Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/179 E. 2021/1037 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/179
KARAR NO:2021/1037

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:17/08/2018
KARAR TARİHİ:15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı borçlu arasında imzalanan 14/12/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesine göre müvekkilinin davalı borçludan 1.373,33 Euro alacağı olduğunu, alacağın tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, takibin devamına, alacak likit olduğundan %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına ve dava sonuçlanıncaya kadar davalın tüm banka hesaplarına, davalı adına kayıtlı tüm taşınmazlar ve araçlar üzerinde teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın hukuken henüz talep edilebilir olmadığını, her ne kadar sözleşme başlığında “Alacağın Temliki” dense de sözleşme içeriğinin borcun naklinin söz konusu olduğunu, borcu nakleden… A.Ş.’nin tasfiye sürecinin devam ettiğini, faiz oranının yasal dayanağının olmadığını, icra takibinin sözleşmeye aykırı olduğunu, davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen alacağın temliki sözleşmesi uyarınca alacağın tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış ve gerekli araştırmalar yapılmış, mahkememiz 20/09/2021 tarihli ara kararı ile dosya içeriği delil ve belgeler ile sözleşme / borç devir protokolü ile ilgili olarak ve ilişki bakımından davalı ile temlik ilişki olup olmadığının, alacak koşularının bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
05/11/2021 tarihli raporunda bilirkişi özetle; taraflar arasında imzalanan 14/12/2010 tarihli alacağın temliki, sulh ibra ve feragat sözleşmesi ile sözleşme şartlarının ve ödeme planının belirlenmiş olduğu, davacı şirket takip tarihi itibariyle 14/12/2010 tarihli sözleşme ile belirlenen ödeme planına göre, davacının 28/10/2013-28/08/2014 tarihlerini kapsayan alacak toplamı olan 1.373,33 Euro tutarını davalı şirketten talep etmekte olduğu, davacı talebi olan 1.373,33 Euro tutarının 25/05/2018 tarihinden TCMB döviz alış kuru ile TL karşlığı (1.373,33 Euro X 5,5133 ) = 7.571,58 TL hesaplandığı, davalı şirket tarafından takip tarihi itibariyle vadesi gelmiş aylık ödemeleri yaptığına dair delil ve belge sunulmamış olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;

Mahkememizce verilen 17/01/2020 tarih ve 2018/758 Esas 2020/26 sayılı kararı İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesi’nin 04/02/2021 tarih ve 2021/98 Esas 2021/113 Karar sayılı ilamıyla kaldırılmıştır.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesine göre, davacının Tasfiye Halindeki… Kurumu A.Ş.’den olan mevduat alacağı davalıya temlik edilmiş olup, karşılığında davalının sözleşmede belirlenen bedeli belirlenen vadelerde taksitler halinde ödemesi kararlaştırılmıştır.
Davacı ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki… Kurumu A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava, TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacının tacir olmadığı da gözetildiğinde, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenle, her ne kadar davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değil, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesidir. (HGK’nın 21/03/2019 Tarih, 2017/11-2630 Esas-2019/328 Karar sayılı)
Her ne kadar Yargıtay ve değişik Bölge Adliye Mahkeme kararlarına göre de bu davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olsa da kaldırma kararlarına karşı direnilemediğinden esas hakkında yargılama devam olunmuştur.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında, davacının dava dışı…’tan olan kâr ve zarara katılım hesabı alacağının davalıya, bedelli olarak temlikine dair 14.12.2010 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşme gereğince davacının 5.684,00USD ve 1.373,33EU alacağının davalıya temlikinin, davalı tarafından ise temlik bedelinin 28/06/2011 tarihinden itibaren aylık 200,00 USD VE 125,00EU olarak (son taksit 123,30 EU) taksitler halinde davacıya ödenmesinin hüküm altına alındığı, 28/10/2013-28/08/2014 tarihleri arasındaki ödenmeyen bakiye temlik bedeli nedeniyle 1.373,33EU temlik bedelin tahsili için dayanak icra takibinin başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen temlik sözleşmesinde, sözleşmeden doğabilecek ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri yetkili olarak belirlenmiş, sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle HUMUK’un 22. maddesi gereğince yetki şartının geçerli olduğu anlaşılmıştır.

BDDK’nın 10.02.2001 tarih ve 171 sayılı kararı ile faaliyet izni kaldırılan…’ın, Fon kurulunca tasfiye haline girmesine ve tasfiye işlemlerinin 6762 sayılı TTK gereği yapılmasına karar verildiği, tasfiye işlemlerinin ise TTK’nın anonim şirketlerin tasfiyesi hükümlerine göre devam ettiği anlaşılmaktadır.
Sözleşme metninde açık şekilde; davacıya ait olan 5.684,00USD ve 1.373.33EU alacağın davalıya temlik edildiği yazılmıştır. Dolayısıyla alacağın temliki değil borcun nakli söz konusu olduğu yönündeki savunmaya itibar edilmesi olanaksızdır. Temlik ivaz karşılığında gerçekleşmiş ise temlik eden devir esnasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş sayılmaktadır. (6098 Sy madde 191) Devir tarihi itibariyle, davacının anılan hesapta temlike konu miktar kadar parasının bulunduğu ve bu meblağın davalının borçlarına mahsup edildiği… A.Ş tarafından bildirilmiştir. Bu haliyle…’ın tasfiye halinde olması nedeniyle davanın yersiz olduğuna yönelik savunmaya itibar edilmesi de imkansız hale gelmiştir. Kaldı ki; sözleşme metninde dahi…’ın tasfiye halinde olduğu yazılıdır.
Davalı tarafça alacağın muaccel olmadığı ileri sürülmüştür. Oysa davacı tarafından… Kurumundaki katılma alacağı değil, İhlas Finans’taki katılma alacağının davalıya devrine ilişkin temlik sözleşmesindeki devir bedeli talep edilmektedir. Davada… Kurumuna yönelik bir talep ve dava da mevcut olmayıp, taraflar arasında alacağın temliki sözleşmesinde öngörülen, davalının temlik aldığı alacağın bedeli dava konusu edilmiştir. Sözleşmede temlik bedelinin davalı tarafından ödenmesine ilişkin ödeme planı düzenlenmiş, davalı belirlenen vadelerde taksitler halinde ödeme yapmayı taahhüt etmiştir. Sözleşmede, temlik bedeli taksit vadelerinin kesin olarak belirlenmesi nedeniyle vade tarihlerinde borçlu temerrütünün oluştuğu anlaşılmaktadır. Sözleşmede ödemelerin dava dışı…’ın tasfiyesi sonrası yapılacağına ilişkin bir hüküm de bulunmadığından, davacının davalıdan bakiye temlik bedelini talep edebileceği kabul edilmelidir. Davalının temlik bedelinin ödendiği yönünde bir savunması bulunmadığı gibi bu konuda herhangi bir delil de ibraz edilmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle , usul ve yasaya uygun denetime elverişli olduğu anlaşılan bilirkişi raporundaki hesaplamaların hükme esas alınabileceği kanaati hasıl olmakla 1.373,33EU alacağını davacının ispatladığı anlaşılmakla davanın kabulü ile ayrıca asıl alacağın likit yani belirlenebilir olması nedeniyle asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 1.373,33 Euro asıl alacak üzerinden takip dosyası üzerindeki koşullarla devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren döviz faizi işletilmesine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 1.518,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 518,78-TL nispi karar harcından peşin alınan 129,54-TL harcın mahsubu ile bakiye 389,24-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan toplam ‭1.097,14‬-TL’nin ( 35,90-TL BVH, 5,20-TL VH, 129,54-TL Peşin Harç, 176,50-TL Tebliğ ve Posta, 750,00 TL-BK) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır