Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/212 E. 2022/538 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/212
KARAR NO:2022/538

DAVA:GENEL KURUL KARAR İPTALİ
DAVA TARİHİ:22/06/2016
KARAR TARİHİ:22/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, davalı şirketin esas sermayesi olan 500.000,00 TL’nin l/10’unu oluşturan azınlık pay sahipleri olduğunu, davalı şirketin büyük pay sahiplerinin elbirliği ve fikir birliği içerisinde şirketi keyfi tutumları ile yönettikleri gibi kasıtlı olarak bilançolar ile oynayarak şirketi zararda gösterdiklerini, bugüne kadar müvekkilleri tarafından şirketin yönetim kurulu üyelerine genel kurul toplantıları dışında ve genel kurul toplantılarında şirket işleyişi ve finansal tablolar hakkında yöneltilen soruların cevapsız bırakıldığından, müvekkillerinin vazgeçilmez ortaklık hakkı olan bilgi alma ve belge inceleme haklarının kasıtlı olarak kullandırılmadığını, bu nedenle eşit işlem ilkesine aykırılık doğduğunu, TTK’nın 447. maddesi gereğine alınan genel kurul kararlarının batıl yaptırımına tabi tutulmasının elzem olduğunu, 24.03.2016 tarihli genel kurulun, 01.12.2015 tarihli genel kurulda bilançoların müzakeresini erteleme talepleri sonucunda ertelenen genel kurul toplantısı olduğunu, 01.12.2015 tarihli genel kurul toplantısı incelendiğinde sordukları soruların yanıtsız kaldığının görüleceğini, taraflarınca davalı şirkete keşide edilen ihtarnameler ile sordukları sorulara cevap verilmediği gibi azınlık olarak gündem maddesi olarak eklenmesini istedikleri hususların eklenmediğini, talep ettikleri bilgi ve belgelerin de hazırlanmadığını, şirketin tüm ortaklarının sadece müvekkillerine dürüst olmayan ve kötü niyetli hal ve tutumları sergilediklerini, çünkü müvekkilleri dışında kalan tûm pay sahiplerinin şirketin fiili hakimiyetini kurdukları gibi şirketin malvarlığını kendi malvarlıkları gibi uhdelerinde tutup keyfi harcamalar yapıp bilançolarını da kendi istedikleri gibi makyajladıklarını, bu nedenle 24.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 3. maddesinin ihtiva ettiği bilançoların ibrası kararının batıl sayılması gerektiğin, tasfıyeye giriş bilançosunun gerçeği yansıtmadığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da davalı şirketin bilançolarının gerçeği yansıtmadığı, döviz kurlarının farklı yansıtıldığı, davalı şirketin sermayesinin kaybedildiğinin tespit edildiğini, nitekim somut durumda davalı şirketin 2/3 sermayesini kaybettiğinin sübut bulduğunu, davalı şirketin ortaklara borçlar hesap kayıtlarının fıktif hesap olduğunu, müvekkillerinin davalı şirkete fon sağlamamasına, yani şirkete borç vermemelerine rağmen şirketten alacaklı gözüktüklerini, davalı şirketin ticari alacaklarının 2014 yılında iki kat arttığını ve alacağının tamamının dava dışı … …’den olduğunu, satışların çok büyük kısmının da … Giyim, … Giyim Pazarlama ve … … Ürünleri’ne olduğunun bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, bu şirketlere örtülü kâr transferi yapılmakta olup, davalı şirket aleyhine ticari alışverişler yapılarak şirketi sürekli zarara uğratıldığını, 24.03.2016 tarihli genel kurul kararlarının 4. maddesi ile gündeme bağlılık ilkesi ihlal edildiği gibi, batıl bir karar alındığını, … … Ürünleri’ndeki Tasfiye Halinde … hisseleri ile ilgili olarak adı geçen şirketin tasfiyesi konularının görüşülmesi şeklinde belirtilen gündem maddesi aşılarak, dava dışı şirketin tasfiyesine ilişkin alınan kararın yoklukla malul yaptırımına tabi tutulması, aksi halde ise iptaline karar verilmesinin zorunlu olduğunu, bir genel kurul kararının konusu bakımından, kamu düzenine, emredici hükümlere, ahlak ve adaba kişilik haklarına aykırı veya konusu bakımından imkansız ise batıl olduğunu, yani hukuken bir hüküm ifade edemeyeceğini, yokluk ve butlanın hukuki sonucunun, her ikisinin de baştan itibaren hükümsüz olduğunu, davalı şirketin genel kurul toplantısında oyladığı 4. maddenin farklı tüzel kişiliğin ortaklar kurulunda alınması gereken bir karar olduğunu, müvekkillerine gönderilen toplantı davetinde yer alan gündem maddeleri ile 24.03.2016 tarihli genel kurul toplantısında oylanan 4. maddenin birbiri ile uyuşmadığını ve bu durumun gündeme bağlılık ilkesinin ihlali anlamı taşıdığını, bu kararın kamu düzenine de aykırılık teşkil ettiğini belirterek, davalı şirketin genel kurul toplantısında alınan 3 ve 4 no.lu kararların batıl olduğunun tespitine, aksi taktirde iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, özetle; 24.03.2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların usule, yasaya ve eşitlik ilkesi ile dürüstlük kurallarına uygun olduğunu, genel kurul toplantısı gündeminin tasfıye memuru tarafından belirlendiğini ve usulüne uygun olarak tüm ortaklara duyurulduğunu, genel kurul toplantısına şirketin pay sahiplerinin katıldığını, genel kurulun (3) sayılı kararı ile şirketin tasfiyeye giriş bilançosu, ayrıntılı gelir tablosu ve tasfiyeye giriş envanterinin oyçokluğuyla kabul edildiğini, şirketin ticari defter ve kayıtlarının muhasebe ilke ve standartlarına uygun tutulmuş olup, şirketin mali ve ticari faaliyetini açıklık ve doğrulukla yansıttığını, gündemin 3 sayılı kararının, yasaya, usule, dürüstlük kuralları ve eşitlik ilkesine uygun olduğunu, … Giyim AŞ. paylan satın alındıktan sonra …’ın kumaş ticareti faaliyetinin hemen hemen sona erdiğini, genel kurulun (4) sayılı kararının ise şirketin dava dışı … … Ürünleri’ndeki hisselerinin paraya çevrilmesi amacıyla adı geçen şirketin tasfiye sürecinin başlatılması ve bu konuda tasfiye memuruna yetki verilmesine ilişkin olduğunu, bu kararın … … Ürünleri’nin tasfiyesi kararı olmadığını, genel kurulun (4) sayılı kararının, şirketin kurucu ortak ve pay sahibi olduğu … … Ürünleri’ne ilişkin tasfiye işlemlerinin başlatılması yönünde bir irade açıklaması olduğunu, … … Ürünleri’nin sermayesinin %84’üne karşılık gelen payının davalı şirkete ait olduğunu, adıgeçen şirket paylarının, davalının aktifinde yer aldığını ve davalı şirket tasfiyeye girmiş olmakla … … Ürünleri paylarının da paraya çevrilmesinin zorunlu olduğunu, diğer yandan TTK 408/2. maddesi uyarınca “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışının” anonim şirket genel kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasında olduğunu, yine TTK 538/2 maddesi gereğince de tasfiyeye giren anonim şirketlerde “önemli miktardaki aktiflerin paraya çevrilmesi için” genel kurul kararının zorunlu olduğunu, dava konusu (4) sayılı genel kurul kararının da şirketin aktifinde yer alan … … Ürünleri paylarının paraya çevrilmesi amacıyla adı geçen şirketin tasfiye işlemlerinin başlatılması yönünde tasfiye memuruna yetki verilmesinden ibaret olduğunu, genel kurul kararının usule, yasaya ve dürüstlük kurallarına uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davacıların, davalı şirketin 24/03/2016 tarihli genel kurulunda alınan 3 ve 4 nolu maddesindeki kararların butlanına veya iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
DELİLLER;
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak Tasfiye Halinde … Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin genel kurul tutanakları ve hazirun cetveli celp edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na müzekkere yazılarak Tasfiye Halinde … Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye ait 2006-2016 yılları arası tüm ticari defter, kayıt, dayanak belge yazışmaları, 2016 yılı haziran ve temmuz aylarında Başmüfettiş … tarafından incelendiği bildirilen müfettiş raporu celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara kararı gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, 13/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin 24.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 3.maddesinde görüşülen tasfiyeye giriş bilançosu ve kar zarar hesaplarının okunması, görüşülmesi ve ibrası ile ilgili maddenin salt tasfiyeye giriş dönemi verileri ile sınırlı olarak iptal koşulunun oluşmadığı, 24.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 4.maddesinde tasfiye işlemlerinin başlatılmasına ilişkin olarak alınan 5 nolu kararın Kanunun emredici düzenlemesine aykırı ve yerine getirilmesi imkansız olması dolayısıyla batıl olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce 24/05/2018 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin kararı istinaf etmeleri üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2019/108 Esas 2021/259 Karar sayılı 25/02/2021 tarihli ilamıyla; “Dava tarihi itibariyle davanın yasal süresinde olduğu; davacılar ortak olup, iptali istenen kararlara olumsuz oy vererek muhalefetlerini tutanağa geçirttikleri hususları dikkate alındığında, dava açma haklarının da bulunduğu görülmüştür. Dava konusu genel kurulun 3 sayılı kararı “tasfiyeye giriş bilançosu ve kar-zarar hesaplarının okunması, görüşülmesi ve ibrası”na ilişkindir. Davacı tarafça bilançonun gerçeği yansıtmadığı iddia edilerek söz konusu kararın iptali talep edilmiştir. Davacı vekilince bu hususta delil olarak sunulan …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına sunulan 31.03.2014 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda “şirketin finansal tablolarının açıklık ve doğruluk ilkelerine uygun tutulmadığı ve gerçeği yansıtmadığı sonucuna varıldığı”nın tespit edildiği, mahkemece de bilirkişi raporu doğrultusunda bilanço ve kar zarar hesaplarının kabulü ile yönetim kurulunun ibrasına yönelik kararların iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/12167 esas, 2017/594 sayılı ilamıyla onandığı görülmüştür. Somut uyuşmazlıkta ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, tasfiyeye giriş bilançosunda raporlanan borç tutarları ile öz kaynaklar içindeki tutarların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tespitinin, 2014 ve öncesi yıllara ilişkin faaliyet dönemlerinin irdelenmesine muhtaç olduğu belirtilmiştir. Gerçeği yansıtmayan ve açıklık-doğruluk ilkelerine aykırı tutulmuş olan bilanço ve kar zarar hesaplarına dayanılarak, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına yönelik olarak alınan kararların ise iptale tabi olduğu açıktır. Bu kapsamda bilirkişi raporundaki tespitlere dayalı olarak davalı şirketin tasfiye bilançosunun gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tespiti bakımından davalı şirketin 2014 yılı ve öncesi tüm ticari defter kayıtlarının incelenmesi suretiyle yeniden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda 3 sayılı karar yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Genel kurulun 4 sayılı kararı ise “… … Ürinleri… Ltd. Şti’ndeki Tasfiye Halinde …. AŞ. hisseleri ile ilgili olarak adı geçen şirketin tasfiyesi konularının görüşülmesi”ne ilişkindir. Davacı tarafça söz konusu kararın gündeme bağlılık ilkesine aykırı olduğu, ayrıca başka bir tüzel kişiliğin tasfiyesine ilişkin işbu kararın kamu düzenine aykırı olduğu ileri sürülerek yoklukla malul olduğunun tespiti talep edilmiştir. TTK’nın 413/2. maddesi uyarınca gündemde bulunmayan konular genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. Bu doğrultuda yapılan incelemede, davalı şirket tarafından düzenlenip ilan edilen toplantı gündeminde tasfiyeye ilişkin açık hüküm bulunmakta olup, genel kurulca alınan 4 sayılı kararın gündeme bağlılık ilkesini ihlal ettiğinden söz edilmesi olanaksızdır. Söz konusu kararda, davalı şirketin ortağı olduğu dava dışı … … Ürünleri’nin tasfiye işlemlerinin başlatılmasına karar verilmiştir. Davacı şirket, … … Ürünleri’nin çoğunluk hissesi sahibi olup, alınan karar dava dışı şirketin tasfiyesine ilişkin olmayıp, tasfiye işlemlerine başlanmasına ilişkindir. Bu nedenle kararın “tasfiye işlemlerine başlanmasına” ilişkin olduğu gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçeleriyle kaldırılmış, Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince kaldırma sonrası ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 30/06/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin 24.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 3.maddesinde görüşülen tasfiyeye giriş bilançosu ve kar zarar hesaplarının okunması, görüşülmesi ve ibrası ile ilgili maddesinin daha önceki dönemlerin de incelenmesi neticesinde iptali koşullarının oluşmadığı, 24.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 4.maddesindeki tasfiye işlemlerinin başlatılmasına ilişkin olarak alınan kararın Kanunun emredici düzenlemesine aykırı ve yerine getirilmesi imkansız olması dolayısıyla batıl olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı şirket ortakları olan davacıların 24/03/2016 tarihli genel kurulda alınan 3 ve 4 nolu maddelere olumsuz oy vererek muhalefetlerini tutanağa geçirttikleri, dava açma haklarının olduğu tespit edilmiş olmakla istinaf kararı doğrultusunda yaptırılan bilirkişi incelemesinde 2009-2015 dönemleri ticari defterlerin incelenmesi neticesinde mal alış ve satışlarının çok büyük bir kısmının şirketin yurt içinde ağırlıklı olarak ticari ilişkide bulunduğu … Giyim, … Pazarlama ve … … ile ilgili olduğu yurt dışı satışları ile ilgili olarak … Giyimden ihraç kaydı ile almış olduğu malları aynı miktarda ve tutarda yurt dışı müşterilere sattığı, kar marjı bulunmadığı, bu hususun Gümrük ve Ticaret Baş Müfettişi Raporunda da belirtildiği, yurt dışı satışlarda alış kuru esas alınması gerekirken kurala uyulmayarak finansal tablolarının etkilendiği ve bu nedenle kararın iptal koşulunun oluştuğu tespit edilmekle davalı şirketin 24/03/2016 tarihli Genel Kurulu toplantısında 3 numaralı maddesinde alınan kararın iptaline karar verilmiştir.
Genel kurul toplantısında alınan 4 nolu maddesinde alınan karar yönünden ise; bilirkişinin davalı şirketin genel kurulunda alınan dava dışı … tekstilin tastiyesine başlanması kararı ile ilgili olarak kök rapordaki davalı şirket genel kurulunda başka bir tüzel kişiliği haiz şirket hakkında tasfiye işlemlerine başlanması yönünde karar alınamayacağı görüşüne karşılık olarak davalı tarafça yapılan savunmada; “davalı şirketin genel kurulunun (4) sayılı kararı almak zorunda olduğunu, çünkü … …’in yüzde seksen dört sermayeye karşılık gelen paylarının, davalı şirketin aktifinde yer aldığını ve davalı şirket tasfiyeye girmiş olmakla … … paylarının da paraya çevrilmesinin zorunlu olduğunu, TTK 408/2f maddesi uyarınca “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı” anonim şirket genel kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasında olduğunu, yine TTK 538/2 maddesi gereğince de tasfiyeye giren anonim şirketlerde “önemli miktardaki aktiflerin paraya çevrilmesi için genel kurul kararı”nın zorunlu olduğunu, dava konusu (4) sayılı genel kurul kararının da davalı şirketin aktifinde yer alan … … paylarının paraya çevrilmesi amacıyla adı geçen şirketin tasfiye işlemlerinin başlatılması yönünde bir irade açıklaması ve tasfiye memuruna yetki verilmesinden ibaret olduğu” ileri sürülmüştür. Daha sonrasında alınan ek raporda “davalının tasfiyeye girdiği için … …’in %84 hissesini paraya çevirmek zorunda olduğu iddiası yerinde değildir. Zira dava dışı … tekstile ait hisseler davalının aktifinde bulunan malvarlığı unsurları olup bunların paraya çevrilmesi satılmasıyla gerçekleşir yoksa dava dışı şirketin tasfiyeye sokulması ile değil. Aksi durumda mal varlığında başka şirketlerin hissesini bulunduran her şirket tasfiyeye girdiğinde diğer şirketin tasfiyeye girmesi gerekir ki bunu gerektiren ne bir kanun hükmü ne de ticari bir gereklilik söz konusudur. Davalının bir diğer dayanağı olan TTK md. 408 f.2 uyarınca önemli Malvarlığının satışı ise bir önceki iddiası ile çeliştiği gibi, genel kurulda mal varlığının satışı değil dava dışı şirketin tasfiyesine başlanılması kararlaştırılmıştır. Oysa az önce açıklandığı üzere davalı şirket tasfiye edilecek ise genel kurulda dava dışı şirketteki %84 hissesinin satışına karar verilmesi gerekirdi. Buna karşın 4. Madde bu hisselerin satışına değil dava dışı şirketin tasfiyesine başlanmasına karar verilmiştir. Davalı şirketin tasfiye aşamasında olduğu ve mal varlığındaki aktifleri paraya çevirmesi gerektiği bu bağlamda TTK md. 538 bağlamında genel kurul kararına ihtiyaç olunduğu doğru olmakla birlikte 4 nolu gündem maddesinde alınan “dava dışı şirketin taşfiyesine başlanması” kararının tasfiye aşamasında yerine getirilmesi gereken aktifteki payların paraya çevrilmesiyle bir alakası yoktur. İstinaf Mahkemesinin bozma kararında “Davacı şirket, … … Ürünleri’nin çoğunluk hissesi sahibi olup, alınan karar dava dışı şirketin tasfiyesine ilişkin olmayıp, tasfiye işlemlerine başlanmasına ilişkindir. Bu nedenle kararın “taşfiye işlemlerine başlanmasına” ilişkin olduğu gözetilmek….” — bunun bir tasfiye kararı olmadığı tasfiyeye başlanması yönündeki kararın tasfiye kararı anlamına gelmeyeceği belirtilmiş ise de bu karar dava dışı şirketin aktiflerinin paraya çevrilmesi ve pasiflerinin ödenmesi anlamında kullanılmamış olsa bile bir şirketin genel kurulunda başka bir şirketin tasfiye hazırlığı yapılması yönünde karar alınamayacağı gerçeğini değiştirmemektedir.” şeklinde olup bir şirketin genel kurulunda başka bir şirketin tasfiyesine yönelik hazırlıklara başlanılması ile ilgili karar alınması hukuken mümkün görülmediğinden kararın davalı değil dava dışı şirketin genel kurulunda alınması zorunlu olduğundan davalı şirketin 24/03/2016 tarihli Genel Kurulu toplantısında 4 numaralı maddesinde alınan kararın mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM /
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalı şirketin 24/03/2016 tarihli Genel Kurulu toplantısında 3 numaralı maddesinde alınan kararın iptaline,
2-Davalı şirketin 24/03/2016 tarihli Genel Kurulu toplantısında 4 numaralı maddesinde alınan kararın mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 29,20TL harçtan mahsubu ile geri kalan 51,50.TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından dava açılarken yatırılan toplam 62,70TL (29,20TL BVH, 4,30 TL VSH ,29,20.TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 6.155,00 TL (155,00 TL tebliğler ve posta, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/09/2022

Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır