Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/124 E. 2021/936 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/124
KARAR NO:2021/936

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:05/11/2020
KARAR TARİHİ:23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi ve kredili mevduat sözleşmesi uyarınca dava dışı …’a kredi kullandırıldığı, davalının bu sözleşmeleri müteselsil kefil olarak imzaladığını, bu nedenle davalının, müteselsil kefil sıfatıyla davaya konu borçtan asıl borçlu ile müştereken sorumlu olduğunu, gönderilen ihtara rağmen ödemede bulunulmadığını, mütemerrit olduğunu, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini bildirerek, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından imzalandığı ileri sürülen kefalet sözleşmesi TBK 584.madde uyarınca geçersiz olduğunu, müvekkilinin kefalet sözleşmesinin imza edildiği anda evli olduğu ve eşinin rızası alınmadan kefalet sözleşmesi düzenlendiğini, eşin rızası alınmadan yapılan bir kefalet sözleşmesi kendiliğinden başkaca bir işleme gerek kalmaksızın geçersiz olacağını, dosyaya sunulan sözleşme altındaki imzaların müvekkiline ait olmadığı, taraflar arasında imzalana kredili mevduat ve genel kredi sözleşmesi, kredili mevduat ve genel kredi sözleşmesi bir arada incelendiğinde müvekkilinin imza attığı sadece bir sözleşme olmasına rağmen davacı banka tek bir imzayı her iki sözleşmede kullanarak hukuka aykırı işlem yaptığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, dava konusu sözleşme asılları dosyamız arasına alınmış ve 07/06/2021 tarihli celsenin 4 no’lu ara kararı uyarınca dava konusu sözleşme asılları sunulduktan sonra dosya bilirkişiye verilmesine karar verilmiş ve bilirkişiden; davacı tarafın alacaklı olduğu miktar varsa alacağının tespit edilerek rapor aldırılmasına karar verilmiş,
01/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı banka ile borçlu … arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi, kullandırılan kredilerin nitetiği ve borçlunun esnaf olmasına istinaden her iti taraf arasındaki ilişkinin ticari olduğu. dolayısıyla da tarafınca yapılan değerlendirme ve hesaplamaların ticari hükümlere göre yapıldığı, borçlu …’ın taksitli ticari kredi ve ticari KMH kullandığı ve bu kredilerden kaynaklı olarak Banka’nın alacaklı olduğu, taksitli ticari kredi oranların taraflarca belirlendiği ve ticari KMH kredisinde uygulanan oranların Merkez Bankası’nın azami oranları aşmadığı için Bankaca uygulanan oranların mevzuata uygun olduğu, banka talebi arasında sadece ticari KMH kredisinin asıl alacağı arasındaki farkın büyük olduğu,. fark, asıl alacağa konu anaparadan kaynaklandığı, banka tarafından dönem faizi tahakkuk ettirildiği değerlendirilmekte olduğu, faiz tahakkukuyla ilgili bilgi ve belge olmadığı için cari hesap ekstresindeki bakiye, anapara ve dolayısıyla asıl alacak olarak değerlendirildiği, kredilerin 06/05/2019 tarihinde kat edildiği, 07/05/2019 tarihinde ihtarname düzenlendiği, 08/05/2019 tarihinde ihtarnamelerin tebliğ edildiği ve verilen 7 günle birlikte temerrüt tarihinin 14/05/2019 olduğu, takip tarihinin ise 28/10/2019 olduğu, davalı …’nin müteselsil kefil olduğu için borçlu ile birlikte tüm borçtan sorumlu olduğu değerlendirildiği kefalet sözleşmesinin eş muvafakatnamesi kısmında bilgi ve imza almaması ve diğer sair konular Mahkeme’nin takdirinde olduğu görüşünü bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 386 ve devamı maddelerine göre tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklı alacak için ve madde 586 müteselsil kefaletten kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 581. maddesinde: “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.”
TBK.’nun 583. maddesine göre; ” Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.”
Türk Borçlar Kanunu’nun 584/1. maddesine göre de; ”Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise; ”Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu hükümlere göre, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; ” Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefilin bizzat kendi el yazısıyla yazması” ve evli ise, istisna kapsamındaki krediler dışında eşin rızasının alınması gerekmektedir.
Kefalet için öngörülen bu şekil kuralı, bir geçerlilik (sıhhat) şartı olup, mahkemece re’sen araştırılması gereken bir kuraldır.
Nitekim akdin sıhhatinin şekle tabi kılındığı hallerde, kanunun öngördüğü şekilde yapılmayan akitler geçersiz olduğundan, bu hususun mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekmektedir. (Y.İ.B.K’nun 12/04/1944 Tarihli 14-13 sayılı kararı)
Tüm bu açıklamalar ışığında; somut olayda genel kredi sözleşmesine konu kefalet sözleşmesininde eşin imzası ve muvafakati bulunmadığı, eş rızasının aranmadığı istisna hallerinde iş bu uyuşmazlık kapsamında bulunmadığı görülmekle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30-TL maktu karar harcının peşin alınan 238,39-TL harçtan mahsubu ile artan 179,09-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2021

Katip …

Hakim …