Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/116 E. 2022/370 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/116
KARAR NO:2022/370

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:11/02/2021
KARAR TARİHİ:07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın müvekkilin onayı alınmadan, müvekkili şirket hesabında bulunan 65.000 USD’nin yurt dışına transferini gerçekleştirerek mevzuata ve tüm bankacılık uygulamalarına aykırı hareket ettiğini, 26.08.2020 tarihinde saat 16.04’te müvekkili şirketin yetkilisi olan …’in davalı bankada kayıtlı olan …numaralı telefonuna davalı banka tarafından gönderilen mesaj ile müvekkili şirkete ait davalı banka nezdindeki banka hesabında bulunan 65.000 USD tutarında paranın transferinin gerçekleştirildiği bilgisinin verildiğini, müvekkil şirket yetkilisi …’in herhangi bir talimat olmamasına rağmen müvekkil banka hesabında bulunan paranın transferinin gerçekleştirildiğini öğrenir öğrenmez davalı bankanın … Şubesine intikal ettiğini ve banka görevlilerine ” böyle bir talimatı olmadığını, söz konusu transfere ilişkin bir bilgisi olmadığını, bu transferle ilgili kendisinden herhangi bir onay alınmadığını, daha önceki bütün transferlerde rakam limiti olmaksızın onay alınmak için aranırken 65.000 USD gibi yüksek bir meblağ için ise hiçbir şekilde, işlem gerçekleştirilirken haberdar edilmediğini” bildirdiğini, şirket yetkilisinin herhangi bir talimatı olmadan neye istinaden banka hesabında bulunan dövizin yurt dışına EFT/SWIFT yoluyla transfer edildiğini sorması üzerine ise davalı banka görevlisinin “şirket tarafından kendilerine mail atıldığını ve bu maile istinaden paranın transfer edildiğini” iddia ettiğini, söz konusu mail hesapları incelendiğinde gönderildiği iddia olunan mailin şirket tarafından gönderilmediğinin ortaya çıkacağını, davalı bankadan söz konusu mailler talep edildiğinde karşılaşılan sonucun bankanın bir güven kurumu olarak kendisinden beklenen özen ve dikkat yükümlülüğünü açıkça ihlal ettiği olduğunu, keza davalı bankanın müvekkiline talimat geldiği iddiasıyla gösterdikleri maillerin İngilizce yazıldığını ve sözde şirket mailini içeren fakat ilk incelemede dahi sahte oldukları açıkça anlaşılan mailler olduğunu, sözde talimat içeren maillerde yer alan adreslerin şirket mail adresi ve bankanın resmi adresi olmadığının dahi ortaya çıktığını, davalı bankanın 65.000 USD gibi yüksek bir döviz miktarını dolandırıcılık faaliyeti olduğu açıkça ortada olan mail yazışmalarına istinaden, müvekkili şirkete hiçbir bildirim yapılmaksızın ve onayı alınmaksızın üstelik bankacılık faaliyetlerinde riskli bölge olduğu bilinen …’ta bulunan yabancı bir banka hesabına, müvekkilline hiçbir ticari ve fiili ilişkisi olmayan bir şirketin hesabına transferini gerçekleştirdiğini, Mahkemece de takdir edileceği üzere davalı banka personelinin, talimat almadan başka kişilerin hesabına para aktarmasının, mevduat hesabından usulsüz şekilde para çekilmesi anlamına geleceğini ve hesap sahibine karşı bankanın sorumluluğuna yol açacağını, sözde talimat maillerinin davacı müvekkili şirket tarafından gönderilmediği açıkça ortadayken davalı bankanın bu mailleri incelemeden ve onay almadan para transferi işlemini gerçekleştirmesinde ağır kusuru bulunduğunu, davalı bankanın davacı müvekkilinin mail adresinden gönderildiğini iddia ettiği mailler incelendiğinde bunun bir dolandırıcılık faaliyeti olduğunun kolaylıkla anlaşıldığını, davalı bankanın bir güven kurumu olarak kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermediğini, müvekkili şirketin daha önceki hiçbir mailinde İngilizce yazışma gerçekleştirmemişken söz konusu maillerin İngilizce olduğunu, basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü olan ve bir güven kurumu olup basit kusurundan bile sorumlu olan bankaların bu tip dolandırıcılık faaliyetlerine dikkat etmesi gerektiğinin Yargı içtihatları ile de subut olduğu üzere, aşikar olduğunu, davalı bankanın ise somut olayda maillerin dilinin İngilizce olmasını dahi sorgulamadığını,, müvekkiline kuşkulu bu olayla ilgili bilgi vermeden ve müvekkilinin onayını almadan işlemi gerçekleştirdiğini, yine söz konusu maillerde yer alan mail adreslerinin farklı bir domain ile bitmekte olup davacı şirkete ait mailler olmadığını, ayrıca davacı şirketin adının dahi maillerde yanlış yazdığını, transfer talimatının hedefiin ise bankacılık sektöründe riskli olduğu bilinen Hong Kong’ta bulunan müvekkilline hiçbir hukuki ve fiili ilişkisi olmayan bir şirkete ait bir hesap olduğunu, davacı şirketin adının yazması gereken yerde ” …” ibaresinin yer aldığını, yine öne sürülen maillerde kullanılan mail adreslerinde “com.tr” domaini ile bitmesi gerekirken “com. is” domaini kullanıldığının görüldüğünü, maillerin kötü niyetli kişiler tarafından oluşturulduğunu ve açıkça bir kopyala yapıştır işlemi yapıldığını, maillerin davacı müvekkili tarafından düzenlenmediğini gösterir diğer bir hususun ise adres kısmına baktığımızda müvekkilinin adresinin ” … Caddesi … Sok no:47…” şeklindeki ibare olduğunu, müvekkilinin … Sokakta yerleşik olup, … ifadesini hiçbir zaman kullanmadığını, … kelimesinin hatırlanacağı üzere … kelimesinin İngilizce’deki karşılığı olduğunu, tüm bu hususların banka görevlisi tarafından fark edilip sorgulanması gerekirken davalı bankanın davacı hesap sahibini bilgilendirmeden söz konusu mailler ile işlem gerçekleştirdiğini, yine Ek 2’de yer alan talimat incelendiğinde görüleceği üzere talimatın gayrı ciddi ve sahte olduğunu, hiçbir bankacının bu talimata istinaden işlem yapmasının söz konusu olmadığını, karşı bankanın ismi yazan yere karşı bankanın ismi yerine adresinin yazıldığını, bu durumun talimatı dolduranların Türkçe bilmediklerini ortaya koyduğunu, yine karşı banka ve muhabir banka adının geçmemesinin de talimatın sahte olduğunu ortaya koyduğunu, yine davalı bankanın teftiş kurulu raporu ve bilirkişi incelemesi ile ortaya çıktığı ve çıkacağı üzere talimattaki imzanın kopyala yapıştır olduğunun daha ilk bakışta anlaşıldığını, basiretli tacir olan bankanın bu hususu dahi göz ardı ederek, birbirinden vahim hatalar ve eksiklikler içeren, ıslak imza taşımayan bir sözde talimatı, sahte talimatı işleme alarak ağır kusurla hareket ettiklerini, yine tüm Yargıtay içtihatları ile sabit olduğu üzere bankaların ıslak imzalı olmayan talimatları işleme almadan önce müşterilerinden kayıtlı numaradan firma yetkilisine ulaşmak suretiyle teyit almaları gerektiği, hele 65.000 USD gibi bir rakamın sahte İngilizce e mail yazışmaları ile … gibi riskli bir ülkeye transfer edilmekte ise davalı bankanın teyit almadan işlem yapmasının gerek hukuken gerekse de bankacılık uygulaması gereği asla mümkün olmadığını, Türkiye’deki ve dünyadaki tüm bankaların bu tür tüm işlemlerde ayrıca telefon teyidi alarak işlem yaptıklarını, yine yurtdışı transferi için bir şart olan transferin kaynağına ilişkin belge olarak sunulan faturada da sahtelik olgusunun açıkça görüldüğünü, müvekkilinin onayının faturada yer almamakta olup, son derece gayrı ciddi bir şekilde faturada müvekkilinin unvanının … olarak sahte ve basit bir şekilde düzenlendiğini, iş hayatının ve bankacılık teamüllerinin tamamına aykırı olan bu durumdan şüphelenmesi gereken davalı banka müvekkilinin onayını dahi almadan ilgili transferi gerçekleştirerek müvekkilini zarara uğrattığını, söz konusu maillerdeki dolandırıcılık faaliyetine işaret eden bu denli husus varken davalı banka çalışanının müvekkili şirkete işleme ilişkin bilgi vermediği gibi işlemin gerçekleştirildiği gün ve saatte müvekkili şirketin muhasebecisi … ve şirket yetkilisinin oğlu …’in başkaca bir işlem yapmak için şubede bulunduğunu bilmesine rağmen sözde mailleşmelere devam ettiğini, müvekkili şirket çalışanlarının gerçekleştireceği talimata ve şirketten geldiği iddia olunan şüpheli maillere ilişkin bilgilendirmediğini, bankaların hafif kusurlarından dahi sorumlu olduğunun Yargıtayca da kabul edilen, Türk hukukundaki tartışmasız bir mesele olduğunu, somut olayda ise Mahkemece de takdir edileceği üzere davalının üzerine düşen hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediğini, kendi ağır kusuruyla işlemi gerçekleştirip müvekkilini zarara uğrattığını, hal böyleyken davalı bankanın gerçekleştirdiği işlemde ağır kusuru bulunduğunu ve müvekkilinin söz konusu işlem nedeniyle uğradığı zarardan sorumlu olduğunun ortada olduğunu, davalı bankanın süreç içerisinde zararın tazminini talep eden müvekkilini kötü niyetli olarak oyaladığını, yanlış yönlendirdiğini, taleplerine olumsuz dönüş yaptığını, son olarak da başlatılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, müvekkili şirket yetkilisinin sözde talimat içeren mailleşmeleri gerçekleştiren banka çalışanı … …’e maillerin taraflarından gönderilmediğini, normalde taraflarınla defalarca Türkçe mailleştiklerini ve İngilizce olarak transfer talimatı vermenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, banka tarafından bunun en başta sorgulanması gerektiğini, ıslak imzanın veya sözlü dahi onayları alınmadan bu EFT işleminin neden gerçekleştirildiğini, işlem sırasında bankada bulunan şirket çalışanlarına dahi neden sorulmadığını sorduklarını ve davalı bankadan hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen EFT işleminin iptalini ve gönderilen paranın taraflarına iadesini talep ettiğini, davalı bankanın ilgili şubesinden cevap olarak şirketin mailinin hacklenmiş olabileceğini, bundan dolayı talimatın kopyalandığını ve işlemin gerçekleştirildiği cevabının alındığını, oysa ki söz konusu mailler incelendiğinde hem müvekkili şirkete hem de davalı bankaya ilişkin olmayan mail adreslerinin kullanıldığının görüleceğini, davalı bankanın, mailin hacklendiğini bu nedenle de paranın iadesini yapmayacaklarını ifade etmesinin ardından aynı tarihte karakola gidildiğini ve şikayetçi olunduğunu, banka müdürünün karakola yapılan şikayeti görmesi üzerine müvekkilli ile iletişime geçtiğini ve gerçekleştirilen suç duyurusu ile parayı iade alamayacaklarını, mail adresinin kendilerinin iddia ettiği şekilde sözde hacklendiğinin de karakola bildirilmesi gerektiğini bu şekilde bildirim yapıldığı takdirde ivedi bir şekilde paranın iade edileceğini belirttiğini, banka müdürü tarafından paranın iade edileceği taahhüdünü alan müvekkilen ise daha fazla zarara geçmemek adına banka müdürünün sözlerine itimat gösterdiğini ve bankanın istediği şekilde ek ifade verdiğini, davalı bankanın şikayetlerini kendi istediği şekilde değiştirdikten sonra ifadenin İngilizceye çevrilip taraflarına verilmesini talep ederek iade işlemlerine başlayacaklarını belirttiğini, müvekkilinin de şikayetini yeminli tercüman vasıtasıyla çevirterek bankaya teslim ettiğini, davalı bankanın açıklandığı üzere parayı iade edecekleri iddiasıyla müvekkilini uzun süre oyaladığını ve kendi istekleri doğrultusunda işlemler yaptırdığını, buna rağmen paranın müvekkiline iadesinin gerçekleşmediğini, bir güven kurumu olan bankanın talimatlarına uyarak parasını geri almaya çalışan müvekkiline davalı banka tarafından parasının iadesinin gerçekleşmediğini, bankanın kötü niyetli tavrı karşısında müvekkili tarafından … 40. Noterliği’nin 10.09.2020 tarih … Yevmiye No’lu ihtarnamesi keşide edilerek ıslak imzası, onayı alınmadan ve bilgisi dışında gerçekleştirilen transfer işleminin iptali ve parasının iadesinin talep edildiğini ve bu talebine de bir dönüş sağlanmadığını, bunun üzerine BDDK’ye ilgili banka hakkında şikayette bulunulduğunu, davalı banka tarafından tüm bu ihtar ve şikayetlere rağmen hiçbir şekilde müvekkiline kendi hataları nedeniyle kaybettikleri paranın iadesinin gerçekleşmediğini, müvekkilinin 65.000 USD tutarındaki parasının tamamen davalı bankanın kusuru ile onay alınmadan, ıslak imzalı talimat alınmadan, müvekkiline haber verilmeden, açıkça şüpheli mailleşmeler yoluyla yurt dışına transfer edildiğini, davalı bankanın müvekkilinin parasını geri ödemekle yükümlü olduğunu, davalı bankanın söz konusu hukuka aykırı işlemi nedeniyle müvekkilinin her geçen gün zarara uğradığını, banka ile yapılan görüşmeler sonucunda ise müvekkilinin yalnızca kötü niyetli şekilde oyalandığını, bunun üzerine taraflarınca …. İcra Müdürlüğü’nde… E. Sayılı icra takibi başlatıldığını ve bankadan olan haklı alacaklarının talep edildiğini, davalı bankanın ise kötü niyetli olarak söz konusu icra takibine itiraz ettiğini, söz konusu miktarın davalı banka tarafından ödenmesi gerektiğinin davalı banka ile süreç boyunca yapılan başvurular ve görüşmeler ile de sabit olduğunu ve davalı bankanın da bu parayı iade edeceğini iddia edip borcunu kabul ettiğini, buna rağmen borca itiraz edip icra takibini durdurmalarının davalı yanın kötü niyetli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, huzurdaki davayı ikame etmeden önce gerçekleştirilen arabulucu görüşmelerinde de davalı bankanın kötü niyetli tutumunu devam ettirdiğini, anlaşma sağlanamadığını, açıklanan hususlar doğrultusunda davalı bankanın müvekkilinin zararından sorumlu olduğunu ve bunu kabul ettiği halde kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğinin açıkça ortada olduğunu, davalı borçlunun itirazının haksız olup, bu nedenle Mahkemece iptalinin gerektiğini, bu sebeplerle işbu itirazın iptali davasını açmak ve süreç boyunca müvekkilini oyalayan, borcu olduğunu kabul ettiği ve borcu ve kusurlu olduğunun kendi kayıtları ile sabit olduğu halde kötü niyetle iş bu itirazı yapmış olan davalı taraf aleyhine yüzde 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamını, borçlunun bu itiraz başvurusu bakımından kötü niyeti sabit olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına/kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesini, vekâlet ücreti ve sâir yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından imzalanan Bankacılık İşlemleri Sözleşmesinde kayıtlı mail adresinden iletilen talimat uyarınca işlem yapıldığını, yine Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi uyarınca müvekkili bankanın kusurundan söz edilemeyeceğini, davacının, müvekkili bankanın … Ticari Şube müşterisi olduğu 14.02.2014 tarihinden bu yana kendisine hizmet verildiğini, davacı tarafından 28.06.2018 Tarihli Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi (BİS) ve Bilgilendirme Formu imzalandığını, davacı tarafından hem 28.06.2018 tarihli Bankacılık İşlemleri Sözleşmesinin iletişim bilgileri kısmında hem de 16.08.2018 tarihli Müşteri Bilgi Güncelleme Formunda “…©hotmail.com” mail adresi bildirildiğini, devamlı suretle davacı tarafından ilgili mail adresi üzerinden müvekkili banka şubesine talimatlar gönderildiğini ve şube çalışanları tarafından ilgili talimatlar uyarınca işlem yapıldığını, davaya konu olan sahte olduğu iddia edilen talimatta aynı şekilde davacı tarafından müvekkili bankaya bildirilmiş olan mail adresinden iletildiğini ve her zamanki gibi müvekkili banka şube çalışanları tarafından talimata konu işlemin yerine getirildiğini, müvekkili Bankanın Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi (10., 12. ve 16. Maddesi) gereği; dava konusu işlemlerden dolayı sorumluluğu bulunmadığını, dava konusu olay hakkında Bankacılık İşlemleri Sözleşmesinde gayet açık hükümler bulunduğunu, buna göre davacının; ödeme işlemine ilişkin talimatın Sözleşme’de ve eklerinde belirtmiş olduğu e-posta adresinden gönderebileceğini, sözleşme’de belirtilen e-posta adresinden gönderilen iletilerin kendisinden sadır olduğunu, bankanın söz konusu talimatların sıhhatini ayrıca araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, bankanın teyit almaksızın ilgili talimatı yerine getirmeye yetkili olduğunu, bu talimatın hukuki ve mali tüm sonuçlarının davacının kendisine ait olduğunun kabul ve beyan edildiğini, dava konusu talimatın davacıya ait ve müvekkili banka sisteminde kayıtlı mail adresi üzerinden iletildiğini ve müvekkili banka şube çalışanları tarafından teyit alınarak işlem yerine getirildiğini, davacı tarafın dilekçesinde dava konusu talimatın, “…” mail adresinden iletildiğini ve müvekkili bankanın davacıya ait olmayan mail adresinden iletilen talimat uyarınca işlemi yaptığını iddia ederek müvekkili bankanın sorumlu olduğunu belirtmekte ise de, “…” üzerinden doğrudan müvekkili bankaya iletilen veya müvekkili banka tarafından söz konusu sahte e-posta adresine gönderilen herhangi bir e-posta bulunmadığını, işleme konu talimatın doğrudan firmanın müvekkili banka sistemine kayıtlı ve firmaya ait BİS ile Müşteri Bilgi Güncelleme Formu üzerinde iletişim adresi olarak belirtilen “…©hotmail.com” adresinden iletildiğini, davacı adına kayıtlı mail adresinden iletilen talimat için teyit alınmasına gerek bulunmadığını, yapılmış olan bu işlemde hiç bir şekilde müvekkili bankanın hatasının, bankacılık uygulamalarına aykırı bir hareketi vs. bulunmadığını, dava konusu “Yurt Dışı Transfer Talimatı” incelendiğinde görüleceği üzere, talimatın davacı tarafın müvekkili bankaya önceden ilettiğini tüm talimatlardakinin aynısı olup, herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, şirket kaşesi ve yetkili imzasının da davacı şirkete ait olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde talimat üzerindeki imzaya itiraz etmemekte sadece kopyala/yapıştır tekniği ile imzanın eklendiğini, talimatın sahte olduğunu iddia ettiğini, müvekkili bankanın, davacının tüm talimatlarının gelmekte olduğu mail adresinden iletilen talimattaki imzanın kopyala/yapıştır tekniği ile yapılıp/yapılmadığını bilemeyeceği gibi, davacıya ait benzer imzalar ile karşılaştırıldığında net bir şekilde görüleceği üzere imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğunu, müvekkili banka tarafından da imza sıhhati kontrol edildikten sonra işlem yapıldığını, davaya konu edilen talimata ilişkin işlemin, davacının işlem sonrası bizzat verdiğini tam onay ile kabulünde olduğunu, bu nedenle söz konusu işleme davacı tarafından itiraz edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu talimatın davacıya ait “…©hotmail.com” mail adresi üzerinden müvekkili bankaya iletildiği, talimat üzerindeki tüm bilgiler ile şirket kaşe ve imzasının gerçek olduğunu, müvekkili banka tarafından tüm kontroller yapıldıktan sonra işlemin gerçekleştirildiğini, davacı ile müvekkili banka arasındaki çalışma şeklinde sıklıkla mail ile talimat iletilmesi suretiyle işlem yapıldığını, davacı ile Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi kapsamında çoğunlukla e-posta yoluyla alınmış olan talimatlara istinaden işlem yapıldığını, bu uygulamanın, davacı ile banka arasında e-posta talimatıyla işlem yapılmasının “teamül” haline geldiğini, davacının oluştuğunu iddia ettiği bir zararı var ise dahi bu zarara kendi davranışlarının sebep olduğunu, davacının dava dilekçesindeki iddiası gibi; dava konusu talimata ilişkin mailin davacı tarafından değil de dolandırıcılar tarafından gönderildiği kabul edilecek olsa dahi davacının gizli tutması gereken kişisel bilgileri kullanılmadan bankacılık işlemlerinde kullanmış olduğu mailinin hacklenmesi mümkün olamayacağından bu durumda davacının bizzat kusur ve şahsi sorumluluğunun bulunduğunu, bankacılık işlemlerinde sürekli olarak kullanmış olduğu mailin güvenliğinin davacıya ait olduğunu, Hacklenme halinde de bu durumun, davacının sorumluluğunda olduğunu, dava konusu talimatın ne şekilde müvekkili bankaya iletildiğinin tespiti amacıyla talimatın iletildiği e-posta adresine ilişkin IP kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, dava konusu talimatın bizzat davacı tarafından müvekkili bankaya beyan edilen mail adresi üzerinden iletildiğini, müvekkili bankanın kendisine iletilen talimat uyarınca işlem yaptığını, müvekkili bankanın tek sorumluluğunun talimatın iletildiği mail adresinin davacıya ait olup olmadığını kontrol etmek olduğunu, söz konusu mail adresinden iletilen talimatın gerçekten davacı tarafından iletilip iletilmediğini kontrol etmenin müvekkili bankanın sorumluluğu olmadığını, yapılan EFT işleminin iptali amacıyla … ile bir çok kez yazışma yapıldığını, davacının oluştuğunu iddia ettiği zararının giderilmesi amacıyla tüm işlemlerin eksiksiz bir şekilde yerine getirildiğini belirterek; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma nolu dosyasının bekletici mesele yapılmasını, davacının usul, yasa ve Bankacılık İşlemleri Sözleşmesine aykırı, haksız ve kötü niyetli hukuki temelden yoksun davasının esastan reddini, davacının haksız ve hukuka aykırı bir şekilde müvekkili banka aleyhine icra takibi başlatması ve huzurdaki işbu davayı açmış olması nedeniyle asıl alacağın 9620 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile cezalandırılmasını, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davalı bankanın 26/08/2020 tarihinde davacının hesabından 65.000 USD’nin yurt dışına transfer edilmesinde kusurunun ve sorumluluğunun olup olmadığı, davacının bu bedelin tahsili için icra takibinin davalının itirazının haklı olup olmadığı, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dava konusu; sözde talimat mailleri, EFT dökümü, karakol şikayet tutanakları Mahkeme dosyasına sunulmuştur.
…. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak… Esas sayılı icra dosyası aslı celp edilmiştir.
BDDK’ya müzekkere yazılarak davaya konu şikayet dosyası celp edilmiştir.
… … Şubesine müzekkere yazılarak davacının 2020 yılının 8.ayına ait EFT kayıtları celp edilmiştir.
… A.Ş’ye müzekkere yazılarak dava konusu müfettiş teftiş raporu ve davacı ile olan bankacılık işlemleri sözleşmelerinin ve yazılı talimatların onaylı sureti celp edilmiştir.
29/06/2021 tarihli duruşmada davacı tanıklarının dinlenilmesine karar verilmiş olup;
Davacı tanığı … beyanında; “Ben davacı şirkette 9 yıldır muhasebe elemanı olarak çalışmaktayım. Normalde bankaya havale işlemlerine ilişkin mailleri ben gönderiyorum. Islak imzalı talimat olmadan banka işlem yapamaz. Dava konusu havale işleminin yapıldığı saat aralığında ben ve diğer tanık … bankadaydık. Davalı banka mailleşme olduğunu söylüyor ancak davacı şirkette bu mail trafiğini ben sağlamaktayım. Yani benim bankada olduğum saatte gerçekleşen bir mailleşme vardır. Bana bankada bu havale işlemine dair bir şey sorulmadı. Doğru olup olmadığına dair benden teyit alınmadı. Bana bu konuda hiçbir bilgi vermediler. Ben bu transfer olayından benim kendi telefonuma mesaj gelmesi sonucu haberdar oldum. Normalde havaleye ilişkin mesajlar benim kendi telefonuma gelmiyor. Mesajı görür görmez böyle bir işlem yapmadığımız için hemen bankanın müşteri temsilcisi … Bey’i aradım. İşlemin bize ait olmadığını söyledim. … Bey bana talimatın iptali için talepte bulunmamı söyledi. Ben evrakı hazırlayıp şirket sahibi …’e imzalamaya götürdüm. Para transferine ilişkin mesaj …’ede gelmiş. Evrakı imzalattıktan sonra hemen bankaya mail gönderdim ve evrakı bankaya götürdüm. Bankaya gelen mailin benim hesabıma gönderilmesini istedim. Temsilci benim adresime maili gönderdi. Hatta bu yüzden şube müdürü temsilciye neden gönderdin diye kızdı. Muhasebe departmanında benim dışımda … de çalışmaktadır. Ancak bankayla yazışmaları sadece ben yapıyordum. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında; “Ben davacı şirkette pazarlama bölümünde çalışmaktayım. Şirket yetkilisinin oğluyum. Olay tarihinde babamın telefonuna dava konusu transfere ilişkin mesaj geldi. Biz böyle bir işlem yapmadığımız için hemen bankaya gittik. Bankada Onur ve … beyle görüştük. Bize yanlış işlem yapıldığını ve ertesi gün hesabımıza geçeceğini söylediler. Ancak Para hesaba geçmedi. Davacı şirketin böyle bir talimatı olmamıştır. Banka ile yazışmaları … hanımın yaptığını biliyorum. Bir de … hanım muhasebede çalışmaktadır. Ben pazarlama bölümünde olduğum için net bilgim yoktur. Ancak ben … hanımın banka ile yazışma yaptığını görmedim. Dava konusu işlemin yapıldığı saat diliminde muhasebede görevli tanık … hanım bankada idi. Ona da bu konuda herhangi bir bilgi verilmemiştir. Biz müşteri temsilcisi … beyden kendilerine gelen maili bize göndermesini istedik. … bey bize maili gönderdi. Bunun üzerine şube müdürü … bey … beye çok kızdı. Mailleri incelediğimizde şirketin adresi Türkçe yazılacağına … yerine İngilizce kelime yazılmıştır. Banka yetkilisi … beyin iki kere mail gönderdiği, ilk mailde anlamadığını ve tekrar mail gönderilmesini istediğini gördük. Biz bu olay üzerine karakola şikayette bulunmaya gittik. Karakoldaki ilk ifademizde olayı tüm açıklığıyla anlattık. Bizim bu ifade tutanağımızı banka görevlileri görünce bizim bu ifadeyi değiştirmemiz yönünde bizi yönlendirdiler. Bilgisayarlarımızın hacker’ler tarafından hacklendiğini yazmamızı istediler. Biz bunu başta kabul etmedik çünkü böyle bir şey olmamıştır. Ancak banka eğer böyle yazılmazsa bankanın …’daki bankaya gönderilen beyanı ile çelişki olacağını ve paranın geri alınamayacağını bize söylediler. Bizi bu konuda ikna ettiler. Bizde bankaya güvenip onların dediği gibi ek ifade verdik. Banka bu konuda çok ısrarcı davrandı ve parayı geri almamızın buna bağlı olduğunu söylediler. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … beyanında; “Ben davalı bankanın … şubesinde operasyon yönetimi biriminde çalışmaktayım. Dava konusu olayın olduğu gün gişede görevli …’ya transfere ilişkin mail gelmiş. Anlaşılır olmadığı için tekrar gönderilmesini talep etmiş. Sonra bana gösterdiğinde davacı şirket yetkilisinin imzası olduğu için onaylayıp genel müdürlük operasyon birimine gönderdik. Daha sonra davacı şirket yetkilisi ve oğlu Ali bey böyle bir transfer işleminin olmadığını bize bildirdiler. Biz de transferin iptali için Genel Müdürlüğüne yazı yazdık. Bu transfer sürecinde davacı çalışanı … bankadaydı. Ben transferin detayını belirtmeden transfer işlemi var dedim. O da olabilir dedi. Bu olaylar ortaya çıktıktan sonra ben kendisine para transferi olduğunu size söylemiştim dediğimde ben vesaik işlemidir diye düşündüm dedi. Sonrasında genel müdürlüğün operasyon birimi bize müşterinin resmi olarak şikayetinin olması gerektiğini söylediler. Ben davacılara istediğiniz gibi şikayette bulunabilirsiniz dedim. Daha sonra genel müdürlüğün yönlendirmesi ile maillerinin hacklendiğini söylemeleri gerektiğini aktardım. Bunun üzerine davacı yetkilileri ek beyanda bulundular. Tanıktan davacı vekilinin talebi üzerine soruldu: maillere bakma işi … beyindi. Olay ortaya çıktıktan sonra ben baktığımda maillerde İngilizce ibareler vardı. Davacı yetkilisinden teyit alma hususunda bir rutinimiz yoktu. Şuna göre teyit alınıyordu, buna göre teyit alınmıyordu diyeceğimiz bir durum yoktur. Dava konusu transferde iki kez mailleşildiği için teyit alma gereği duymadık. Bize verilen eğitimlerde teyit alınması tavsiye edilmektedir. Dava konusu transfer gişe görevlisi … beyin söylediğine göre davacı şirketin mail adresinden gelmiştir. Rutin olarak genelde talimatlar mail ile yapılıyordu. Sonrasında işlem yapıldıktan sonra şirket yetkilileri talimatların asıllarını da getiriyordu. Bazen elden talimat getirdikleri de oluyordu. Biz her mailden sonra müşteriden teyit almıyoruz. Bazen aldığımız da oluyor. Şüpheli bir işlem görürsek teyit alıyoruz. Elden talimat geldiğinde de teyit alıyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.”
Mahkememizce verilen ara gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 01/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; yapılan incelemede … Bankası A.Ş’nin 09.10.2020 tarihli … … Ticari Şubesi Müfettiş Soruşturma Raporunda da belirtildiği gibi davalı banka şubesi çalışanlarından Şube Yetkilisi …’nun e-posta ile iletilen talimata istinaden …Kuyumculuk İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti’nin hesabından hesap yetkilisinden teyit almadan para transferi gerçekleştirmiş olması ve Şube Yöneticisi …’in gerçekleştirilen bu para transferi işlemine onay vermesi sebebiyle kusurlu olduğu görüşüne varıldığı, bir güven kurumu olarak basiretli bir tüccar gibi davranması gereken davalı bankanın BK’nun 99/2.maddesi uyarınca objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan hafif kusurlarından bile sorumlu olduğu hususu Yargıtay kararlarında da belirtilmekte olduğundan kararın Mahkemeye ait olduğu, davacının alacağının icra tarihi itibari ile 65.000,00USD asıl alacak ve 1.442,47USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 66.442,47USD hesap edildiği, kararın Mahkemeye ait olduğu, icra takibinin iptal edilip edilmeyeceği, kötü niyet tazminatı konusunda kararın Mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı vekili, davalı bankanın müvekkilin onayı alınmadan, müvekkili şirket hesabında bulunan 65.000 USD’nin yurt dışına transferini gerçekleştirerek mevzuata ve tüm bankacılık uygulamalarına aykırı hareket ettiğini, zararın giderilmesi için başlatılan icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu beyan ederek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kusuru olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davacının banka hesabından 26/08/2020 tarihinde e-posta üzerinden swift talimatı ile 65.000,00 USD’nin … hesabına transfer edildiği, davacının aynı gün davalı bankaya transferin iptali için başvurduğu, savcılığa şikayette bulunduğu, davalı bankanın yazışmaları ile işlemin alıcı
bankası … ile iletişime geçerek söz konusu tutara bloke konulmasını
sağladığı, halihazırda da söz konusu tutarın … Bankası tarafından incelenmek üzere blokede tutulduğu sabittir.
Davacı taraf, yapılan para transferi miktarlarını işlemiş faizi birlikte icra takibi yoluyla davalıdan talep etmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından toplam 66.442,47 USD talep edildiği, davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu tespit edilmiştir.
İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre işbu itirazın iptali davasının, İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. Mevduat sözleşmesi, ağırlıklı olarak esas itibariyle belli oranda faiz elde etme amacına yöneldiği için ödünç sözleşmesine daha çok yaklaşan, ancak güvenilir bir kurumda parayı muhafaza etme düşüncesi ile vedia sözleşmesini hatırlatan kendine özgü bir sözleşme tipidir. Mevduata uygulanacak hükümler, ancak kıyas yolu ile ve niteliği uygun düştüğü ölçüde ödünç sözleşmesi hükümleri ve istisnai hallerde vedia sözleşmesi hükümleri olacaktır.
Borçlar Kanunu’nun 386 ve 387. maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa’nın 570/1 nci maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. (HGK’nın 2012/11-550E,2012/820K sayılı ilamı da aynı yöndedir)
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; 26/08/2020 tarihinde davacı şirketin kayıtlı e-posta adresinden davaya konu e-postanın gönderildiği, banka yetkilisi …
tarafından, e-posta ekinde yer alan talimat ve faturanın sisteme taranması suretiyle 65.000,00-
USD tutarındaki Swift transfer talebinin oluşturulduğu, talebin yönetici … tarafından
onaylanması akabinde transfer talebinin Dış İşlemler Operasyon Müdürlüğü’ne iletildiği ve
nihayetinde transfer işleminin tamamlandığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu e-posta kayıtları incelendiğinde; yazışmaların geçmişinde görünüşte davacı ve davalı bankaya ait olduğu izlenimi yaratan ancak taraflara ait olmayan bir takım e-posta uzantılarına ait bilgilerin yer aldığı ve içeriğinde bir takım İngilizce yazıların bulunduğu görülmektedir.
Davalı banka Hukuk Danışmanlık Müdürlüğü tarafından hazırlanan 01.02.2017 tarihli
Talimatla İşlem Yapılması Sirkülerinde;
‘’Ayrıca, en kısa sürede elektronik posta ile gönderilen talimatın ıslak imzalı hali
temin edilmelidir, yazılı talimatlar şube personeli huzurunda imzalanmalı ve işlem yapılırken
müşteri telefon, faks vs. yollar ile işlemden haberdar edilmelidir.” hususu belirtilmiştir. Davalı bankanın Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan 09.10.2020 tarihli
Soruşturma Raporunda da belirtildiği gibi; davalı banka şube yetkili yardımcısı
…’nun her ne kadar 26.08.2020 tarihinde …- … Tekstil
Kuyumculuk İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.’ ye ait sisteme tanımlı ve firmaya ait BİS ve Müşteri
Bilgi Güncelleme Formu üzerinde yer alan e-posta adresinden gelen talimata istinaden para
transferi talebi oluşturmuş olsa da, bu talepten önce davacı firma yetkilisinden teyit almadığı
ve bu eylemi ile “Talimatla İşlem Yapılması Sirkülerine” aykırı hareket ettiği tespit edilmiştir.
Yine ayrıca transfer talebinin kontrolü ve onayından sorumlu davalı banka şubesi yöneticisi
… tarafından da işleme ilişkin teyit alınıp alınmadığı sorgulanmadan işlemin onaylandığı
tespit edilmiştir. Bu bağlamda; transferden önce davacıdan teyit almayan davalı banka kusurludur.
Bir güven kurumu olarak basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalı bankanın objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden
kaynaklanan hafif kusurlarından bile sorumlu olduğu hususu Yargıtay kararlarında da
belirtilmekte olduğundan; davalı banka kusurlu kabul edilerek davanın kabulüne ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜ K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında;
Davanın KABULÜNE;
1-…. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin 65.000,00 USD asıl alacak, 1.442,47 USD işlemiş faiz toplam 66.442,47 USD üzerinden devamına,
2-Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan alınması gerekli 32.109,38TL karar harcından peşin alınan 5.577,85TL harcın mahsubu ile eksik 26.531,53TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 7.625,15TL (59,30BH, 8,50TL VSH, 5.577,85TL Peşin Harç, 1.800,00TL bilirkişi ücreti, 179,50TL posta ve tebliğler, ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 40.552,70TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan … a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 ve 118/A-13’e göre davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2022

Katip …. Hakim …
*e-imzalıdır *e-imzalıdır