Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/418 E. 2022/846 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/418 Esas
KARAR NO :2022/846

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:14/06/2021
KARAR TARİHİ:21/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacının ünlü bir bilardo sporcusu olduğunu, mesleği dolayısıyla Belçika’da bulunan davalı şirketle 15.07.2019 tarihinde sponsorluk sözleşmesi yapmış olduğu, sözleşmeye göre davalı şirketin belirlenen vadede ödeme yapmadığı, müvekkili ile davalı şirket tarafından; birçok icap yapılmış olduğunu ancak kabul müessesi hayat bulmadığından, mevzu bahis sözleşme geçerliliğini korumuş ve borcun henüz ifa edilmediğini, Müvekkilin taraf olduğu sözleşme nitelik olarak yabancı firmayla yapılmış bir Sponsorluk sözleşmesi olduğunu, Türk hukukunda bağımsız bir başlık altında düzenlenmediğini, isimsiz (atipik) bir sözleşme olduğunu, davacı her yıl tekrarlanmak üzere yapılan bu sözleşmenin 2019 yılı periyotunun ifa edilmemesi sonucundaki mağduriyeti karşında; ilk ödeme olana 2500 € için 30.12.2019 tarihi ve 2 ödeme 2500 € 31.07.2020 tarihi itibariyle faiz ile birlikte tahsil etme hakkına haiz olduğunu, davacı tarafından Arabuluculuğa başvurulduğunu, davalı şirketin toplantılara katılmadığını, Arabuluculuk son anlaşamama tutanağı’na binaen iş bu davayı açmanın hasıl olduğunu, 15.07.2019 tarihli sponsorluk sözleşmesi kaynaklı toplamda 5000€ alacaklarının olduğunu, 2500€sunun 30 Aralık 2019 tarihli, 2500 € olana diğer yarısı için ise 31.07.2020 tarihi itibariyle işletilecek olan ticari avans faizi ile geçikme tazminatının davalı tarafından davacı müvekkile tahsilinin ve vekalet ücreti ve yargılama harç ve giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılması ve karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi ve duruşma günü davalı tarafa tebliğ edilememiş ise de aşağıda açıklandığı şekilde mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş olmakla tebliğin dönüşü beklenilmemiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Davacı tarafla davalı arasında imzalandığı iddia edilen sponsorluk sözleşmesi gereği, davacı taraf lehine sponsorluk ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Bodrum Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacıya ait sicil döküm ve gelir vergisi beyanı celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde; sponsorluk sözleşmesi sureti, davalı şirketle aralarındaki mail yazışmaları öahkememiz dosyasına sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, taraflar arasında imzalandığı iddia olunan sponsorluk sözleşmesi gereği davalının ediminini yerine getirmediğinden bahisle açılan alacak davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı TTK’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, kanun ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir”, yine aynı Kanun’un 16/1 maddesinde ise “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı TK’ndan ve 6102 sayılı TTK’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Mahkememizce Bodrum Vergi Dairesine müzekkere yazılmış, verilen yanıtta davacının gerçek usulde serbest meslek kazanç yönünden serbest meslek erbabı olarak mükellefiyet kaydının devam ettiği ve serbest meslek kazancı esasına göre defter tuttuğu bildirilmiştir. Tüm bu bilgi ve belgeler ışığında davacının tacir olmadığı, serbest meslek sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; uyuşmazlık taraflar arasındaki sponsorluk sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda 6102 sayılı TTK’nun 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesi olduğundan ve göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan; taraflarca ileri sürülmese dahi resen dikkate alınması gerektiğinden; davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görevsizlik sebebiyle usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 20.Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/12/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır