Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/706 E. 2022/369 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/706
KARAR NO:2022/369

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:09/12/2020
KARAR TARİHİ:07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının alacaklı şirket ile davalı borçlu … arasında Bayilik Sözleşmesi akdedilmiş olup taraflar arasındaki ticari ilişkinin işbu sözleşme ile doğduğunu, bahsi geçen Bayilik sözleşmesinin “Konu ve Amaç” başlıklı 3. Maddesinde açıkça ” İşbu sözleşme; şirketin (müvekkil şirket), dağıtımını yaptığı yayınların okur kitlesine istenilen yerde, istenilen zamanda, istenilen miktarda ve düzenli olarak ulaştırılmasını sağlamak, amacıyla Bahçelievler-Bakırköy sınırları dahilinde dağıtım, pazarlama ve satış yetkisinin bayiye (davalı) verilmesidir.” hükmünün yer aldığını, aynı bayilik sözleşmesinin 6. Maddesinde “Mali Konular” üst başlığının altında teminat maddesi düzenlendiğini, ilgili madde de göz önünde bulundurularak davalı tarafından müvekkili şirket lehine 26.12.2016 tarihinde 150.00,00-TL bedelli ipotek tesis edildiğini, yine, taraflar arasında imzalanmış olan Bayilik Sözleşmesinin “Ödeme” Başlıklı 6.4. maddesinde; “Bayinin faturada belirtilen ve hesap ekstresi bölümünde yer alan toplam borcunu, şirketin bildirdiği günde, kendisine gösterilen banka şubelerine yatırmak zorunda olduğunu, banka şubelerine yapılan ödemelere ait dekont bilgilerinin de faks çekilerek aynı gün şirkete bildirileceğini, ödemede gecikme halinde şirket, fatura üzerinde belirtilen tutarda faiz uygulama hakkına sahiptir.” hükmünün yer aldığını, buna karşın davalı yanın ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden takibe konu borcun doğumuna sebebiyet verdiğini, öncelikle müvekkili şirket tarafından davalı borçluya … 19. Noterliği’nin 10.04.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek ödeme yapması aksi takdirde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu dahil tüm yasal işlemlere başlanacağı hususunun ihtar edildiğini, iş bu yazılı ihtara rağmen davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili şirket tarafından davalı yana defaten yazılı ve sözlü ihtarlarda bulunulmuş ise de davalı yanın herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine, taraflarınca işbu ticari ilişki çerçevesinde müvekkili şirketin davalı borçludan cari hesap ilişkisinden kaynaklı olan 150.000,00-TL’lik alacağına ilişkin; davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden alacağın tahsili zımnında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçildiğini, davalı yanın işbu dava konusu takibe haksız ve mesnetsiz bir şekilde itiraz ettiğini, davalı borçlunun itiraz dilekçesinde aile konutu üzerinde eşinin muvafakati olmadan ipotek tesis ettiğini ifade ettiğini, ancak söz konusu itirazın muhatabının takibe konu icra müdürlüğü değil yetkili Aile Mahkemesi olduğunu, sadece icra dairesine yapılan itiraz ile “Aile Konutu” olduğu gerekçesi ile ipoteğin kaldırılması mümkün olmadığı gibi hukuki dayanaktan da yoksun olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte söz konusu taşınmazın aile konutu olduğu ispatlansa dahi, Türk Medeni Kanunu’nun 1024. Maddesi gereği iyi niyetimizin korunmasının esas olduğunu, bu nedenle, davalı yanın bu yöndeki itirazını kabul etmediklerini bildirdiğini, söz konusu itirazların hususunda takibe konu icra dairesinin yetkili olmadığı da gözetilerek davalı yanın bu kötü niyetli tutumuna itibar edilmemesini talep ettiklerini, davalı borçlunun her ne kadar teminatın ipotek süresi dolmadan ve asıl alacaktan bağımsız olarak icra takibine konu edilemeyeceğini iddia etmiş ise de söz konusu iddianın hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, zira, ipoteklere konulan süre sınırlaması, bu süre zarfında takip yapılamayacağı anlamına gelmediğini, süre sınırlamasının amacının ipotekli taşınmazın sadece belirlenen süre içerisinde meydana gelen borçların teminatı olmasını sağladığını, somut olayımızda da alacaklarının bahsi geçen ipotek süresinde oluştuğunu ve muaccel hale geldiğini, davalı yanın cari hesapta borçlu gözükmediği yönündeki itirazının da somut gerçekten uzak, haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı borçlunun dava konusu icra takibine itiraz etmesi üzerine itirazın iptali ve takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın iptali davası açılmadan önce 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi gereğince 10.03.2020 tarihinde yasal arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, işbu arabuluculuk başvurusu üzerine 23.03.2020 tarihinde gerçekleştirilen son oturumda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığından anlaşamama sonucuna ulaşıldığını ve bu durumun son oturum tutanağına geçirildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 5/A maddesi ile getirilen ve dava şartı olarak düzenlenen arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlanması üzerine işbu davayı ikame etme zaruretinin hasıl olduğunu. müvekkili şirketin takibe konu ettiği alacağın varlığının ticari defter ve kayıtlarında da sabit olduğunu, davalı yanın vadesinde ödemelerini yapmamasına rağmen, müvekkili şirketin likit alacağının tahsilini geciktirmek amacıyla işbu dava konusu takibe haksız ve mesnetsiz bir şekilde itiraz ettiğini, davalı yanın bu kötüniyetli tutumuna Mahkememin itibar etmemesini, bunun yanında, davalının muayyen ve likit bir alacağa haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiğini ve takibin durmasına sebebiyet verdiği gözetilerek; davalının %20’den az olmayacak şekilde icra inkâr tazminatı ödemesine hükmedilmesini, tüm bu nedenlerle, haklı davanın kabulü ile; davalı tarafça yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine %20’den az olmayacak şekilde icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, bu nedenler ile, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, alacağa ticari faiz avansı uygulanmasını, davalı hakkında %20’den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın müvekkili hakkında 25.09.2019 tarihinde …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçtiğini ve bu takipte asıl alacak olarak 150.000TL’yi talep ettiğini, müvekkilinin 24.10.2019 tarihli dilekçesiyle bu takibe, borca ve borcun ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, takibin durması üzerine davacı yanın 09.12.2020 tarihinde Mahkemede huzurdaki itirazın iptali davasını ikame ettiğini, müvekkilinin takibe itiraz dilekçesinde de belirtildiği gibi davacıya takip tarihi itibari ile herhangi bir borcu bulunmadığını, takip eden bölümlerde açıklanan gerekçeler çerçevesinde davanın reddini talep ettiklerini, müvekkilinin davacının dosyaya sunduğu 26.07.2016 tarihli bayilik sözleşmesi kapsamında davacının bayisi olarak görev yapmakta iken davacı yanın ani bir kararla ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.1, 7.4 ve 7.7 madde hükümlerine de aykırı olarak sözleşmeyi hiçbir gerekçe belirtip bildirmeden tek taraflı feshettiğini ve şirkete 16.09.2018 tarihinde el koyarak müvekkilini bu tarih itibariyle işinden ve aşından uzaklaştırdığını, el koyma aşamasında müvekkilinin şahıs şirketi olarak faaliyet gösterdiği alandaki bazı menkul mallar, özel bilgi ve belgeler, faaliyetin sürdürülmesi için gerekli olan bazı ürün ve malzemelerin el koymayla birlikte yerine getirilen ve aynı nitelikteki işi yapacak olan yeni bayiye tahsis edildiğini, bu aşamada davacı yanın herhangi bir devir teslim tutanağı düzenlenmediğini, yanı sıra şirketin 16.09.2018 el koyma tarihindeki varlık ve alacakları ile borçları ve öz varlığını gösteren bir bilanço çıkarılıp devir tarihi itibariyle mali durumun tespitinin de yapılmadığını, dolayısıyla davacı şirket ile müvekkili arasında 16.09.2018 tarihi itibariyle borç alacak mutabakatı yönünde hiçbir işlem gerçekleştirilmediğini, daha sonra alacak iddiasında bulunan şirketin böyle bir eyleminde yapacağı ilk iş alacağını belirlemek ve bunu karşı tarafın mutabakatına sunması gerektiğini, davacı yanın daha sonra yani müvekkilinin şirketine el koyduktan yaklaşık 6 ay sonra müvekkiline … 19. Noterliğinin 10.04.2019/… tarih ve yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiğini ve kendisine 153.696,55TL muaccel borcunun bulunduğunun bulunduğundan bahisle, bu borcun 15 gün içerisinde ödenmesini ihtar ettiğini, ihtarnamede borcun muaccel açık hesap alacağı olduğunun belirtildiğini, bu ihtarnameden sonra ise davacının 25.09.2019 tarihinde icra takibini başlattığını ve takipte 150.000TL’yi talep ettiğini, yapılan itiraz üzerine ikame edilen huzurdaki itirazın iptali davasında ise davacı yanın alacağının cari hesap alacağı olduğunu belirterek talepte bulunduğunu, ancak her iki talepte de alacağının hangi tarihteki ve hangi işlemlerden kaynaklandığını, bu işlemlerin hangi yasal belgeye dayandırıldığı konusunda hiçbir belge ve bilgiye yer verilmediğini, esasen taraflar arasında yazılı olarak imzalanmış bir cari hesap sözleşmesi ve davacı tarafından müvekkiline gönderilmiş hesap kat ihtarnamesi de bulunmadığını, davacı yanın müvekkiline takip öncesi gönderdiği ihtarnamede aralarındaki ilişkiyi açık hesap ilişkisi olarak belirtirken dava dilekçesinde bu ilişkiyi cari hesap ilişkisi olarak değiştirdiğini, dolayısıyla davacı yanın alacağını kesin olarak niteleyemediğini, talep ettiği alacağın mesnetsiz ve dayanaksız olup müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, müvekkilinin davacıdan alacaklı konumda bulunduğunu, davacı yanın icra takibinde ipotek bedelini (150.000TL) talep ettiğini ancak bu tutarı talep etmesini gerektirecek alacakla ilgili hiçbir bilgi ve belgeye takip talebi ile ödeme emrinde yer verilmediğini, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan bayi sözleşmesinin 6.1 maddesine göre davacı şirkete kendisine gönderilen yayınların teminatı olarak nakdi maddi teminat verdiğini, yanı sıra 150.000TL de ipotek sağlandığını, maddi teminat tutarının süreçte artan iş hacmine bağlı olarak giderek artış gösterdiğini, dolayısıyla bu tutarın sabit olmadığını, nakdi teminat tutarının 174.204TL olduğunu kanıtlayacak belgeyi sunduklarını, taraflarca imzalanan sözleşmenin 6.1maddesinde bu teminatların irsalatın bedelleri ile mahsup edilmeyip şirkette teminat olarak muhafaza edileceğini, bayilik ilişkileri sona erdiğinde bayinin şirketteki teminatlarının cari hesabına virman yapılarak kapatılacaktır hükmüne yer verildiğini, bu durumda davacının alacak iddiasında bulunduğuna göre bu teminatla ilgili ne gibi bir işlem yaptığını da izah etmesi gerektiğini, gerek icra takibinde gerekse huzurdaki dava dilekçesinde davacının bu yönde herhangi bir açıklamaya yer vermediğinin görüldüğünü, dolayısıyla bu durumun davacının haksız kazanç elde etmeye yönelik kötü niyetini de açıkça ortaya koyduğunu, icra takibine de konu edilen taşınmazın tapuda müvekkilinin adına ve aile konutu şerhiyle kayıtlı olup üzerine müvekkilinin eşinin iznini sağlamadan 26.12.2016 tarihinde 150.000TL tutarlı ipotek tesis edildiğini, alacağını kanıtlayamayan davacının alacağının likit olduğunu ve bu nedenle müvekkilinin %20’den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatı ödenmesini talep etmesinin hiçbir hukuki korumadan destek göremeyeceğini, hukukta ve uygulamada likit alacağın taraflarca tartışılması mümkün bulunmayan, herhangi bir ek incelemeye gerek duyulmayan hesabı ve ispatı kolay alacakları ifade ettiğini, bu nedenle davacının bu talebinin de haksız ve hukuksuz talep olduğunu, esasen müvekkilinin haksız icra takibine muhatap olduğundan davacının müvekkiline en az %20 icra inkar tazminatı ödemesini talep ettiklerini, bu talebin gerçek sahibinin müvekkili olduğunu, açıklanan ve Mahkemece resen dikkate alınacak hususlar muvacehesinde fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı tutularak davanın reddini, haksız icra takibi yapan davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmitir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davacının davalıdan bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağının olup olmadığı, alacığın miktarının ne olduğu, davacının başlattığı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile olan takipte davalının itirazının haklı olup olmadığı, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dava konusu; taraflar arasında imzalanmış bayilik sözleşmesi, …. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyası itiraz dilekçesi sureti, … 19. Noterliği’nin 10.04.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi Mahkeme dosyasına sunulmuştur.
Mahkememiz dosyası içerisinde bulunan 19.10.2018 tarihli … müşteri numaralı … adına düzenlenen mutabakat mektubu aslı Mahkememizin 8128 kasa sırasına kayıt edilmiştir.
…. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Esas saıylı dosa uyap üzerinden celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi bakımından … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş olup 16/07/2021 tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle; davalının incelenen tüm defterlerinin açılış yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin yasal sürelerde yapılmış olduğu, 2017 kebir ve envanter defterleri ile 2018 yılı kebir defterinin tüm sayfalarının boş olduğu, 2018 yılı envanter defterinin incelemeye ibraz edilmemiş olduğu, davacının 2018 yılında dosyaya ibraz ettiği satış faturalarının davalı kayıtlarında yer aldığı ancak nakliye ve eksik yayın bedeli gibi bazı kayıtların davalının defterlerinde birebir yer almadığı, davacının talep ettiği alacağın 2018 yılı sonu itibariyle 138.696,55TL davalının defterlerinde yer alan davacının alacağının ise 136.878,57TL olduğu, davalının 2019 yılına ait defterlerini ibraz etmediğinden davacının hesap ekstresinde 2019 yılında yer alan 15.000TL’lik işlemin davalının defterinden kontrol edilemediği, taraflar arasındaki borç alacak durumunun davalının 2018 yılı yevmiye defteri kapanış maddesine göre davacıya verilmiş 173.354TL tutarında teminatın 126.01 verilen depozito ve teminatlar hesabı altında gösterilmekte olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davacı defterlerinin incelenmesi bakımından bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olmakla 28/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının 2016, 2017, 2018, 2019, 2020 ve 2021 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının 2018 yılında dosyaya ibraz ettiği satış faturalarının talimat ile incelenen davalı kayıtlarında ve davacı kayıtlarında yer aldığı, ancak nakliye bir eksik yayın bir dediği gibi bazı kayıtların davalının defterlerinde bire bir yer almadığı, davacının talep ettiği alacağın 2018 yılı sonu itibari ile 138.696,55TL olup talimatla incelenen davalının defterlerinde yer alan davacının alacağının ise 136.878,57TL olduğu, talimatla incelenen bilirkişi raporunda davalının 2019 yılına ait defterlerini ibraz etmediğinden davacının hesap ekstresinde 2019 yılında yer alan 15.000,00TL’lik işlemin davalının defterlerinden kayıtlı olup olmadığının belirlenemediği, neticeten davacının takip tarihi (08.10.2019) itibariyle davalı yandan 153.696,55TL cari hesap bakiye alacağı bulunduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 12/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacının talep ettiği alacağın 2018 yılı sonu itibari ile 138.696,55TL, talimatla incelenen davalının defterlerinde yer alan davacının alacağının ise 136.879,57TL, 19.10.2018 tarihli mutabakat mektubunda ise taraflar arasında nakti teminat ilişkisinin mevut mektubunda ise taraflar arasında nakti teminat ilişkisinin mevut olduğu görülmekle olup, bu noktada tüm takdir ve kararın sayın Mahkemeye ait olmak üzere davalının nakti teminattan kaynaklı 151.864,00TL alacağının davacı cari hesabından mahsup edilmesi gerektiği kanaati bu duruma göre mutabakat metnine bağlı nakti teminat mektubunun Mahkemece kabulü halinde davalının davacı yandan (151.864,00TL – 138.696,55TL=) 13.167,45TL alacaklı olacağı görüş ve kanaatine varıldığı , bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı vekili, taraflar arasında bayiilik sözleşmesi imzalandığını,müvekkili şirket lehine 26.12.2016 tarihinde 150.00,00-TL bedelli ipotek tesis edildiğini, davalının borçlarını ödememesi üzerine ihtar çekildiğini ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçildiğini, davalının takibe itirazının haksız olduğunu beyan ederek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir,
Davalı taraf, davacının sözleşmeyi haksız olarak tek taraflı feshettiğini, şahıs şirketine el koyduğunu, bilançonun çıkarılmadığını, alacağın kaynağının belli olmadığını, muaccel bir borcun varlığının kanıtlanmadığını, sözleşmenin 6.1 maddesi gereğince davacıya nakdi maddi teminat verildiğini, nakdi teminat tutarının sabit olmadığını ve artış gösterdiğini, yine aynı maddede bayiilik ilişkisi sona erdiğinde bayiinin, şirketteki teminatlarının cari hesaba virman yapılarak kapatılacağının belirtildiğini, davacının bu teminata ilişkin açıklama yapması gerektiğini, aile konutuna konulan ipoteğin geçerli olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, 150.000.00 TL asıl alacak talebinde bulunulduğu, davalının borca itirazında; davacıda 151.864,00 TL nakit teminatı ve 150.000,00 TL ipotek teminatı olduğunu, ayrıca 15.000.00 TL bedelli çek verdiğini, çekin icraya konulduğunu, borçtan nakit teminat bedeli mahsup edildiğinde davacının hiçbir alacağının kalmadığını beyan etmiş, itiraz sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu tespit edilmiştir.
İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre işbu itirazın iptali davasının, İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacı alacaklı şirket ile davalı borçlu …
arasında Bayilik Sözleşmesi akdedilmiş olup bahsi geçen Bayilik
sözleşmesinin “Konu ve Amaç” başlıklı 3. Maddesinde açıkça ” İşbu
sözleşme; ŞİRKET’in (davacı şirket), dağıtımını yaptığı yayınların okur kitlesine
istenilen yerde, istenilen zamanda, istenilen miktarda ve düzenli olarak ulaştırılmasını sağlamak, amacıyla BAHÇELİEVLER-BAKIRKÖY sınırları dahilinde dağıtım, pazarlama
ve satış yetkisinin BAYİ’ye (davalı) verilmesidir.” hükmü yer almaktadır .

Aynı bayilik sözleşmesinin 6. Maddesinde “Mali Konular” üst başlığının
altında teminat maddesi düzenlenmiştir. İlgili madde şu şekildedir; BAYİ kendisine gönderilen yayınların bir aylık brüt tutarının 1/3’ünü, teminat olarak nakten ve peşinen ödemeyi kabul eder. Ayrıca; BAYİ, Medya Dışı Ürünlerde satış prensibine göre ŞİRKET’in tayin edeceği miktarda nakdi ve/veya gayri nakdi teminatlar vermeyi taahhüt eder. Bu teminatlar irsalatın bedelleri ile mahsup edilmeyi; ŞİRKET’_İS teminat olarak muhafaza edilecektir. Bayilik ilişkileri sona erdiğinde BAYİ’nin ŞİRKET’teki teminatları cari hesabına virman yapılarak kapatılacaktır. BAYİ’nin, ŞİRKET’teki teminatı belirlenen tutarın altına düştüğü takdirde, ŞİRKET re’sen tespit edeceği “Teminat Virmanlarıyla” aradaki farkı tamamlayabilecektir. Hesap ekstresine ilave edilecek teminat virmanları da fatura muhteviyatı gibi ödenecektir. ŞİRKET, her zaman BAYİ’den herhangi bir gerekçe göstermek zorunda olmaksızın talep edeceği miktarda ve cinste teminat vermesini talep edebilir. Bu takdirde; BAYİ, sözkonusu teminatı vermekle mükelleftir.”
Davalı tarafından, davacı şirket lehine 26.12.2016
tarihinde 150.00,00 TL bedelli ipotek tesis edilmiş olduğu
anlaşılmaktadır.
Davacı şirket tarafından davalı borçluya … 19.
Noterliği’nin 10.04.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi
gönderilerek ödeme yapması aksi takdirde ipoteğin paraya çevrilmesi
yolu dahil tüm yasal işlemlere başlanacağı hususu ihtar edilmiştir.

Davacının ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde hazırlanan 27/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalının talimat ile incelenen ticari
defterlerinde davacı firmadan 126.01 Verilen Depozito ve Teminatlar
hesabı altında 173.354,00 TL teminat alacağı olduğu, davacının 2018 yılında dosyaya ibraz ettiği satış faturalarının
talimat ile incelenen davalı kayıtlarında ve davacı kayıtlarında yer
aldığı, ancak bazı kayıtların
davalının defterlerinde bire bir yer almadığı, davacının talep ettiği
alacağın 2018 yılı sonu itibari ile 138.696,55 TL olup talimatla incelenen
davalının defterlerinde yer alan davacının alacağının ise 136.878,57 TL
olduğu, talimatla incelenen bilirkişi raporunda davalının 2019 yılına ait
defterlerini ibraz etmediğinden davacının hesap ekstresinde 2019
yılında yer alan 15.000,00 TL’lik işlemin davalının defterlerinden kayıtlı
olup olmadığı belirlenemediği, neticeten, davacının takip tarihi (08/10/2019) itibariyle davalı
yandan 153.696,55 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı taraf, bilirkişi raporuna karşı sunduğu, 01/03/2022 havale tarihli beyan dilekçesinde; davacının gönderdiği mutabakat mektubuna göre nakdi olarak olarak davacı şirket hesabında 151.864 TL teminatının bulunduğunu, 15.000,00TL tutarındaki çekin de ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına 05/12/2021 tarihinde ödendiğini beyan etmiştir.
Davalının talimat ile incelenen ticari
defterlerinde davacı firmadan 126.01 Verilen Depozito ve Teminatlar
hesabı altında 173.354,00 TL teminat alacağı olduğu tespit edilmiştir. Yine buna ilişkin olarak davalının dosyaya ibraz ettiği 19/10/2018 tarihli Mutabakat Mektubunda görüleceği üzere
taraflar arasında nakdi teminat ilişkisinin mevcut olduğu, davalının nakdi teminattan kaynaklı 151.864,00 TL alacağının mevcut olduğu
görülmektedir.
Davacı kayıtlarında mevcut davalı kayıtlarında yer alamayan 15.000,00 TL’lik alacağın mevcut olup olmadığı hususunda yapılan
incelemelerde; davalı tarafından davacı şirkete Türk Ekonomi
Bankası Şirinevler Şb. 15.09.2018 Keşide, 7002622 seri ve 15.000,00 TL
tutarında bir çek verildiği, bu çeke ilişkin olarak davacı şirket
tarafından davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …
E. Sayılı dosyasıyla icra takibi işlemi başlatıldığı, söz konusu icra takibine
konu olan borcun, davalı tarafça 05/12/2021 tarihinde ödenerek ilgili icra müdürlüğünün kararı ile dosyanın kapatıldığı görülmüştür. Bu bağlamda davalının yaptığı ödemenin, tespit edilen alacaktan mahsubu ile alacak miktarı 138.696,55TL olmuştur.
Davacı taraf, mutabakat mektubunda bulunan imzaya itiraz etmiş ise de; belge aslının incelenmesinde ıslak imzalı olmadığı, matbu imzalı olduğu, imza incelemesinin sağlıklı olarak yapılamayacağı anlaşılmakla; imza itirazının reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf, mutabakat mektubunun, süresinden sonra sunulduğunu, itibar edilemeyeceğini beyan etmiş ise de; davalı taraf gerek icra takibine itiraz dilekçesinde gerekse davaya cevap dilekçesinde nakdi teminat alacağı olduğunu iddia edip, mahsup edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Mahsup, bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak, alacaklının elde ettiği bazı menfaatlerin ya da borçlunun katlandığı bazı yükümlülüklerin alacaktan indirilmesidir. Mahsuplaşmada, takastan farklı olarak iki ayrı alacak bulunmamaktadır. Buna göre, alacak miktarından tenzil edilecek değer, karşı alacak olmayıp, gerçek alacağı bulmak üzere hesaplanan alacaktan indirilmesi gereken bir bedeldir. Bu nedenle, mahsupta hukuken karşılıklı alacaklılık ilişkisinden öte, alacağın gerçek miktarının tespiti için yapılan bir işlemin varlığı kabul edilmelidir. Mahsupta, doğmuş bir alacaktan söz edilemeyeceği için, mahsubun borcu sona erdiren bir neden olduğu da düşünülemez. Ayrıca, mahsup talebi hukuki niteliği itibariyle def’i olmayıp; itiraz niteliğinde olduğundan, savunmanın genişletilmesi yasağına tabi kabul edilmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.04.2019 tarihli 2017/15-2073 E 2019/479 K sayılı ilamı)
Davalının nakit teminat alacağı olduğu savunması, hukuki niteliği itibariyle aynı hukuki ilişkiden doğup, sözleşmenin 6. maddesi kapsamında davacı tarafından teminat alındığı ve bayilik ilişkileri sona erdiğinde bayiinin şirketteki teminatları cari hesabına virman yapması gerektiği iddia edilmiş olmasına göre; mahsup itirazı niteliğindedir. Bu sebeple davalının sunduğu mutabakat mektubu, mahkememizce, savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilmemiş ve itibar edilmiştir.
Netice itibari ile davalının nakdi teminattan kaynaklı
151.864,00 TL alacağının davacı cari hesabından mahsup edilmesi
gerektiği kanaati ile davalının davacı yandan (151.864,00 TL – 138.696,55 TL=) 13.167,45 TL
alacaklı olduğu kabul edilerek ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 1.811,63TL harcın mahsubu ile artan 1.730,93TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE;
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır