Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/56 E. 2023/41 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/56
KARAR NO :2023/41

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:22/01/2021
KARAR TARİHİ:19/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin toplamda 750.000 TL sermayeye tekabül eden her biri 1,00TL nominal değerde toplam 750.000 adet payı bulunduğunu, davacı …’ın davalı şirket nezdinde 28.500 TL sermayeye tekabül eden 28.500 adet payı bulunduğunu, kalan payın 712.000 adedinin …’ya ve 9.500 adedinin ise …’nın eşi …’ya ait olduğunu, şirket yönetim kurulunun tek üye olan …’dan oluştuğunu, dolayısıyla şirketin çoğunluk pay sahibinin … ve eşi tarafından yönetildiğini, davalı şirketin 23.10.2020 tarihinde yapılan 2019 yılı genel kurul toplantı gündeminde yer alın 3.,4.,5.,7. ve 8. gündem maddelerine ilişkin kararların TTK’nın 445.maddesi gereğince kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduklarından iptal edilmelerine karar verilmesini, davalı şirketin çoğunluk pay sahibi … ve paysahibi yönetim kurulu üyesi eşi …’nın benzer yönden kararlar almaya, davalı şirketin ve azınlık pay sahibi müvekkilinin menfaatini hiçe sayarak hareket etmeye ısrarla devam ettiklerini, 2019 hesap dönemine ait yıllık faaliyet raporunun tasdik edilmesine ilişkin gündemin 3.maddesinde alınan kararın yasaya ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, şirketlerin yıllık faaliyet raporunun asgari içeriğinin belirlenmesi hakkında yönetmeliğin 4.maddesi uyarınca yıllık faaliyet raporunun şirketin ilgili hesap dönemine ait iş ve işlemlerin akışını, her yönüyle finansal durumunu, şirketin ilgili hesap dönemine ait iş ve işlemlerinin akışını, her yönüyle finansal durumunu, şirketin hak ve yararını da gözetecek şekilde, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtacağını, yıllık faaliyet raporunda yanıltıcı, abartılı ve yanlış kanaat uyandırıcı gerçeğe aykırı ifadelere yer verilmediğini, yönetim organının yıllık faaliyet raporunu ortakların şirketin faaliyetleri hakkında her türlü bilgiye tam ve doğru bir şeklide ulaşmasını sağlayacak ayrıntıda hazırladığını, davalı şirket tarafından genel kurula sunulan faaliyet raporunun bu nitelikleri haiz olmadığından iptalinin gerektiğini, finansal tablonun tasdikine ilişkin gündemin 4.maddesinde alınan kararın yasaya ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bir şirketin finansal tablolarının dürüst resim ilkesine uygun olması gerektiğini, şirketin finansal durumunu, finansal performansını ve nakit akışını gerçeğe uygun olarak sunması gerektiğini, davalı şirketin 01.01.2019 – 31.12.2019 hesap dönemi bilanço ve kar zarar hesaplarının incelendiğinde işletme aidatı olarak kasa hesabında 95.926,27 TL gibi yüksek bir rakamın bulunduğunu, toplantıda bu husus sorulduğunda yönetim kurulu başkanı …’nın bu paranın şirketin ihtiyaçları için kendi şahsi hesabından şirket hesabına konulduğunu, tutarın kasa hesabına 2018 yılında intikal ettirildiğini ve 2019 yılına aktarıldığını, taraflarınca yıl içinde kasa hesabında dönen paranın toplamının ne kadar olduğu sorulduğunda ise; şirket kasasında 2019 yılında dönen toplam hareketin yaklaşık 3.000 TL civarında olduğunu ve şirketin kargo, taksi, günlük ihtiyaçlar gibi çeşitli küçük giderlerini içerdiği cevabının verildiğini, bahsi geçen 3.000 TL’nin bir şirket için normal bir harcama tutarı olduğunu, kasa hesabında yer alan yüklü miktarın, şirketin hangi ihtiyaçları için kasada tuttuğunun anlaşılamadığını, ayrıca 2018 yılında kasa mevcudunun 92.414,00 TL iken bu tutarın 2019 yılında devrettiğini, 2020 yılına aynı kasanın 96.226,27 TL olarak devrettiğini, her ne kadar yönetim kurulu başkanı …’nın kasada yer alan tutarın 2018 yılında davalı şirketten alacağının 221,78 TL olduğunun görüldüğünü, kasa hesabında yer alan bu tutarın neden bir banka hesabında değerlendirilmediğinin ise şirketin tüm alanlarında bilgili ve tecrübeli olduğunu iddia eden yönetim kurulu başkanı açısından tartışılması gereken bir husus olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin gündemin 5.maddesinde alınan kararın yasaya ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, genel kurul toplantı gündeminin 5.maddesinde yönetim kurulu üyesi …’nın ibrasının oydan yoksun olan eşi …’nın çoğunluk oyları ile karara bağlandığını, yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretin belirlenmesine ilişkin gündemin 7.maddesinde alınan kararın kanun ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, genel kurul gündeminin 7.maddesinde yönetim kurulu başkanı …’ya aylık net 25 bin TL, yıllık net 300 bin TL huzur hakkı ücreti ödenmesinin kararlaştırıldığını, toplam brüt rakamın daha yüksek olacağını, …’nın eşi …’ya ait payların iş bu kararın alınmasına etkili olduğunu, …’ya ait payların TTK’nın 436/1.maddesi uyarınca oydan yoksun olduğunu, eşler arasında ekonomik birlik olduğunu, çıkarlarının da aynı doğrultuda olacağını, bu bağlamda yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretin belirlenmesinin kişisel nitelikte bir iş olduğunun açık olduğunu, açıklanan nedenlerle yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretin belirlenmesine ilişkin kararda TTK’nın 436/1.maddesinde öngörülen oydan yoksunluk kuralına aykırı davranıldığından kararın iptalinin gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma yasağı (TTK m.395) ile şirketle rekabet etme yasağının (TTK m.396) kaldırılmasına ilişkin gündemin 8.maddesinde alınan kararın yasaya ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, genel kurul toplantı gündeminin iptali talep edilen 8.maddesine ilişkin alınan karar ile yönetim kurulu başkanı …’ya şirketle işlem yapma ve şirketle rekabet etme izinleri verildiğini, davacı müvekkilinin 23.10.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısına katıldığını, gündemin 3.,4.,5.,7. Ve 8.gündem maddelerine ilişkin olarak alınan kararlara olumsuz oy kullandığını ve muhalefetini genel kurul tutanağına şerh ettirdiğini, ayrıca ilgili gündem maddeleri bakımından oydan yoksun sayılması gerekirken oylamaya katılan …’ya ait oyların kararların alınmasında etkili olduğunu ve kararların olumlu yönde çıkmasını sağladığını, böylelikle genel kurul kararlarının iptali için TTK’nın 445 ve 446.maddelerinde öngörülen tüm şartlar gerçekleşmiş olduğundan ilgili gündem maddelerine ilişkin olarak alınan kararların iptalini talep ettiklerini, yönetim kurulu üyesinin TTK’nın 395.ve 396.maddelerindeki faaliyetlerine bir önceki genel kurulda verilen izinlerin davalı şirketin zarar etmesine neden olduğunu, 23.10.2020 tarihinde yapılan 2019 yılı genel kurul toplantısında yine aynı konuya ilişkin alınan kararda, TTK’nin 436/1 maddesine aykırı olarak … tarafından kullanılan oylar sonucu yönetim kurulu üyesinin benzer işlemlerine izin verilmiş olmasının halihazırda zarar etmekte olan şirketin daha fazla zarar etmesine neden olacağından zararın artmasının önlenmesi için bu kararın icrasının durdurulmasını, genel kurul toplantı gündeminin 7.maddesinde alınan karar uyarınca yönetim kurulu başkanı … için aylık 25.000 TL huzur hakkı ücreti belirlendiğini, huzura aykırı olarak alınan karar uyarınca yönetim kurulu üyesine aylık ödemeler yapılmasının şirket zararının artmasına neden olacağından bu kararın icrasının da ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını, davalı …’nin 23.10.2020 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 3.,4.,5.,7.,ve8.gündem maddelerine ilişkin olarak kararların açıkça yasa ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeni ile TTK’nın 445.maddesi gereğince iptal edilmelerini, mahkeme tarafından karar verilinceye kadar şirket menfaatlerinin korunması ve şirketin halihazırda görmekte olduğu zararın artmasının ve mevcut kararın icrasının şirketi maruz bırakabileceği risklerin önlenmesi bakımından 7.ve8.gündem maddelerinde alınan kararların uygulanmasının durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından 2015 faaliyet faaliyet yılı genel kurul kararlarının iptaline ilişkin …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya ile ikame edilen davada mahkemenin yönetim kurulu üyesinin ibrasına ilişkin 5 nolu karar ile yönetim kurulu üyesine ödenecek huzur hakkının belirlenmesine ilişkin 7 nolu kararın iptali taleplerini reddettiğini, söz konusu kararın 20.01.2021 tarihinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından onandığını, kararın kesinleştiğini, bunun yanı sıra davacı tarafından müvekkili şirketin 2016 faaliyet yılı genel kurulunda alınan muhtelif kararların iptaline ilişkin İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/7 Esas sayılı dosya ile ikame edilen davada mahkemenin yıllık faaliyet raporunun müzakeresine ilişkin 3 nolu kararın finansal tabloların müzakeresine ilişkin 4 nolu kararın ve yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 nolu kararın iptali talebini reddettiğini, davacı tarafın müvekkili şirket nezdinde %3,8 gibi çok düşük bir oranda pay sahibi olmakla birlikte sürekli bir şekilde alınan genel kurul kararlarının iptalini talep ettiklerini, davaya konu genel kurul kararlarının kanuna, esasa sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun bir şekilde alındığından haksız bir şekilde ikame edilen iş bu davanın reddinin gerektiğini, genel kurul tutanağından da görüleceği üzere 3 numaralı gündem maddesi kapsamında yıllık faaliyet raporlarının müzakere edilmiş olup buna ilişkin bir oylama yapılmadığını, bu bakımdan ortada iptali mümkün bir karardan bahsedilemeyeceğini, davacının bilgi alma hakkını açıkça kötüye kullandığını, çünkü yıllık faaliyet raporunda bu türden bir bilgi alma hakkının açıkça kötüye kullanmadığını, çünkü yıllık faaliyet raporunda bu türdün bir bilginin yer almamasının davacının bilgilendirmesi anlamında bir eksiklik yaratmadığını, finansal tabloların onaylanmasına ilişkin 4 nolu ara kararın hukuka uygun olduğunu, finansal tabloların onanmasına ilişkin kararın ancak bu tabloların doğruluk ve açıklık ilkelerine muhasebe standartlarına aykırılığı ve tutarsızlığı halinde söz konusu olabileceğini, bilancoda yer alan bir kalemin veya bazı kalemlerin yüksek tutarlı olduğunun pay sahiplerince tartışılmasının iptal sebebi olmadığını, iptalin ancak bu rakamların yanlık ve tutarsız olması halinde söz konusu olabileceğini, oysa somut olayda böyle bir yanlışlık veya tutarsızlık olmadığını, yönetim kurulu üyesinin ibrasına ilişkin 5 nolu kararın geçerli olduğunu, kanun koyucunun ibra oylamasında sadece yönetim kurulu üyeliği yapan kişilere ve şirket yönetimine katılan kişilere oy kullanma yasağı getirdiğini ve ibrayı şahsi bir iş olarak değil korpatif bir iş olarak nitelendirdiğini, huzur hakkına ilişkin 7 nolu kararın kanuna esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olduğunu, davacının huzur hakkının belirlenmesine ilişkin 7 nolu genel kurul kararına yönelik itirazlarının da haksız olduğunu, yönetim kurulu üyesinin şirketle işlem yapma ve rekabet etme yasaklarının kaldırılmasına ilişkin 8 nolu kararın hukuka uygun olduğunu, anonim ortaklıklarda yönetim kurulu üyesinin şirketle işlem yapması ve rekabet etmesinin genel kurulun onayına tabi olduğunu, davacının 8 nolu genel kurul kararına ilişkin olarak bu kararın kendisine şirketle işlem yapma izni verilen yönetim kurulu üyesi …’nın eşi …’nın oylarıyla bu izne mazhar kılınmasının hukuka aykırı olarak nitelendirdiğini, davacının yönetim kurulu üyesi …’nın davalı şirkete danışmanlık hizmeti vermek üzere genel kurulun davacıya izin vermesinin hem sunulan danışmanlık hizmetinin içeriği yönünden hem de bu iznin verilmesinde yönetici …’nın eşinin oyunun etkili olmasından bahisle hukuka aykırı olduğunu ileri sürdüklerini, müvekkili şirketin 23.10.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3,4,5,7, ve 8 nolu kararların iptaline ilişkin davanın reddini, davacı tarafın 23.10.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan 7 ve 8 numaralı kararlarının icrasının durdurulmasına dair ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; 23.10.2020 tarihli 2019 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 3-4-5-7-8 nolu kararların iptal edilip edilmeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı şirketin 23/10/2020 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, gündemin ve varsa davacıya ait muhalefet dilekçesi celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 15/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; genel kurulun 3.numaralı kararı bakımından yıllık faaliyet raporunun tasdikine ilişkin kararın iptalini gerektirir bir durum bulunmadığı, genel kurulun 4.numaralı kararı bakımından finansal tabloların kanuna uygun düzenlendiği ve tasdik edilmesine ilişkin kararın iptalinin gerekmediği, genel kurulun 5.numaralı kararı bakımından izah edilen görüş farklılığı çerçevesinde nihai takdirin mahkemeye ait olmak üzere yönetim kurulu üyesinni eşi olan dava dışı ortağın dava konusu karar bakımından oydan yoksun olduğunun söylenemeyeceği ve kararın iptalini gerektirir bir durum olmadığı, genel kurulun 7.numaralı karar bakımından huzur hakkı ödenmesine ilişkin dava konusu kararın belirlenen mali hakkın üyenin şirkete harcamış olduğu mesai ve şirketin mali durumu ile orantılı olmaması sebebiyle kanuna ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu ve iptalinin gerektiği, genel kurulun 8.numaralı kararı bakımından yönetim kurulu üyesinin eşinin dava dışı ortağın dava konusu karar bakımından oydan yoksun olduğu ve kararın nisap bakımından kanuna aykırı olması sebebiyle iptalinin gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 30/06/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; kök rapor safahatında ayrıntılarıyla açıklandığı üzere kök bilirkişi heyet raporuna yönelik itiraz ve beyanların yapılan inceleme, tespit ve varılan sonucu değiştirecek nitelik taşımadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
Hukukî işlem, bir veya birden çok kişinin hukuk düzeninin öngördüğü sınırlar içinde gerektiğinde diğer unsurlarla birlikte hukukî sonuçlar doğurmaya yönelik irade açıklamasından oluşan hukukî bir olgudur. İrade açıklamasının yönelmiş olduğu hukukî sonuç, bir hakkın veya hukukî ilişkinin kurulmasından, değiştirilmesinden, devredilmesinden veya ortadan kaldırılmasından ibaret olabilir. Bir hukukî işlemin meydana gelmesi, hüküm ve sonuçlarını doğurabilmesi, birden çok kişinin irade beyanına bağlı ise bu hukukî işlemlere iki veya çok taraflı hukukî işlem denir. Çok taraflı hukukî işlemler, sözleşme ve karar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Karar, aynı gruba dâhil kişilerin ortak bir iş veya amaca ilişkin olarak başkana yöneltilmiş irade beyanıdır. Dolayısıyla hukukî işlemlerin hükümsüzlük hâlleri “karar” için de geçerlidir. Dolayısıyla karar şeklindeki bir hukukî işlemin hükümsüz olması, onun yöneldiği hukukî sonucu gerçekleştirme gücünün olmadığı anlamına gelmektedir.
Sermaye şirketlerinde genel kurul kararlarının doğrudan veya dolaylı etkilerini gösterebilmeleri her şeyden önce hukuk kurallarına aykırı bulunmamalarına, hukuken mevcut ve geçerli olmalarına bağlıdır. Kararların mevcudiyet ve geçerlilik şartları, kanun koyucu tarafından şirketin, azınlığın, şirket alacaklılarının ve müstakbel pay sahiplerinin hak ve çıkarları ile kamu düzeninin diğer gerekleri göz önünde bulundurulmak suretiyle çeşitli kanun hükümleriyle tespit edilmiştir. Meydana gelişi veya içeriği bakımından bu hükümlere ve bunların ışığında düzenlenmiş olan şirket esas sözleşmesine aykırı bulunan kararlar hukuken hükümsüz olurlar. Genel kurul kararlarında bu hükümsüzlük, ihlâl edilen hukuk kuralının niteliğine göre iptal edilebilirlik, butlan veya yokluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Genel kurul kararlarının hükümsüzlük hâllerinden iptal edilebilirlik anonim şirketlere yönelik olarak somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 445. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.6102 sayılı TTK’nın 445. maddesi gereğince kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açılabilecektir. İptal davasına konu bir genel kurul kararı, şekil veya içeriği bakımından sakat olsa bile iptaline dair hüküm kesinleşinceye kadar geçerli bir karar olarak kabul edilir. Süresinde ve usulüne uygun olarak açılan bir iptal davasında verilen iptal kararı kesinleşirse, bu karar geçmişe etkili olarak hüküm doğurur. Kararın alınmasından itibaren üç ay içinde dava açılmazsa veya açılan dava reddedilirse söz konusu aykırılık ve bu nedenle kararın iptal edilebilirliği artık ileri sürülemez.
Somut olay yönünden; iptali talep edilen genel kurul kararının 23/10/2020 tarihli olduğu, davanın 22/01/2021 tarihinde 3 aylık yasal süre içeresinde şirket merkezinin bulunduğu yer olan mahkememizde açıldığı anlaşılmıştır.
Davaya konu edilen 21/10/2020 tarihli genel kurulun 3.maddesinin “yıllık faaliyet raporunun okunması, müzakere edilmesi ve oylanmasına” ilişkin olduğu, yaptırılan ve denetime elverişli olup yeterli teknik incelemeyi içerdiğinden hükme esas alınan bilirkişi raporunda; yıllık faaliyet raporu sunumunun Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlendiği, bu karara ilişkin hukuka aykırı bir husus tespit edilemediği belirtilmiş olup, bu madde yönünden talebin reddine karar verilmiştir. Genel kurulun 4.maddesi “2019 yılı bilanço, kar ve zarar hesaplarının okunması, müzakeresi ve oylanmasına ” ilişkin olup, yaptırılan bilirkişi incelemesinde bilanço ve kar zarar hesaplarına yansımayan bir borç alacak ilişkisi veya başka bir hukuka aykırılık tespit edilmediği bildirilmiştir. Finansal tabloların mevzuata ve finansal raporlama standartlarına uygun olarak hazırlandığı anlaşıldığından bu talep yönünden de davanın reddine karar verilmiştir. Yine iptal talebine konu edilen genel kurulun 5.maddesi “yönetim kurulu üyelerinin ibrasına” ilişkin olup kararın yönetim kurulu üyesi …’nın eşi …’nın olumlu oylarıyla alındığı, …’nın TTK 436 gereği oydan yoksun olduğu iddiasına dayalı olarak iptali istenmiştir.
Davacının talebine ilişkin yasal düzenleme oydan yoksunluk başlığı ile düzenlenmiş olup şu şekildedir: TTK 436 maddenin 1.fıkrasında, pay sahibi, kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyeti altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz, 2 fıkrasında da, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. Madde metninden de anlaşılacağı üzere yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oydan yoksunluk durumu; yönetim kurulu üyeleri ve yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler açısından öngörülmüştür. Talebe konu kararda oy kullanan … davalı şirketin yönetim kurulu üyesi veya imza yetkilisi değildir. Yönetim kurulu üyesi olan pay sahibinin ibra edilmesi, bu üye ile şirket arasında kişisel nitelikte bir iş olmadığından dava dışı ortak …’nın oydan yoksun kabul edilmesi mümkün olmadığından kararın iptali talebinin reddine karar verilmiştir.
23/10/2020 tarihli genel kurulun iptali talep edilen 7.maddesi yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretin belirlenmesine ilişkin olup yaptırılan bilirkişi incelemesinde ücret politikasının belirlenmesinde öncelikle şirketin mali durumunun göz önüne alınması gerektiği, menfaatler dengesi korunarak yöneticilerin ücret hakkı ile ortakların kar payı hakkının dengelenmesinin gerektiği, aksinin örtülü kazanç aktarımı yolu ile şirketin mal varlığının azalmasına yol açacağı belirlenen mali hakkın üyenin şirkete harcamış olduğu mesai ve şirketin mali durumu ile orantılı olmaması sebebi ile kanuna ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu tespit edilen bilirkişi raporuna itibarla söz konusu karar yönünden talebin kabulü ile kararın iptaline hükmedilmiştir.
İptali talep edilen genel kurulun 8.maddesi yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma yasağı ile şirketle rekabet etme yasağı uyarınca izin verilmesine ilişkin olup genel kurulda yasakların kaldırılmasına ilişkin alınan bu karar kişisel menfaat çatışması doğurduğundan ve oydan yoksunluk hallerinden biri olarak kabul edilmesi gerektiğinden somut olay yönünden ilgili kararın yönetim kurulu üyesinin eşi dava dışı ortak …’nın olumlu oyu ile alındığı, …’nın oydan yoksun olduğu bu sebeple karar nisabı bakımından kararın kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından kararın iptaline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM /Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
1-Davalı …’nin 23/10/2020 tarihli Genel Kurulu toplantısının 3, 4 ve 5 nolu gündem maddelerine ilişkin kararların iptaline yönelik talebin reddine,
2-Davalı …’nin 23/10/2020 tarihli Genel Kurulu toplantısının 7 ve 8 nolu gündem maddelerine ilişkin kararların iptaline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu karar harcının, peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile eksik 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına;
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 127,10 TL (59,30 TL BVH, 8,50 VSH, 59,30 TL Peşin Harç) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 3.530,60 TL (330,60 Tebliğler ve postalar, 3.200,00TL bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.412,24 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kabul edilen talep üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen talep üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider ve delil avanslarının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2023

Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır