Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/744 E. 2020/955 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/744 Esas
KARAR NO:2020/955 Karar

DAVA:Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :24/12/2020
KARAR TARİHİ:30/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müteveffa … … Bankası … şubesi müşterisi olarak 10.05.2019 Tarihinde 30.000,00 TL ihtiyaç kredisi kullandığını, Kredi işlemleri sırasında kredi kullandırılan bankanın iştiraki olan davalı şirket ile, dava dışı banka aracılığıyla kredi taksitleri bitmeden ölümü halinde kredi yükünün mirasçılara kalmaması yönünde hayat sigortası yaptırıldığını, müteveffanın 20.09.2019 tarihinde doğal ölümü sebebiyle hayatını kaybettiğini, mirasçı olarak davacıları bıraktığını, davacılar tarafından sigorta şirketine yapılan tazminat başvurusunun reddedildiğini, icralık olmamak için muaccel olan taksitlerin ödenmeye devam edildiğini, 20.09.2019 tarihinden sonra geciken faizleriyle beraber 2 taksit ödendiğini, dava dışı T.C. … AŞ. tarafından kalan kredi taksitleri için …. İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyasıyla ihtiyati haciz ve ilamsız takip yoluyla takibe geçildiği ve davacılardan borç tahsil edildiğini, ana paranın 29.621,62-TL olmasına rağmen banka tarafından 44.143,19-TL olarak tahsil edildiğini, müteveffanın kredi başvurusu sırasında yaşı ve uzun yıllardır kronik şeker hastası olması sebebiyle kendisi ve mirasçılarına koruma sağlayacağı bilgisiyle hayat sigortasını yaptırdığını, davalı şirkete sunulan ölüm belgesinde de bulaşıcı olmayan hastalık doğal ölüm açıklamasıyla ölümün gerçekleştiği belirtildiğine rağmen başvurunun reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kalp krizi olgusunun sigorta teminat bedelinin ödenmemesi için gerekçe yapılması hayat sigortası mantığı ve güvencesine aykırı olduğunu, müteveffanın yine bu davaya konu kredi sözleşmesi ile aynı dönemde başkaca bankalardan kullandığı ihtiyaç kredileri hayat sigortası kapsamında ölümünden sonra bu sigorta şirketlerince karşılanmış ve müteveffanın mirasçılarının mağdur edilmediğini, hayat sigortası poliçesi ile belirlenen 30.305,76-TL teminat bedelinin kredi borcu ödenmiş olduğundan davacılara ödenmesine karar verilmesini, hayat sigortası poliçesi teminat bedelinin ödenmesi gereken tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile beraber davalıdan tahsilini, kredi borcunun ödenmiş olması sebebiyle teminatın tazminat olarak miras payları oranında davacılara ödenmesini, dava masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kredili hayat sigortası kapsamında murisin kredi borcundan kaynaklanan sigorta teminatının sigorta şirketinden tahsili istemidir. Sigortalı muris …’nun, dava dışı … A.Ş. … Şubesinden 10/05/2019 tarihinde 30.000,00 TL bedelli ihtiyaç kredisi kullandığı, sigortalı murisin kullandığı kredi nedeniyle, davalı tarafından hayat sigortası poliçesi düzenlendiği, murisin vefatı ardından davacı tarafça krediye ilişkin vefat tazminatına ilişkin başvurunun 23/12/2019 tarihinde sigorta şirketince ödeme talebinin reddedildiği anlaşılmakla sigortalı murisin yasal mirasçıları tarafından vefat tazminatının ödenmesi istemiyle dava açılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesi; “Bu Kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde düzenlenmiş, 3. maddesinde tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, tüketici işlemi ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 73/1 bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 73/4 bendinde tüketici mahkemelerinde görülecek davalarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Altıncı Kısmında yer alan basit yargılama usulüne göre yürütüleceği belirtilmiş, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelleyemeyeceğine işaret edilmiştir.Benzer davalarda İSTANBULBÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 45. HUKUK DAİRESİDOSYA NO: 2020/1964 KARAR NO: 2020/129KARAR TARİHİ: 21/10/2020 tüketici mahkemesi görevli olarak değerlendirilmiştir
Sigortalı muris …’nun, dava dışı … A.Ş. … Şubesinden 10/05/2019 tarihinde 30.000,00 TL bedelli ihtiyaç kredisi nedeniyle, davalı tarafından tanzim edilen hayat sigorta poliçesi kapsamında ödeme yapılması için sigortalı murisin mirasçıları tarafından tazminat istemiyle eldeki dava açılmış olup, murisin almış olduğu kredinin niteliği ihtiyaç kredisi olduğu, bu krediyi ticari ve mesleki faaliyet kapsamında almadığı ve tüketici konumda olduğu gözetilerek uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme tüketici mahkemesi olduğundan, sonuç itibariyle Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK M.114/1-c ve HMK m.115/2 gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 Mad. gereğince Davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın … NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA;
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere HMK 138 madde uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 30/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır