Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/749 E. 2020/954 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2020/749 Esas
KARAR NO: 2020/954

DAVA: Tahliye-Alacak
DAVA TARİHİ: 11/12/2018
KARAR TARİHİ :30/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin Feshi-Tahliye-Ecrimisil davasının dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil, … Şirketi’nin %74,5 hissesinde hak sahibi olduğunu, şirketin bulunduğu adres davacı müvekkil …’a aittir. Davalı şirket davacı müvekkile kira bedeli ödemediği için sebepsiz olarak zenginleşmekte olduğunu, Davalı şirketin adresinin bulunduğu mecurun kira bedeli dava tarihinden itibaren geriye dönük beş yıl ve verilecek hüküm tarihine kadar hesap edilerek sebepsiz zenginleşme ve ecr-i misil olarak ödenmesi gerektiğini, Müvekkili babası ölmeden önce davalı şirketin feshine ilişkin ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.Sayılı dosyasında dava açtığını, Şirkete ait karar defterleri ve sair kayıtların hiç birisi muris … vefat ettiği tarih olan 19/12/2015 Tarihinden bu yana müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin karar defteri olmadığından şirkete ilişkin hiçbir işlem yapamadığını, neredeyse dört senedir genel kurul toplantısı yapılamadığını, yönetim kurulu belirlenemediğini, müvekkilinin hisse değerinin belirlenmesi ve tarafına ödenmesi kaydı ile ortaklığının sonlandırılmasına, bu mümkün olmaması halinde ilgili şirketin haklı nedenle feshine (tasfiyesine ) ve tasfiyenin ilan edilmesine, iflas hakkında tedbir hususunda ara karar verilerek iş bu kararın ilan edilmesine , davalı şirketin müvekkiline ait gayr-imenkulden tahliyesine, şimdilik 100,00 TL ecr-i misil (Kira bedeli)’in yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, fazlaya dair haklarının saklı kalmasına, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava, Mahkememizin … E.sayılı dosyasında görülmekte iken 24/12/2020 tarihli duruşmada tahliye ve kira alacakları yönünden davanın tefrikine karar verilmiş dava, işbu esasa kaydedilmekle incelenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK nun 1. maddesi “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde, üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın 1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların (mutlak ticarî davalar); ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar (nispî ticarî davalar) olarak nitelendirilebileceği, Mutlak Ticarî Davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1.a bendinden f’ bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği (Mutlak) ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve Ticaret Mahkemelerinin görevine gireceği, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle), nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise; TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19.2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre (nispî) ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği anlaşılmıştır.
Tefrik edilen Somut olayda; HMK’nın 4/1-a md.sinde “kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların” sulh hukuk mahkemesi görevi içerisine gireceğinin belirtilmiştir. HMK’da yapılan bu yasal düzenleme, icra hukukundan kaynaklanan tahliye davaları hariç olmak üzere kira ilişkisinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıkları konu alan davalara, tarafların sıfatlarına ve miktarına bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemelerinde bakılacağını açıkça ifade etmektedir. Anılan hükme göre, kira ilişkisinden kaynaklanan bütün dava ve işlerde genel görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesinin olduğunun belirtildiği, somut olayda; dosya içeriğine göre davacı tarafından davalı şirkete kiralanan taşınmaza ilişkin tahliye talebi ve kira bedellerine yönelik alacak davası olduğu, kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığa bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesi görevi içerisinde kaldığı mahkememizin görevsiz olup Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şeklide hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- HMK Mad. 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca görevsizlik sebebiyle davanın usulden REDDİNE,Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın … SULH HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 20.Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.30/12/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …