Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/63 E. 2021/232 K. 12.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2021/63
KARAR NO: 2021/232

DAVA:tazminat
DAVA TARİHİ:28/07/2016
KARAR TARİHİ:12/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müteveffa … ile … Bankası A.Ş arasında … Şubesi nezdinde 11.05.2012 tarihinde 10.000,00 TL bedelli bireysel kredi sözleşmesi akdedildiğini ve bu kredinin güvence altına alınması maksadı ile aynı tarihte davalı … … A.Ş ile … poliçe numaralı 11.500,00 TL teminat bedelli hayat sigortası sözleşmesi imzalandığını, Müteveffa …’nın 19/07/2012 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak kalan eşi ve çocuklarının davalıya müracaat ile teminatın ödenmesini talep ettiklerini ancak davalı şirket tarafından müteveffanın kredi kullanım tarihinden önce kanser hastası olması gerekçesi ile teminatın ödenmesini reddettiğini, bu nedenlerle davacının 11.500,00 TL alacağının tespiti ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı yandan tahsili, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş ile müvekkili şirket arasında imzalanan … Sigortası kapsamında rizikonun gerçekleşmesi halinde birinci derecede hak sahibi olduğunu, birinci derece hak sahibinin sigortanın vefat anındaki kredi borcu, bu borca ait faiz ve yasal masraflarını geçmemek kaydıyla … A.Ş olduğunun kabul edildiğini, davacılar murisi … , müvekkili şirket ile … A.Ş arasında imzalanan sözleşme uyarınca sigorta kapsamına alındığını, sigortalı … tarafından imzalanan … sertifikasında kanser hastalığının teminat dışı olduğunu, sigortanın murisi tarafından 11/05/2012 tarihinde kullanılan tüketici kredisi sonrası sözleşme kapsamında 15/11/2012-03/04/2012 dönemine ilişkin 11.500-TL bedelli teminat üzerinden sigorta sertifikası düzenlendiğini, muris sigortalının 19/07/2012 tarihinde vefatı sonrası banka tarafından 23/07/2012 tarihinde vefat ihbarında bulunulduğunu, vefat ihbarına ilişkin belgeler incelendiğinde sigortalı …’nın sigorta sertifikasının düzenlendiği tarihten yaklaşık 2 ay sonra 19/07/2012 tarihinde kanser hastalığı sonucu vefat ettiğinin ölüm belgesinden anlaşıldığının, davacılar vekili tarafından 08/10/2012 tarihli ihtarname ile tazminat talebinde bulunulmuş ise de, bu talepte kanser hastalığının sigorta öncesinde mevcut ve sabit olması ve kanser hastalığının sigorta sözleşmesi ile teminat kapsamında olmaması nedeni ile reddedildiğini, bu nedenlerle davanın husumet yönünden reddini, alacak isteminin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davacıların murisi … ile davalı sigorta şirketi arasında … Bankası … Şubesinden çekilen bireysel kredi sözleşmesini güvence altına almak maksadıyla. 11.500TL teminat bedeli Hayat Sigorta Sözleşmesinin imzalandığı, …’nın vefatından sonra kanser hastası olması gerekçe gösterilerek yapılan başvurunun reddedilmiş olduğu, davacıların Hayat Sigorta Sözleşmesi kapsamındaki teminat bedelini rücuen tahsilini talep edilip edemeyeceklerin ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
… Bankası A.Ş. … Şubesine müzekkere yazılarak 11/05/2012 tarihli tüketici kredisine ait sözleşmenin ve aynı tarihli sigorta poliçesinin aslı gibidir örnekleri celp edilmiştir.
… Devlet Hastanesine müzekkere yazılarak 26/04/2012 tarihli … faturaya ait tedavi evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce davanın 09/05/2017 tarihinde reddine karar verilmiş olup, kararın davacı vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 2020/73 Esas 2020/318 Karar sayılı 14/12/2020 tarihli kararı ” 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir. Davacılar, davalı sigorta şirketi ile hayat sigorta sözleşmesi imzalayan murisin mirasçılarıdır. Somut olayda uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup dava 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, 28/07/2016 tarihinde açılmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır. (Yargıtay 11.H.D., 10.10.2016 T., 2016/7590 E., 2016/7972 K.) Dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, bu davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğu” gerekçeleriyle kaldırılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, muris tarafından çekilen krediye bağlı olarak miras bırakanı ile davalı arasında düzenlenen “Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Poliçesi” kapsamında poliçe teminatının tahsili istemine ilişkindir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Davacılar, davalı sigorta şirketi ile hayat sigorta sözleşmesi imzalayan murisin mirasçılarıdır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2020/73 Esas 2020/318 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi; somut olayda uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup dava 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, 28/07/2016 tarihinde açılmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır. (Yargıtay 11.H.D., 10.10.2016 T., 2016/7590 E., 2016/7972 K.). Bu durumda, Mahkememizce, dava şartı (görev) eksikliği sebebiyle HMK m.114/1-c ve HMK m.115/2 uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE; HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE;
2-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli … NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra taleple bulunulması halinde mahkememizce davacının açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331 maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır