Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/728 E. 2021/1025 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/728 Esas
KARAR NO:2021/1025

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:17/12/2020
KARAR TARİHİ:14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı alacaklı şirketin davalı borçlu şirketten 2019 ve 2020 yılı cari hesabından kaynaklanan 6.392,47TL alacaklı bulunduğu, bu alacağın tahsili amacıyla davalı borçlu şirketin aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun iş bu icra takibine 18/09/2020 tarihinde davalı alacaklıya karşı herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle itiraz ettiğini ve iş bu vaki haksız itiraz ile takibin durduğunu, taraflarınca 30/09/2020 tarihinde arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup anlaşma sağlanamadığını, davalı borçlu şirketin davacı müvekkili şirkete herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle dosya borcuna itiraz ettiğini, oysaki tarafların 2019 ve 2020 ticari defter kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelemesi ile de ortaya çıkacağı üzere davalı alacaklı şirketin davalı borçludan icra takibine konu edilen miktarda alacağı bulunduğunu, belirtilen gerekçelerle davalı borçlunun müvekkili şirkete dava konusu meblağ kadar olan borcunun tahsili ile vaki haksız itirazının iptali ve İ.İ.K. 67/2 maddesi gereğince hüküm altına alınacak meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi için huzurdaki davayı açmanın zaruretinin hasıl olduğunu, dava konusu alacağın davalı borçludan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin borçluya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili şirkete karşı …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine itirazları üzerine ilgili icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığını, davacı ile müvekkili şirket arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı tarafın her ne kadar icra takibinde borcun sebebi olarak cari hesabı göstermişse de müvekkili ile davacı taraf arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, müvekkili ile davacı firma arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, kaldı ki davacının da geçerli bir cari hesap sözlemesinin varlığını ispat edemediğini, bu konuda dosyaya herhangi bir delil sunamadığını, davacının ne taraflar arasında hizmet alımına dair bir sözleşme bulunduğunu ne geçerli bir cari hesap sözleşmesi bulunduğunu ne de herhangi bir hizmet verdiğini kanıtladığından veya kanıtlamak üzere bir delil sunduğundan huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, davacının alacağına dayanak olarak tek başına kendisinin düzenlemiş olduğu bir fatura göstermesinin yeterli olmadığını, bu noktada davacının, dava dilekçesinin ekinde kendisine ait cari hesap tablosu ile beraber sunduğu müvekkili adına kendisinin düzenlediği ve cari hesap tablosuna dayanak gösterdiği tüm faturaların hiçbir surette tek başına alacak iddiasını kanıtlamakta yeterli olmadığını, zira davacının kendisinin düzenlendiği faturanın, alacağı ispat etmeye elverişli de olmadığını, keza davacının, fatura konusuna ilişkin veya faturanın tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir belgeyi de dosyaya sunmadığını, faturaya dayalı borcun varlığının ancak taraflar arasında usule uygun kurulmuş temel borç ilişkisinin varlığının ispatı sağlandığı ölçüde geçerli olacağını, somut olayda davacının, fatura dışında taraflar arasında herhangi bir borç ilişkisinin varlığına yönelik ispatı dosyaya sunulmadığından, faturaya dayalı borcun varlığından da söz edilemeyeceğini, keza açıklandığı üzere cari hesap sözleşmesinin veya başkaca bir sözleşmenin de varlığını ispatlayamayan davacının yalnızca kendisine ait cari hesap tablosuna dayanarak açtığı haksız davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, nitekim faturaya dayalı bir borcun varlığı her şeyden önce muteber bir temel borç ilişkisinin varlığı şartına bağlı olduğunu, faturayı tanzim eden ve alan kimse arasında böyle bir temel borç ilişkisinin bulunmadığı hallerde faturanın hukuki bir sonuç doğurmasının da söz konusu olmadığını, bilindiği üzere bu halde faturaya itiraz edilmemiş olmasının da borcun kabulü anlamına gelmediğini, bu sebeplerden ötürü davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasında cari hesap sözlemesi olup olmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığından ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dava konusu cari hesap dökümleri ve … … ve Tur. Tic. A.Ş’nin hesap hareketleri ve faturalar Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı icra dosyası aslı celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 16/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tacir olan taraflardan davcının defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulduğu, takip konusu faturanın kayıtlarında yer aldığı, davalının borcunun olmadığı yönünde usulüne uygun ihtarat yapılmasına rağmen defter, belge ibrazında da bulunmaması hususları topluca değerlendirildiğinde 07.09.2020 tarih tarihi itibariyle 6.392,47TL asıl alacaklı olduğu ancak Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, icra inkar tazminatı ve sair hususların yargı makamının mühnasır takdiri içinde kaldığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı, davalı aleyhine bakiye cari hesap alacağına ilişkin 6.392,47 TL’lik takip başlatmış, davalının itirazı üzerine davacı tarafça iş bu itirazın iptali davası açılmıştır.
İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre işbu itirazın iptali davasının, İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmediklerinin tespiti için 6100 sayılı HMK m. 222’ye göre tarafların ticari defterlerinin mahkememize sunulmasına karar verilmiş, davacı taraf ticari defterlerini mahkememize sunmuş ancak davalı taraf ticari defterlerini mahkememize verilen süre içinde sunmamıştır.
6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Davacı defterlerinin bu maddeye uygun şekilde tutulduğu anlaşılmakla davacı defterlerinin kendisi lehine delil hükmünde olduğu kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmıştır.

6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir.
Hazırlanan 15/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı defterlerinde davalıya fatura ve makbuz kaynaklı 87.383,27 TL borç kaydedildiği, karşılığında yapılan 80.990,8 TL tahsilatın alacak kaydedilmesi suretiyle davacı tarafın takip tarihi itibari ile 6.392,47 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna itibar edilerek davalının icra takibine itirazının haksız olduğu anlaşılmakla; davanın kabulü ile alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında;
Davanın KABULÜ ile;
1-….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalının yaptığı itirazın iptali ile; takibin 6.392,47TL üzerinden devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan alınması gerekli 436,67TL karar harcından peşin alınan 77,21TL harcın mahsubu ile eksik 359,45TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 1.110,41TL (54,40BVH, 7,80TL VSH, 77,21TL Peşin Harç, 900,00TL bilirkişi ücreti, 71,00TL posta ve tebliğler, ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’ye 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır