Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/332 E. 2023/517 K. 19.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/332 Esas
KARAR NO:2023/517

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:06/05/2021
KARAR TARİHİ:19/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin … Depolama ve Dağıtım Tesislerinde; çevre koruma, giriş çıkış kontrolleri, çevre güvenliğinin sağlanması ve bu bölgede kötü niyetli kişilerin huzura, mala cana olabilecek saldırıları bertaraf etmek, yasaların ve tahsis edilen personel ve ekipmanların imkanları dahilinde caydırıcı güvenlik tedbirlerinin alınması, hizmeti alan kuruluş yöneticilerinin 5188 sayılı yasa hudutları dışına çıkmamak kaydı ile koruma, güvenlik, gözetim, denetim gibi konulara yönelik taleplerinin yerine getirilmesi amacıyla davalı ile 14.12.2010 ve 27.04.2015 tarihli Güvenlik Hizmet Sözleşmeleri akdedildiğini, Güvenlik Hizmet Sözleşmeleri doğrultusunda davalı şirket sözleşmeye konu depolama ve dağıtım tesislerinin güvenliğinin sağlanması amacıyla personel istihdam edeceğini, Müvekkili şirketin ise davalıya bu hizmetin karşılığı olarak ücret ödeyeceğini, Davalı şirketin personel Maaşlarını gecikmeden, derhal ve tam zamanında çalıştıracağı personele ödemeyi kabul beyan ve taahhüt ettiğini, ancak davalının istihdam ettiği personelin işçilik ücretlerini ödeme sorumluluğuna aykırı hareket ederek personelin işçilik ücretlerini ödemediğini, müvekkili şirketin daha sonra herhangi bir kanuni / akdi sorumluluğun doğmaması amacıyla 3 personelin işçilik alacaklarını ödemek durumunda kaldığını, ödediği toplam 79.446,61 TL’nin tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile 79.446,61 TL. bedelli ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına mahkum talebi ile işbu dava ikame edilmiştir.
Dava dilekçesi ve duruşma günü davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Güvenlik hizmeti sözleşmesi kapsamında davalı tarafından ücreti ödenmeyen işçilerin maaşlarının ödenmesi nedeniyle alacaklı olunduğu iddiasıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali isteminden ibaret olduğu görüldü.
DELİLLER; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına Müzekkere Yazılarak (TC:…) …’ün SGK dökümleri celp edilmiştir, … icra müdürlüğüne müzekkere yazılarak 2019/… esas sayılı dosyası celp edilmiştir, … 5. İş Mahkemesine müzekkere yazılarak 2016/…, 2016/… 2016/…, 2016/… esas sayılı dosyalarının UYAP üzerinden celp edilmiştir, … 1. İş Mahkemesine müzekkere yazılarak 2015/… esas sayılı dosyaları celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 12/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı tarafından rücusu talep edilen miktarlar ile uyumlu banka ödeme dekont fotokopileri dosyada mevcut olduğu, Davacı tarafından yapılan ödemelerin iş hukuku hükümlerine göre alt işveren sorumluluğuna bağlı olan davacı asıl işveren sorumluluğunun doğup doğmadığının, ödemelerin sağlamasına, kontrolüne gerek görülmesi halinde Davacının dava dışı işçilere ödemelerine mesnet, dava, icra dosyaları ile SGK kayıtları eksik olan dava dışı işçilerin SGK kayıtlarının dosyaya celbi gerektiği, Dosyada mevcut belgelerin yeterli görülmesi halinde rucuya konu olacak rakam; sözleşmelerin 12. maddesinin tam rücu hakkı verdiği taktir edilir ise 79.446,61 TL. Aksi kanaatte olunması halinde ise; -6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. Maddesi gereği Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ile TBK 167. Maddesine göre rücu hakkının olup olmadığı hukuki değerlendirmesi ve taktiri arz edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava; davalı şirket işçilerinin yapılan ödemelerin rücuen tahsili için, başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında hizmet alımına ilişkin akdi ilişki kurulduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacı …Ş tarafından ödenen işçilik alacaklarından alt işverenin sorumlu olup olmadığı, sorumluluk miktarının ne olacağı hususundadır.
Genel olarak; “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de aynı esasla ve iş davasında taraf olmaları halinde gecikmeden doğan zarardan ayrı bir temerrüt ihtarına gerek olmadan ve ödeme tarihinden itibaren, davalılar tacir olduğundan ticari faiz işletilerek yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.”(23.HD 2019/296 E-2020/340 K,2019/1047 E-2020/2188 K)
112. Maddenin işçinin alacaklarına kolay kavuşmasını teminen düzenlendiği, aynı yasanın n 2/6. Ve 6. Maddelerinin açık düzenlemesi karşısında alt işverenin sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmıştır. Ayrıca sözleşmelerin 30.13. maddesi, 37.09/37.11. Maddesi, 36.11. Maddesi, 36.05 ve 36.07. Maddesinde işçinin ücreti ve türevlerinden alt işvereni sorumlu tutuğu belirlenmiştir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden talep edebilir.
Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu kısma oranı kadarını ilgili alt işverene rücu edebilir.
Nitekim, yukarıdaki genel hukuki düzenlemeyi anlatan Yargıtay içtihadı da sorumluluğun kapsamını tayin etmektedir.
Rücu hakkı nihai olarak başkasının ödemesi gereken bir borcun tamamen veya kısmen ifa eden kişinin yapmış olduğu ifayı asıl borçluya dönerek isteme hakkıdır. Söz konusu hak başkasına ait borcu ifa ettiği için mal varlığında kayba uğrayan kişiye tanınan ve eksilmeyi gidermeye yönelik tazminat niteliğinde talep hakkıdır. Asıl borç ilişkisinden bağımsız rucu edilen ile aralarındaki hukuki ilişkiden doğan yeni bir haktır ve hak doğduğu anda muaccel hale gelmektedir. Keza ödeyenin mal varlığındaki zarar ödeme anında doğmaktadır. Bu durumda mahkeme kararı uyarınca ödemek zorunda kalan davacının zararı ödeme tarihinde doğduğundan açtığı rucu davasında ödeme tarihinden itibaren faiz talep edebilmesi için karşı tarafı ayrıca bir ihtar ile temerrüde düşürmesine gerek olmadığı Hukuk Genel Kurulunca kabul edilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/3-993 – Karar No: 2018/202)
22.02.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7166 sayılı “Sosyal Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 11. Ve 12. Maddeleri değiştirilmiş ve kıdem tazminatının alt işverene rücu edebilmesi için bu konuda sözleşmede açık hüküm bulunması zorunluluğu getirilmiştir. Ancak değinilen kanun hükümleri Anayasa Mahkemesi’nin 19.09.2019 gün 2019/42 Esas, 2019/73 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden uygulanma imkanı kalmamıştır.
Anayasa’nın 153.maddesi gereğince, Anayasa Mahkemesi Kararları geriye yürümez. Geriye yürümemesinin gerekçesi olarak iptal kararlarının kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı bir sonuç doğurmasının önlenmesi olduğu belirtilmiştir.
Ancak kanun hükmünün hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (HGK’nın 21/01/2004 gün ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar, 03/02/2010 gün ve 2010/4-40 Esas, 2010/54 karar sayılı kararları)
Davacı asıl işverenin rücu alacağının 11/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalının işçilik alacağının tamamından sorumlu olduğuna kanaat getirilirse 79.446,61 TL, yüzde ellisinden hesaplanması halinde, 39.723,30 TL borçlu olabileceği tespit edilmiştir.
Mahkememizce bilirkişiden ek rapor alınmış ek raporda, d davalının işçilik alacağının tamamından sorumlu olduğuna kanaat getirilirse 46.708,68 TL, yüzde ellisinden hesaplanması halinde, 23.354,34 TL borçlu olabileceği tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi ek raporu usul ve yasaya uygun, denetime elverişli, itirazları karşıladığı kanaati hasıl olmuştur.
Kural olarak her yüklenici çalıştırdığı işçinin işçilik haklarından kendi çalıştırdığı dönemle sorumludur. Aynı işin devamı niteliğinde davacıya bağlı yerlerde hizmet verip dava dışı işçiyi çalıştıran diğer firmalar içinde sözleşme hükümleri ve yasal düzenlemeler çerçevesinde … A.Ş’yi sorumlu tutmak mümkün değildir. Buna göre davacı kurum davalı firmanın işçiyi çalıştırdıkları döneme isabet eden işçilik alacaklarını davalıdan isteme hakkına sahiptir. Davacı kurum tarafından ödenen kısmın rücuen tahsiline ilişkin davada ise taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılması gerekir. Sözleşmede ve sözleşmenin eki şartnamelerde tarafların sorumluluklarına dair düzenleme bulunması halinde bu düzenlemenin uygulanması gereklidir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 12. Maddesinde işçilik alacaklarından doğan sorumluluğun davalıda olduğu kararlaştırılmıştır. 2014 tarihinden sonraki döneme ilişkin yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince kaldırıldığı da göz önüne alındığında bilirkişi ek raporunda hesaplanan alt işverenin çalıştırdıkları dönemle ilgili sorumluluk miktarları esas alınarak hüküm tesis edilmesi gerektiği anlaşılmış ayrıca rücu davası olması sebebiyle ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacının davasının kısmen kabulü ile,…. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 46.708,68-TL üzerinden aynı koşullarla devamına, asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
…. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 46.708,68-TL üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 3.190,66-TL nispi karar harcının, peşin alınan 959,52-TL harcın mahsubu ile geri kalan 2.231,14‬-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Kabul edilen miktar üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan dava açılırken yatırılan toplam 1.027,32-TL (59,30-TL BHV, 8,50-TL VSH, 959,52-TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 1.574,50-TL (374,50‬-TL tebliğler ve posta, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 925,68-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine bakiye yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına,
8 -Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00-TL’nin davadaki kabul ve red oranına göre; 543,94-TL’sının davacıdan,776,06-TL’sının davalıdan alınarak, HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/07/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır