Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/22 E. 2021/838 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/22
KARAR NO:2021/838

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:13/11/2018
KARAR TARİHİ:21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde özetle; davalının davacıya olan borcundan dolayı …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası başlatılan takibe itiraz ettiğini, davalının borca, faize, ferilere ve icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu, davalı borçlunun itirazında haksız olduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamını ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … …’nin ortağı olduğunu ve iddia edilen ticari ilişkide aslen sorumlu olmasının mümkün olmadığını, ayrıca davalının yerleşim yerinin … / … olduğunu ve davacıların davadışı … …’ye açmış oldukları davalarında …’da açılmış olduğunu ve yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu beyanla yetki itirazında bulunduğu, dava konusunun Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkisinde olmadığını, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu beyanla görev itirazında bulunduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/541 Esas sayılı dosyada açılan dava, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi sonucu mahkememize tevzi olmuş, yeni esas alarak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce, …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; davacı tarafından davalı aleyhine … Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından düzenlenen … esas nolu iflas tablosu-sıra cetveline kayıt kararı dayanak gösterilmek suretiyle 8.157,64 Euro alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği ile davalı vekilinin 10/11/2018 tarihli dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, dava dilekçesinde dava dışı …’da mukim … şirketine yatırımcı olarak para yatırdığını, davalının şirket hesaplarını kendisine aktararak dolandırıcılık yaptığını, şirketin …’da iflasına karar verildiğini, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, bu nedenle müvekkilinin alacağını davalıdan tahsil etmek amacıyla icra takibi başlattığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf gerek icra dosyasında gerekse cevap dilekçesinde adresinin …’da olduğunu beyan ederek yetki itirazında bulunmuştur. Bu davanın davalısı hakkında aynı sebeple açılmış dosyalarda verilen kararların istinaf edilmesi sebebiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2018/2230 Esas ve 2018/1551 Karar sayılı ilamında, davalıya yüklenen yatırımcılardan toplanan paraların başka amaçlar için kullanılması eylemi haksız fiil olarak kabul edilmekle davanın, davacının alacağını dayandırdığı dava dışı şirketin iflas masası tarafından verilen kayıt belgesi tarihine göre yürürlükte olan mülga Türk Ticaret Kanunu’nun 336. maddesinde yer alan
” İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler.
5.Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması,” düzenleme kapsamında, şirket ortağına karşı açılmış sorumluluk davası olarak nitelendirildiği, 12. Hukuk Dairesinin 2019/481 Esas ve 2019/359 Karar sayılı ilamında da benzer şekilde nitelendirme yapıldığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553/1. maddesinde de benzer bir düzenleme olduğu anlaşılmakla; Mahkememizce de davanın hukuki nitelendirmesi bu madde kapsamında kabul edilmiştir. Bu bağlamda; Türk Ticaret Kanunu’nun 561. maddesine göre sorumlular aleyhine açılacak davalarda şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi kesin yetkili olup, dava dışı şirketin merkezinin de …’da olduğu ve Mahkememizde yargılama yapılamayacağından davanın usulden reddine karar verilmiş karar davacı vekilince istinaf edilmiş, İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesi’nin 2020/388 Esas – 2020/1334 Karar sayılı 03/12/2020 tarihli kaldırma ilamına göre ” Dava, haksız fiil ve şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak alacaklının yaptığı takibe itirazın iptaline ilişkindir.
MÖHUK 40.maddede “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” hükmü düzenlenmiştir. Türk mahkemelerini yetkili kılan bir iç yetki kuralı varsa,Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi de mevcuttur.
TTK’nın 553.maddesinde kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin.. sorumluluğu düzenlenmiş, 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir.
HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yine 9.maddede Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki düzenlenmiş olup, maddeye göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi …/… olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’ de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni …/İstanbul’dur. HMK 9.maddesine göre davada mahkeme yetkili olup, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. ” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılmış ve yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflarca sunulan tüm delil, emsal karar ve bilirkişi raporları incelenmiş olmakla tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalının …’da … … şirketinin yöneticisi olduğunu, birçok şahıs gibi yatırım amacıyla şirkete para verdiğini, paranın usulsuzce kullanılarak kendisinin dolandırıldığını, bu konuda … Asliye Ceza Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli kararı ile cezalandırıldığını, ayrıca davalı hakkında … … Sulh Hukuk Mahkemesinin (İflas Mahkemesi sıfatıyla) 15.07.2008 tarihli kararı ile tüketici iflası açıldığını, davacının iflas masasına 27.02.2009 tarihinde başvurduğu, 5.938,10 Euro alacağı olduğunu iddia ederek icra takibi yoluyla tahsilini talep etmektedir. Buna göre davacının … Asliye Ceza Mahkemesinin kararına ve … Sulh Hukuk Mahkemesinin iflas kararına dayandığı anlaşılmaktadır.
TTK 553 Md. Kapsamında “kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini, kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahibine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludur” hükmünü ihtiva etmektedir.
Davalının …’da şirket yöneticisi olarak sorumluluğu bulunduğunu iddia eden şirket alacaklısı davacı taraf, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin (iflas mahkemesi sıfatıyla) verdiği kişisel iflas kararına dayanmaktadır. Türk Hukukunda kişisel iflas mevcut olmayıp MÖHUK şartlarını taşımamaktadır. İflasın mülkiliği ilkesi gereği kişisel iflasın sonucu borçtan kurtulma yöntemiyle yürütülen iflas süreci etkilerini ve sonuçlarını …’da doğurmuş olup Türkiye’de bir etkiye sahip değildir. Çünkü kişisel iflasın Türk mevzuatına aykırı olmasının yanı sıra icra edilebilir olduğuna dair Türk Mahkemelerince verilmiş bir tanıma ve tenfiz kararı da mevcut değildir. Türk Mahkemelerince davalının iflasa tabi kişilerden olup olmadığı denetlenmeli ve ayrıca Alman Hukukuna göre iflas mahkemeleri iflas masasına kayıt taleplerini yargılama yapmadan kabul ettikleri için davacının iflas masasına kaydedilen alacağının varlığı ve miktarı yönünden de inceleme yapılıp açılacak tanıma ve tenfiz davasında iflas kararının kamu düzenine uygun olup olmadığına karar verilmeli iken tüm bu aşamalar pas geçilerek doğrudan iflas kararı dayanak alınıp icra takibinde bulunulması hukuken mümkün değildir.
Davacının ikinci dayanak noktası davalı hakkında verilen … Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararı olup bu karar hangi müştekinin ne kadar zarara uğrayarak suçun mağduru olduğunun belli olmaması gerekçesi ile bozulmuş olup karar kesinleşmemiştir. Bu nedenle davalının bu yönden sorumluluğuna gidilmesi Türk Hukuk yönünden mümkün değildir. TTK 553 Md. Şartları oluşmadığından şirket yöneticisi sıfatıyla davalının sorumluluğuna gitmek ve iflas masasına kaydedilen alacağa hükmetmek mümkün olmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesap olunan 59,30 TL harcın peşin alınan 572,33 TL harçtan mahsubu ile artan 513,03 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 7.361,91 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL (tebliğler ve posta masrafı) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/10/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …