle ilgili kararın icrasının durdurulması yönünde ivedilikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 22.09.2021 tarihli genel kurul toplantısının; çağrının usulüne uygun yapılmamış olması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemiş olması nedenleriyle TTK’nın 446. maddesi kapsamında iptalini, 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Şirketin Sermayesi başlıklı 6.maddesinin tadiline ilişkin kararın, azınlığın müktesep haklarına, kanunun emredici hükümlerine, dürüstlük kuralı ve iyi niyet kaidelerine aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445.maddesi kapsamında iptalini, 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Yönetim Kurulu ve Süresi başlıklı 7.maddesinin tadiline ilişkin kararın, kanunun emredici hükümlerine aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445. Maddesi kapsamında iptalini, 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Karın Dağıtılması başlıklı 14. Maddesinin tadiline ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine ve eşitlik ilkesine aykırı olması ve bu aykırılık anonim ortaklığın temel yapısını bozacak şekilde sürekli nitelikte olması nedeniyle TTK’nın 447. Maddesi kapsamında butlanına; aynı zamanda kar payı dağıtım hakkının sakınılarak kullanılması ilkesine aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445. Maddesi uyarınca iptalini, yönetim kurulu üyesi …’nın azledilmesine ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine aykırılık sebebiyle TTK’nın 445.maddesi kapsamında iptalini, Yönetim Kurulu Üyelerinin Seçimi, Ücret Ve Huzur Haklarının Tespiti’’ başlıklı 3 numaralı gündem maddesi kapsamında azınlık hissedarı olarak tarafımızca yönetim kurulu üyeliğine aday olarak gösterilen kişilerin hiçbir haklı sebep gösterilmeksizin yönetim kuruluna seçilmemesine ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine aykırılık sebebiyle TTK’nın 445. Maddesi kapsamında iptalini, 4 numaralı gündem maddesiyle Yönetim Kurulu Üyelerine TTK’nın 395. Maddesi kapsamında izin verilmesine ilişkin kararın azınlık ile çoğunluk arasındaki menfaat dengesine, iyi niyet kaideleri ve dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle TTK’nın 445. Maddesi uyarınca iptalin, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde özetle; davaya konu 22.09.2021 tarihli genel kurul kararının 2 numaralı gündem maddesi kapsamında şirket ana sözleşmesinin Şirketin Sermayesi başlıklı 6. maddesinin tadil edilmesiyle ilgili karar yönünden, halihazırda şirketin halka açılması ile ilgili sürecinin yürütülmekte olması, şirketin bu haliyle halkla açılması halinde azınlıkta kalan taraf olan müvekkili açısından telafisi güç ve imkansız zararların ortaya çıkacak olması nedenleriyle ilgili kararın icrasının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 22.09.2021 tarihli genel kurul toplantısının çağrının usulüne uygun yapılmamış olması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemiş olması nedenleriyle TTK’nın 446. maddesi kapsamında iptaline, 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Şirketin Sermayesi başlıklı 6. maddesinin tadiline ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine, dürüstlük kuralı ve iyi niyet kaidelerine aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445.maddesi kapsamında iptaline, 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Yönetim Kurulu ve Süresi başlıklı 7. maddesinin tadiline ilişkin kararın, kanunun emredici hükümlerine aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445. Maddesi kapsamında iptaline, 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Karın Dağıtılması başlıklı 14. maddesinin tadiline ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine ve eşitlik ilkesine aykırı olması ve bu aykırılık anonim ortaklığın temel yapısını bozacak şekilde sürekli nitelikte olması nedeniyle TTK’nın 447. maddesi kapsamında butlanına, aynı zamanda kar payı dağıtım hakkının sakınılarak kullanılması ilkesine aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445. maddesi uyarınca iptaline, yönetim kurulu üyesi …’nın azledilmesine ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine aykırılık sebebiyle TTK’nın 445. maddesi kapsamında iptaline, Yönetim Kurulu Üyelerinin Seçimi, Ücret Ve Huzur Haklarının Tespiti başlıklı 3 numaralı gündem maddesi kapsamında yönetim kuruluna aday gösterme imtiyazı bulunan tarafımızca yönetim kurulu üyeliğine aday olarak gösterilen kişilerin hiçbir haklı sebep gösterilmeksizin yönetim kuruluna seçilmemesine ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine aykırılık sebebiyle TTK’nın 445. maddesi kapsamında iptaline, 4 numaralı gündem maddesiyle Yönetim Kurulu Üyelerine TTK’nın 395. Maddesi kapsamında izin verilmesine ilişkin kararın azınlık ile çoğunluk arasındaki menfaat dengesine, iyi niyet kaideleri ve dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle TTK’nın 445. maddesi uyarınca iptaline, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette %0,007 sermaye oranı ile azınlık hissedar konumunda olduğunu, davalı şirketin 22/09/2021 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını, çağrının usulüne uygun yapılmamış olduğunu, gündemin gereği gibi ilan edilmemiş olduğunu belirterek öncelikle bu nedenlerle 22/09/2021 tarihli genel kurul toplantısının TTK 446. maddesi kapsamında iptaline karar verilmesini, 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Şirketin Sermayesi başlıklı 6.maddesinin tadiline ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine, dürüstlük kuralı ve iyi niyet kaidelerine aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445.maddesi kapsamında iptaline, 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Yönetim Kurulu ve Süresi başlıklı 7.maddesinin tadiline ilişkin kararın, kanunun emredici hükümlerine aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445. maddesi kapsamında iptaline, 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Karın Dağıtılması başlıklı 14. Maddesinin tadiline ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine ve eşitlik ilkesine aykırı olması ve bu aykırılık anonim ortaklığın temel yapısını bozacak şekilde sürekli nitelikte olması nedeniyle TTK’nın 447. maddesi kapsamında butlanına; aynı zamanda kar payı dağıtım hakkının sakınılarak kullanılması ilkesine aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445. Maddesi uyarınca iptaline, Yönetim kurulu üyesi …’nın azledilmesine ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine aykırılık sebebiyle TTK’nın 445.maddesi kapsamında iptaline, Yönetim Kurulu Üyelerinin Seçimi, Ücret Ve Huzur Haklarının Tespiti başlıklı 3 numaralı gündem maddesi kapsamında yönetim kurulna aday gösterme imtiyazı bulunan yönetim kurulu üyeliğine aday olarak gösterilen kişilerin hiçbir haklı sebep gösterilmeksizin yönetim kuruluna seçilmemesine ilişkin kararın kanunun emredici hükümlerine aykırılık sebebiyle TTK’nın 445. maddesi kapsamında iptaline, 4 numaralı gündem maddesiyle Yönetim Kurulu Üyelerine TTK’nın 395. maddesi kapsamında izin verilmesine ilişkin kararın azınlık ile çoğunluk arasındaki menfaat dengesine, iyi niyet kaideleri ve dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle TTK’nın 445. Maddesi uyarınca iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili …’ün davalı şirkette hissedar konumunda olduğunu, davalı şirketin 22.09.2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının; 2 numaralı gündem maddesiyle, şirket esas sözleşmesinin Şirketin Sermayesi başlıklı 6. Maddesinin, Yönetim Kurulu ve Süresi başlıklı 7. Maddesinin, ”Karın Dağıtılması” başlıklı 14. Maddesinin, Yedek Akçe başlıklı 15.maddesinin değiştirilmesi, şirket esas sözleşmesine Şirketin Fesih ve Tasfiyesi başlıklı 20.maddenin eklenmesi, şirket esas sözleşmesinden Komiteler başlıklı 8/A maddesinin kaldırılmasına ilişkin tadil tasarısının, 3 numaralı gündem maddesiyle yönetim kurulu üyelerinin seçimi, ücret ve huzur haklarının tespiti hususunun, 4 numaralı gündem maddesiyle yönetim kurulu üyelerine Türk Ticaret Kanunu’nun 395. ve 396. maddeleri uyarınca izin verilmesi hususlarının görüşülüp genel kurulun onayına sunularak karara bağlanacağı belirtildiğini ancak mezkur genel kurul, genel kurul toplantısı çağrı kararının alındığı 23.08.2021 tarih ve 2021/22 sayılı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olması nedeniyle; 22.09.2021 tarihli genel kurul karar toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespit edilmesine karar verilmesi zarureti hasıl olduğunu, davaya konu genel kurul toplantısına çağrı kararının alındığı 23.08.2021 tarih ve 2021/22 sayılı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunu, huzurdaki davaya konu 22.09.2021 tarihli genel kurul toplantısına çağrı kararının, 23.08.2021 tarih ve 2021/22 sayılı yönetim kurulu kararı ile alındığını mezkur yönetim kurulu kararı, davalı şirket avukatı … tarafından TTK’nın 390/4. maddesi uyarınca elden dolaştırma yöntemi yerine geçmek üzere, karar ile aynı tarih olan 23.08.2021 tarihinde e-mail yoluyla şirket yönetim kurulu başkanı dahil 7 yönetim kurulu üyesine gönderildiğini, oysa yönetim kurulu kararının alındığı 23.08.2021 tarihinde şirketin yönetim kurulunun …-…-… -…, …,…,… ,… olmak üzere toplam 8 kişiden müteşekkil olduğunu, somut olayda ise, 3 numaralı ekte sunulan mail yazışmaları incelendiğinde de açıkça görüleceği üzere Av. …, [email protected] adresinden, 23 Ağustos 2021 saat 10:10’da, yukarıda bahsi geçen yönetim kurulu kararını içeren e-maili şirket yönetim kurulu başkanı …’na, başkan vekili … ile şirketin diğer 6 yönetim kurulu üyesinden, 5 adedini oluşturan …, …, …, … ve …’na göndermiş, emaili … e-mail zincirinde, yönetim kurulu üyelerinde … bulunmadığını, yönetim kurulu kararlarının elden dolaştırma yöntemi ile alınabilmesi için de TTK m. 390/4 uyarınca; Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir.” şeklinde düzenlendiğini, madde metninde açıkça ve emredici nitelikte ifade edildiği üzere, kurul üyelerinden birinin karar şeklinde yazılmış önerisini diğer tüm yönetim kurulu üyelerine göndermesi gerektiğini ayrıca öneriye yazılı onay alınmak yoluyla karar alma usulü acele olarak alınması gereken kararlar için tercih edildiğini , önerinin bazı üyelere sunulmaması ya da yazılı olmamasının bu usule göre karar almaya engel olduğunu, huzurdaki davaya konu 22.09.2021 tarihli genel kurul toplantısına çağrı kararının alındığı, ”karar şeklinde yazılmış öneri”nin tarihi 23.08.2021 olup; işbu elden dolaştırma usulüyle oluşturulan yasaya aykırı yönetim kurulu kararı davalı şirket avukatı … tarafından yönetim kurulu üyelerinden …’a 03.09.2021 tarihinde iletildiğini, karar şeklinde yazılmış önerinin, öneri tarihinden sonra yönetim kurulu üyesine iletilmesi durumunda TTK’nın 390/4.maddesi kapsamında usulüne uygun biçimde alınmış bir yönetim kurulu kararının varlığından söz edilemeyeceğinin açık olduğunu, zira öneri tarihinden sonra yapılmış bir iletimin söz konusu olduğu durumda iletilen belge artık ”karar şeklinde yazılmış öneri” değil; ancak ”alınmış karar” olarak değerlendirilebilecek olduğunu, özellikle davaya konu genel kurul çağrısının yapıldığı yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğu, bu çerçevede davaya konu genel kurul toplantısında alınan kararların da yokluk yaptırımıyla karşılaşacağı; yoklukla malul mezkur kararların icrasının durdurulması yönünde bir ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde davalı şirkette küçük hissedar konumunda olan müvekkilin vazgeçilmez ve müktesep haklarını zedeleyecek esas sözleşme tadilleri çerçevesinde halka açılacağı, bu durumun gerçekleşmesi halinde ise müvekkilin uğrayacağı zararların telafisinin imkansız olacağının sabit olduğunu mevcut durumda, paylarının tamamı C grubuna ait olan hissedarlar yalnızca şirketin yabancı yatırımcılarından müteşekkil olup; toplam 1.381.217.174-TL nominal değerdeki şirket hissesinin 317.679.950-TL nominal değerdeki hissesine sahip olan; üstelik işbu hisselerin tamamını hiçbir haklı, hukuki, objektif sebebe ve genel kurul kararına ihtiyaç olmaksızın halka arz edebilen yabancı yatırımcıların karşısında müvekkilinin menfaatlerinin ivedilikle korunmasında zorunluluk bulunduğunu somut olay bakımından koşulların tamamının vuku bulmuş olduğu gibi, ihtiyati tedbir kararı için aranan yaklaşık ispat koşulu da yerine getirildiğini de belirterek açıklanan tüm nedenler ile davaya konu 22.09.2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların, genel kurul çağrısının yoklukla malul bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde alınmış olması, bu durumun tek başına davaya konu 22.09.2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların da yoklukla malul olduğunun tespiti için yeterli olması, aynı zamanda yoklukla malul genel kurul toplantısının 2 numaralı gündem maddesi kapsamında alınan şirket ana sözleşmesinin ‘’Şirketin Sermayesi başlıklı 6. Maddesinin tadil edilmesiyle ilgili karar çerçevesinde davalı şirketin halka açılması halinde müvekkilin telafisi zor ve imkansız zararlara duçar olacak olması nedenleriyle, ilgili kararın icrasının durdurulması yönünde ivedilikle ihtiyati tedbir kararı verilmesine, 22.09.2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların tamamının yoklukla malul olduğunun tespitine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; karara bağlanan esas sözleşme değişiklikleri ile şirketin halka arz edilmesinin hem şirketin içerisinde bulunduğu mali ve finansal durum açısından gerekli ve zorunlu olduğunu, hem de davacıların taraf olduğu 8 Aralık 2016 tarihli ortaklık prensiplerine dair sözleşme çerçevesinde sözleşmesel bir taahhüt niteliğinde olduğunu, sözleşmenin 3.1 ve 3.2 maddeleri bir arada değerlendirildiğinde, Üründül ve Kurdoğlu’nun halka arz çerçevesinde hisse satışına hak kazanması için öncelikle Preferred Shareholders, yani yabancı hissedarların tüm hisselerini satmasının gerekmekte olduğunu, bu ön şart gerçekleşmediği müddetçe, davacının da dahil olduğu Üründül grubu hisselerinin halka arz edilemeyeceğini, davacının iptalini talep ettiği genel kurulun, şirketin devam eden halka arz sürecinde, yabancı hissedarların şirketteki hisselerinin A grubundan imtiyazsız C grubu hisseye dönüşmesi amacıyla yapıldığını, yine aynı genel kurulda davacı ve davalının dahil olduğu 32 adet hissedardan oluşan B grubu hisselerin eşit muameleye tabi tutularak B grubu hisselerin yarısının C grubu hisseye çevrildiğini, ancak davacı elinde tuttuğu hisseleri halka arz çerçevesinde henüz satış imkanına dahi sahip değilken, diğer bir deyişle sahip olduğu bir satış hakkı ve dolayısıyla uğradığı bir zarar ortada yokken, davacının hisselerini satış imkanına kavuşturacak halka arz sürecinin bir parçası olan olağanüstü genel kurulun iptalini talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, ayrıca davacı tarafça usulüne uygun yapılmış bir muhalefet şerhi bulunmadığını, davacı tarafça çağrının usulüne uygun yapılmadığı iddia edilmiş ise de vekilleri aracılığıyla toplantıya katılmış olduğundan iddianın dinlenemeyeceğini, kaldı ki gerçeği yansıtmadığını, zira yönetim kurulu kararının üye …’a da e-posta yolu ile gönderildiğini, hiçbir üyenin toplantı yapılması talepleri olduğuna dair bir beyanda bulunmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediği iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, genel kurulun onayına sunulan tadil tasarısının SPK ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanmış olduğunu, ayrıca pay gruplarının hangi pay sahiplerine ait olduğuna dair kısmın sözleşmenin sermayeye ilişkin maddesinde yer alması zorunluluğunun bulunmadığını, halka açılan şirketlerde genel uygulamanın da bu yönde olduğunu, zaten sözleşme 3. maddesi ile halka arz edilecek payların yarısının Üründül grubuna ait olduğunun kararlaştırılmış olduğunu, ayrıca kararda iptal sebebi olabilecek hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dosyalar yönünden tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaşamadıkları hususların; davalı şirketin 22/09/2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına yapılan çağrının ve ilanın usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, genel kurul toplantısında alınan gündemin 2. maddesinde ana sözleşmenin 6,7,14 ve 15 Md.lerinin değiştirilmesi kararı ve gündemin 3. Maddesinde yönetim kurulu üyelerinin seçimi kararının, gündemin 4. Maddesinde yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 Maddeleri ile yetki tanınması kararının butlanına veya iptaline karar verilip verilemeyeceği, kararların yasaya, sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı olup olmadıkları, davacıların bu davaya açmaya hakları bulunup bulunmadığı, muhalefet şerhlerinin uygun olarak verilip verilmediğinden ibaret olduğu görülmüştür.
…. ATM’nin … Esas, …. ATM’nin … Esas ve …. ATM’nin … Esas sayılı dosyalarının her ne kadar işbu Mahkememiz dosyasıyla birleştirilmesine rağmen dosyada bulunan derdestlik itirazının değerlendirilmesi için işbu dosyadan tefrik edildikleri, ayrı esaslara kaydedildikleri ve dava şartı yokluğundan derdestlik itirazının kabulü ile davaların reddine karar verilmiş olduğu görüldü.
DELİLLER;
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak asıl ve birleşen dosyalar davalısıhıh 22.09.2021 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı, hazirun cetveli, gündemin ve varsa davacıya ait muhalefet dilekçesinin onanmış örneğinin ve sicil kayıtları celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 02/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu 22.09.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının Çağrı Usulüne Uygunluk Bakımından Değerlendirilmesi neticesinde; Yönetim Kurulunun 2021-21 s. Toplantıya Çağrı Kararının geçerliği açısından yapılan değerlendirmede: Yönetim Kurulunun 2021-21 s. Toplantıya Çağrı Kararının geçerliği açısından yapılan değerlendirmede: Davalı şirket Yönetim kurulunun geçersizliği ileri sürülen 22.09.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısına çağrıya ilişkin 20.08.2021 tarihli ve 2021-21 sayılı kararı 8 üyeli kurulun 6 üyesinin imzası ile alındığı, ancak bu yönetim kurulunun nasıl toplandığı hususu açık olmadığı, 21 Ağustos 2021 tarihli mail ekinde yer alan 20 Ağustos 2020 tarihi atılmış ve üyelerin imzalaması gereken karar metninde son cümle bu toplantıdaki kararların TTK md. 390/4e istinaden oy çokluğu ile alındığı ibaresine yer verildiği, ve yine bu mailde YK üyelerine genel kurulu toplantıya çağrı kararının elden dolaştırma/onay alma – süretiyle alınacağı/alındığının duyurulduğu, bununla birlikte 17.11.2022 tarihinde mahkemede gerçekleştirilen incelemede davalı şirketin yönetim kurulu karar defterinin 2021-21 s. kararının noter tasdikli ıslak imzalı metninde bu son cümlenin tipeks ile üstünün kapatıldığının görüldüğü, davalı şirket tarafından fiziki bir toplantı yapıldığına ve üyelere Email dışında bir yöntemle örneğin SMS, telefon, fax veya whatsapp mesajı ile toplantı gün yer ve saati duryurulduğuna dair bir bilgi veya belge ibraz edilmediğinden çağrıya ilişkin kararın elden dolaştırma yöntemiyle alındığı kanaatine varıldığı, bu bağlamda yapılan incelemede önerinin 8 yönetim kurulu üyesinden 7ne toplantıya çağrı ilanının 27 Ağustos 2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilandan önce 8. Üyeye ise önerinin 3 Eylül 2021 tarihinde mail ile ulaştırıldığı, dolayısıyla henüz bir “karar”ın kurucu unsuru oluşmadan genel kurulu toplantıya çağrı ilanı yayımlanması nedeniyle davalı şirket genel kurulunu toplantıya çağıran yönetim kurulu kararının geçersiz olduğu, şirket genel kurulunun yetkisiz kimselerin çağrısı ile toplandığı ve buna bağlı olarak dava konusu olağanüstü genel kurul toplantısının da tümüyle yokluk ile malul olduğu, davalı şirketin halka açılması amacıyla esas sözleşme tadiline ilişkin olarak 22.09.2021 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul toplantısında gerçekleştirilmek istenen esas sözleşme değişikliklerine ilişkin olarak alınan 23.08.2021 tarih ve 2021/22 sayılı Yönetim Kurulu toplantısının geçerliği ve toplantıda alınan kararların ilgili mevzuata uygun olup olmadığı yönünde yapılan incelemede; önerinin oylanması suretiyle alınan bu yönetim kurulu kararında da 8 üyeden 7 sine önerinin mail yoluyla ulaştırıldığı, üyelere karar vermeleri için bir süre tanınmadığı, 8. Üyeye ise önerinin 2021/21 s. Karar ile aynı gün yani 3 Eylül tarihli şirket avukatının maili ekinde gönderildiği, ancak bu defa yukarıdaki vakıadan farklı olarak alınan bu yönetim kurulu kararının geçerli olduğu 2021-22 s. kararın genel kurulu toplantıya çağrı niteliğini haiz olmadığı, 2021-22 sayılı karar 21 Eylül 2021 tarihli olağanüstü genel kurulda görüşülecek deşme değişikliklerine ilişkin metinleri içerdiği, dolayısıyla önerinin dava dışı 8. Üyeye gönderildiği 3 Eylül 2021 tarihinde henüz gerçekleşmiş bir genel kurul toplantısı bulunmadığı 8 üyeden 6 sının olumlu oyunu içeren bu kararın oy çokluğuyla önerinin onaylanması suretiyle geçerli biçimde alındığı, mahkemece çağrının usulüne uygun yapıldığı kanaatine varılması ihtimalinde bu defa aşağıdaki hususların incelenmesi gerektiği, davalı Şirketin 21.09.2021 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların geçerliği bakımından genel kurul kararlarının geçerliği bakımından dava şartı olan muhalefet şerhi yönünden değerlendirmede; gündemin 2. maddesine toplam 6 alt başlıkta karar alındığı, bunlardan (i), (ü) ve (iü) Başlığı altında esas sözleşmenin 6. 7. ve 14. maddelerine ilişkin olarak davacı vekilinin söz alıp görüşlerini açıkladıktan sonra karara red oyu verdiğini ve muhalif kaldığını belirttiği akabinde oylama yapılarak kabul ve red oylarının tutanağa geçirildiği, aynı gündem maddesi altında yer alan (iv), (v) ve (vi) başlığı altında alınan kararlarda ise davacının red oyu kullandığı ancak muhalefet şerhi düşmediği, Davalı şirket her ne kadar bunun peşin muhalefet olduğunu karar alındıktan sonra davacının muhalefet etmediğini gündem maddesinin başında yapılan itirazların ve muhalif kalındığına dair beyan ile muhalefet şartının gerçekleşmediğini ileri sürmekteyse de somut olayda davacı gündem maddesine geçildikten sonra teklifin görüşülmesi esnasında o gündem maddesine muhalefetini ortaya koyduğunun görüldüğü, dolayısıyla daha gündem görüşülmeye geçilmeden verilmiş bir peşin muhalefetten bahsedilemeyeceği, müzakerelerin başlamasından sonra artık şerhin red oyundan önce mi yoksa sonra mı verildiğinin bir öneminin olmadığı, davacıların 2 nolu gündem maddesine ilişkin olarak (i), (üü) ve (iü) başlığı altında esas sözleşmenin 6. 7. ve 14. Maddelerine ilişkin red oyu vermeleri ve muhalefetlerini zapta – geçirtmelerinden anılan – kararın iptal tehdidi altında bulunduğunun açıkça anlaşıldığı ve dava şartının yerine getirildiği, diğer (iv), (v) ve (vi) başlığı altında alınan kararlarda ise davacıların red oyu kullandığı ancak muhalefet şerhi düşmediği bu durumda anılan kararların iptalini talep edemeyeceği iptal talebine konu Olağanüstü Genel Kurul Gündeminin ilgili mevzuata uygun ilan edilip edilmediği hususunda; gereği gibi ilan edilmemiş bir gündem maddesi pay sahibinin toplantıya katılma, genel kurulun iradesine etki etme ve kontrol haklarının ihlaline yol açabilecek nitelikte olmakla birlikte kararların butlanına değil iptal edilebilirliğine yol açacağı, çağrı usulüne aykırılıktan farklı olarak kararların tamamının değil, sadece gereği gibi ilan edilmeyen gündem maddesinin iptalinin söz konusu olduğu, Gündem maddesi gereği gibi ilan edilmemiş ancak pay sahibi buna rağmen toplantıya katılmışsa, salt gündemin gereği gibi ilan edilmemesine dayalı olarak iptal davası açamayacağı, gündemin gereği gibi ilan edilmediği durumlarda davacı toplantıya katılmış ise artık şekli aykırılık (gündemin gereği gibi ilan edilmemesi) değil, içerik bakımından aykırlığa dayanabileceği ve anılan gündem maddesinin kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılığını ileri sürebileceği, bunun içinse iptalini talep ettiği madde bakımından red oyu kullanıp muhalefetini zapta geçirtmiş olması gerektiği, davacının gereği gibi ilan edilmediğini ileri sürdüğü 2 nolu gündem maddesine red oyu verdiği ve muhalefet şerhini zapta geçirttiğinin görüldüğü, bununla birlikte gündem maddesinin gereği gibi ilan edilip edilmediği noktasında ilan edilen ve genel kurulda görüşülen gündem maddelerinin içerik bakımından büyük farklar göstermediği davacıların toplantıya katıldığı hususu da dikkate alındığında kararların bu yönden iptalini talep edemeyecekleri mahkemece muhalefet şerhi bakımından yukarda anılan görüşlerine katılınmadığı takdirde iptal davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiği, görüşlerine katılınmaması halinde ise bu defa kararların içerik bakımından değerlendirilmesi gerektiği, iptali talep edilen kararların içerik bakımından geçerli eğerlendirmelerin; davacıların geçerli muhalefet şerhlerinin bulunduğu, dava şartı yerine getirilmiş olan 2 nolu gündem maddesinde (i) sermaye, (ü) yönetim kurulu ve (üü) karın dağıtımı, 3 nolu gündem maddesinde davacının önerdiği adayın reddi ve 4 nolu gündem maddesinde yer alan 395 ve 396. maddelere istinaden işlem ve rekabet yasağının kaldırılması maddelerinin kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına uygun alınıp alınmadığının değerlendirilmesi gerektiği, yukarıda içerik bakımından iptale konu olabilecek bu maddeler açısında yapılan detaylı inceleme ve değerlendirmeler neticesinde anılan maddeler bakımından iptal edilebilirlik koşullarının gerçekleşmediği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;

Mahkememizin 2021/636 Esas sayılı dosyasında ve mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında ve mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyalarında davalı şirketin 22/09/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti veya 2,3 ve 4 nolu gündem maddelerinin iptali; mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı şirketin 22/09/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti istemiyle eldeki davalar açılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
Hukukî işlem, bir veya birden çok kişinin hukuk düzeninin öngördüğü sınırlar içinde gerektiğinde diğer unsurlarla birlikte hukukî sonuçlar doğurmaya yönelik irade açıklamasından oluşan hukukî bir olgudur. İrade açıklamasının yönelmiş olduğu hukukî sonuç, bir hakkın veya hukukî ilişkinin kurulmasından, değiştirilmesinden, devredilmesinden veya ortadan kaldırılmasından ibaret olabilir. Bir hukukî işlemin meydana gelmesi, hüküm ve sonuçlarını doğurabilmesi, birden çok kişinin irade beyanına bağlı ise bu hukukî işlemlere iki veya çok taraflı hukukî işlem denir. Çok taraflı hukukî işlemler, sözleşme ve karar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Karar, aynı gruba dâhil kişilerin ortak bir iş veya amaca ilişkin olarak başkana yöneltilmiş irade beyanıdır. Dolayısıyla hukukî işlemlerin hükümsüzlük hâlleri “karar” için de geçerlidir. Dolayısıyla karar şeklindeki bir hukukî işlemin hükümsüz olması, onun yöneldiği hukukî sonucu gerçekleştirme gücünün olmadığı anlamına gelmektedir.
Sermaye şirketlerinde genel kurul kararlarının doğrudan veya dolaylı etkilerini gösterebilmeleri her şeyden önce hukuk kurallarına aykırı bulunmamalarına, hukuken mevcut ve geçerli olmalarına bağlıdır. Kararların mevcudiyet ve geçerlilik şartları, kanun koyucu tarafından şirketin, azınlığın, şirket alacaklılarının ve müstakbel pay sahiplerinin hak ve çıkarları ile kamu düzeninin diğer gerekleri göz önünde bulundurulmak suretiyle çeşitli kanun hükümleriyle tespit edilmiştir. Meydana gelişi veya içeriği bakımından bu hükümlere ve bunların ışığında düzenlenmiş olan şirket esas sözleşmesine aykırı bulunan kararlar hukuken hükümsüz olurlar. Genel kurul kararlarında bu hükümsüzlük, ihlâl edilen hukuk kuralının niteliğine göre iptal edilebilirlik, butlan veya yokluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Genel kurul kararlarının hükümsüzlük hâllerinden iptal edilebilirlik anonim şirketlere yönelik olarak somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 445. ( 6762 sayılı TTK’nın 381.) maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 622. ( 6762 sayılı TTK’nın 536.) maddesi yollamasıyla anonim şirket genel kurul kararlarının iptali hakkındaki hükümlerin limited şirket için de uygulanması gerekecektir. 6102 sayılı TTK’nın 445. (6762 sayılı TTK’nın 381.) maddesi gereğince kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açılabilecektir. İptal davasına konu bir genel kurul kararı, şekil veya içeriği bakımından sakat olsa bile iptaline dair hüküm kesinleşinceye kadar geçerli bir karar olarak kabul edilir. Süresinde ve usulüne uygun olarak açılan bir iptal davasında verilen iptal kararı kesinleşirse, bu karar geçmişe etkili olarak hüküm doğurur. Kararın alınmasından itibaren üç ay içinde dava açılmazsa veya açılan dava reddedilirse söz konusu aykırılık ve bu nedenle kararın iptal edilebilirliği artık ileri sürülemez.
Genel kurul kararlarının hükümsüzlük hâllerinden butlan, 6762 sayılı TTK’da ayrıca düzenlenmemişti. Ancak 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde düzenlenen butlan yaptırımı, genel kurul karalarının butlanı hakkında da uygulanmaktaydı. Bu itibarla emredici hukuk kurallarına, ahlaka aykırı veya imkânsız olan genel kurul kararları da batıl sayılmaktadı. Öte yandan 6102 TTK’nın 447. maddesi ile genel kurul kararlarının butlanı açıkça düzenlenmiştir. Buna göre genel kurulun, özellikle; pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran; pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran; anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. 6102 sayılı TTK’nın 447. maddesinde genel bir düzenleme yapılmamış, sadece örnek niteliğinde butlan sebepleri sayılmakla yetinilmiştir. Dolayısıyla 6102 sayılı TTK’nın 447. maddesinde sayılmayan durumlarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uygulanacak; emredici hukuk kurallarına, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan genel kurul kararları da batıl sayılacaktır.
Batıl bir hukukî işlem, unsurları itibariyle şeklen ve fiilen mevcut olmakla birlikte, konusu ve içeriği bakımından amaçlanan hukukî hüküm ve sonuçları daha başlangıçtan itibaren kesin olarak hükümsüzdür. Bu kesin hükümsüzlük kural olarak düzeltilemez nitelikte olup hukukî yararı bulunan herkes tarafından bir süre ile sınırlı olmaksızın ileri sürülebilir. Mahkemeye sunulmuş olan olaylardan anlaşılmak koşuluyla hâkim tarafından res’en göz önünde tutulur.
Genel kurul kararlarının hükümsüzlük hâllerinden olan yokluk, ne 6762 sayılı TTK’da ne de 6102 sayılı TTK’da düzenlenmemiştir. Yokluk yaptırımının kanunlarda düzenlenmemiş olması, yokluk yaptırımının hukukî işlem niteliğinde olan genel kurul kararları hakkında uygulanamayacağı anlamına gelmemektedir. Bir hukukî işlem, meydana gelişi bakımından emredici hukuk kurallarına aykırı ise o işlem yok hükmündedir. Meydana gelişe ilişkin olan emredici hukuk kuralları, hukukî işlemin unsurlarını oluşturan, onun mevcudiyet şartlarını belirleyen kurucu-şekli nitelikteki hükümlerdir. İçeriğe ilişkin emredici hukuk kurallarına aykırılık hâlinde butlan söz konusu olup hukukî işlem şeklen mevcut olmakla birlikte konusu ve içeriği bakımından amaçlanan hüküm ve sonuçları, daha başlangıçtan itibaren hiç kimseye karşı meydana gelmez. Kurucu-şekli nitelikteki emredici hukuk kurallara aykırılık hâlinde ise yokluk söz konusu olup kurucu unsurların veya kanuni şeklin eksikliği sebebiyle hukukî işlem şeklen meydana gelememektedir. Dolayısıyla butlanda hukukî işlemin meydana gelmesi için gerekli olan içerik unsurları vardır; fakat hukuk düzeni bu içerik bakımından amaçlanan sonuçların meydana gelmesini kesinlikle reddetmektedir. Yoklukta ise hukukî işlem için gerekli olan içerik şekli bakımdan dahi meydana gelmiş değildir (Tekinay, S. Sulhi/Akman, Servet/Burcuoğlu, Haluk/Altop, Atilla: Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 1993, s. 378).
Görüldüğü üzere yokluk ve butlan arasında, sebepleri yönünden bir farklılık olmakla birlikte ayrıca bu iki kavrama bağlanan hukukî sonuçlar da, sınırlı da olsa, farklıdır. Bu farklardan birisi hukukî tahvil müessesesidir. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir sonuç bağlanması mümkün değilken şeklen mevcut ancak batıl olan hukukî işleme hukukî tahvil yoluyla bir hukukî sonuç bağlanması mümkündür. Yokluk ile butlan arasındaki en önemli fark ise TMK’nin 2. maddesi gereğince hakkın kötüye kullanılması yasağı bağlamında ortaya çıkar. Butlan durumunda şekli anlamda bir genel kurul kararı mevcut olduğundan bu kararı ve butlan sebeplerini bilen bir kişinin aradan uzun bir süre geçtikten sonra dava veya itiraz yoluyla genel kurul kararının butlanına dayanması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olabilir. Hâkim butlanın ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı veya hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığını her olayda re’sen ve ahval ve şartların heyeti umumiyesini göz önünde tutarak serbestçe takdir edecektir (Moroğlu, Erdoğan: Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2017, s. 194). Oysa yokluk durumunda, ortada şekli bakımdan dahi bir genel kurul kararı bulunmadığından bunun yokluğunun tespit edilmesinin istenmesi hiçbir şekilde hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilemeyecektir (Moroğlu, s. 37).
Yokluğun bir hukukî işlemin kurucu unsurlarındaki eksikliği ifade etmesinden hareketle genel kurul kararlarının yokluğunun tespitine karar verilmesi için öncelikle kurucu unsurlarının neler olduğunun belirlenmesi gerekir. Genel kurul kararlarının kurucu unsurları “genel kurul” ve “karar”dır. Dolayısıyla bir genel kurul, kanunun öngördüğü kurucu-şekli emredici hükümlerine aykırı bir şekilde toplanmış veya kanunun öngördüğü kurucu-şekli emredici hükümlerine aykırı bir şekilde karar almışsa, alınan bu karar yoklukla maluldür. Örneğin usulüne uygun çağrı yapılmadan toplanan genel kurullarda alınan kararlar, toplantı ve karar nisaplarına riayet edilmeksizin alınan kararlar, Bakanlık temsilcisinin bulunması gerektiği hâllerde temsilci olmaksızın gerçekleştirilen toplantılarda alınan kararlar, hakkında hiç oylama yapılmadığı hâlde yapılmış gibi gösterilen kararlar kurucu-şekli unsurları eksik olduğundan yoklukla malul kararlardır.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ve birleşen dosyalar davacı vekilleri tarafından öncelikle davalı şirketin 22/09/2021 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların çağrının usulüne uygun yapılmamış olması nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespiti isteminde bulunulmuş olup esas sözleşmede değiştirilmesi için toplantıya çağrıda uyulması gereken ilan usulüne uyulmadığı, halka açılma amaçlı esas sözleşme tadiline ilişkin 23/08/2021 tarih 2021/22 sayılı yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespiti talebi ile …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında açılan davanın derdest olduğu, yönetim kurulu karar tebliğinin usulüne uygun olmadığı, genel kurul toplantısında çağrının usulüne uygun olmayıp genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespiti, terditli olarak 2,3 ve 4 nolu maddelerin iptali isteminde bulunulmuştur.
Dosya kapsamında yapılan incelemede celp edilen mahkeme dosyalarından ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …sayılı dosyasında özel denetçi tayini talepli davanın kısmen kabulüne karar verildiği; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyasında davanın kabulü ile; davalı … … A.Ş.’nin 23/08/2021 tarihli 2021/22 sayılı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verildiği görülmüştür.
Genel kurul kararlarının yokluğu, bir kararın meydana gelmesi için kanunun öngördüğü unsur ve şartların hiçbirisinin mevcut olmaması durumunda gerçekleşen sakatlık halidir. Geçerli bir genel kurul toplantısından bahsedebilmek için davalı şirket yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağrı kararının geçerli olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Yönetim kurulu kararı geçersiz ise, kararın doğabilmesi için uyulması gerekli bulunan kurucu ve şekli nitelikte emredici hukuk kurallarına aykırılık söz konusu olacak ve davalı şirket genel kurulu yokluk müeyyidesi ile karşı karşıya kalacaktır. Mahkememizce denetime elverişli ve yeterli teknik incelemeyi içerdiği anlaşıldığından hükme esas alınan bilirkişi raporunda bahsedildiği üzere …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı ilamına konu olan 2021/22 sayılı yönetim kurulu kararının toplantıya çağrıya ilişkin bir karar olmadığı, kararın 4.gündem maddesinde yer alan ekli esas sözleşme tadili konusunda kurum onayı alındıktan sonra onaylı esas sözleşme tadil metninin genel kurulun onayına sunulmasına ilişkin bir karar olduğu, genel kurul toplantısına çağrı niteliğinde olmadığı ancak genel kurul toplantısının kurucu şartı olan yönetim kurulu kararının 2021/21 sayılı yönetim kurulu kararı olduğu, bu kararın da elden dolaştırma yöntemi ile alındığı, şirket yönetim kurulu tarafından öneri yoluyla alınan 2021/21 sayılı yönetim kurulu kararının incelenmesinde üyelere kararı imzalamaları için bir süre verilmediği, kararın 8 yönetim kurulu üyesinden 7’sine gönderilip 6’sı tarafından imzalandığı, kalan 1 üyeye metnin 03/09/2021 tarihinde ulaştırıldığı, esasen bu tarihe kadar ortada bir karar olduğundan bahsedilemeyeceği, zira önerinin karara dönüşmesinin ancak çağrı metninin tüm üyelere ulaşması ve varsa verilen sürenin, süre tanınmamışsa makul bir sürenin geçmesi ile mümkün olacağı somut olayda 03/09/2021 tarihine kadar yani 8.üyeye bu öneri ulaştırılıncaya kadar bir kararın oluştuğundan bahsedilemeyeceği, bu kararda genel kurul toplantısına çağrı ilanı yapılmış olup ilanın 27/08/2021 tarihinde Ticaret Sicil gazetesinde yayınlandığı, yani henüz elden dolaştırma yöntemi ile karar almanın koşulu olan bütün üyelere önerinin sunulmasına ilişkin emredici düzenlemenin koşulu gerçekleşmeden kararın kurucu unsuru oluşmadan genel kurulu toplantıya çağrı ilanının yayınlandığı bu nedenle şirket genel kurulunu toplantıya çağıran yönetim kurulu kararı geçersiz olduğundan genel kurulun yetkisiz kimselerin çağrısı ile toplandığı ve buna bağlı olarak dava konusu olağanüstü genel kurul toplantısının yoklukla malul olduğu tespit edilmiştir. … Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi’nin 2019/1930 Esas 2022/560 Karar sayılı ilamı da “yok hükmündeki yönetim kurulu kararı ile toplanan genel kurulun da kurucu unsurlarından birisi eksik olması sebebiyle yok hükmünde olduğunun kabulü gerekecektir, ayrıca toplantı yapılmasına ilişkin karar dışında yönetim kurulu tarafından yapılan çağrı da yok hükmünde olacağından bu bakımımdan da genel kurul toplantısı kurucu unsurlarından birisi eksik olarak toplanmış ve bu sebeple yok hükmünde olacaktır.” şeklinde olup somut olay yönünden de yönetim kurulunda yapılan çağrı yok hükmünde olacağından asıl davanın ve mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …, mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ile mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyaları yönünden davanın kabulü ile davalı …A.Ş.’nin 22/09/2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, davanın ve birleşen davaların kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın ve mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …, mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ile mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyaları yönünden davanın kabulü ile davalı …A.Ş.’nin 22/09/2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine,
2-Asıl dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 59,30TL harçtan mahsubu ile eksik 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 59,30TL harçtan mahsubu ile eksik 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 59,30TL harçtan mahsubu ile eksik 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 59,30TL harçtan mahsubu ile eksik 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Asıl dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
7-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine,
8-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak asıl davacı …’e verilmesine,
9-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak asıl davacı …’e verilmesine,
10-Asıl dava yönünden davacı tarafından dava açılarken yatırılan toplam 127,10TL (59,30TL BVH,8,50 TL VSH, 59,30TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
11-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden davacı tarafından dava açılarken yatırılan toplam 127,10TL (59,30TL BVH,8,50 TL VSH, 59,30TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
12-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden davacı tarafından dava açılarken yatırılan toplam 127,10TL (59,30TL BVH,8,50 TL VSH, 59,30TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
13-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden davacı tarafından dava açılarken yatırılan toplam 127,10TL (59,30TL BVH,8,50 TL VSH, 59,30TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
14-Asıl ve birleşen dosyalar yönünden yargılama aşamasında yapılan toplam 36.669,30 TL (tebliğler ve posta, bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
15-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı ve birleşen dosya davacıları vekillerinin ile Davalı ve birleşen dosya davalıları vekillerinin yüzüne;6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2023

Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır