Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/461 E. 2021/1013 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/461 Esas
KARAR NO:2021/1013

DAVA:Genel Kurul toplantısına çağrı izni
DAVA TARİHİ:15/12/2016
KARAR TARİHİ:09/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …, … Mad. İnş. Mak. Pet. Ürn. Nak. San. Ve Tic. Ltd. Şti. firmasının ortağı sıfatıyla ilgili şirket bünyesinde görev yaptığını, Müvekkilinin bu sırada şirket işlerinin vakit kaybedilmeden daha kolay yürümesi amacıyla ve acil işlerin varlığı sebebiyle, 2012 yılında … isimli şahsı şirket içi işlerde yetkilendirmiş ve kendi adına imza yetkisi içeren vekaletname verdiğini, 2013 yılında müvekkilinin, sağlık sebepleri nedeniyle şirket ortaklığından çıkmak istediğini ve hisselerinin devralınması talebini diğer şirket ortaklarına ilettiğini, bu talebine yanıt dahi verilmemesi üzerine de, 22.05.2013 tarihinde imza yetkisi verdiği … isimli şahsı verdiği yetkilerden azlettiğini ve verdiği yetkileri geri aldığını, Müvekkilinin, aradan geçen süre zarfında hem sağlık sebepleri dolayısıyla konunun takibini yeteri kadar yapamadığını, hem de şirket ortaklarıyla mahkemelik olmamak adına daima sulh olma yolunu seçtiğini, hem sözlü olarak hem de yazılı taleplerine uzun bir süre yanıt alamayan müvekkilinin … isimli şahsı azletmiş olmasına rağmen, hala şirket işlerinde kendisi adına imza atıldığını, kendisine ait iş deneyim belgesinin halen ihalelerde habersiz ve izinsiz olarak kullanıldığını ve yine kendisinden habersiz şirket içi işlemler yapıldığını şifahen öğrendiğini, şirket yetkilileri tarafından izni olmadan ve geri aldığı yetkilere rağmen halen adına imza atıldığını öğrenen müvekkil, yeniden konunun peşine düşmüş ve 27.01.2016 tarihinde adı geçen şirketin iki adresine de ihtarname yollayarak, 2013 yılında kendi adına imza atılmasına ilişkin verdiği yetkileri geri aldığını hatırlatmış, hisselerinin ivedilikle devralınmasını ve durumun Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanmasını isteyerek, yasal yollara vuracağı konusunda yetkilileri bir kez daha resmi yollarla uyardığını, Şirketin her iki adresine gönderilen ihtarname de yetkililerce tebliğ alındığını, dolayısıyla davalı yetkililerinin azilnameden haberdar olmama ihtimali bulunmadığını, bir taraftan sağlık sorunlarıyla uğraşmaya devam eden müvekkil, ilgili firmadan hiçbir suretle haber alamaması üzerine araştırma yapmış ve şirketin merkezinin kendisinden habersiz önce İstanbul’a taşındığını, akabinde de isminin … … A. Ş. olarak değiştirildiğini tespit ettiğini, kendileri bu konuda defalarca bilgilendirilen davalı firma yetkilileri, müvekkilin izni ve haberi olmadan, iptal edilen vekaletnameye dayanarak müvekkil adına imzalar atarak firmayı İstanbul’a taşımış, firmanın adını ve firmadaki hisse oranlarını değiştirdikleirni, bu tespit üzerine, müvekkil tarafından 31.08.2016 tarihinde davalı …Ş.’ye yeniden ve son kez ihtarname yolladığını, davalı tarafından tebliğ alınan ihtarnamede; adına imza atan şahsın da 2013 yılında azledildiği bir kez daha hatırlatılmış, önceki ihtarlardaki talepler yenilenmiş, ihtar ekine ilgili azilname örneğini de eklediğini, aradan geçen süre zarfında şirket yetkililerinin hiçbir şekilde geri adım atmaması ve hisseleri devralmaması üzerine iş bu ortaklıktan çıkma talebi içeren davayı açma zarureti hasıl olduğunu, müvekkile ait iş bitirme belgesi halen idareler nezdinde şirketçe, müvekkilin izni olmadan kullanıldığını, yukarıda sayılan tüm işlemler müvekkilden habersiz ve izni olmadan onun adına imza atılarak yapıldığını, davalı firmada kontrol yetkisi bulunmayan müvekkil, etki edemediği kararların sonuçlarına katlanmak zorunda olmadığını, şirketteki tüm işlemlerin, resmi uyarılara rağmen kendisinden habersiz ve izinsiz sürdürüldüğünü, davalı şirketin, idare ve temsil yetkisinin kullanılmasında ağır ihmal ve hukuksuzluk söz konusu olduğunu, Müvekkilinin, şirket işleyişinden ve şirkete ilişkin hiçbir değişiklik ya da işlemden haberdar edilmediğini, son olarak noter aracılığı ile çekilen ihtarname ile davalı şirketin olağan üstü genel kurul gündemiyle toplantısı ve şirket yönetiminin yeniden belirlenmesi istendiğini, davalıya tebliğ edilen ihtara rağmen yine gerekli işlemler yapılmadığını, Mahkemece de takdir edileceği üzere, bu şartlarda herhangi bir ortaklık ilişkisinden ve sağlıklı bir şirket yönetiminden söz etmek mümkün olmadığını, şirketin son yapılan genel kurulunda alınan hiçbir karardan müvekkilin haberi olmayıp, geçersiz vekaletname ile adına işlem yapıldığını, bu sebeple olağanüstü genel kurul kararının alınması zaruri olduğunu belirterek geçersiz vekaletnameye dayanılarak belirlenen şirket yönetim kurulunun ve 11 Mart 2016 tarihinde yapılan ve asaleten katıldığının belirtildiği ancak bulunmadığı, genel kurulun da hukuken yok hükmünde olması doğrultusunda, şirket yönetim kurulunun yeniden belirlenmesi amacıyla öncelikle vakit kaybetmemek amacıyla duruşma yapılmaksızın, dosya üzerinden olağanüstü genel kurul yapılması kararı verilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle müvekkil, … A.Ş davada taraf olmadığını, Müvekkil şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, sıfat yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafça yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, Müvekkil … … A. Ş. asla bir tebligat yapılmamış, davacı tarafın, … şahsına yaptığı tebligatların, müvekkil şirketi bağlamayacağını, davacının taraf, müvekkil firmanın usulsüz şekilde isim değişikliğine gittiği, hisse oranlarını değiştirdiği, şirket merkezinin kendi rızası dışında …’a taşındığı iddialarının gerçek dışı olduğunu, Davacının iş bitirme belgesi nedeni ile … Mal. înş. Pet. Ürn. Nak. San. Ltd. Şti’ne %51 hisse ile ortak yapıldığını ve bu iş bitirme belgesi ile ihaleler alındığını, davacının daha sonra …’ya vekalet vererek ortağı olduğu … Ltd. Şti.’ne, bir daha uğramadığını, …’nın … … A.Ş deki hisse oranları değişmediğini, … … … A.S’nin %51 ortağı olduğunu, daha sonra davacının, şirket ortaklarından habersiz, yasak olmasına rağmen, aynı iş bitirme belgesi ile … A.S. firmasına ortak olduğunu ve …’de ihalelere girmiş ve …’de ihale aldığını, bunun üzerine şirket ortakları neden böyle yaptığını, böyle bir şeyin yasak olduğu, Kamu İhale Yasasına aykırı olduğu, … Mad. İnş. Ltd. Şti. adına alınan ihalelerin hak edişlerinde sorun yaşanacağını, geçici ve kesin iş kabullerinde problem olacağını, işleri zora sokacağı yönündeki beyanları üzerine, davacı hiçbir açıklama yapmadan, sürekli sağlık problemlerini ileri sürerek, şirket ortakları ile görüşmekten kaçındığını, Davacı, Kamu İhale Yasasına aykırı olmasına rağmen … A. Ş. şirketine ortak olması nedeni ile ve yaptığı bu hukuksuzluktan kurtulmak için, müvekkil firmadan kurtulmaya çalıştığını, müvekkil firmanın adresi belli olmasına rağmen bir kere dahi asla uğramadığını, dava konusu firmanın Karadeniz çevre yolunda 310.000.000TL lik ihale aldığını, şu an çalışmaların devam ettiğini, müvekkil firma aldığı işin büyüklüğü, dikkatte alındığında, davacının işin sorumluluğu bilincinde olmadan hareket etmekte olduğunu, belirtilen nedenler ve re’sen dikkatte alınacak huşular karşısında davanın reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
Taraf iddialarının yerindeliği bakımından inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; Davacı yanın … isimli şahsa 03.02.2012 tarihinde verdiği imza vekaletini, 22.05.2013 tarihinde … 35. Noterliğinin … yevmiye numaralı azilnamesi ile sonlandırıldığı, bu durumu davalı şirkete … 38. Noterliğinin 27.01.2016 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirdiği, anılan ihtarnamenin 01.02.2016 tarihinde şirketin kayıtlı olduğu adreste daimi çalışanına tebliğ edildiği, Tebliğden sonra davalı şirketin 27.02.2016 tarihli genel kurul kararı ile şirketin hisse yapısı ve temsil yetkilerinde değişiklik yaparak, keyfiyeti 07.03.2016 tarihinde tescil ettirdiği, bunun üzerinde davacı yanın 31.08.2016 ve 17.11.2016 tarihlerinde davalı şirkete gönderdiği ihtarnameler ile olağanüstü genel kurul çağrısı yapılarak, şirket hisselerinin devir alınmasını talep ettiği tüm bunlarla birlikte takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, davacı yanın iptalini istediği genel kurul kararının 26.02.2016 tarihli olduğu, kararın 07.03.2016 tarihinde tescil edildiği, buna mukabil huzurdaki davanın 15.12.2016 tarihinde açıldığı dikkate alındığında, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı yönündeki tespit ve değerlendirmelerini bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça rapora itiraz dilekçesi dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce 20.09.2018 tarihli duruşma 1. nolu ara karar ile davacının rapora itirazlarının hukuki mahiyette olduğundan yeni heyetten rapor aldırılması talebinin reddine, itirazların Mahkemece değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı, ortağı olduğu davalı şirketin yönetimini ve şirket içi işlerinin daha kolay yürütülmesi için … isimli şahsa 03.02.2012 tarihinde imza vekaleti verdiği, imza vekaletini 22.05.2013 tarihli … 35. Noterliğinin … yevmiye numaralı azilnamesi ile sonlandırdığı, bu durumu davalı şirkete … 38. Noterliğinin 27.01.2016 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirdiği, tebliğden sonra davalı şirketin 26.02.2016 tarihli genel kurul kararı ile geçersiz vekalete dayanarak şirketin hisse yapısı ve temsil yetkilerinde değişiklik yaptığı iddiasıyla ilgili genel kurul kararının iptalini talep etmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış davalı şirket sicil dosyası, ana sözleşmesi ve iptali istenen genel kurul toplantısında alınan karar örneği ile hazirun cetveli dosyaya alınmıştır. Davaya konu 26.02.2016 tarihli, genel kurul toplantısında alınan kararların iptali yönünden TTK’nın 445. Maddesinde belirtilen 3 aylık yasal süresi içinde dava açılmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş” Mahkememiz kararı davacı vekili tarafından İstinaf edilmiş olup; İstanbul BAM 12.HD’nin 2019/623 E – 2021/749 K ve 25/05/2021 tarihli kararı ile “Dava; olağan üstü genel kurula izin verilmesi istemine ilişkin olmasına rağmen ilk derece mahkemesince 26.02.2016 tarihli genel kurul kararının iptaline ilişkin bir dava olarak görülüp sonuçlandırılmıştır.Hükmün genel kurul kararının iptali davası olarak karara bağlanması yargılamaya hakim olan ilkeler arasında yer alan taleple bağlılık ilkesine aykırıdır. Davanın,olağanüstü genel kurula çağrıya izin verilmesine ilişkin olduğu gözetilerek deliller bu yönde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına ,dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılmış olmakla dosya yeniden mahkememize tevzi edilerek yeni esasa kaydedilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, Olağanüstü genel kurul toplantısına çağrıya izin verilmesi istemine ilişkindir.
TTK 410 mad.’de “Genel Kurul süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir ”
TTK 412 mad.de “Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içerisinde cevap verilmediği taktirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi karar verebilir ” hükümlerini içermektedir. Bu hükümler doğrultusunda genel kurulu toplantıya çağırmaya yönetim kurulu yetkili olup TTK 412 mad’de talebin yönetim kurulunca reddedilmesi veya cevapsız bırakılmış olması gerekmektedir.
Davaya konu şirketin sicil kayıtları incelendiğinde davacı … ‘ın yönetim kurulu başkanı ve münferiden şirket yetkilisi olduğu anlaşılmakta olup mahkemeden izin almadan genel kurulu toplantıya çağırmada zaten tam ve esas yetkili olduğu, TTK 412 mad.’ye göre mahkemeden genel kurulu toplantıya çağırmaya izin talep etmesinde hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yarar olmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının Hukuki yarar bulunmadığından dava şartı yokluğundan HMK 114-115 Mad.gereğince açılan davanın USULDEN REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcından peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5,100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
5-Davalı tarafından yapılan toplam 45,05 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …