Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/170 E. 2022/604 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/170
KARAR NO :2022/604

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:02/03/2021
KARAR TARİHİ:11/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın davalının kötü niyetli ve hukuksuz bir şekilde hareket etmek suretiyle alacağını ilgisiz bir şirket olan müvekkilinden tahsil etmiş olması sebebiyle açıldığını, müvekkilinin alacaklı olmasına rağmen borçlu gibi kabul edilerek haciz tehdidi altında ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, belirtilen icra dosyasının borçluları ile hiçbir bağı olmayan müvekkili arasında organik bağ varmış gibi gösterilen hukuksuz olayların gerçekleştiğini, müvekkilinin belirtilen icra dosyasındaki istihkak iddiası sonrasında alacaklı dava dışı … Faktoring a.ş. tarafından …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı ve … esas sayılı dosyası üzerinden 28/08/2020 tarihinde takibin devamına karar verildiğini, icra hukuk Mahkemesi kararının dayanak yapılmak suretiyle davanın davalısının alacaklı olduğunu, davalı … şirketinin otomatik onay merkezi gibi hareket ederek önüne gelen her şirketi organik bağ ile asıl borçlunun devamı sayan İcra Mahkemesi kararının genel mahkemeler nezdinde ortadan kaldırılması gerektiğini, davalı aleyhine 18/11/2020 tarihinde gönderilen 45.700,00 TL’nin gönderildiği tarihten itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte madden tazminini, haksız ve kötü niyetli davranarak müvekkilini zarara uğratan davalı aleyhine ödenen paranın % 20’sine tekabül eden 9.141 00 TL tutarında manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bu dava ile aynı maddi vakalara dayanan diğer mahkemelerdeki davalarının husumet yokluğundan reddedildiğini, açılan davanın istirdat davası olarak nitelendirilmesi gerektiğini, davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, istihkak davalarının icra hukuk mahkemelerinin görev ve uzmanlık alanına girdiğini, dosya borçlusu olmayan üçüncü kişinin müvekkiline karşı istirdat davası açmasının usulen mümkün olmadığını, davacının iddialarının gerçek bir borca dayanarak tahsil edilen paraların istirdadını haklı kılabilecek yani icra dosyasından yapılan tahsilatın aslında yapılmamasını gerektirdiğini ispatlayacak mahiyette olmadığını, icra dosyasına konu borcun gerçek bir borç olduğunu, alacaklı müvekkilin gerçek bir borca dayanan alacağını tahsil ettiğini, bu tahsilatı kendisine tanıdığı talep ve müracaat haklarını kullanarak sağladığını, dolayısıyla sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını, yapılan tahsilat işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu, açılan davanın esas açısından hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının icra dosyasında borçlu sıfatı bulunmadığından, icra dosya borcuna istinaden yapılan ödemelere ilişkin ancak dosya borçlusu tarafından istirdat davası açılabileceğinden bu eksikliğin aktif husumet yokluğu sebebi teşkil ettiğinden açılan davanın usulden reddinin gerektiğini, davaya konu para tahsil edildiğinden açılan davanın esastan reddinin gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle;
Açılan davanın maddi-manevi tazminat davası olduğunu, davalının üçüncü kişinin istirdat davası açamayacağına ilişkin beyanlarının hiçbir anlam ifade etmediğini, sunulan Yargıtay kararlarının da huzurdaki davaya emsal teşkil etmediğini, davalı aleyhine 18/11/2020 tarihinde gönderilen 45.700,00 TL’nin gönderildiği tarihten itibaren işletilecek Reeskont faizi ile birlikte madden tazminini, haksız ve kötü niyetli davranarak müvekkilini zarara uğratan davalı aleyhine ödenen paranın % 20’sine tekabül eden 9.140, 00 TL tutarında manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davalının dava dışı … Ltd. Şti. Hakkında başlattığı icra takibinde istihkak iddia eden 3. Kişi konumundaki davacının haciz tehdidi altında ödediğini iddia ettiği borcu davalıdan maddi tazminat olarak talep edip edemeyeceği, kötüniyet tazminatı olarak manevi tazminat talep edip edemeyeceği, davacı ile dava dışı borçlu arasında organik bağ olup olmadığının tespitinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
… 3. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Talimat sayılı dosyanın bir sureti istenilmiş uyap üzerinden sunulmuştur.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığına müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyası uyap üzerinden gönderilmiştir.
…. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak …Esas sayılı dosyası uyap üzerinden gönderilmiştir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … vergi numaralı …ve Ticaret A.Ş’nin ve dava dışı … sicil numaralı Gür – B … … Ltd. Şti’nin sicil kayıtları celp edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığına müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyası uyap üzerinden gönderilmiştir.
…. İcra Hukuk Mahkemesi Hakimliğine müzekkere yazılarak …, …, … esas sayılı dosyası istenilmiş, uyap üzerinden gönderilmiştir.
… Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … vergi numaralı davacı … … Mal. Plas. Ve Teks. Ürünleri İhtiyat Maddeleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin ve … vergi numaralı dava dışı … … … Ltd. Şti’nin çalışanlarının listesi celp edilmiştir.
… Vergi Dairesi Başkanlığına müzekkere yazılarak … vergi numaralı davacı … … Mal. Plas. Ve Teks. Ürünleri İhtiyat Maddeleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin ve … vergi numaralı dava dışı … … … Ltd. Şti’nin e – yoklama fişlerinin ve e – yoklama fişi denetim belgeleri celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 26/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;davacıya ait 2017 ve 2019 yılları arasında ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, ticari defterlerin tasdik yönünden incelendiğinde defterlerin açılış onaylarının ve yevmiye defteri yıl sonu kapanış onayının yasal süresinde yaptırıldığının tespit edildiğinden ticari defterlerin delil niteliği taşıdığını, davalı şirkete ait herhangi bir işlem kaydının bulunmadığının şirketin muhasebe yetkilisi tarafından belirtildiğini, dava dışı … … …. şirketinin 120 alıcılar ana hesabı altında 120. G0005 alt hesabında kaydedilerek izlendiğinin incelemede tespit edildiğini, 2017 yılı içerisinde kaydedilen fatura ve tahsilat kayıtları neticesinde 31/12/2017 Tarihi itibari ile dava dışı … … …. şirketinin 5.538,90 TL borç bakiyesinin kalmış olduğunu ve kapanış fişi kaydı ile 2018 yılına devrettirildiğinin tespit edildiğini, 2018 yılı içerisinde kaydedilen fatura ve tahsilat kayıtları neticesinde 31/12/2018 Tarihi itibari ile dava dışı … … …. şirketinin 21.668,52 TL borç bakiyesinin kalmış olduğunu ve kapanış fişi kaydı ile 2019 yılına bakiyenin devrettirildiğinin tespit edildiğini, 2019 yılı içerisinde kaydedilen fatura ve tahsilat kayıtları neticesinde 31/12/2019 Tarihi itibari ile dava dışı … … …. şirketinin 11.668,52 TL borç bakiyesinin kalmış olduğunu ve kapanış fişi kaydı ile 2020 yılına bakiyenin devrettirildiğinin tespit edildiğini, davacının dava dışı şirketten tahsilatlarını Nakit/havale/çek-senet şeklinde almış olduğunu, muavin hesap kayıtlarında kaydedilen işlemlerin olağan ticari ilişki dışında farklı işlem kayıtlarına rastlanmadığı şeklinde tespit etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davacı taraf, davanın davalının kötü niyetli ve hukuksuz bir şekilde hareket etmek suretiyle alacağını ilgisiz bir şirket olan davacıdan tahsil etmiş olması sebebiyle açıldığını, davacının alacaklı olmasına rağmen borçlu gibi kabul edilerek haciz tehdidi altında ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, belirtilen icra dosyasının borçluları ile hiçbir bağı olmayan davacı arasında organik bağ varmış gibi gösterilen hukuksuz olayların gerçekleştiğini,18/11/2020 tarihinde ödenen 45.700,00 TL’nin gönderildiği tarihten itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte madden tazminini, haksız ve kötü niyetli davranarak davacıyı zarara uğratan davalı aleyhine ödenen paranın % 20’sine tekabül eden 9.141 00 TL tutarında manevi tazminata hükmedilmesini; davalı taraf ise davanın husumet yokluğundan reddini talep etmiştir.
Her ne kadar davacı haksız fiil nedeniyle maddi tazminat talep edilmiş ise de davacının haciz baskısı altında takip dosyasına yapmış olduğu ödemeyi talep ettiği anlaşılmakla esasen talebinin istirdat davasına yönelik olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.İİK’nın 72/7 maddesi uyarınca istirdat davasını açma hakkı takip borçlusuna aittir. Davacının yasal olarak istirdat davası açma hakkı bulunmamaktadır.Bu sebeple davacının aktif husumeti bulunmadığından takip borçlusu yerine geçerek dava açma ve davayı takip etme yetkisi olmadığı, dava takip yetkisinin bulunmasının HMK 114/1-e maddesi uyarınca dava şartı olduğu anlaşıldığından aktif husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminat yönünden; Haksız haciz, tüm koşulları gerçekleştiğinde haksız fiil oluşturmakla görülmekte olan davanın hukuksal dayanağı haksız fiildir. Haksız fiilden doğan borçlar; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 49 ilâ 76 maddeleri arasında düzenlenmiştir. TBK’nın “Sorumluluk” başlıklı 49. maddesi de; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür” hükmünü taşımaktadır. Haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir. Bir haksız fiil sonucu zarara uğrayan kimse, uğradığı zararın tazminini bu haksız fiilden sorumlu olan kimseden veya kimselerden talep edebilir.
Manevi zarar ise, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir. TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için ilk olarak saldırının hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka uygun bir eylem, bu maddenin uygulanmasına imkân vermez. İkinci koşul ise kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusursuz sorumluluk hâlleri hariç kusurunun bulunması gerekir. Kişilik hakkı zedelenenin ayrıca manevi zarara uğramış olması gerekirken hukuka aykırı saldırı ile manevi zarar arasında uygun illiyet bağı da bulunmalıdır. Bu unsurların tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun eksik olduğu durumlarda haksız fiilin varlığından söz edilemez (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt 1, 2012, s. 452-454).
Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi için haciz uygulayanın kötü niyet ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararın oluşması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Zira kesinleşen icra takibinde alacaklı tarafından haciz istenmesi ve gerçekleştirilmesi takip hukukunun doğal ve yasal bir sonucudur.
Somut olaya bakıldığında; davacı tarafından haksız olduğunu iddia ettiği haciz işlemine karşı istihkak iddiasında bulunulmadığı bu nedenle haczedilen malların gerçekte kendisine ait olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme kararıda sunmadığı ayrıca tüm dosya kapsamı, olayların gelişimi dikkate alındığında davalı şirketin davacıya zarar vermek amacıyla hareket etmediği, kötü niyetinin ve ağır kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının şartları oluşmayan manevi tazminattan dolayı sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
A)Davacının davasının REDDİNE,
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70.TL maktu red harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 936,54TL harçtan mahsubu ile geri kalan 855,84 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesap olunan 9.140,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
3-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak, HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından takdirine yer olmadığına,
6-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/10/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır