Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/380 E. 2021/671 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/380
KARAR NO :2021/671

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:27/08/2013
KARAR TARİHİ:09/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; “19/06/2007 tarihli protokolle (EK l) müvekkil … A.Ş. (…)’ye bağlı … Müdürlüğü sahasında yer alan 6084 parsel sayılı taşınmazın 12.070,46 m2, 13485 parsel sayılı taşınmazın 7.058,00 m2 (tamamı), 19919 parsel sayılı taşınmazın 2.652,04 m2’lik kısmı olmak üzere 21.780,50 m2 arsa, 03/02/2009 tarihli ek protokolle (EK 2) bu taşınmazların bitişiğinde yer alan 7.226,70 m2 arsa olmak üzere toplam 29.006,70 m2 protokollerde belirtilen şartlar dahilinde davalı…’ın kullanımına verilmiştir. Süresi l yıl olan 03/02/2009 tarihli ek protokol, davalının talebi üzerine l yıl daha uzatılmış ancak bundan sonra bir uzatma işlemi yapılmamıştır. Taraflar arasında imzalanan 19/06/2007 tarihli protokolün 8.3. maddesi; “… veya…’dan herhangi birinin özelleşmesi halinde protokol kendiliğinden sona erer. Bu durumda… harhangi bir hak talebinde bulunamaz”; 03/02/2009 tarihli ek protokolün 9. maddesinin 2. fıkrası;”Protokolün yürürlükte olduğu süre içerisinde…’ın özelleştirilmesi durumunda protokol kendiliğinden sona erer. …’ın haklarini devralan firma sahanın kullanımıyla ilgili herhangi bir hak talebinde bulunamaz” şeklindedir. Kaldı ki. daha önce belirtildisi üzere, bu protokolün süresi sona ermiştir. 08/03/2013 tarih ve 28581 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özelleştirme Yüksek Kurulu Karann’nda (EK 3) da anlaşılacağı üzere, …’ın özelleştirilmesi yapılmış ve…’ın hisselerinin tamamı … – … – … Ortak Girişimine devredilmiştir. Davalıya konuya ilişkin gönderilen yazılardan (EK 4) da anlaşılacağı üzere, davalıdan her iki protokole dayanarak kullanılan toplam 29.006,70 m2 taşınmazın boşaltılması istenildiyse de, bu isteğe bir yanıt alınamamıştır. En son taşınmazın tahliyesi talepli 03/06/2013 tarihli yazı, 17/06/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiyse de bir sonuç alınamamıştır. Yukarıda arz edilen nedenlerle, davalının 19/06/2007 ve 03/02/2009 tarihli protokollerden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle uğranılan zararların tazmini ile kira ve ecrimisil talep etme hakları saklı kalmak üzere, davalı tarafça haksız olarak kullanılmaya devam edilen … Müdürlüğü sahasında bulunan … İli, … İlçesi, … Mevkii …, … ve … parsel sayılı taşınmazların 29.006,70 m2’lik alanının tahliyesine karar verilmesini” talep ve dava etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davası haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerekmektedir. T.C.Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile … A.Ş. arasında … A.Ş. ile … A.Ş.nin %100 oranında hissesinin satışına ilişkin sözleşme 28.05.2013 tarihinde imzalanmıştır. (Ek l) Müvekkilim şirkete ait kayıtlarda davacı tarafın dava dilekçesinde bahsi geçen Protokoller bulunmakla birlikte bu Protokollerin tarih kısmı boş bırakılmıştır. Bu nedenle öncelikle davaya dayanak gösterilen protokollerin asıllannın davacı tarafça sunulmasını talep etmekteyiz. Bunun yanında davacı taraf davasına dayanak protokollerden 3.2.2009 tarihli Protokol’ün 9.maddesinin 2.fıkrasında “Protokolün yürürlükte olduğu süre içerisinde…’ın özelleştirilmesi durumunda protokol kendiliğinden sona erer….’ın haklarını devralan firma sahanın kullanımıyla ilgili herhangi bir hak talebinde bulunamaz” hükmünü delil göstermekle birlikte müvekkilim şirkette bulunan sözleşme nüshasında böyle bir hükme yer verilmemiştir. Davacı tarafın dava dilekçesinde beyan ettiği gibi taraflar arasinda iki adet protokol imzalanmış, protokollerin birincisinde … İli, … İlçesi, … Mahallesinde bulunan … ve Doğalgaz Kombine Çevrim santrali Sahası içerisinde seçilen ve protokole ekli kadastral planda gösterilen … İlçesi, … Mahallesi, … nolu parselden 2652,04 m2 (kısmı), … nolu parselden 12070,46 m2 (kısmı) ve … notu parselin ise 7085,00 m2 (tamamı) olmak üzere 21.780,50 m2 lik yerin tahsisine (Ek 2); ikinci protokol ile ilk protokol ile kiralanan sahanın bitişiğinde yer alan 7226,70 m2’lik alanın tahsisine karar verilmiştir(Ek 3). Taraftar arasında imzalanan ilk Protokol’ün 8.3. maddesinde “… veya…’dan herhangi birinin özelleşmesi halinde protokol kendiliğinden sona erer.Bu durumda… herhangi bir hak talebinde bulunamaz.” hükmüne yer verildiği hususu doğrudur. Fakat sonradan imzalanan Protokolün 9.maddesinin 2.fıkrasında “Protokolün yürürlükte olduğu süre içerisinde…’ın özelleştirilmesi durumunda protokol kendiliğinden sona erer. …’ın haklarını devralan firma sahanın kullanımıyla ilgili herhangi bir hak talebinde bulunamaz.” hükmüne davacı tarafın iddia ettiği gibi yer verilmemiştir. Bu nedenle söz konusu 2.Protokolün aslının sunulmasını talep etmekteyiz. Davacı taraf davasını Protokollerde yer verildiğini iddia ettiği “… veya…’dan herhangi birinin özelleşmesi halinde protokol kendiliğinden sona erer.Bu durumda… herhangi bir hak talebinde bulunamaz.”hükmüne dayandırmaktadır. Davanın dayanağı taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesidir. Taraflar arasında imzalanan ilk sözleşmeye tahliyeye ilişkin hüküm konulması hukuka uygun değildir. Davacı taraf bu hükme dayanarak müvekkilim şirketin tahtiyesini talep edemez.Kaldıki az yukarıda arz edildiği gibi taraflar arasinda yapılan 2. Protokolde de böyle bir hükme yer verilmemiştir.Yerleşik Yargıtay içtihatianna göre, taraflar arasinda yapılan ilk sözleşmeye konulan tahliye taahhüdü geçersizdir. Yukarıda arz ve izah edilen ve resen dikkate alınacak sebepler neticesinde; davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı davasının reddine karar verilmesini” talep etmiştir.
Dava, Davalıya 19/06/2007 ve 03/02/2009 tarihli protokollerle kullanılmak üzere devredilen, davacı …’a ait … Müdürlüğü sahasında bulunan İstanbul İli, … İlçesi, … Mevkii … parsel sayılı taşınmazların 29.006,70 m2’lik alanının tahliyesi talebine ilişkindir.
Davanın normal bir kiralama sözleşmesi gibi görünmesine rağmen sözleşme ve protokol içerikleri incelendiğinde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararında da işaret edildiği üzere bir nevi yap-işlet-devret modeli üzerinde kurulu olduğu görülmektedir. Zira protokoller incelendiğinde amaçlanan hizmetin verilebilmesi için bir takım tesis ve yatırımların yapılması karşılığında bedelsiz ve süreli olarak kullanma hakkının devredildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre davacı vekilinin dilekçesinde de belirttiği üzere; 19/06/2007 tarihli protokolle davacıya bağlı … Müdürlüğü sahasında yer alan 6084 parsel sayılı taşınmazın 12.070,46 m2, 13485 parsel sayılı taşınmazın 7.058,00 m2 (tamamı), 19919 parsel sayılı taşınmazın 2.652,04 m2’lik kısmı olmak üzere 21.780,50 m2 arsa, 03/02/2009 tarihli ek protokolle bu taşınmazların bitişiğinde yer alan 7.226,70 m2 arsa olmak üzere toplam 29.006,70 m2 protokollerde belirtilen şartlar dahilinde davalının kullanımına verildiği, süresi l yıl olan 03/02/2009 tarihli ek protokolün l yıl daha uzatıldığı, taraflar arasında imzalanan 19/06/2007 tarihli protokolün 8.3. maddesi; “… veya…’dan herhangi birinin özelleşmesi halinde protokol kendiliğinden sona erer. Bu durumda… harhangi bir hak talebinde bulunamaz”; 03/02/2009 tarihli ek protokolün 9. maddesinin 2. fıkrası;”Protokolün yürürlükte olduğu süre içerisinde…’ın özelleştirilmesi durumunda protokol kendiliğinden sona erer. …’ın haklarini devralan firma sahanın kullanımıyla ilgili herhangi bir hak talebinde bulunamaz” şeklinde olduğu, her ne kadar davalı diğer hususlara itiraz etmese de “…’ın haklarını devralan firma sahanın kullanımıyla ilgili herhangi bir hak talebinde bulunamaz” hükmüne itiraz ederek davalıda bulunan sözleşme nüshasında böyle bir hükme yer verilmediğini iddia etmiş ise de bu husus davamızın konusu olmayıp ancak başka bir davada görülmesi gerektiği, protokolün süresinin sona erdiği gibi 08/03/2013 tarih ve 28581 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararın’ndan da anlaşılacağı üzere; Davacıya ait İstanbul İli, … İlçesi, … Mevkii 6084, 13845 ve 19919 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde davalıya 19/06/2007 ve 03/02/2009 tarihli protokollerle faaliyette bulunması için yer tahsis edilmiş ise de…’ın 28.05.2013 Tarih ve 11805 sayılı hisse satış sözleşmesi ile özelleştirildiği, protokolün 8.3 maddesi gereğince özelleşme ile protokolün özelleşme ile hiç bir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erdiği, …’ın belirtilen taşınmazlar üzerinde fuzuli şagil durumuna düştüğü kabul edildiğinden…’ın müdahalesinin önlenmesi ile belirtilen parsellerden tahliyesine, bu aşamada sözleşmelerin içeriğinin yeterli olduğu, keşif veya bilirkişi incelemesine gerek olmadığı düşünülerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, karar davalı vekilince temyiz edilerek, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/6091 esas – 2018/1020 karar sayılı ve 13/02/2018 tarihli ilamıyla ” Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.492 sayılı Harçlar Yasası’nın 16/1 maddesinde, müdahalenin men’i vs. taşınmazın aynına taalluk eden davalarda taşınmazın değerinin harca esas olacağı, Yasanın 16/3 maddesinde değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçesinde değer gösterilmesinin zorunlu olduğu, gösterilmemişse davacıya tespit ettirileceği, tespitten kaçınma halinde dava dilekçesinin muameleye konulmayacağı, Yasa’nın 28/1-a maddesinde karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin alınacağı, Yasa’nın 30. maddesinde de, muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğunun anlaşılması durumunda yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harç tamamlanmadıkça davaya devam olunmayacağı hususları düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde değer gösterilmeksizin maktu peşin harç yatırılmak suretiyle dava açılmış, nisbi harca tabi bulunan davada yukarıda açıklanan yasa hükümleri gözardı edilmek suretiyle mahkemece maktu karar ve ilam harcına hükmedilmiştir.Bu halde, mahkemece dava konusu taşınmazların rayiç değerinin yöntemince tespit edilerek, bu değer üzerinde 492 sayılı Yasa hükümlerine göre hesaplanacak 1/4 peşin harcın davacıya ikmal ettirilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, Harçlar Yasası hükümlerinin gözardı edilmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (1) numaralı bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir ” gerekçe yapılarak dosya bozularak gönderilmiştir.
Bozma sonrası davanın 23/10/2018 tarihinde kabulüne karar verilerek davalı vekili tarafından temyiz olup; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1073 Esas 2019/7459 Karar sayılı 25/11/2019 tarihli ilamıyla; “Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Dairemizin önceki bozma ilamında, davanın, taşınmazların mülkiyetine taallük etmesi nedeniyle taşınmazların değerinin harca esas değer olacağı ve davanın nispi harca tabii olduğu belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak tespit edilen nispi harcın 1/4’ü davacı tarafa tamamlatılarak davaya devam edilmiştir. Ancak buna rağmen hükümde davanın maktu harca tabi olduğu gerekçesiyle maktu harca hükmedilmesi isabetli olmayıp, kararın bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir.” gerekçeleriyle bozularak Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilmişitir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizce verilen … Esas… Karar sayılı 23/10/2018 tarihli hüküm, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1073 Esas 2019/7459 Karar sayılı 25/11/2019 tarihli bozma ilamı ile davalının temyiz itirazları reddedilmiş ve karar düzeltme talebinin de reddine karar verilmesi üzerine 21/04/2020 tarihinde kesinleştiğinden; yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilerek harca ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizce verilen … Esas… Karar sayılı 23/10/2018 tarihli hüküm Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1073 Esas 2019/7459 Karar sayılı 25/11/2019 tarihli bozma ilamı ile davalının temyiz itirazları reddedilerek ve karar düzeltme talebininde reddine karar verilerek 21/04/2020 tarihinde kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.799,530,97 TL harçtan peşin alınan 24,30 TL ve 449.882,75TL harcın mahsubu ile eksik 1.349.623,92 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
3-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır