Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/226 E. 2023/172 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/226
KARAR NO :2023/172

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:24/03/2021
KARAR TARİHİ:07/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Şirket tarafından davalıya belirtilen okulların güçlendirilmesi işlerini yaptığını, davalının talebi ile ödenek üstü yaptığı iş bedellerinin ödenmesi talep edildiğini, davalının bu taleplerinin zamanında ödemediğini, ödenek üstü bedellerin ödenmesi için alacak davaları açıldığını, açılan davaların lehlerine sonuçlandığını, davalının kuşkusuz davacının asıl alacağı üzerinden faiz aldığını beyan edeceğini, alacağını zamanında alamayan davacı şirket iş yapamadığı için yoksun kaldığı kar kayıplarının olduğunu, davacı şirket alacağını tahsil etmiş olsa idi , zamanında tahsilat ile elde edilecek dolar, altın ve diğer yatırım araçları ile mukayese yapıldığında elde edilen tarihteki değerlerin farkı olacağını, Zararın ve Tazminatın belirlenmesinde para borcu haksız fiilinden kaymaklanıyor ise 6098 Sayılı Yasanın 50,51,52 ve devamı, para borcu sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanıyor ise 6098 sayılı Yasanın 77,78,79,80 ve devamı maddeler, para borcu sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanıyor ise 6098 sayılı yasanın 112, 113 ve devamı maddelerinin uygulanmasının gerektiğini, uğranılan aşkın zararın ve buna ilişkin tazminat miktarının belirlenmesinin ancak uzman bilirkişilerce tespitinin mümkün olduğundan dolayı davanın belirsiz alacak davası olarak şimdilik 100.000,00 TL in bedel artırma haklarının saklı kalması üzere dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava tarihinden geçerli olmak üzere avans faizi ile birlikte yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının ödenek üstü yapılan iş bedellerini ve yapılmış olan işlerin zararını tahsil ettiğini ikrar ettiğini, davacının davadaki taleplerinin yersiz olduğunu, bilindiği üzere munzam zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar şeklinde tanımlandığını, munzam zararın sorumluluğunun, kusur sorumluluğuna dayandığını, zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusuru olduğunu, zararın varlığını ispat yükümlülüğünün zararı iddia eden alacaklı üzerinde olduğunu, munzam zararın talep edilebilmesi için zarar ile kusur arasında illiyet bağının bulunmasının zorunlu olduğunu, davalı şirketin herhangi bir kasti, ihmali kusurunun bulunmadığı gibi iddia edilen zarar ile alacağın ödenmesi zamanına ilişkin eylem arasında bir illiyet bağının bulunmadığını, davacının bahsi geçen taşınır/taşınmaz satışlarının ise hangi tarihlerde, hangi gerekçelerle yapıldığı, salt bu satış işlemlerinin bu iddiasını doğrulamayacağı, davacının iş hayatındaki prosedür gereği dava dışı diğer gerçek/tüzel kişilerle de sözleşme akdettiği dikkate alınarak tüm bu hususlar açıklığa kavuşturulmasının gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, haksız yere açılan davanın usulden ve esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında ödenek üstü yapılan işlere dair ödemelerin zamanında yapılmaması, alacak davalarına konu olması, davalardan sonra ödenmesi sebebiyle davacının temerrüt faizi ile karşılanmayan aşkın zararının olup olmadığı, talep edip edemeyeceği, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığından ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
… 4. Asliye Hukuk Mahkemesine müzekkere yazılarak … Karar sayılı dosyası celp edilmiştir…. Asliye Ticaret Mahkemesine müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
Çevre Ve Şehircilik Bakanlığına müzekkere yazılarak 10.06.2006 tarihlerindeki İmar ve İskan Bakanlığı m2 birim fiyatlarının ve 14.12.2015, 23.11.2017 tarihlerindeki İmar ve İskan Bakanlığı ve serbest piyasa m2 birim fiyatları celp edilmiştir.
… 16. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 2014/… Esas Sayılı dosyası celp edilmiştir…. 17. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 2017/12905 Esas Sayılı dosyası celp edilmiştir.
İstanbul … Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak İstanbul – …, 2. Bölge, …, …, Pafta 60, Ada 490 Parsel 6 Da 15/480 Arsa Paylı 3 Nolu Bağımsız Bölümün Şirket Sahibi … Tarafından Satışı Yapıldığına İlişkin Satış Senedinin, İstanbul – …, 2. Bölge, …, …, Pafta 60, Ada 475 Parsel 20 Da 58/1600 Arsa Paylı 11 Nolu Bağımsız Bölümün Şirket Sahibi …-… Tarafından Satışı Yapıldığına İlişkin Satış Senedinin, İstanbul – …, 2. Bölge, …, …, Pafta 60, Ada 410 Parsel 35 Da 30/1000 Arsa Paylı 17 Nolu Bağımsız Bölümün Şirket Sahibi … Tarafından Satışı Yapıldığına İlişkin Satış Senetlerinin onaylı suretleri celp edilmiştir.
İstanbul … Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak İstanbul …, … Köyü, Mekanlaraltı Mevkii ,pafta 22JIIIB, Ada 101, Parsel 3 Arsanın Bölümün Şirket Sahibi … Tarafından Satışı Yapıldığına İlişkin Satış Senedi, İstanbul, …, … Köyü, Mekanlaraltı Mevkii ,pafta 22JIIIB, Ada 101, Parsel 4 Arsanın Bölümün Şirket Sahibi … Tarafından Satışı Yapıldığına İlişkin Satış Senedi, İstanbul, …, … Köyü, Mekanlaraltı Mevkii ,pafta 22JIIIB, Ada 101, Parsel 5 Arsanın Bölümün Şirket Sahibi … Tarafından Satışı Yapıldığına İlişkin Satış Senedi suretleri celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 06/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında ödenek üstü yapılan işlere dair ödemelerin zamanında yapılmaması alacak davalarına konu olması davalardan sonra ödenmesi sebebiyle davacının aşkın zararı olduğu iddiası ile şimdilik 100.000,00 TL nin davalı yandan tahsili talebinden ibaret olduğu, taraflar arasındaki somut uyuşmazlığın akdedilen eser sözleşmesi kapsamında ödenek üstü yapılan işlere dair ödemelerin zamanında yapılmaması alacak davalarına konu olması davalardan sonra ödenmesi sebebiyle davacının aşkın zararı olduğu iddiası üzerine çıktığı, davacı yanın iş bu talebine ilişkin davalı ile akdetmiş olduğu sözleşmeleri vs. Sunmuş davacının eser sözleşmesi kapsamında … Cumhuriyet Lisesi ve … Erkek Lisesi projelerinde inşaat işleri yapmış olduğu, yapılan işler kapsamında alacağın 2006 yılında doğduğu, yapılan tahsilatların ise 19/10/2015 ve 19/12/2017 tarihlerinde yapılmış olduğu anlaşıldığı, davacı şirketin aşkın zararının ticari defterler tespit edilmesinin mümkün olmadığı dosyaya davacı yan tarafından mevcut zararına ilişkin bila tarihli uzman görüşü alınmış olup uzman görüşündeki hesaplamaların paranın değerini koruma amaçlı katsayı tespiti altın ve metal varlıklar bazlı katsayı tespiti, haksız rekabet zenginleşme mahrumiyeti odaklı katsayı tespiti, ortalama değer artışı katsayılarının tespiti yöntemleri üzerinden hesaplama yapılmış olduğu yapılan bu hesaplamalara mahkemece itibar edilmesi halinde davacının aşkın zararının 29.268.117,00 TL olabileceği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; davalı Milli Eğitim Bakanlığı’nın tacir olmadığı, kamu tüzel kişisi olduğu, taleplerin TTK’da sayılan mutlak ticari dava türlerine girmediği, bu sebeple eldeki davanın mutlak veya nisbi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan sözedilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2017/1761 esas, 2018/5026 karar sayılı ilamı)
Görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK m. 114/c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulur (HMK m. 115/1). Bir mahkemenin verdiği görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise bu görevsizlik kararı, dosyanın gönderildiği mahkemeyi bağlamaz. Bu mahkeme de kendisinin görevli olmadığına ve ilk mahkemenin görevli olduğuna karar verebilir. (Yargıtay 8 HD. 2019/699 Esas 2020/4277 Karar sayılı ilamı)
Hâl böyle olunca; davanın, genel mahkeme sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/03/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim ….
E-İmzalıdır