Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/531 E. 2021/693 K. 12.08.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/381
KARAR NO:2021/479

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :30/04/2018
KARAR TARİHİ:09/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 31/01/2014 tarihinde davalı şirketin personelinin taşınmasına ilişkin taşıma sözleşmesi imzalandığı, taşıma işi sona erdiği halde taşıma hizmeti karşılığı olan faturaların davacı şirkete ödenmediği, bunun üzerine davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı! davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itiraz neticesinde takibin durdurulduğu öne sürülerek itirazın iptaline, alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında takip konusu borcu doğuracak nitelikte ticari ilişki olmadığı, davalı şirkete herhangi bir fatura tebliği yapılmadığı, davacı taraf ile bir taşıma sözleşmesi ve protokolü imzalanmadığı, dayanak olarak gösterilen sözleşme üzerindeki imzanın davalı şirket temsilcilerine ait olmadığı, davacının cari hesap içerisinde takip konusu gösterdiği faturaların davalı şirkete tebliğ edilmediği öne sürülerek davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmektedir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 16/10/2019 tarihli ara karar ile davalı vekilince cevap dilekçesindeki imzaya itirazı doğrultusunda sözleşme aslını, sözleşme tarihi ve öncesine ait ıslak imzaların bulunduğu belgelerin kurum ve kuruluşları bildirmek ve müvekkili şirket yetkilisini imza örneklerini alınmak üzere mahkememiz kaleminde hazır etmek üzere süre verilmişse de davalı vekili verilen süre içerisinde herhangi bir beyanda bulunmamış, sözleşme aslını ibraz etmemiş ve müvekkili şirket yetkilisini mahkememiz kaleminde belirtilen gün ve saatte hazır etmemiştir.
Mahkememizce 11/03/2020 tarihli ara karar ile tarafların iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
20/07/2020 tarihli raporunda bilirkişi; Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yukarıda yap dan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucunda, davacı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu, belirlenen inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını sunmayan davalı tarafın yerinde inceleme yapılmasına ilişkin bir talebi de dosya muhteviyatında bulunmadığından davalı şirket ticari defter ve kayıtlarının incelenemediği, dava konusu icra takibinin dayanağı, ilki 28/02/2017 tarihinde, sonuncusu ise 09/08/2017 tarihinde düzenlenen 7 adet faturanın davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, dava konusu icra takibinin dayanağı faturaların tamamının e-fatura olarak düzenlenmiş olup ilgili sistem üzerinden davalı şirkete iletildiği; ilgili faturalara itirazda bulunulduğuna dair bir davalı beyanı dosya içeriğinde bulunmamakla birlikte herhangi bir itirazda bulunulmuş veya fatura bedelleri ödenmiş ise ispat yükünün davalı taraf üzerinde olduğu, 22/08/2017 takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 104.117,16 TL asıl alacak ve 1.245,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 105.362,36 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Alınan bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmiş, mahkememizce 20/01/2021 tarihli ara karar ile davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarının tek tek değerlendirilerek çelişkilerin giderilmesi amacıyla ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
04/02/2021 tarihli ek raporunda bilirkişi; Kök rapordaki görüşün değiştirilmesini gerektirecek bir husus bulunmadığı, 22/08/2017 takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 104.117,16 TL asıl alacak ve 1.245,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 105.362,36 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın toplam 115.470,43 TL ve toplam 3.407,90 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 118.787,33 TL alacağın ve asıl alacağa yıllık %9,75 reeskont faizi yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesi nedeniyle verilen hizmet için düzenlenen faturalardan kaynaklı alacaklı olunduğu iddiasıla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Ayrıca bu durum HMK 222/5’te taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı şeklinde ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
11/03/2020 tarihli celsenin 2. nolu ara kararında İddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına HMK 220/5 ihtaratında bulunulduğu, yerinde inceleme gününde taraf ticari defterlerinin hazır edilmelerinin belirtildiği bu hususun hazır bulunan davacı ve davalı vekiline ihtar edildiği, davalı vekilince yerinde inceleme günü ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği 20/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtilmiş olup , davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı herhangi beyan ve itiraz sunulmadığı,davalı tarafın HMK mad. 222’ye göre defter ibrazından kaçınmış sayıldığı görülmektedir.
Davacı vekilinin itirazlar husunda değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi icelemesine karar verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan kök ve ek bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır.
Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Usulüne uygun denetime elverişlli bilirkişi incelemesinnde davacı ve davalı şirketin uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılımış olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla HMK M.222 VE 6102 s. TTK M.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır, davacı yan cari hesap alacağını talep etmiş, buna ilişkin olarak delil listesinde sunulan e-faturaların tebliğ edildiği, davalı tarafça faturalara itiraz edilmediği ve iade edildiğine dair bir savunmanın takibe itiraz dilekçesinde de ileri sürülmediği, taraflar arasında taşımacılık ilişkisinin bulunduğu ve yapılan mali hesaplamalara göre davacının 104.117,16TL asıl alacak ve 1.245,20TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 105.362,36TL alacağını kanıtladığı, tarafların her iki tarafının da tacir olması nedeniyle 3095 S.K. Gereğince yıllık %9,75 takip talebindeki gibi reeskont avans faizi işletilerek, açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 104.117,16 TL asıl alacak ve 1.245,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 105.362,36 TL üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 reeskont avans faizi işletilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 20.823,43 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 7.197,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.527,00 TL harcın mahsubu ile eksik 5.669,38 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 13.959,42 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken yapılan toplam 1.569,02 TL ( 1.527,92 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH ) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.191,00 TL ( 850,00 TL BK, 261,00 TL Müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin, davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.056,40 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır