Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/505 E. 2022/393 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/505
KARAR NO :2022/393

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:27/07/2021
KARAR TARİHİ:14/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tek kullanımlık gıda kapları, plastik bardak, tabak, çatal vs. ve ambalaj işleri ile uğraştığını, davalı şirketin ise gıda sektöründe yer almakta olup …(…) Adliyesi’ nde kafe/restoran işletmesi bulunduğunu, taraflar arasında süre gelen bir ticari alışveriş bulunmakta olup 23.11.2020 tarihli … seri numaralı 18.857,90 TL bedelli fatura 24.11.2020 tarihli … seri numaralı 10.594,04 TL bedelli, 26.11.2020 tarihli … seri numaralı 177,00 TL TL bedelli, 30.11.2020 tarihli … seri numaralı 3.202,15 TL bedelli, 01.12.2020 tarihli … seri numaralı 1.298,00 TL bedelli, 01.12.2020 tarihli … seri numaralı 2.796,60 TL bedelli, 07.12.2020 tarihli … seri numaralı 11.918,40 TL bedelli, 10.12.2020 tarihli … seri numaralı 4.020,16 TL bedelli, 15.12.2020 tarihli … seri numaralı 1.345,20 TL bedelli, 15.12.2020 tarihli … seri numaralı 9.483,40 TL bedelli, 21.12.2020 tarihli … seri numaralı 8.027,28 TL bedelli, 22.12.2020 tarihli … seri numaralı 2.265,60 TL bedelli, 22.02.2021 tarihli … seri numaralı 3.115,20 TL bedelli faturalarda yer aldığı üzere, davalının talep ettiği malların (gıda paketleme, servis vs. malzemeleri) davalıya tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, davalı tarafından talep edilen malzemeler davalıya teslim edildiğini, elektronik olarak faturaları düzenlediğini ve davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafından müvekkiline kısım kısım ödemeler yapılmışsa da borcun tamamının ödenmediğini, davalı tarafından yapılan ödemelerin; 11.12.2020 tarihinde 59,00-TL, 11.12.2020 tarihinde 113,00-TL, 08.01.2021 tarihinde 15.000,00-TL, ve 24.02.2021 tarihinde 5.000,00-TL olmak üzere toplamda 20.172,00-TL olup davalı tarafından başkaca bir ödeme yapılmadığını, bu sebeple davalının müvekkiline işlemiş faiz hariç olmak üzere cari hesap ekstresinde 56.928,93-TL toplam borcu bulunduğunu, gelinen aşamada, davalıya gerek sözlü gerekse yazılı olarak bildirimde bulunulmuş ise de davalının borcunu ödememekte ısrar ettiğini, bu sebeple davalı borçlu aleyhine, …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile ilamsız takibe girişildiğini ve davalı borçluya gönderilen ödeme emrinin 07/06/2021 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiğini, ödeme emrinin tebliği akabinde davalı borçlu vekili tarafından 14/06/2021 tarihinde, borca (asıl alacak, faiz ve diğer tüm ferilerine) itiraz edildiğini, davalı borçlunun itirazının, hukuki dayanaktan yoksun, tamamen zaman kazanmaya ve ödemeyi mümkün olduğunca geciktirmeye yönelik ve kötü niyetli olmakla, haksız hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptalini talep etme gereği görüldüğünü, sonuç olarak, tacir olan davalı-borçlunun almış olduğu malların bedelini ödemeyerek temerrüde düştüğünü ve bunun üzerine icra takibi yapılması zorunluluğu doğduğunu, davalının takibe konu borcunu ödememiş olmasına rağmen, bilerek borçlu olmadığı yönünde beyanda bulunmakta ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, bu sebeple, davalının kötü niyetle itiraz ettiği borç doğumu anında likit olduğundan alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tespit edilecek oranda icra inkar tazminatına hükmedilmesini, haksız itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesini, re’sen dikkate alınacak sebepler ve fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasındaki takibe yapılan haksız itirazın iptalini ve takibin devamını, itirazın haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesin, her türlü yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yan, her ne kadar malın tesliminin gerçekleştiğini iddia etse de dava dilekçesi ekinde teslime ilişkin bir delil sunamadığını, davacının, öncelikle delil listesinde de gösterdiği ancak teslime ilişkin dosyaya sunmadığı delillerin celbi için kesin süre verilmesini, Yargıtayın yerleşik içtihatları ve doktrine göre; dosyaya sunulan faturaların elektronik ortamda düzenlendiğinin anlaşıldığı, faturaların düzenlenmiş olması, müvekkiline tebliğ edildiği anlamına gelmeyeceği gibi, davacı yanın yine delil listesinde göstermesine rağmen, alacağı konu faturaların, müvekkili şirkete tebliğ edildiğine dair de delil sunmadığını, davacıya bu hususta da kesin süre verilmesini, teslim alınan malların bedelinin davacıya ödendiğini, nitekim, davacının da müvekkili şirket tarafından 20.172,00 TL ödemeyi açıkça kabul ettiğini, kaldı ki, gerek malların, gerekse faturaların teslim alınmış olmasının tek başına müvekkili şirketi borç altına sokmayacağını, zira faturaların kim tarafından teslim alındığı, şirketteki hangi yetkili tarafından imzalandığı, gerçekten imzalanıp imzalanmadığının da belli olmadığını, faturaların irsaliyeli olmadığını, davacının bu delile de dayanmadığını, davacının iddia ettiği alacağa ilişkin taraflar arasında böyle bir sözleşme veya cari hesap sözleşmesi de olmadığını, davacının faiz talebinin de kabulünün mümkün olmadığını, zira davacı, alacağının vadesini de ortaya koyan delil sunmadığı gibi, taraflar arasında faiz anlaşması da bulunmadığını, kaldı ki, davacının, bahsi geçen alacak nedeniyle faiz talep edebilmesi için, müvekkili şirketi hangi miktar alacak üzerinden ve hangi tarihte temerrüde düşürdüğünü ispatlamak zorunda olduğunu, buna dair iddiasını da delillendirmeyen davacının asıl alacağa ilişkin faiz ve fer’ ilerine de itiraz ettiklerinden davanın reddini talep ettiklerini, davacının alacağının muaccel olmadığını, davacının, müvekkili şirket ile hangi vade ile çalışmak üzere anlaştığını ispatlamak durumunda olduğunu, bu nedenle davacı, alacağın muaccel hale geldiğini ispatlayamadığından, zamansız açılan takip ve davanın reddini, davacının tüm bu nedenlerle tazminata mahkum edilmesini talep ettiklerini, davacının, yazışma ve kamera kayıtlarından delil listesinde bahsetmekte ise de, bu hususta da delil ibraz etmediğini, celbi için kesin süre verilmesini, müvekkiline gönderilen arabuluculuk tutanağından müvekkili şirket, adli tatil nedeniyle ve kısa çalışmadan kaynaklı olarak kısıtlı faaliyette bulunmakta olduğundan haberdar olamadığını, arabuluculuk tutanağının kime ve ne zaman tebliğ edildiğine ilişkin ilgili belgelerin de celbini, ayrıca, arabuluculuk tutanağının usule uygun tanzim edilmediğini, tutanakta yazmasına rağmen müvekkili şirketin hangi telefondan arandığı ve ulaşılamadığı hususları tutanakta belirtilmediğini tutanakta müvekkiline ait hiçbir telefon bilgisi yer almadığını, bu nedenle usule uygun olarak yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan arabuluculuk toplantısının açılan davanın dava şartı yokluğundan usul yönünden reddini talep ettiklerini, taraflar arasındaki ihtilafın giderilmesi bakımından bu husustaki talep haklarını da saklı tuttuklarını, bu nedenlerle, davacının, delil listesinde gösterdiği tüm delillerin celbi için davacıya kesin süre verilmesini, öncelikle usulüne uygun davet koşullarını taşımayan arabuluculuk tutanağı nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddini, aksi halde ispatlanamayan davanın esas yönünden reddi ile davacının % 20′ den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, malların teslim edilip edilmediği, davacı tarafından başlatılan icra takibine davalının itirazının haklı olup olmadığı, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde dava konusu; malzeme teslim fişleri, teslime dair kamera kayıt ve belgeleri, faturalar ve cari hesap dökümü Mahkeme dosyasına sunulmuştur.
…. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak… Esas sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
Şişli Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davalının 2020 yılı Ekim ayından 2021 Mart ayına kadar olan BA-BS formları celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 28/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının incelenen yasal ticari defterlerinin TTK ve VUK’nın ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun esaslarda tutuldukları, açılış kapanışlarının kanuni sürelerinde yapılmış onaylı oldukları ve sahipleri lehine delil olma niteliklerinde olduklarının tespit edildiği, davalının yasal ticari defterlerinin ise 01.04.2022 günü mahkeme kaleminde yapılan ticari defter incelemesinde gelinmediği ve yerinde inceleme talebinde de bulunulmadığı nedenleriyle davalının ticari defterlerinin incelemelerinin yapılmadığı, davacı … Ltd. Şti.’nin davalı … … Yemek San. Tic. A.Ş’den cari hesaba dayalı 56.928,93TL alacağı bulunduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun süreye bağlanmış borç başlıklı 90 nolu maddesinde; ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç doğum anında muaccel olur ifadesinin olduğu, incelenen dosya kapsamında ödeme vadesine dair herhangi bir sözleşme bulunmadığı ve Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3 maddesinde belirtilen ihtar şekillerinden herhangi birisi ile keşide edilmiş bir ihtarname bulunmadığından davalının temerrüde düşürülmediği, bu nedenle davacının işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı, taraflar tacir olduklarından 3095/2 sayılı yasaya istinaden davacının, davalıdan olan 5 6.928,93TL tutarlı asıl alacağına 22.04.2021 takip tarihinden itibaren başlamak üzere %16,75 ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taraf, davalıya gıda paketleme ve servis malzemeleri satıldığını ve teslim edildiğini, davalının kısmi ödeme yaptığını, bakiye alacak için başlatılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf ise teslim edilen malların bedellerinin ödendiğini, teslim edilmeyen mallara yönelik borcu kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davaya konu …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası celp edilerek incelendiğinde; davacı/alacaklı tarafından, davalı/borçlu aleyhine, faturalar dayanak yapılarak, 56.928,93TL asıl alacak + 3.854,52TL işlemiş faiz olmak üzere 60.783,45TL alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibi olduğu, davalı/borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava, fatura alacağına dayalı başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
İcra dosyasında takibe itirazın süresinde yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
İcra dosyası, takibe konu faturalar, her iki tarafın bağlı bulunduğu vergi dairelerinden BA ve BS formları celp ve ibraz edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi ara kararı kurulmuş, davalı taraf usulüne uygun ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen inceleme gün ve saatinde hazır olmamış, ödemeye dair bilgi ve belge sunmamıştır.
6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Davacı defterlerinin bu maddeye uygun şekilde tutulduğu anlaşılmakla davacı defterlerinin kendisi lehine delil hükmünde olduğu kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmıştır.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir.
Davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olduğu, birbirini teyit ettiği, davacının takip ve dava konusu faturasının e-fatura kapsamında düzenlendiği, davacı tarafın ticari defterlerindeki cari hesap dökümüne göre davalı taraftan 56.928,93TL alacaklı göründüğü, davacının 2020 BS formlarının incelenmesinde; 63.706,00TL tutarlı beyanda bulunduğu , davacı beyanının, davalının mükellefi olduğu vergi dairesinden celp edilen form BA beyanları ile örtüştüğü anlaşılmıştır.
Davaya konu faturalarda malların teslim alındığına dair isim ve imza olduğundan davalının malların teslim edilmediğinde dair beyanına itibar edilmemiştir.
Her ne kadar davacı taraf, icra takibinde işlemiş faiz talep etmiş ise de; davalı borçlunun, icra takibinden önce davacı tarafından temerrüte düşürülmesi söz konusu değildir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesinin 2 ila 8. fıkraları arasında ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, borçlunun temerrüde düşme şartları ve temerrüdün sonuçları bakımından genel hükümlerden ayrılan düzenlemeler yapılmıştır. Düzenlemelerin uygulama alanı ikinci fıkrasında belirtilmiş olup, ticari işletmeler arasındaki mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerle sınırlıdır.
TTK 1530/2 maddesi, “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirlenen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.” şeklindedir.
TTK nun 1530.maddesi; yalnızca mal ve hizmet tedariki amacıyla akdedilen sözleşmelerde, mal veya hizmet karşılığı ödenecek bedelde temerrüde düşüldüğü durumda ve iki ticari işletme arasında akdedilen sözleşmeler bakımından uygulanır. TTK. m. 1530 borcunu zamanında ödemeyen borçlunun ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşmesi ve faize hak kazanmasını öngörür. Ancak; TTK’nın 1530. maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup, satış sözleşmelerine uygulanmaz. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117. maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. (Yargıtay 19 HD. 2017/3266-2018/4228 E-K sayılı ilamı)
Somut olayda, faturaya dayalı alacak yönünden takip öncesinde bir temerrüt uyarısının bulunmadığı sabittir. Davacının takip tarihi itibariyle tespit edilen 56.928,93TL asıl alacağı bulunduğu, bu alacak miktarı üzerinden takibe itirazın yerinde olmadığı ve iptali gerektiği, takipten önce temerrüt ispatlanamadığından işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-…. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile; takibin 56.928,93TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesap olunan 3.888,82TL harçtan peşin alınan 734,11TL’nin mahsubu ile eksik 3.154,71TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 801,91TL (59,30TL BH, 734,11TL PH, 8,50TL VSH, ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 1.117,00TL (900,00TL bilirkişi ücreti, 217,00TL posta ve müzekkere masrafı, ) yargılama masrafının davanın kabul red oranına göre takdiren 1.046,17TL’sinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE;
6-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan DUYGU TUFAN’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.236,30TL’nin davalıdan, 83,70TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 8.200,76TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.854,52TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
8-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır