Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/493 E. 2023/383 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/493
KARAR NO:2023/383

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:13/07/2021
KARAR TARİHİ:25/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirketin, dava dışı … marka ve … ticaret unvanlı Fransa menşeili firmayla, davalılar vasıtasıyla ticari ilişki kurduğunu ve uzun zaman bu firmaya ürün satışı yaptığını, bu ticari ilişkiye aracılık eden davalılar ile davacı müvekkili şirket arasında Garantörlük Sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmenin ilgili hükümleri gereği davalıların … (…) … firması ile olan ticari ilişki kapsamında garantör ve kefil sıfatıyla sorumluluk üstlendiklerini, 2019 yılına kadar sorunsuz şekilde ilerleyen ticari ilişkilerin dava dışı … … firmasının mali ve ekonomik açıdan zor duruma düşmesi ile bozulduğunu ve hem fatura alacaklarını ödenmemeye başladığını, hem de üretim için sipariş edilen ve onaylanan kumaş ve aksesuar gibi malzemelerin siparişleri teyit edilmeyerek, bu ürünlerin alındıkları tarihten beri atıl olarak kalmalarına neden olunduğunu, gerek … gerekse davalılar tarafından bugüne kadar ödenmeyen; 22/01/2020 tarihli … sayılı €45,666.25 bedelli fatura, 21/02/2020 tarihli … sayılı €51,675.00 bedelli fatura, numune sevkiyatı için düzenlenen … sayılı €194.40 bedelli fatura, numune sevkiyatı için düzenlenen … sayılı €170 bedelli fatura nedeniyle toplam 97.705,65 Euro fatura alacağının tahsili ile onay üzerine satın alınan ancak ilgili firma tarafından kullanımından vazgeçilen kumaş ve aksesuar bedeli olarak şimdilik 10.000,00 Euro (Toplam sipariş bedeli €111,697.66 olmakla davalılardan talep edilebilecek toplam maddi zararın bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenecek olması nedeniyle belirsiz alacak davası olarak) maddi zararın davalılardan tahsili için işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, … firmasının, 15/05/2020 tarihi itibariyle ödemeleri durdurduğunu ve 29/05/2020 tarihi itibariyle iflasını ilan ettiğini, bu nedenle ilgili firmaya kesilen fatura ödemesinin alınamadığı gibi firma onayı ile alınan kumaş ve aksesuarların da kullanımının mümkün olmadığını, atıl hale geldiğini, fatura borcu ile birlikte doğan maddi zararın tanzimi için garantör ve şahsi kefil sıfatı ile davalılara … 1. Noterliği’nin 04/01/2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini ve işbu ihtarnamenin her iki davalıya da 06/01/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarname içeriğinde açık rakam ve tevdi yeri bildirildiği halde ödeme yapılmadığını, davalıların üstlenmiş oldukları sorumlulukların gereğini ifa etmekten kaçındıklarını, akabinde davalılar tarafından keşide edilen …. Noterliği’nin 13/01/2021 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde önce mevcut sözleşmeyi inkar ederek sorumlu olmadıklarının belirtildiğini, devamında ise iflas sürecinde müvekkili şirket ile yapılan yazışmalardan, görüşmelerden bahsedilerek devam eden ticari ilişkinin varlığının tartışmasız hale getirildiğini, üstelik dava dilekçesi ekinde sunulan ve iflastan hemen öncesine ait elektronik posta yazışmalarının da zaten taraflar arasındaki garantörlük ve kefalet ilişkisini ortaya koyduğunu, davacı müvekkili şirketin, davalıların söz konusu onaylı siparişleri üzerine talep edilen tüm kumaş ve bu kumaşların ürüne dönüştürülürken kullanılacak aksesuarları satın aldıklarını, bu satın alımlara ilişkin diğer firmalarla yapılan kumaş sipariş sözleşmelerini sunduklarını, davacı müvekkilinin her müşterisinin siparişine özel olarak kumaş, aksesuar, etiket, koli vb satın aldığını, çünkü her müşterinin talep ettiği ürünün farklı olup bu markaların tasarım haklarının korunması sebebiyle aynı üretimin başka bir müşteriye sağlanamadığını, ticari yaşamda şirketlerin iflas etmeleri veya konkordato süreçlerine girmelerinin elbette olağan olduğunu, ancak davacı müvekkilinin faaliyet gösterdiği tekstil sektörü gibi blokaj siparişli ve devamlı üretim yapılan bir sektörde, olası olumsuzluklardan en az şekilde etkilenebilmek için garantörlük ve kefillik kurumuna başvurulduğunu çünkü küresel ticarette, yerel şirketlerin çoğu zaman ihracat yaptığı muhatabı ancak garantör veya kefil aracılığı ile tanıdığını ve kabul edebildiğini, davacı müvekkili şirketin de … … firması ile ticari ilişkiye başlamadan evvel davalıların garantisini talep ettiğini ve davalıların da bu sorumluluğu üstlendiklerini, … firmasının iflas kararı ile; ödenmemiş iki adet fatura ve önceden satın alımları onaylanan ve fakat sonra üretim siparişi verilmeyen ürünlerin bedellerinin davacı müvekkili şirket açısından maddi zarara sebebiyet verdiklerini, teslim ettiği ürünlerin ödemesini alamadığı gibi bu firma için satın aldığı ürünlerin de başka herhangi bir müşteri için kullanıma imkan tanımaksızın atıl halde kaldığını, arz ve izah edildiği üzere öncelikle; alacağın tahsilinin imkansız hale gelmesini önlemek adına ihtiyati tedbir kararı verilerek davalıların malvarlığı sorgularının yapılmasını ve mevcut malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş alacaklar hakkında ödenmemiş fatura ve nakliye hizmet bedelleri tutarında ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalarının kabulü ile; 22/01/2020 tarihli … sayılı €45,666.25 bedelli fatura alacağının 21/02/2020 tarihli … sayılı €51,675.00 bedelli fatura alacağının, numune sevkiyatı için düzenlenen … sayılı €194.40 bedelli fatura alacağının, numune sevkiyatı için düzenlenen … sayılı €170 bedelli fatura nedeniyle toplam 97.705,65 Euro fatura alacağının, onay üzerine satın alınan ancak ilgili firma tarafından kullanımından vazgeçilen kumaş ve aksesuar bedeli olarak şimdilik 10.000,00 Euro alacağın temerrüt tarihinden itibaren işlemiş iticari tmemerrüt faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; mümessillik yapan müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 1995 yılından beri ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilin Fransa’da bulunan müşterilerine, davacı şirketin tekstil ürünleri ürettiğini müvekkili şirket aracılığı ile de ihraç ettiğini, davacı … firması tarafından, müvekkili şirketin müşterisi olan, … firmasına … markası ile üretim yapıldığını, müvekkili şirketin de yükümlülüklerini yerine getirdiğini, dava dilekçesinde belirtilen garantörlük sözleşmesinin 2016 yılı yaz sezonuna ilişkin düzenlenmiş bir sözleşme olup, davaya konu ürünleri kapsamadığını, davaya konu üretimlerin yapıldığı 2019 yılının sezon ürünlerine ilişkin böyle bir sözleşme bulunmadığını, dolayısı ile, ticari ilişki müvekkil şirketle yürütülmüş olmakla birlikte, garantörlük söz konusu değildir. Ayrıca müvekkili şirket yetkilisi …’ ın şahsi kefaleti olduğu gerekçesi ile sorumlu tutulmasının hiç bir biçimde mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkillerden … açısından husumet itirazında bulunduklarını, ticari ilişkiye konu Fransa’da bulunan … firmasının ödeme güçlüğü yaşadığını ve iflasına karar verildiğini, iflas kararının müvekkili şirket tarafından öğrenildiğinde derhal davacının bilgilendirildiğini, yardımcı olmak istendiğini ancak, davacı şirket tarafından avukatlarımız ilgileniyor denilerek müvekkili şirketin ticari ilişkinin dışında bırakıldığını, ancak iflas kararına ilişkin herhangi bir başvuru yapılmadığını, müvekkili şirkete ihtarname gönderilmesine yakın bir zamana kadar iflas dosyası hakkında çeşitli bilgiler istendiğini, müvekkili şirket tarafından da bu bilgilerin verildiğini, … firmasından alacağı olan diğer imalatçıların alacaklarının tahsili için iflas dosyasına başvuruda bulunduğunu, davacı tarafın bu başvuruyu dahi yapmadığını, taraflar arasındaki yazışmalar incelendiğinde de görüleceği üzere, … firmasının … markası ile bazı mağazaları başka bir firma tarafından devralındığını, yine müvekkili şirket tarafından davalı tarafa bilgi verilerek, yeni firma ile bağlantı kurduklarını, davacı dışındaki diğer üretim ilişkisi kurdukları üreticilerin, cüzi fiyat farkı ile ellerindeki kumaş ve aksesuarları kullanarak üretim yaptıklarını, kar marjını biraz azaltmakla birlikte, yine karla satış yaptıklarını bildirdiklerini, iyi niyetle, aynı yöntemle kumaş ve aksesuarları kullanabileceklerini, kendi komisyon alacaklarından da vazgeçebileceklerini, zarar etmeden kurtulabileceklerini defalarca anlattıklarını, müvekkili şirketin kumaş ve aksesuarların alımı için onayı da bulunmadığını, bu alımlardan sorumlu olmadıkları halde, çözüm üretmek için ellerinden geleni yaptıklarını, ayrıca, devralan firmanın ürün ve aksesuarları alma zorunluluğu da bulunmadığı halde, müvekkili şirketin kendi imalatçılarının zarar etmesinin önüne geçmek için, görüşmeler yaptığı devralan firmayı bu ürünlerin kullanılması için ikna ettiğini, … Ticaret Tekstil Sanayi Ltd. Şti. ve … Giyim San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin faturaları incelendiğinde, Şubat-Mart-Temmuz 2021 aylarında cüzi farkla alacaklarını tahsil etmiş olduklarının görüleceğini, bu bedeller üzerinden müvekkili şirketin de kendi komisyon alacağını tahsil etmiş bulunduğunu, davacı tarafın bu çözümleri kabul etmeyince, müvekkili tarafından yine … (…) markası ile üretim yapan başka bir imalatçı ile görüşüldüğünü, üretim yaptırılmak üzere davacıda bulunan kumaş ve aksesuarların büyük bölümü satın alınmak istendiğini ancak davacının, tamamının alınmaması halinde satmayacağını bildirdiğini, davacı tarafın dilekçesinde belirttiğinin aksine … amblemi ile üretilen malzemelerin kullanım olanağı olduğunu ve davacı tarafın bu önerileri kabul etmediğini, müvekkili şirket, bulabildiği tüm çözümleri iyi niyetle sunduğunu ancak davacı tarafın, hiç bir çözümü kabul etmediğini, kötü niyetle teklifleri reddettiğini, tarafların uzun yıllardır çalıştıkları için, faturaların da güven ilişkisi üzerine kesildiğini, müvekkili şirket tarafından davacıya komisyon tablosu gönderildiğini, davacı tarafın hangi faturaları kesebileceklerini bildirdiğini, müvekkili şirket tarafından da onay verilen faturaların kesilmiş olup, faturaların sezon sonunda tamamlandığını, yazışmadan da görüleceği üzere, hangi faturaların kesileceğinin davacı tarafça bildirildiğini, mutabakat üzerine müvekkili şirket tarafından kesildiğini, müvekkil şirketin 2019 yılı haziran ayından itibaren komisyon ücretlerini alamadığını, davacı firma tarafından onay verilmediği için faturalarını da kesemediğini, 2019 yılı kış ve yaz komisyon tablosunun davacı tarafa gönderildiğini ancak onaylanmadığı için faturaları kesemediğini, davacı tarafın, her ne kadar müvekkillerinin mal kaçırma girişiminde olduklarını dile getiriyorsa da müvekkillerin 1995 yılında karşı tarafla ilk çalışmaya başladıkları zamandan beri aynı adreste, aynı bankalarla, aynı müşteri ve imalatçılarla çalışmaya devam ettiklerini, belirttikleri tüm iyi niyetli çözümlerin dışında, bu nedenlerle de ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkilin, davacı firmadan 54.738,16 Euro komisyon ücreti alacağı bulunmakta olup, eğer müvekkili şirketin borçlu olduğu tespit edilecek olursa, bu bedelin de davacı şirketin alacağından mahsup edilmesini, davalının kötü niyetle, müvekkili tarafından getirilen tüm çözümleri reddetmesi nedeni ile müvekkilinin zarara uğradığının ve borçlu olmadığının tespitini, davanın reddini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; dava dışı Fransa menşeili … firması ile davacı şirket arasında süre gelen ticari ilişki kapsamında davalının dava dışı firmaya garantör olarak sözleşme imzaladığı, sözleşmenin 2016 yılına ait olup olmadığı, dava dışı firmanın iflas ve ödemelerini tatil etmesi nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davacının fatura alacağının varlığı ve miktarının ne olduğu, bunun dışında dava dışı firmanın önce onay verdiği sonradan kullanımından vazgeçtiği kumaş ve aksesuarlar yönünden zararın varlığı ve miktarının ne olduğu, mahsup edilmesi istenen komisyon alacağının mahsup edilip edilemeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından delil dilekçesi ekinde sunulan dava konusu; acenta ve garantörlük sözleşmesi aslı ve ihtarname aslı mahkememizin 7878 kasa sırasına kayıt edilmiştir.
Davacı vekili tarafından delil dilekçesi ekinde dava konusu; posta yazışmaları, faturalar mahkeme dosyasına sunulmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 17/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava tarihi itibariyle, davacının davalılardan, 97.341,25 Euro tutarında fatura bedeli alacağı ve 65.075,61 Euro tutarında tazminat alacağı olmük üzere, toplam 162.416,86 Euro alacağının bulunduğu; davalı şirketin de davacıdan 43.351,07 Euro’luk komisyon bedeli alacağının bulunduğu; işbu karşılıklı alacaklar takas edildiğinde, davacının davalılardan bakiye (162.416,86 — 43.351,07 -) 119.065,79 Euro alacağının kaldığı; bu alacağın, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal döviz faizi (3095 sayılı Faiz Kanunu md.4/a) ile birlikte tahsilinin gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili 03/03/2023 tarihli talep artırım dilekçesi ile; dosyaya sunulan 16/11/2022 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda kumaş ve aksesuar bedeli yönünden dava değerini artırma zaruretinin hasıl olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen kumaş ve aksesuar bedeli olarak 10.00,00 Euro tazminat taleplerini 11.360,14 Euro artırarak toplam 21.360,14 Euro ve 97.705,65 Euro fatura bedeli alacağı olmak üzere toplam 119.065,79 Euro’nun temerrüt tarihiden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı, davalı vasıtasıyla ticari ilişki kurulan dava dışı … marka ve … ünvanlı Fransa Menşeili Firmaya ürün satışı yapıldığı, bu ticari ilişkiye aracılık eden davalılar ile davacı arasında garantörlük sözlemesi akdedildiği, bu sözleşme hükümleri gereği davalıların garantör ve kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını belirterek ödenmeyen fatura alacakları ve onay üzerine satın alınan ancak ilgili firma tarafından kullanımından vazgeçilen kumaş ve aksesuar bedelinden oluşan alacak taleplerinin tahsili için eldeki davayı açmıştır.
Davacı tarafça ibraz edilen acenta ve garantörlük sözleşmesi başlıklı bila tarihli sözleşmede, …’in garantör, …’ın şahsi kefil olduğu, sözleşme konusunun … ile Garantör … arasında yapılan sözleşme gereği … ile … arasında bağlantı kurulması ve iki firma arasında koordinasyon kurulmasının garantör tarafından sağlanması ve … tarafından … lehine doğacak tüm mali yükümlüklerin yerine getirilmesi ve borçların ödenmesine şahsi kefil ile birlikte sınırsız ve süresiz olarak garantör olunduğu, yine sözleşmenin 2.4 maddesine göre garantör, şahsi kefil ile birlikte tüm menfi ve müspet zararları gidermekle yükümlü olduğu, sözleşmenin delil sözleşmesi başlıklı 9.maddesi ile bu sözleşmenin uygulanması sırasında doğabilecek uyuşmazlıklarda …’ın defter ve kayıtlarının HMK 222.maddesi anlamında münhasıran delil olacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin süresi başlıklı 19.maddede sözleşmenin taraflarca imzalandığı tarihte yürürlüğe gireceği … ile … arasındaki iş ilişkisi devamınca geçerli olacağının düzenlendiği görülmüştür. Davalı tarafça, ibraz edilen sözleşmenin 2016 yılı yaz sezonuna ilişkin olduğu, 2019 yılı sezon ürünlerine ilişkin böyle bir sözleşme olmadığı, … açısından husumet itirazının olduğu savunmasında bulunulmuş ise de; yukarıda bahsi geçen sözleşmenin 19.maddesinde açıkça dava dışı şirket ile davacı arasındaki iş ilişkisi devam ettiği müddetçe sözleşmenin geçerli olacağının kararlaştırıldığı ve yaptırılan bilirkişi incelemesinde iş ilişkisinin devam ettiği, davaya konu talebin de iş ilişkisinin devam ettiği sürece ilişkin döneme ait olduğu dikkate alındığında davalının savunmasına itibar edilmemiş ve ibraz edilen sözleşmede davalı …’ın şahsi kefil olarak yer aldığı anlaşıldığından husumet itirazı da yerinde görülmemiştir.
Bilindiği üzere, şahsî teminat sağlayan garanti sözleşmeleri, garanti alanın belli bir davranışa girişmesinden (yöneltici, saf garanti sözleşmesi) veya kendisi ile borç ilişkisine giriştiği bir üçüncü kişinin edimini yerine getirmemesinden (teminatı amaçlayan garanti sözleşmesi) doğan zarar tehlikesini, garanti verenin bağımsız bir taahhütle kısmen veya tamamen üzerine aldığı sözleşme olarak tanımlanabilir (Tandoğan, s. 809).Garanti sözleşmeleri mevzuatımızda bağımsız bir tanıma sahip olmamakla birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 128. maddesinde garanti sözleşmelerinin bir alt türü olarak nitelendirilebilecek “üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmeleri” düzenlenmiştir.Türk Borçlar Kanunu’nun 128 maddesi; “Üçüncü bir kişinin fiilini başkasına karşı üstlenen, bu fiilin gerçekleşmemesinden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
Belirli bir süre için yapılan üstlenmede, sürenin bitimine kadar üstlenene edimini ifa etmesi için yazılı olarak başvurulmaması hâlinde, üstlenenin sorumluluğunun sona ereceği kararlaştırılabilir.” şeklinde olup anılan hükümle üçüncü kişinin fiilini taahhüt/üstlenme müessesesi düzenleme altına alınmıştır (BK m. 110). Buna göre TBK’nın 128. maddesinde üçüncü kişinin fiilini üstlenme, bir kimsenin diğer kimseye üçüncü kişinin herhangi bir fiilini yahut edimini taahhüt ederek bu fiilin gerçekleşmemesi hâlinde uğranılan zararı gidermeyi üstlenmesi olarak ele alınmıştır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/11-933 Esas 2022/389 Karar) Türk Borçlar Kanunu’nda özel bir sözleşme türü olarak düzenlenen kefalet sözleşmesinde ise kefilin borcu, asıl borçlu ifada bulunmazsa para borcunu veya tazminatı yerine getirmektir. Kefilin borcu asıl borçlunun borcuna tabiyken, üçüncü kişinin fiilini taahhüt eden bu fiili yerine getirmeyi bağımsız olarak üstlenir.
Somut olayda yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacının ticari defter kayıtlarında davacının dava dışı şirket ile arasındaki akdi ilişkiden dolayı dava konusu faturalardan kaynaklanan bakiye 97.341,25 Euro alacağının kayıtlı olduğu tespit edildiğinden yukarıdaki açıklanan hukuki kurumlar ve taraflar arasındaki delil sözleşmesi gereği davalıların fatura alacağından sorumlu oldukları kanaatine varılmıştır. Ayrıca davacı fatura alacağı yanında dava dışı şirket tarafından onay verilmesi üzerine üçüncü kişilerden satın aldığı ancak daha sonra dava dışı şirket tarafından alınmaktan vazgeçilen ürünlerin bedeli yönünden de alacak talebinde bulunmuş olup her ne kadar davalılar davacının bu malları kullanma imkanının bulunduğunu iddia etmişler ise de; sektör bilirkişisi tarafından yapılan incelemede davacı tarafça satın alınan kumaş, aksesuar ve sarf malzemelerinin üzerinde yıkama talimatı, sticker, düğme, marka etiketi üzerlerinde … marka ibaresinin yer aldığının bildirildiği, satın alınan malların başka işlerde kullanma imkanının bulunduğu davalı tarafça ispatlanmadığından davacının bu alacak talebi yönünden de haklı görülmüş ve davalıdan 65.075,61 EURO tutarında alacağının bulunduğu sonuç olarak toplam 162.416,86 EURO alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı tarafça davacı şirketten komisyon ücreti alacağı bulunduğu ve bunun mahsup edilmesi talep edilmiş ve bilirkişi tarafından karşılıklı alacakların takas edildiği belirtilerek hesaplama yapılmış ise de; belirtmek gerekir ki; takas ve mahsup farklı iki hukukî kurumdur. Sık sık birlikte ve aynı anlamda kullanılmaları yaygın ise de bu durum sadece benzer olmalarından kaynaklanmaktadır. İki kurumu ayrı ayrı ele almak gerekir.
Hukukumuzda takas, birbirine karşı bir miktar para veya aynı cins alacağa sahip kişilerden birinin karşı tarafın kabulüne ihtiyaç duymaksızın tek taraflı beyanı ile bu alacakları az olanı tutarında sona erdiren yenilik doğurucu bir hukukî işlemdir. Böylece takas ifa masraf ve külfetine katlanmadan, her iki tarafı da borcunu ifa ve alacağını tahsil etmiş durumuna getirir.
Mahsup ise bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak alacaklının elde ettiği bazı menfaatlerin ya da borçlunun katlandığı bazı külfetlerin, bu alacaktan indirilmesini ifade eder. Meselâ, bir malı sahibine iade ile yükümlü zilyedin o mal için yaptığı bazı masraflar, o maldan elde ettiği semerelerin bedeline mahsup edilir. Bunun gibi, haksız fiilden zarar gören kimsenin bu fiilden elde ettiği bir menfaat olmuşsa böyle bir menfaat uğranılan zarara mahsup edilir. Görülüyor ki bu olaylarda karşılıklı alacaklar yoktur; sadece alacağın net miktarını bulmak için yapılan bir hesap ameliyesi bahis konusu olmaktadır (Akman, Sermet/Burcuoğlu, Halûk/Altop, Atillâ/ Tekinay, Selâhattin Sulhi: Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Bası, İstanbul 1993, s. 1013).
Mahsup yenilik doğuran bir hakkın kullanılması olmayıp sadece alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Burada ayrı ve müstakil iki alacak bulunmamaktadır. Mahsup savunmasını, alacak miktarının indirilmesinde yararı olan herkes ileri sürebilir ve borcu sona erdiren durum olması nedeniyle hâkim tarafından re’sen nazara alınır.
Sonuç itibariyle takas ve mahsup farklı kavramlardır. Takasta karşılıklı aynı cins muaccel alacak ve borç söz konusu olduğu hâlde mahsupta karşılıklı birer alacak söz konusu değildir. Mahsup, bir alacaktan (zararlı olayın zarar görene sağladığı diğer faydalar, giderlerdeki tasarruflar gibi) bazı kalemlerin düşülmesine izin veren bir sayışma işlemidir. Mahsupta mahsup hakkına sahip olan taraf bu hakkını karşı taraf alacağını kendisinden istemedikçe ileri süremez. (Uygur, s. 940). (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/9-156 Esas 2022/1321 Karar.)
Davalının mahsup talebi alacaklar arasında mahsup gerektiren bir sayışma işlemi bulunmadığından yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça gönderilen ihtar 06/01/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup 7 iş günü eklendiğine bulunan 18/01/2021 tarihinde davalıların temerrüde düştüğü anlaşılmıştır. Belirsiz alacak davası olarak ileri sürülen talep yönünden sunulan talep artırım dilekçesinde bildirilen miktarla bağlı olmak üzere davacının 119.065,79 EURO alacağın temerrüt tarihi olan 18/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
119.065,79 EURO alacağın temerrüt tarihi olan 18/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 82.626,24 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 18.685,87TL ile tamamlama harcı ile alınan 3.894,00 TL olmak üzere toplam 22.579,87 harçtan mahsubu ile eksik 60.046,37 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılarken yatırılan toplam 22.647,67 TL (59,30 TL BH, 8,50TL VH, 18.685,87TL peşin harç, 3.894,00 TL tamamlama harcı ) harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 4.716,60 TL (216,60 TL tebliğler ve posta, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 144.766,20TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk görüşmelerinde atanan arabulcuya 1.360,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.360,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 ve 118/A-13’e göre davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı; 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2023

Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır