Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/750 E. 2021/217 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/750
KARAR NO:2021/217

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:02/07/2008
KARAR TARİHİ:10/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili idareye ait arsa üzerinde davalı tarafından 5 yıldızlı otel yapılarak 40 yıl süre ile işletmesi ve bu süre içerisinde brüt üzerinden ortalama %11,50 yıllık kira ödemesi, kırkıncı yılın sonunda ise idareye devredilmesi konusunda davalı ile 10.01.1989 tarihinde yap-işlet-devret yoluyla yapım sözleşmesi yapıldığını, şirketin otel yapımını 16.11.1993 tarihinde tamamlayarak faaliyete geçtiğini, davacı ile davalı arasında düzenlenen sözleşmenin 14’üncü maddesine göre cironun % 11,50’sinin davalı tarafından 1999 yılına kadar davacıya yatırılmakta iken 1999 yılından itibaren kira bedellerine davacının dava dışı kişilere olan borçlarından ötürü 2004 sayılı İİK m. 89’a göre hacizler uygulandığını, bu nedenle de davalı tarafından kira bedellerinin icra dosyalarına ödenmeye başlandığını, 2003 ve 2006 yılları arasında bazı ödemelerin sözleşmede kararlaştırılan tarihlerde ödenmediğini, 1 ile 51 günlük gecikmeler olduğunun tespit edildiğini, bu durumunda davacının borçlu olduğu icra dosyalarındaki borç miktarına gecikmeden ötürü faiz işlemesine neden olduğunu, davalının icra dosyalarına geç ödemede bulunmaması nedeniyle zarar gördüklerini, zararların tazmini için iş bu davanın açıldığını, bu nedenlerle fazlaya ilikin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmeden kaynaklanan 44.742,43 TL gecikme bedelinin sözleşme gereği bankaların 6 aylık vadeli mevduata uygulanan faiz nispetine göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme gereği kira bedellerinin 15 Ocak, 15 Nisan, 15 Temmuz ve 15 Ekim tarihlerinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ancak 1999 yılında müvekkil şirkete tüm alacakları bloke edecek miktarda 2004 sayılı İİK m. 89/I haciz ihbarnamesi geldiği için ödemelerin davalı belediye yerine borçlusu olduğu icra dosylarına yapıldığını, davacı ile yapılan sözleşmede belirtilen tarihlerde icra dosyasına ödeme yapılmasının hukuken mümkün bulunmadığını, 2004 sayılı İİK m. 89’a göre ancak ikinci haciz ihbarnamesinin kendilerine gönderilmesinden itibaren 7 gün sonra temerrüde düşeceklerinin ancak söz konusu icra dosyalarının hiçbirinden 2004 sayılı İİK m. 89/II ihbarnamesi gönderilmediğini, bu nedenle de temerrütün gerçekleşmediğini ve geç ödeme emri ile temerrüdden bahsedilemeyeceğini, ortada bir zarar bulunmadığını, davacının yaptığı hesaplamalarda matematiksel hatalar bulunduğunu, bu nedenlerle açılan davanın 2004 sayılı İİK m. 89 ve 4721 sayılı TMK m. 2’ye aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49’a göre haksız fiil nedeniyle maddi tazminat davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememiz önceki kararında davanın reddine karar vermiştir.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNİN BOZMA KARARI:
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, “Taraflar arasında düzenlenen 10/01/1989 tarihli yap işlet devret sözleşmesinin varlığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 14. maddesinde taraflar arasında kararlaştırılan kira bedelinin üçer aylık olarak 31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül, 31 Aralık tarihlerinde üç aylık brüt cirolar üzerinden ödeneceği , herhangi bir üç aya ait ödemenin bir sonraki ayın en geç 15’ine kadar yapılacağı, üç aylık ödemelerin gecikmesi halinde gecikilen günler için bankaların 6 aylık mevduata uygulanan faiz nispetine göre hesaplanan gecikme cezası tahakkuk ettirileceği düzenlenmiştir. Davacı, işbu davasında taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 14. maddesi gereğince davalı kiracının kira bedelini geç ödemesi halinde kararlaştırılan gecikme zammının tahsilini istemiştir. Her ne kadar mahkemece, haciz ihbarnamesini alan davalının icra müdürlüklerine karşı borcun kapandığı, haczin fekkedildiğine dair kendisine bir yazı gelmediği müddetçe sorumluluğunun devam etmekte olup icra dosyaları ile ilgili alacağın sona erip ermediği veya haczin fekkedilip edilmediği hususlarını araştırmak mükellefiyetinin haciz ihbarnamesi gönderilen davalıya ait bulunmadığı, bu nedenle davacı veya icra müdürlüğü tarafından haciz ihbarnamesine konu edilen alacaklara ait dosya borcunun kapandığı veya hacizlerin fekkedildiği davalıya bildirilmediği müddetçe davalının dava konusu faiz alacağının mesnedi olan kira bedellerini davacıya ödememesinden dolayı kusurlu olduğunun söylenemeyeceği ve sözleşmenin 14. maddesinde belirtilen gecikme cezasının uygulanma imkanının da bulunmayacağı, bu hukuki gerekçeler doğrultusunda davalının sözleşme hükümlerine aykırı davranmadığı, bu nedenle de davacının davalıdan isteyebileceği gecikme faizinin olmadığı kanaatine varıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de toplanan delillerden ve dosya kapsamından davalı kiracının sözleşme hükümlerine aykırı olarak bir takım ödemelerini geç yaptığından davacının borçlusu olduğu icra dosyasındaki borçlarının geç ödenmesine bağlı olarak zararı söz konusu olacağına göre bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, icra hukukuna ilişkin hükümlerin değil sözleşme hükümlerinin uygulanması esastır. Bu itibarla mahkemenin sözleşme hükümleri kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bundan zühul edilerek yazılı gerekçeyle karar verildiği bu defaki incelemeden anlaşılmakla hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş ve yeniden yargılama yapılamak üzere dosya mahkememize gönderilmiştir.
YENİDEN YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇESİ:
Yargıtay 3. HD’nin bozma kararına karşı tarafların beyanları alındıktan sonra bozma kararına uyulması yönünde ara karar oluşturulmuş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Davacının dilekçesinin açıklamalar kısmı ile sonuç ve istem kısmı arasında hukuki değerlendirme açısından çelişki bulunmaktadır. Davacı taraf dilekçesinin açıklamalar kısmında iki tür zarara uğradıklarını ileri sürmektedir. Bunlardan birincisi, davalının aralarındaki sözleşme gereği kendisine ödenmesi gereken kira bedellerini borçlu bulunduğu icra dosyalarına gecikmeli olarak ödemesi ve gecikmeli olarak ödeme yapılmasından kaynaklı olarak bu icra dosyalarına faiz işlemesi nedeniyle dosya borcunun artmasından ötürü zarar görmeleridir. Davalının belirttiği ikinci zarar kalemi ise davalının aralarındaki sözleşme gereği kendisine ödenmesi gereken kira bedellerini borçlu bulunduğu icra dosyalarına gecikmeli olarak ödemesi ve ödeme yaptığı tarihe kadar kira bedellerini elinde tutmasından ötürü haksız yarar sağlamasıdır.
Davacı taraf dilekçesinin sonuç ve istem kısmında ise “44.742,43 TL gecikme bedelinin sözleşme gereği bankaların altı aylık vadeli mevzuata uygulanan faiz nispetine göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline” talebinde bulunmuştur.
Yargıtay’da gerekçesinde “…toplanan delillerden ve dosya kapsamından davalı kiracının sözleşme hükümlerine aykırı olarak bir takım ödemelerini geç yaptığından davacının borçlusu olduğu icra dosyasındaki borçlarının geç ödenmesine bağlı olarak zararı söz konusu olacağına göre bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, icra hukukuna ilişkin hükümlerin değil sözleşme hükümlerinin uygulanması esastır. Bu itibarla mahkemenin sözleşme hükümleri kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi” tespitinde bulunmuştur.
Davalı taraf davacı ile yaptığı sözleşmeye göre sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini zamanında yerine getirmekle yükümlüdür. Davalının bu yükümlülüğü sözleşme devem ettiği sürece hem davacıya karşı hem de davacının alacaklılarına karşı 2004 sayılı İİK hükümlerine göre devam etmektedir. Davalı taraf 2004 sayılı İİK m. 89/I ihbarnamesini aldığı tarihten sonra davacının borçlu olduğu icra dosyalarına ödemeleri davacı ile yaptığı sözleşmenin 14’üncü maddesinde yazılı olan üçer aylık sürelerde ve bir sonraki ayın en geç 15’ine kadar ödemek zorundadır. İncelenen icra dosyalarında davalının icra dosyalarına ödemeleri sözleşmedeki bu hükme uygun olarak yapmadığı, bunun sonucunda da davacının alacaklılarına borçlarını geç ifa etmesinden kaynaklı olarak faiz ödemek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Davacının icra dosyalarına geç ifadan kaynaklı olarak alacaklılarına ödemek zorunda kaldığı faiz aleyhinde başlatılan icra dosyalarında uygulanan faiz oranıdır. Dolayısıyla davacının zararını icra dosyalarında geç ifadan kaynaklı faiz oluşturmaktadır.
Mahkememiz dosyası Yargıtay’dan dönmeden önce hazırlanan 22.10.2012 tarihli bilirkişi raporunda davalının icra dosyalarına geç ifa nedeniyle davacının uğradığı zararın sözleşmedeki faiz hükmüne göre 64.147,00 TL olduğu, yasal faiz oranına göre 51.790,59 TL olduğu ve icra dosyalarında uygulanan faiz oranlarına göre de 59.053,02 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davalı taraflar arasındaki sözleşmeye göre icra dosyalarına da aynı tarihlerde borcunu ifa etmekle yükümlü olup icra dosyalarına sözleşmede belirlenen tarihlerde ödeme yapmaması sözleşmenin açık ihlali niteliğindedir. Sözleşmenin davalı tarafından ihlali her bir icra dosyası yönünden icra dosyasında uygulanan faiz oranları üzerinden davacının zararının doğmasına neden olmuş olup davacının icra dosyalarında uygulanan faiz oranlarına göre 59.053,02 TL talepte bulunmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Davacının talebi ise 44.742,43 TL olup 6100 sayılı HMK m. 26 taleple bağlılık ilkesine göre davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacının faiz talebi yönünden ise davalının icra dosyalarına geç ifası aynı zamanda sözleşmenin geç ifası anlamına geldiğinden sözleşmede belirlenen gecikme faizi oranı üzerinden faize hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-6100 sayılı HMK madde 26’ya göre talepte bağlılık ilkesine göre davanın kabulü ile, 44.742,43-TL’nin davalıdan alınarak sözleşme hükümlerine göre bankaların 6 aylık vadeli mevduata uygulanan faiz oranlarına göre işleyecek faizi ile birlikte davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 3.056,35-TL nispi karar harcından peşin alınan 604,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.452,25-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 6.616,52-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.619,20-TL’nin ( 14,00-TL BVH, 2,30-TL VH, 604,10-TL Peşin Harç, 600,00-TL BK, 398,80-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/03/2021

Katip …

Hakim …