Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1 E. 2022/4 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/1
KARAR NO:2022/4

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:18/09/2020
KARAR TARİHİ:11/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı firma arasında akdedilen 18/06/2015 tarihli, 5 yıllık bayilik sözleşmesinin 3.1.6. maddesi müvekkil şirketin 1.000 m³/yıl beyaz ürün satış taahhüdünü içerdiğini, müvekkil şirketin 15/06/2020 tarih ve … yevmiye numaralı bildirimiyle bayilik sözleşmesinin 43. maddesine dayalı olarak sözleşmeyi yenileyemeyeceklerini bildirdiklerini, davalı firmanın ise …. Noterliği marifetiyle 15/06/2020 tarih ve … yevmiyeli bildirimiyle 122.126,00 TL’lik cezai şart tutarını akaryakıt bayilik sözleşmesinin 5. yılının son günü itibariyle ödenmesi suretiyle cezai şartı talep ettiğini, davalı firma tarafından tahakkuk ettirilen cezai şarta ilişkin olarak davalı firma tarafından 01/07/2020 tarih ve … nolu 117.132,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini ancak müvekkil firma tarafından faturaya itiraz edilerek iade edildiğini, davalı firmanın sözleşme kapsamında teminat olarak uhdesinde bulunan 200.000 TL bedelli banka teminat mektubunun tamamını nakde çevirmek suretiyle 10/07/2020 tarihinde tahsil ettiğini, davalı firmanın Covit-19 tedbirlerinin satışlara mücbir sebep olarak etkisini dikkate almadan yıllık satış cirosunun gerçekleştirilemediği gerekçesiyle müvekkil firma aleyhine cezai şart tahakkukunun hukuka aykırı olduğunu, tahakkuk ettirilen birbiriyle çelişkili cezai şartın da üzerindeki 200.000 TL bedelli banka teminat mektubunun tamamının nakde çevrilmek suretiyle tahsil edilmesinin hukuka ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, müvekkil firmanın 5 yıllık bayilik sözleşmesi döneminde toplamda taahhütlerinin yerine getirilmiş olması dikkate alındığında davalının cezai şart ve mahrumiyet tahakkuku yaparak nezdinde bulunan 200.000 TL bedelli teminat mektubunun nakde çevirerek 200.000 TL cezai şart tahsilinin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile 200.000 TL’nin tahsil tarihinden (10/07/2020) itibaren işletilecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, banka teminat mektubunun işleme konulmuş olması sebebiyle bankalar nezdinde müvekkil firmanın uğradığı ticari itibar kaybı sebebiyle 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmede yer alan yetki şartı gereği mevcut uyuşmazlıkta yetkili mahkemenin “İstanbul Mahkemeleri” olarak belirlendiğini, işbu davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. Maddesinin; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünün amir olduğunu, taraflar arasındaki Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi’nde geçerli bir yetki şartı mevcut olduğunu, yetkisiz mahkemede açılan işbu davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış ve Mahkememizce 17/03/2021 tarihli celse kararı ile … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davacının ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi aracılığı incelenerek bilirkişiden; davacının davalıdan 19.06.2018 ile 18.06.2019 ve 19.06.2019 ile 18.06.2020 tarihleri arasında ne kadar benzin, motorin türleri ve biodizel satın aldığı ve Mart 2020 tarihinden 18.06.2020 tarihine kadar geçen sürede davacının satışlarında düşme olup olmadığının tespit edilerek rapor aldırılmasına karar verilmiş;
04/05/2021 tarihli talimat bilirkişi raporunda; Davacı şirketin 2019 ve 2020 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve davacı lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının davalıdan 19.06.2018 ile 18.06.2019 ve 19.06.2019 ile 18.06.2020 tarihleri arasında benzin ve motorin alışının olduğu ve davalı yan ile alış miktarları konusunda ihtilaf olmadığı, 03 Mart 2020 tarihinden 18.06.2020 tarihine kadar geçen sürede davacının satışlarında düşme olup olmadığı hususunda yapılan incelemelerinde Mart ayında Şubat ayına göre azalma olduğu, Nisan ayında Mart ayına göre azalma olduğu; Mayıs ayında Nisan ayına göre artış olduğu; Haziran ayında Mayıs ayına göre azalma olduğunun tespit edildiğini ve söz konusu aylarda zikzaklı bir tablo oluştuğu sadece azalma ya da sadece artma olduğu gibi bir ifadenin genel olarak kullanılamayacağı görüşünü bildirmiştir.

Yine Mahkememizce 17/03/2021 tarihli celse kararı ile Davalının ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi aracılığı ile incelenerek, bilirkişiden; Davalının davacıya 19.06.2018 ile 18.06.2019 ve 19.06.2019 ile 18.06.2020 tarihleri arasında ne kadar benzin, motorin türleri ve biodizel sattığının ve Mart 2020 tarihinden 18.06.2020 tarihine kadar geçen sürede davacının davalıdan alımlarında düşme olup olmadığının tespit edilerek rapor aldırılmasına karar verilmiş;
17/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Davalının ibraz ettiği bilgi ve belgelere göre davacıya 19.06.2018 ile 18.06.2019 ve 19.06.2019 ile 18.06.2020 tarihleri arasında ne kadar benzin, motorin türleri ve biodizel sattığının tespitinin değerlendirildiğinde; davalının ibraz ettiği bilgi ve belgelere göre davacıya 19.06.2018-18.06.2019 tarihleri arasında 934.488 LT mal satışı ( benzin, motorin, biodizel vb) olduğu, mevcut satış tutarının 4.136.222-TL olduğu, davalının ibraz ettiği bilgi ve belgelere göre davacıya 19.06.2019-18.06.2020 tarihleri arasında 550.192 LT mal satışı ( benzin, motorin, biodizel vb) olduğu, mevcut satış tutarının 2.132.286-TL olduğu, Mart 2020 tarihinden 18.06.2020 tarihine kadar geçen sürede davacının davalıdan alımlarında düşme olup olmadığının tespitinin değerlendirilmesi bakımından ise; davacının 19,06.2018- 29.02.2020 tarihleri arasında davalıdan ortalama günlük 2.207,98 Litte mal alımı yaptığı, 12.03.2020- 18.06.2020 tarihleri arasında ise davalından ortalama günlük 1.180,92 Litre mal alımı yaptığı, şu halde davacının davalından mal alımlarında (2.207,98-1.180,92) / 2.207,98) x100 = %46,51 oranında düşme olduğu görüşünü bildirilmiştir.
Yine Mahkememizce 17/03/2021 tarihli celse kararı ile davalıtarafın ticari defterleri incelendikten ve talimat bilirkişi raporu geldikten sonra dosyanın sektör bilirkişisine verilerek, bilirkişiden; taraflar arasındaki ürün satış taahhütnamesine göre 19.06.2018 ile 18.06.2019 ve 19.06.2019 ile 18.06.2020 tarihleri arasında gerçekleşen eksik ürün satışına göre ceza koşulunun ve ceza koşulu hesaplamasında Mart 2020 tarihinden 18.06.2020 tarihine kadar geçen süre de uygulanan Covit 19 tedbirleri nedeniyle bu süre için sözleşme yılına göre yıl/m3/60 USD ceza koşulu miktarının oranlamasının yapılarak rapor aldırılmasına karar verilmiş,
26/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı ile davalı arasında akaryakıt bayi sözleşmesine dayalı ticari ilişki mevcut olduğu, davacı bayi, 18.06.2015 başlangıç ve 18.06.2020 bitiş tarihli sözleşmenin 19.06.2018-18.09.2019 ve 19.06.2019-18.06.2020 tarihlerindeki iki döneminde de satış taahhüdünü ihlal ettiği,
davalı tarafın, toplamda 420,418 m3 (* 60 USD) eksik mal karşılığı cezai şart alacağının
doğduğu görüşünü bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 102 ve devamı maddelerine göre acentelik sözleşmesinden kaynaklı teminat mektubunun nakde çevrilmesi sebebiyle alacak davası ve 6098 sayılı TBK madde 58’e göre manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasında teminat mektubunun nakde çevrilmesi sebebiyle alacak davası şartları irdelenmeden önce davalı tarafın cezai şart alacağının oluşup oluşmadığı hususunda öncelikle inceleme yapmak gerekmiştir.
Ceza koşulu borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edimdir.
Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmede asgari alım taahhüdü düzenlenmiş olup buna aykırı davranılması halinde ceza koşulu ödeneceği kararlaştırılmıştır Buna göre sözleşmede öngörülen ceza koşulu TBK 179/II maddesinde düzenlenen ifaya bağlı ceza koşuludur. TBK’nın 179/II maddesinde düzenlenen ceza koşulunun esas itibariyle iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri de, borcun ifa edilmemesinden doğacak zararı önceden tespit etmektir. TBK.’nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez.
Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir. ( Yargıtay 19.HD, T: 24.05.2016,2015/17632 E,2016/9261 K sayılı ilamı, Yargıtay 19.HD, T: 17.09.2014,2014/1853 E,2014/13693 K sayılı ilamı)
Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir.
Somut olayda; Taraflar arasında 18/06/2015 tarihli 5 (beş) yıl süreyle geçerli olmak üzere Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli Çerçeve Protokol akdedildiği davalı tarafın Bayilik Sözleşmesi ve Çerçeve Protokol’e ilave olarak düzenlenmiş olduğu Ürün Alım Taahhütnamesi ile; Sözleşme süresince toplam 1000 m3/yıl beyaz ürünü (Kurşunsuz benzin + normal benzin + motorin) Lukoil ‘den almayı, eksik kalan ton üzerinden 60 USD tutarınca kar mahrumiyetini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, Çerçeve Protokolün 5.3 Maddesi ile; davalı tarafın Bayilik Anlaşması, taahhütlerinin, mevzuatının herhangi bir hükmünün kısmen ya da tamamen ihlal edilmesi, satın aldığı ürün bedellerini ve hizmet bedellerini vadesinde ödenmemesi halinde davacı anlaşmayı haklı nedenle fesih hakkına haiz olduğu hususu düzenlenmiştir.
Mahkememizce aşamalarda aldırılan bilirkişi raporlarında; yıl bazlı eksik ürün alımı tespit edilmiştir.
Yine mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2017, s. 582). Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler mücbir sebep sayılır.
COVID- 19, ilk olarak 2019 yılının Aralık ayında Çin’de görülmeye başlamış, 11 Mart 2020′ de Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın ilan edilmiş, Ülkemizde de ilk vaka 01/03/2020 tarihinde ortaya çıkmış ve giderek yayılmıştır. Olayın ifaya engel olan sonuçları ise daha sonraki tarihlerde ortaya çıkmaya başlamıştır. Mesela uzun süre sokağa çıkma yasağı kararı verilmiştir. Ulaşıma kısıtlamalar getirilmiştir. Dolayısı ile COVID- 19 salgının mücbir sebep teşkil ettiğinin kabulü gerekmekte olup bilirkişi incelenmesinde covid- 19 dönemindeki eksik ürün alımı önceki yıllara oranlamak suretiyle hesaplanmıştır.
Bayilik sözleşmesinin ilk 3 yılında itibaren davacı tarafça taahhütnamede öngördüğü mal alımını gerçekleştirmiştir, sözleşmenin 4. Ve 5. yılında eksik mal alımı gerçekleşmiştir. Sözleşmenin feshinden önceki 4. Ve 5. sözleşme yılında eksik mal alımı yapılmış olup, taahhütname gereğince davacının cezai şart alacağı doğmuştur. Ancak davalı tarafça, sözleşmenin 4. yılının bitiminde cezai şart talep etmediği gibi herhangi çekince belirtmeksizin ve ihtirazi kayıt koymaksızın diğer yıllarda davalıya mal vermeye devam etmiştir. Buna göre davalı tarafça önceki 4. Sözleşme yılında cezai şart alacağının talep edilmeyeceği konusunda davacı da haklı güven yaratmıştır. Bu durumda sözleşmenin 4. Yılındaki eksik ürün alımı için; talep edilmeyen eksik mal alımından kaynaklı cezai şartın sözleşmenin feshinden sonra istenmesi TMK 2. Maddesinde düzenlenen iyiniyet kurallarına aykırıdır. 26/10/2021 tarihli bilirkişi raporuyla sabit olduğu üzere sözleşmenin 5. Yılında 354,908 m3 eksik ürün satın alınmıştır.
Davalı tarafın 354,908 m3 eksik ürün alımı X 60 USD X 3.7776 (kur) = 80.442,0276 TL cezai şart alacağı doğmuştur. Davalı yanca 200.000,00 TL bedelli teminat mektubu nakde çevrilmiş olup; 117.132,00 TL cezai şart alacağı tahsil edildikten sonra kalan bedel davacı tarafa iade edilmiştir. Bu hususta taraflar arasında itilaf bulunmamaktadır. 117.132,00 TL davalı tarafça tahsil edilen cezai şart alacağından mahkememizce hesaplanan 80.442,0276 TL cezai şart alacağı düşürüldükten sonra 36.689,97-TL’nin 10/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş ayrıca manevi tazminat talebi yasal şartları oluşmadığından davacının manevi tazminat talebi yönünden de davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
36.689,97-TL’nin 10/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesap olunan 2.506,29-TL karar harcından peşin alınan 4.269,38-TL harçtan mahsubu ile artan 1.763,09-TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde DAVACIYA İADESİNE ,
5-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 193,78-TL’nin davalıdan, 1.126,22-TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 2.423,75-TL ( 1.500,00-TL BK ücreti, 771,00-TL Talimat, 152,75-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 355,71-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 2.568,49-TL ( 54,40-TL BH, 2.506,29-TL PH (iade edilen harçtan kalan), 7,80-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Kabul edilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.503,50-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Reddedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık ücret tarifesinin 13/3 maddesi gereğince hesap olunan 5.503,50-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
10-Reddedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık ücret tarifesinin 10/3 maddesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/01/2022

Katip …

Hakim …