Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/355 E. 2022/447 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/355 Esas
KARAR NO:2022/447

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:20/05/2021
KARAR TARİHİ:28/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.05.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 24.10.2016 tarihli danışmanlık hizmet sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin akdedilen sözleşmeye uygun olarak … isimli firmalar ile yaptığı danışmanlık hizmetlerine ilişkin olarak hizmet hak ediş bedeline hak kazandığını, işbu kazanılan bedellere ilişkin olarak faturalar kesilmiş, ticari defterlere işlenmiş ve davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirket tarafından ödeme yapılmadığını, Müvekkilinin, alacağına kavuşabilmek adına …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, işbu takibe davalı şirket tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, arabulucu görüşmesinde anlaşılamadığını, …. İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptali ile takibin aynen devamına, alacağımızın faizi ile birlikte tahsiline, kötü niyetli davalı şirket aleyhine %20’ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında her ne kadar danışmanlık sözleşmesi kaleme alınmışsa da davacı şirket tarafından sözleşmedeki yükümlülükler usulüne uygun olarak yerine getirilmediği, şirketten hiçbir hizmet almadığı, gerçekleştirdiğini iddia ettiği işleri ispat yükümlülüğü davacıda olduğu,davacı şirketin vekil eden şirket kayıtlarında hiçbir hak edişi olmadığı, şirkete fatura gönderilmediği, şirketin ticari defter kayıtlarında bahsi geçen firmaya ilişkin işlenmiş herhangi bir fatura olmadığı, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Davalının …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasına yaptığı itiraz nedeniyle İİK madde 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, …. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyası dosya arasına alınmış ve Mahkememizce verilen 29/09/2021 tarihli celse kararı ile dosyanın SMM bilirkişiye verilerek rapor tanzim etmesine karar verilmiş, 29/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda; 1- Davacı tarafın ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı ve ilgili yıllar ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edebileceği,2-Davacı ve davalı taraf arasında 2016 ve 2018 yılları arasında danışmanlık hizmeti sözleşmesi ile ticari hizmet alım-satım ilişkisinin olduğu, 3-Davacı tarafından dava dilekçe ekinde sunulan 3 adet irsaliyeli faturaların, davacı tarafından davalı tarafa düzenlendiği görülmüş olup, KDV dahil toplam tutarı 98.623,22 TL olduğu ve faturaların şekilsel olarak 213 sayılı VUK’un 230. maddesinde belirtilen özellikleri taşıdığı, 4- Dava konusu KDV dahil toplam tutarı 98.623,22 TL olan 3 adet irsaliyeli faturaların, davacı tarafın 2018 yılı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalı tarafından ödeme yapılmadığı, 5- Davacı tarafından 05.08.2020 tarihinde, davalı tarafa icra takibi başlatıldığı ve icra takip tarihi itibari ile 38.806,98 TL faiz talep edebileceği, 6- Davacı … İnşaat Gayrimenkul Proje Dan.A.Ş tarafından davalı … … ve İnş. A.Ş.’ne icra takibi başlatıldığında, davacı tarafın ticari defterlerinde davalı taraftan 98.623,22 TL alacağı olduğu görüşüne varılmıştır. Talimat mahkemesinden alınan 18/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; … … AŞ ile … … AŞ arasında akdedilen *Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi 24.10.2016 tarihinde Firmanın merkezi İstanbulda bulunan önceki sahipleri ile yapılmış, Haziran 2020 tarihinde yeni sahipleri tarafından satın alınarak merkezi …’e getirilmiştir. Satış Sözleşmesini göremediğimizde borçları ve alacakları ile mi satıldığını bilmiyoruz. İncelediğim Defterler önceki sahibine ait olup , borçları ile satışının gerçekleştirildiğini varsayarsak ; Mali Bilirkişi olarak incelediğim defterlerde Davacı Şirkete ait işlemler sadece 2017 yılında Cari Hesap extresinde olduğu gibidir. 17.08.2017 tarihinde Davacı tarafından 4029 nolu 106.986,67 TL ve 25.09.2017 tarihinde … nolu 94.400,00 TL olan bedellere ait faturalar Yasal Defterlere, yasal sürelerde ve Kanunun gerektirdiği şekilde işlenmiş, bu bedellerin ödemeleri yapılmış olup mevcuttur ve belgelerin tamamı EK de sunulmuştur. Dava konusu olan … – 4039 — 4040 nolu faturalar okunaklı olmaması sebebiyle tarih, tutar ve açıklama konusu hakkında bir sonuca varılamamıştır. Ancak Davacı tarafından Davalı tarafa kesilen en son fatura 25.09.2017 tarihine ait olup … numaralı olduğunun tesbitini fiilen yaptığımız için bahse konu olan faturaların, 25.09.2017 tarihinden sonra olması beklenir. 2017 Yılına ait Defter kayıtlarında ve 2018 Yılına ait Defter kayıtlarında bu faturalar bulunmamaktadır. Dolayısı ile borcu gözükmüyor ve … AŞ’ ye herhangi bir ödemeye de rastlanmadığı görüşüne varılmıştır.
İspat, bir olayın veya hukuksal durumun varlığı veya yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen, ispat yükü üzerinde olan tarafın deliller vasıtasıyla yürüttüğü inandırma faaliyetidir. HMK’nın 189/1. maddesine göre; taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptirler. İspatın konusunu; tarafların üzerinde anlaşamadıkları, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için taraflarca delil gösterilir. Taraflarca ileri sürülen vakıaların ispatında ortaya çıkan çekişmeyi gidermede kullanılacak olan en önemli vasıtalardan biri de belgelerdir. Belge, HMK’nın 199. maddesinde “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu doğrultuda belgenin sahip olması gereken ilk unsur, taraflar arasında uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişlilik olup diğer unsur ise niteliği itibariyle ispata yarar bilgiyi ihtiva etmesidir. Belirtilen iki unsuru haiz tüm bilgi taşıyıcıları, HMK’nın 199. maddesi kapsamında belge niteliğindedir. Buna ek olarak tarafların belge ibraz zorunluluklarının düzenlendiği HMK’nın 219. maddesinin 2. fıkrasında “Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” şeklindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ticarî defterler de kanundaki belge tanımının kapsamı içerisindedir. Dolayısıyla belge, ticarî defterleri de içine alan genel ve kapsamı geniş bir kavram olup kanundaki belge hakkında ihdas edilen tüm düzenlemeler, somut olayın niteliğine uygun düştüğü ölçüde ticarî defterler için de uygulama alanı bulurlar. Medeni usul hukukunun amacı, yargı önüne gelen dava ve taleplerin hukuka uygun bir biçimde karara bağlanmasını sağlamaktır. Salt tarafların haklarını elde etmelerini mümkün kılmak yanında medeni usul hukuku, gerçeğe ve hakkaniyete uygun kararların ortaya çıkışını sağlama işlevine de sahiptir. Usul hükümleri çerçevesinde hakkaniyete uygun karar tesisi için yargılama aşamasındaki delillerin toplanması sürecine tarafların azamî suretle katılımları sağlanır. Bu bağlamda taraflar ileri sürdükleri iddia veya savunmalarının ispatı için ellerindeki tüm belgeleri yargılama sırasında ibraz etme yükümlülüğü altındadırlar. Bu yükümlülük, doğal olarak tarafın kendi aleyhine ve karşı tarafın lehine olan belgeyi mahkemeye ibrazına dair bir zorunluluğu kapsamaz. Ancak Kanun, belirli şartlar dâhilinde ve davayı aydınlatma ödevinin de bir gereği olarak taraflardan birinin karşı taraf lehine olan belgeyi ibrazını zorunlu kılmıştır (Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/Akkan, Mine/Korkmaz, Hülya Taş; Medeni Usûl Hukuku, C. II, İstanbul 2017, s. 1813, 1814).Tarafların ellerindeki belgeleri yargılama sırasında mahkemeye ibraz yükümlülüklerine ilişkin genel kurallar HMK’nın 219 ve devamındaki maddelerde düzenlenmiş olup anılan Kanun’un 219/1. maddesi; “Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.” hükmünü içermektedir. Anılan hüküm ile taraflar, ileri sürdükleri vakıaların ispatına ilişkin sadece kendi ellerindeki belgeleri ibrazın yanında karşı tarafça delil olarak dayanılan belgeleri de ibraz yükümlülüğü altındadırlar. Anılan düzenleme ile ispat yükü üzerinde olmayan tarafın da belirli koşullarda belge ibrazı ile yükümlülük altına alınarak davanın aydınlatılmasına katkıda bulunması sağlanmakta, bu suretle gerçeğe ve hakkaniyete uygun karar tesisine imkân tanınmaktadır. Öte yandan tarafların mahkemeye ibraz ile yükümlü oldukları belgeler, ileri sürülen hususların ispatı ile ilgili olanlardan ibaret olup bunun belirlenmesi ise HMK’nın 194. maddesi çerçevesinde taraflarca gerçekleştirilecek somutlaştırma faaliyeti ile mümkündür. Bu doğrultuda taraflar, ileri sürdükleri vakıayı ispata elverişli bir biçimde somutlaştırmanın yanında delil olarak dayandıkları belgeleri ve hangi belgenin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıklamakla yükümlüdürler. Anılan yükümlülüğün ifası ile belgenin içerik ve niteliği hakkında bilgi sahibi olunarak ispat konusu vakıaya ilişkin olarak ibrazı istenen belgenin gerekli olup olmadığı yahut belgedeki hangi kısımların gerekli olduğu belirlenebilecektir. Bu sayede ileri sürülen hususların ispatıyla ilgili olmayan belgelerin gereksiz yere ibrazı önlenebileceği gibi HMK’nın 219/2. maddesi gereğince devamlı kullanılan ve içeriği bölünebilen belgelerin tamamı yerine sadece ispat konusu vakıa ile ilgili kısımları belirlenerek tarafların mahkemeye belge ibraz yükümlülüklerinin sınırları tespit edilebilecektir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Korkmaz, s. 1814, 1815). Taraflardan birinin ileri sürdüğü vakıanın ispatı için dayanılan belgenin, davanın karşı tarafının elinde bulunması durumunda ise, karşı tarafın anılan belgeyi ibrazı HMK’nın 220/1. maddesinde; “İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.” şeklinde düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. maddesinin uygulanması için gereken ilk koşul, karşı taraf elinde olan belgenin ileri sürülen vakıanın ispatına elverişli olup bu isteğin Kanun’a uygun olduğuna dair kanaatin mahkeme nezdinde ortaya çıkmasıdır. Bu kapsamda ileri sürdüğü vakıanın ispatı için delil olarak HMK’nın 220/1. maddesi çerçevesinde karşı tarafın elindeki belgeye dayanan tarafın, HMK’nın 194. maddesinde düzenlenen somutlaştırma yükünü ifa ederek karşı tarafın elindeki belge ile ileri sürülen vakıanın ispatının zorunlu ve bu talebin Kanun’a uygun olduğuna dair mahkeme nezdinde bir kanaat uyandırması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/11-328 esas ve 2022/154 karar sayılı ilamı)
Tüm dosya kapsamından, davacı ile davalı arasında 24/10/2016 tarihli danışmanlık hizmet sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin akdedilen sözleşmeye uygun olarak … isimli firmalar ile yaptığı danışmanlık hizmetlerine ilişkin olarak hizmet hak ediş bedeline hak kazandığını, işbu kazanılan bedellere ilişkin olarak faturalar kesildiği ve ticari defterlere işlenmiş olduğunu, davalı şirketin itiraz etmesi üzerine iş bu davanın açıldığı, davalı yanca taraflar arasında her ne kadar danışmanlık sözleşmesi kaleme alınmışsa da davacı şirket tarafından sözleşmedeki yükümlülükler usulüne uygun olarak yerine getirilmediği, davacı şirketten hizmet almadığını belirtmiştir. Yargılama sırasında uyuşmazlığa konu danışmanlık hizmetlerine ilişkin irsaliye faturalar ile kira kontratlarının sunulması için davacı yana süre verilmiş ve verilen süre içerisinde bir kısım evraklar dosyamıza sunulmuştur. Uyuşmazlık konusu hizmetin danışmanlık hizmetin kapsamında olduğu ve dokuz kalem halinde hizmetin kapsamının belirlendiği anlaşılmıştır. Ticarî defterlerle ispatın 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı TTK) 64. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, tarafların ticari defter ve kayıtlara dayandığı, faturaya dayalı alacağın ispatı için faturada yazılı malların teslim edildiğinin veya hizmetin sunulduğunun ispatının gerektiği, bu konudaki ispat yükünün davacıda olduğu, davaya konu alacağın, davacı defterlerinde kayıtlı, alacağa ilişkin faturaların sunulmuş olduğu ve davalı ticarî defterlerinde ise alacağın yer almadığı, davacı yanca sunulan maillerde …, … isimli firmalar ile yazışmaların bulunduğu, yine dosyamız arasında mevcut yerel gazete suretlerinde davacı yanca yapılan projeyle ilgili tanıtım hizmeti verildiği, … firması yönünden ise hizmetin verildiğine ilişkin kira kontratı, mail yazışması vs. Bulunmadığı hususları dikkate alınarak … firması yönünden düzenlenen fatura dikkate alınmaksızın ;Davanın kısmen kabulü ile; davalının …. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın reddi takibin 77.647,54-TL asıl alacak ve 30.553,31-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 108.200,85-TL üzerinden aynı koşullarla devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının …. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın reddi takibin 77.647,54-TL asıl alacak ve 30.553,31-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 108.200,85-TL üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 7.391,20-TL nispi karar harcının peşin alınan 1.659,82-TL harçtan mahsubu ile eksik 5.731,38-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 1.975,9‬0-TL ( 1.650,00-TL BK ücreti, 325,90-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 1.555,66-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 1.727,62‬-TL ( 59,30-TL BH, 1.659,82-TL PH, 8,50-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 14.229,08-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan Yasemin Durak’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.039,26 TL davalıdan, 280,74‬ TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2022

Katip …

Hakim …

E-imzalıdır E-imzalıdır