Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/3 E. 2022/497 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/3
KARAR NO :2022/497

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:05/01/2021
KARAR TARİHİ:13/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerde çalışan ve Türkiye’de ikamet edecek yabancı kişilerin göçmenlik hizmetlerini ve yasal izin süreçlerini yürüttüğünü, iştigal alanı doğrultusunda davalı şirketle 31.07.2018 tarihinde hizmet sözleşmesi imzaladığını, sözleşme gereği müvekkili şirketin davalı şirketin Türkiye sınırları içerisinde ikamet edecek personelleri için çalışma izninin veya mevcut izinlerinin uzatılmasına ilişkin başvurularda bulunduğunu, tüm prosedürlerini tamamladığını ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerini eksiksiz bir biçimde yerine getirdiğini, müvekkili şirketin yapmış olduğu işin karşılığı olarak … seri numaralı 31.12.2019 tarihli 1.062,00 TL bedelli, … seri numaralı 05.07.2019 tarihli, 2.065,00 TL bedelli, … seri numaralı 08.01.2019 tarihli 424,52 TL bedelli faturaları tanzim ederek davalı şirkete gönderdiğini ancak davalı şirketle defaten yapılan görüşmelere rağmen söz konusu hizmetlere ilişkin bedelin ödenmediğini, davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine taraflarınca davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla sözleşmeden kaynaklanan hizmet bedelinin tahsiline yönelik icra takibi yapıldığını, ancak davalı tarafından takip konusu borca itirazda bulunulduğunu, taraflar arasında 31.07.2018 tarihinde imzalanan sözleşmeye rağmen sözleşme içeriğinde verilecek hizmetlerin kapsamı ve bedelinin açıkça belirtilmiş olmasına rağmen borçlunun itirazının icra takibin sürüncemede bırakmak maksadına yönelik olduğunun ortada olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen kötü niyetli davalı şirketin hem borcunu ödemediğini hem de yapmış olduğu takibe haksız olarak itiraz ettiğini, davalarının kabulünü, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, takip konusu alacaklarının takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile davalı borçludan tahsiline karar verilmesini, alacağın likit olması ve kötü niyetli itirazdan ötürü davalı borçlu aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yurt dışında ve Türkiye’de turizm sektöründe faaliyet gösteren, Türk ticari hayatının köklü şirketlerinden birisi olduğunu, müvekkili şirketin iştigal konusu olan turizm ve otelcilik alanında dünyada büyük başarılara imza atmış olduğunu, tüm dünyada ve özellikle Türkiye’de sektörel anlamda adından söz ettirdiğini, bilindiği üzere covid 19 Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11.03.2020 tarihinde pandemi ilan edildiğini, dünya çapında hala hızla yayıldığını, müvekkili şirketin her zaman müşteri memnuniyeti ve en güvenilir hizmeti verme anlayışı içerisinde hizmet verdiğini, tarafların yaptıkları sözleşme uyarınca üstlendikleri edimlerin ifası, mücbir sebep olarak nitelendirilen bu salgın hastalık ve salgın hastalıkla mücadele ederken devletlerin aldığı önlemler sebebiyle doğrudan veya dolaylı olarak etkilendiğini ve bazen de imkansızlaştırıldığını, müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı tüm yükümlülüklerini bu zor dönemde dahi yerine getirmek için üstün çaba sarf ettiğini, kaldı ki kesinlikle aksi iddiaların kabulü anlamına gelmemekle birlikte sözleşme yapıldığı andaki karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde taraflardan biri aleyhine katlanılmayacak derecede bozulabileceğini, davacının icra inkar tazminatına ilişkin taleplerini haksız ve usule aykırı olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının faiz talep etmişse de takipten evvel teğmerrüde düşürülmeyen borçlu için işlemiş faiz talep edilemeyeceğinden davacının işbu husustaki taleplerinin de reddinin gerektiğini, taraflarca akdedilen hizmet sözleşmesinin 7. Bölümünün Mücbir Sebep konulu başlığında mücbir sebeplerin işbu sözleşmedeki işlemlerin zamanında yapılmaması durumunda tarafların birbirlerine karşı sorumluluğunun bulunmayacağının düzenlendiğini, davacı tarafından ikame olunan haksız ve mesnetsiz davanın reddini ve yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli takip başlatıldığından davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından kaynaklanan 2004 sayılı İİK madde 67’ye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış ve Mahkememizce 19/04/2022 tarihli celse kararı ile dosyanın bir SMM bilirkişiye tevdi ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, varsa davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
13/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda; dava dosyasında mevcut bilgi, belgelerden yapılan araştırma ve incelemeler sonucu davalı vekili … Kaya 30.06.2022 tarihli e-maili ile “istediğiniz yıllara ait evraklar şirkette bulunmamaktadır.” şeklinde bilgilendirme yaptığı, davalının yasal defterlerinin incelenemediği, davacı Davacı … Dan. A.Ş.’nin 2019-2020 döneminde açılış ve kapanış tasdiklerini yasal süresi içerisinde yaptığı, 2021 Yılında E-defter sistemine tabi olduğu ve 01.01.2021-31.12.2021 dönemlerine ilişkin olarak yasal süresi içerisinde yasal defterlerin GİB’e gönderildiği, …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile davacı …A.Ş tarafından Davalı … Kaynakları Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti.’nden … nou 424,52 TL bedelli, … nolu 2.065,00 TL bedelli, 0… no-lu 1.062,00 TL bedelli toplamı 3.551,52 TL olan 3 adet fatura ve 522,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.073,79 TL talep edildiği, Davacı tarafın yasal defterlerine göre; Davacı Özdemir Yönetim’in Davalı … …’den 3 adet fatura için 3.551,52 TL ve takip tarihine kadar (29.07.2020) 512,86 TL işlemiş avans faizi talep edilebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Ayrıca bu durum HMK 222/5’te taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı şeklinde ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
Tüm bu açıklamalar ışığında; davacı yanca ticari defter ve kayıtlar sunulmuş olup, davacı yanın ticari defter kayıtları dikkate alınmak suretiyle alacak miktarı tespit edilmiştir. Davalı yan cevap dilekçesinde mücbir sebebe dayanmış ise de mücbir sebebi somutlaştırmadığı, turizm sektöründe yer alan davalının sektörün hangi kolunda iş yaptığı ve pandemi sürecinden ne kadar etkilendiğine ilişkin bilgi ve belge sunmadığı, ticari defter ve kayıtlarını sunmayan davalı yanın şirket bilançosunun da pandemi sürecinde etkilenip etkilenmediğinin ispat edilemediği, düzenlenen fatura tarihleri de dikkate alınmak suretiyle davanın kabulü ile; davalının …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın reddi ile takibin aynı koşullarla devamına, asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, yasal şartlar oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın reddi ile takibin aynı koşullarla devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Yasal şartlar oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE
4-Yargılama giderleri ve sair hususların gerekçeli kararda değerlendirilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 278,29-TL nispi karar harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 223,89-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.073,79-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam ‭1.181,6‬0-TL’nin ( 54,40-TL BVH, 7,80-TL VH, 54,40-TL Peşin Harç, 165,00-TL Tebliğ ve Posta, 900,00-TL BK ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan Serpil Tuna’ya 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olarak karar verildi.13/09/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır