Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/426 E. 2021/968 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/426
KARAR NO:2021/968

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:16/06/2021
KARAR TARİHİ:29/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında takibe konu borcun dayanağı, 30.04.2011 vade 10.000 TL bedelli senet, … 5. Noterliği’nin 04.05.2011 tarih … yevmiye no’lu ödememe protestosu, 30.05.2011 vade 10.000 TL bedelli senet, … 5. Noterliği’nin 01.06.2011 tarih … yevmiye no’lu ödememe protestosu, 30.06.2011 vade 10.000 TL bedelli senet, … 5. Noterliği’nin 04.07.2011 tarih … yevmiye no’lu ödememe protestosu ile ödeme tarihli emre muharrer senetlerden kaynaklı olduğu, müvekkili davalılar aleyhine giriştiği icra takibi neticesinde borçluların haksız bir şekilde borca itiraz etmesi üzerine itirazın iptali davasını açmak zorunda kalmış olduğunu, davalılar tarafından, takip tarihinde müvekkile ödenmesi gereken borç 30.000 TL olduğu, müvekkili takip tarihine kadar borçlu ile aralarındaki samimiyet ve iyi niyete karşılık sürekli olarak karşı tarafa bildirimde bulunduklarını, davalı tarafından ödenme yapılmayınca, davacı adına …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla borçlular aleyhinde icra takibi başlatmış ve borçlular takibe itiraz edildiğini, itiraz üzerine takip durduğunu, borçluların itirazı haksız olup borçlu itirazında kötü niyetli olduğunu, borçlular icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde borca, işlemiş faize ve tüm ferilerine itiraz etmiştir. Borçluların itirazları haksızdır Şöyle ki; Borçluların borca itirazını da kabul etmek mümkün olmadığını, borçlular her ne kadar borcu olmadığını iddia etmiş ise de ekte sunulmuş olan tarihli bonolar ile ödemeyi kabul ettiklerini, borçlular itirazında haksız olup kötü olduğunu, icra takibini uzatmak maksadıyla borca itiraz edildiğini, bu nedenle borçluların itirazının iptali (asıl alacak, faize ve tüm ferilerinin itirazının iptaline) takibin devamı ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ilamsız icra takiplerinde genel yetki kurallarına göre yetkili icra dairesi; genel olarak borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi olduğu, … Müdürlüğü’nün ve İstanbul Mahkemelerinin yetkisine itiraz ettiklerini,
Türk Borçlar Kanunu’nun 146. Madde hükmü uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” Denilmiştir. Borcu hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacı yanın takibe dayanak yaptığı senetlerin tanzim tarihlerine bakıldığında alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın zamanşımı yönünden usulden reddine karar verilmesini, müvekkilinin …’da yerel medya olan … TV olarak ticari faaliyetlerini sürdürdüklerini, müvekkilinin ile davacı yan arasında 2020 yılında yapılan ticari iş neticesinde, müvekkili tarafından davacı yana 3 adet senet verildiğini, müvekkiline anılan senetlere ilişkin olarak protestolar gönderildiğini, protestolardan sonra 2011 yılı içerisinde müvekkilim anılan senet bedellerini ödediğini, müvekkili tarafından senetlerin ödendiğine ve tarafların birbirlerini gayrikabili rücu ibra ettiklerine dair belge imzalandığını, davanın yetki ve zamanaşımı yönünden usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Takibe dayanak olarak 30.04.2011 vade 10.000 TL bedelli senet, … 5. Noterliği’nin 04.05.2011 tarih … yevmiye no’lu ödememe protestosu, 30.05.2011 vade 10.000 TL bedelli senet, … 5. Noterliği’nin 01.06.2011 tarih … yevmiye no’lu ödememe protestosu, 30.06.2011 vade 10.000 TL bedelli senet, … 5. Noterliği’nin 04.07.2011 tarih … yevmiye no’lu ödememe protestosu ile ödeme tarihli emre muharrer senetler gösterilmiştir.
Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.
Taraflar ayrıca, yapmış oldukları yetki sözleşmesi ile, yetkili kıldıkları bir veya birden fazla mahkemenin yetkisinin, münhasır yetki olup olmadığını da kararlaştırabileceklerdir.
Buna göre, tacirlerin ve kamu tüzel kişilerinin, hukukumuzda tartışmalı olan, münhasır yetki sözleşmesini de yapabilecekleri kabul edilmiştir. Taraflar, yetki sözleşmesinde, aksini kararlaştırmadıkça, dava sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede veya mahkemelerde açılabilecektir. Bu durumda, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi şeklinde olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa, yani yetki sözleşmesinin münhasır olmayan yetki sözleşmesi şeklinde olmasını istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekecektir.
Yetki sözleşmesi, bağımsız bir sözleşme şeklinde ortaya çıkabileceği gibi, yapılan bir sözleşmede yetki kaydı olarak da yer alabilir. Yetkinin bir yetki kaydı ile kararlaştırıldığı hâllerde de bu kayıt, içinde yer aldığı sözleşmeden ayrı bir yetki sözleşmesi özelliği göstermektedir.Bir yetki sözleşmesinin ya da yetki kaydının, HMK m. 17’de belirtilen şartların yanında, HMK m. 18’de öngörülen şartları da taşıması gerekmektedir. HMK m. 18’de “Yetki Sözleşmesinin Geçerlilik Koşulları” kenar başlığı altında, ek geçerlilik koşullarına yer verilmiştir. Buna göre, “(1) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. (2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır”.
Kambiyo senetlerinde yetki kaydına ilişkin olarak, HMK m. 18 bakımından, her somut olayda ayrıca tetkik edilmesi gereken husus, ikinci fıkrada öngörülen “yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi” şeklindeki şarttır. Bu kapsamda hangi yargı yerinin yetkisinin kabul edildiği de senet üzerindeki kayıttan açıkça anlaşılmalıdır.
Söz konusu senetler incelendiğinde “…ihtilaf vukuunda İST mahkemelerinin selahiyetini kabul eylerim” şeklinde ibare bulunup , tarafların tacir olduğu, TTK m.18/2 uyarınca basiretli davranmaları gerektiği buna aykırı olarak şekli özelliklerin önemli olduğu bonoda yetkili seçilen mahkemenin HMK m. 18/2 uyarıca açıkça belirlenmediği, dolayısıyla yetki şartının geçerli olmadığı anlaşılmıştır.
Bonoya dayalı takiplerde borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMY m. 6.), bonoda öngörülen ödeme (ifa) yerinde (HMY m. 10), ödeme yeri gösterilmeyen bonoda ise düzenleme yeri ödeme yeri olarak kabul edildiğinden (TTY m. 777/3; eTTY m. 689/3) bononun düzenleme yerinde icra takibi yapılabilir. Kambiyo senetleri bakımından, alacaklının kendi yerleşim yerinde takip yapabilmesi kuralı (TBY m. 89/1) geçerli değildir. Zira kambiyo senetlerindeki borç, aranacak borçlardan olduğu için kambiyo senedi alacaklısı kendi yerleşim yerinde takip yapamaz.
Somut olayda senedi düzenleyen … … …. İtha. İhr. Aş. nin senet üzerindeki düzenleme yerinin …/… olduğu, kefil …’ın yerleşim yerinin …/… olduğu, senetteki yetki şartının da geçerli olmaması nedeniyle takibe yetkili icra dairesinin …/… olduğu dolayısıyla takibin yetkisiz olan … Dairesinde yapıldığı anlaşılmıştır. Davanın dayanağı olan takibin, yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olmasından dolayı ve usuli hükümlerin takibin başlatıldığı döneme göre değerlendirilmesi gerektiğinden davalının … Müdürlüğünün yetkisine itirazının kabulü ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Yetkili icra dairesinde başlatılan usulüne uygun icra takibi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30-TL maktu karar harcının peşin alınan 679,19-TL harçtan mahsubu ile artan ‭619,89‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 8.110,63 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIlARA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan arabulucu Av. Sezen Gökçe’ye 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır