Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/700 E. 2022/50 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/700
KARAR NO:2022/50

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:07/12/2020
KARAR TARİHİ:08/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin davalılar … B.V ve … … Limited Şirketi tarafından çevrimiçi olarak sunulan ve geliştirilen … uygulamasının tek taraflı ve haklı gerekçe olmaksızın kaldırılmasından dolayı mahrum kalmış olduğu kazançların tazmininden ibaret olduğunu, … uygulamasının … ve … tabanlı cep telefonlarına uygulama marketleri üzerinden indirilen bir uygulama olduğunu, … taşımacılık hizmetinden faydalanmak isteyen kullanıcıların bu uygulamayı cep telefonlarına indirerek hizmet talep edebildiklerini, kullanıcıların GPS verileri üzerinden bulunduğu konuma … sistemine kayıtlı aracı çağırıp gitmek istediği yeri uygulama üzerinden işaretleyerek hizmeti alabildiğini, yolcu uygulamada kayıtlı kredi kartı ile ödemesi gerçekleşir ve yolculuğun tamamlandığını, sonrasında yapılan ödemenin bir kısmının araç sahibine gönderildiği, yolcunun direkt … ile sözleşme yaptığı taşıma hizmeti araç sahipleri tarafından belirlenerek … adına ve hizmet verdiğini, şoförlüğün sadece … tarafından belirlenen kişiler tarafından yapıldığı, davacı araç sahibinin herhangi birini şoför olarak çalıştıramadığı, …’ in Türkiye’de ” … … ” olarak ve … …, … … gibi lüks ve konforlu araçlarla hizmet verdiği, davacı müvekkili gerekli resmi izinleri tamamladığı ve araçlarda bulunması gereken VIP özellikleri davalının talepleri ile araçlara eklediği, aracını … sistemine kaydettiren araç sahibi kendi aracında “sürücü” olarak çalışamadığını, …’ de şoförlük yapacak olanların ise … tarafından yaptığı sınavda başarılı olması gerektiği, şoförler … sistemi tarafından otomatik olarak yapılabildiği gibi adayların kendi aralarında anlaşmaları ile de olduğu, …isimli ve …’ da kaim şirket Türkiye’deki operasyonlarını yürütmek maksadıyla … .. Ltd. Şti.’ ni kurmuş ve operasyona ilişkin süreçler bu şirket vasıtasıyla gerçekleştiği, araçlarını … sistemine kaydettirmek isteyen şahısların gerekli şartlara uygun olup olmadıklarına yönelik denetim yine … … şirketi tarafından yerine getirildiği, davacı … Ltd. Şti. Davalılar tarafından geliştirilen ve Türkiye’de aktif olan uygulama kapsamında hizmet sunmak ve davalıların tabiri ile “İş Ortağı” olmak maksadıyla 4 adet … araç satın aldığı ve sisteme kayıt olmak için … tarafından şart koşulan tüm modifikasyonları yerine getirdiği, davacının bu modifikasyonları gerçekleştirmesindeki sebep davalılar tarafından ortaya konulan şartların karşılanmasına yönelik olduğunu, davacı müvekkil söz konusu modifikasyonları ve uyum için gerekli olan tüm izinleri ve şartları yerine getirerek … … şirketine başvuruda bulunduğu, …’ nin Türkiye’deki operasyonlarını yürüten … … gerekli şartları sağlayan müvekkili sisteme kayıt olması için izlemesi gereken yollar konusunda talimatlarda bulunduğu, davacının sisteme kayıt olmak için gerekli şartlara uygunluğunun denetlenmesi … … tarafından fiziki olarak yapılmışsa da davacı müvekkilin nihai kayıt işlemi … Tarafından internet ortamında sözleşmenin onaylanması ile tamamlandığını, davacı müvekkil büyük bir maddi külfet altına girerek yapmış olduğu bu modifikasyonlar sonucunda … sistemine kaydını tamamlamış ve bu uygulama çerçevesinde kullanıcılara anlatılan hizmeti sunduğu, davalılardan … … Türkiye’de gerçekleştirdiği pazarlama ve tanıtım faaliyetleri kapsamında birçok kişi ve kurumu … sistemine entegre etmek maksadıyla teşviklerde bulunduğunu, bu teşvikler ve taahhütler kapsamında davacı gibi birçok kişi ve kurum araç alarak ve bu araçlara da … sistemine uygun olmaları için yüksek miktarda masraflar yapmaya ikna edilerek iş ortağı olduğunu, … …’ in bu faaliyetleri neticesinde davacı ile hem … … hem de … Arasında bahse konu ticari ilişki meydana geldiğini, davalılar hizmetlerini uzun yıllar devam ettireceğine dair taahhütlerde bulunmuş ve davacı gibi birçok kişi ve kurumu sisteme dahil olma konusunda ikna ettiğini, bu telkinler sonucunda taraflar arasında meydana gelen anlaşma belirsiz süreli olup uzun süreli olarak taraflarca yapıldığını, bu telkinlere inanılarak lüks ve konforlu araçlar satın alınmış, araçlara büyük masraflar yapılarak … standartlarına uygun hale getirildiği şoför istihdam edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin uzun yıllar devam ettiğini, davacının … sisteminde kalmasına yönelik telkinlerde bulunulduğu ve buna ek olarak … uygulamasının Türkiye’deki yasal mevzuata uygun hale getirileceği yönünde taahhütlerde bulunarak davacının daha fazla masraf yapmasına ve yaptığı masrafları ise karşılayacak iş imkanı vermemesine yol açtığı bu taahhütlere güvenerek araçlarını … sisteminde tutmuş ve hatta gerekli şartları sağlamak amacıyla masraf yapmaya devam ettiğini, tüm bu süreç sonucunda davalı tarafın 31/05/2019 tarihinde tek taraflı olarak hiç bir hukuki gerekçe ileri sürmeden internet üzerinden erişime açmış olduğu seyahat hizmetlerini durdurduğunu davacının sisteme kaydettirdiği araçların çalışamaz hale geldiğini herhangi bir gelir elde edemediğini, davacının haksız ve hukuka aykırı olarak mağdur edildiğini ve müvekkilinin zarara uğratıldığını beyanla davalılar tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak … uygulamasının durdurulması nedeniyle müvekkilinin 31/05/2019 tarihiyle erişimine engellendiği 22/02/2019 tarihleri arasında mahrum kalınan kazanç kaybının fazlaya dair haklar ve ıslah etme hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin usule hata içerdiğini, bu hataların her birinin davanın tek başına reddi sebebi olduğunu, … … ile davacı arasında yazılımcı sözleşme olmadığını, davacı ile diğer davalı …arasındaki yazılı sözleşmeye taraf olmadığını, müvekkili … …’e pasif husumet tevcih edilemeyeceğini, bu davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesine, davacı ile müvekkili … … arasında doğrudan ticari ilişki olmadığını ve diğer davalı …ile … … arasında da müteselsil sorumlu doğuracak herhangi bir kanuni ve akti ilişki mevcut olmadığını, … uygulamasının tüm haklarının diğer davalı …ye ait olduğunu ve … …’in uygulamayla bir ilgisinin olmadığını, davacının … uygulamasının kullandığı dönemde gerçekleştirdiği yolculuklar için kendisine yapılan ödeme için faturalar davacının banka hesapları ve diğer ödeme araçları incelendiğinde davacıya … … tarafından hiçbir şekilde ödeme yapılmadığı taraflar arasında fatura düzenlenmediği ve nihayetinde hiçbir ticari ilişki kurulmadığının anlaşılacağının … … ile davalı …arasında şube-merkez, acentelik, temsilcilik veya pay sahibinin ilişkisi olmadığını, … …’e … XL hizmetinin Türkiye’de durdurulmasını veya diğer davalı …ile kurulan ticari ilişkinin sona ermesi sebebiyle husumet yöneltilemeyeceğini,davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının hangi davalının hangi hukuki nedene dayanarak ve hangi zarar ile mesul olduğunu ortaya koymadığını davacının tazminat taleplerinin olması gerektiğini TBK, madde112 de aranan şartların gerçekleşmediğini hiçbir koşulda davacının iddia ettiği zararlardan müvekkilinin hiçbir koşulda sorumlu olmadığını, müvekkili … …’ in kusurlu olmadığını Türkiye’deki faaliyetinin kendi kontrolü dışında gelişen hem fiili hem de hukuki imkansızlık nedeniyle sona erdiğini, davacının azaltma yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve bunu ispatlayamadığını beyanla davada müvekkili şirkete pasif husumet yöneltilemeyeceğinden usulden reddine mesuliyetsiz ve ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili, cevap dilekçesinde özetle; …’in taşımacılık faaliyeti yapmadığını, sadece teknolojik hizmet sunarak taşımanın taraflarının bir araya gelmesine çevrimiçi (online) olarak aracılık ettiğini, bu anlamda …’in, … gibi diğer birçok internet sitesi ve mobil uygulamadan bir farkı olmadığını, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri nezdinde görülen ve Sayın Mahkemeniz nezdinde görülmekte olan dava ile benzer konulu huzurdaki davanın davacısı gibi araç sahibi olan davacılar tarafından ikame edilen pek çok dava bulunduğunu, diğer davalar arasında yer alan ve ilk derece mahkemesinin husumetten davayı reddi üzerine uyuşmazlığı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi de, 2021/517 E. ve 2021/845 K. sayılı kararı ile … uygulamasının tarafları bir araya getiren ve aracılık hizmeti veren bir platformdan ibaret olduğunu tespit ettiğini, …’in 2014 yılı itibariyle İstanbul’da hizmet vermeye başladığını ve Türkiye’de iki ana teknoloji hizmeti sunduğunu, …’nin bu hizmet ile, İstanbul’daki ticari sarı taksi şoförleri ile taksi arayan yolcuların “…” mobil uygulaması üzerinden sağlanan teknoloji sayesinde bir araya getirildiğini, bu anlamda, …, piyasada hâlihazırda faaliyet gösteren BiTaksi veya iTaksi gibiğer taksi çağırma uygulamalarından farklı olmadığını …’ih bu hizmet ile, taksi taşımacılığından farklı koşullar altında hizmet veren, Karayolları Taşıma Yönetmeliği’ne göre düzenlenen D-2 yetki belgesine ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen yol güzergâh belgesine sahip, vergi mükellefiyeti tesis ettirmiş veya kurulu şirketi olan taşımacılar ile bu hizmetten yararlanmak isteyen yolcularn, yine aynı şekilde “…” mobil uygulaması üzerinden sağlanan teknoloji sayesinde bir araya getirildiğini, bu hizmetin 31 Mayıs 2019 tarihi itibariyle sonlandırıldığını, … uygulaması ve … adlı hizmetlerin Türkiye’de … şirketi tarafından sunulduğunu, taşımacılık faaliyetlerini … platformuna kayıt olarak sürdürmek isteyen kişilerin (Huzurdaki davada Davacı) bu işlemi … uygulaması üzerinden kendilerinin gerçekleştirdiklerini, öncelikle bu kişilerin uygulama üzerinden bir hesap oluşturması gerektiğini, bu hesabın oluşturulabilmesi için yapılması gereken işlemlerden birinin de yine uygulama üzerinden erişilebilir olan ve … uygulamasının kullanım şart ve koşullarını belirleyen sözleşmenin kabul edilmesini, davacının dava dilekçesi’nde de taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin yapıldığını kabul ettiğini, … ile davacı arasında yazılı bir sözleşme olmadan davacının … sistemine kabulünün söz konusu olmadığını, davacı ile … arasında bahsedildiği üzere yazılı bir sözleşme olduğunu, … …’in ise bu sözleşmeye taraf olmadığını, … …’e husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin detaylı açıklamalara … …’in 21.01.2021 tarihli cevap dilekçesinde yer verildiğini, aynı zamanda davacının iddialarının aksine araç sahibinin kendi aracında sürücü olarak çalışamaması gibi bir koşul veya durum olmadığını, …’in herhangi bir sürücü ataması yapmadığını, sürücüleri belirlemediğini, araç sahibinin hangi sürücüyü belirler ve sisteme kaydederlerse o sürücü ile çalışabilir veya kendisi de sürücü olabileceğini, …’in hiçbir taşımacıya herhangi bir araç temin etmediğini veya bu konuda herhangi bir yönlendirmede bulunmadığını, …’in, davacı’ya kendi aracını kullanarak taşıma hizmeti sağlayabilmesi için bir platform sunacağını, yine aynı doğrultuda, araçları kullanan sürücüler ile sadece taşımacının yani davacının sözleşmesel bir ilişkisinin bulunması veya …’e kayıtlı taşımacıların yaptıkları her yolculuğun sonunda bizzat kendilerinin yolcuya e-fatura düzenlemesi gibi hususların da …’in değil davacının taşıma faaliyetini sürdürdüğünü bir kez daha ortaya koyacağını, davacı da dahil olmak üzere …’e kayıtlı olan tüm taşımacıların ve kendileri tarafından yolculara düzenlenen faturaların Maliye Bakanlığı’nın e-fatura sistemine kayıtlı olduğunu, dava konusu sözleşmede tarafların, uyuşmazlığın çözümü için tahkime başvurmayı kararlaştırdığını, tahkim itirazının kabulüyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, mesnetsiz ve ispatlanamayan davanın esastan reddini, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 10/01/2022 tarihli dilekçesi ile; davalı tarafça sunula beyan dilekçesi dikkatlice incelendiğinde, … uygulamasına ilişkin LOG kayıtlarının ibraz edildiğini ve bu belgeler içeriğinde o dönem şirket yetkilisi konumunda bulunan … adına profil oluşturulduğunun görüldüğünü, davalı tarafın ise, dava dışı …’un şirketi temsilen hareket ettiğini ve haliyle elektronik olarak tahkim klozunu kabul ettiğini beyan ettiğini, Mevzuatımızda ve Yargıtay Uygulamalarında, sözleşmelerin geçerlilik şartları ile tahkim şartının geçerlilik koşullarının birbirinden ayrı düzenlendiğini, tahkim sözleşmesinin geçerliliği HMK 413. Maddesinde “Tahkim sözleşmesi yazılı şekilde yapılır. Yazılı şekil şartının yerine getirilmiş sayılması için, tahkim sözleşmesinin taraflarca imzalanmış yazılı bir belgeye veya taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, teleks, faks gibi bir iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olması ya da dava dilekçesinde yazılı bir tahkim sözleşmesinin varlığının iddia edilmesine davalının verdiği cevap dilekçesinde itiraz edilmemiş olması yeterlidir.” şeklinde açıkça düzenlendiğini, davalı tarafça sunulan beyan dilekçesinin EK-2 kısmında sözleşme olarak “Driver Addendum” isimli sözleşmenin bulunduğunun açıkça görüldüğünü, davalı tarafın ise beyan dilekçesinde “Driver” (Sürücü) sözleşmesini, sanki ihtilafa konu sözleşmeymiş gibi lanse ederek adeta mahkemeyi yanıltma saikiyle hareket ettiğini, onaylandığı iddia olunan sözleşmenin küçük puntolarla yazılı uzantısı incelendiğinde, dava dışı …’un imzaladığı iddia olunan sözleşmenin “Sürücü” sözleşmesi olduğunun görüldüğünü, bu kertede davalı tarafın her ne kadar dava dışı şahsa ilişkin LOG kayıtları bulunduğunu belirtse de, anılan log kaydında sözleşme olarak “sürücü” (Driver Addendum) sözleşmesinin bulunduğu ortada olduğunu, bu hususlar çerçevesinde, dava dışı … yönünden davalı tarafça iddia olunan hususların tamamı bertaraf edilmiş olup, tahkim sözleşmesinin onaylama yoluyla akdedildiğine yönelik beyanların geçerliliği bulunmadığını, yine davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinin ekinde yer alan sözleşmenin son sayfası dikkatlice incelendiğinde, sayfanın en altında müşterinin ıslak imzası için bir alan bırakıldığının görüleceğini, bir üst bentte ise yürürlükteki kanunların gerektirmesi halinde müşteri imzasının gerekli olduğunun ifade edildiğini, Sözleşmede Yer Alan Tahkim Şartının; zorunlu arabuluculuk öngörmesi ve şarta bağlanmış olmasıırı tahkim klozunu geçersiz hale getirdiğini, davalı tarafın, sözleşmede yer alan bu hükmün, taraflarca kararlaştırılmış bir tahkim anlaşması olarak kabul edilmesini ve davanın usulen reddini talep etmiş ise de, Türk Hukuk Sistemimizde izah olunan tahkim geçerlilik şartlarının bu madde kapsamında mevcut olmadığının açık olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, anılan maddenin lafzi yorum ile değerlendirildiği bir varsayımda, tahkim aşamasının öncesinde … tarafından yürütülecek bir “Zorunlu Arabuluculuk” müessesinin belirtildiğinin görüldüğünü, arabuluculuk faaliyeti niteliği gereği yargısal bir faaliyet olmadığını, tam tersine alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak kabul edilen bu sistemin, tahkimden farklı olarak bir yargılama barındırmadığının ortada olduğunu, hal böyleyken, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte tarafların öncelikle belirlediği yolun zorunlu arabuluculuk yöntemi olduğunu, davalı tarafın, sunmuş olduğu beyan dilekçesinde, Tahkim Anlaşmasının geçerliliğine ilişkin olarak Türk Yargı Kararlarına değindiğini ve tahkim sözleşmesinin geçerliliğini Türk Hukukuna göre değerlendirdiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte tahkim anlaşmasının şarta bağlandığını ve zorunlu arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlanması durumunda efektif hale getirildiğini, ancak bir üst paragrafta izah edildiği üzere, arabuluculuk çözüm yönteminin, taraflarca önceden belirlenmesi mümkün olmamakla birlikte, bu seçimin herhangi bir bağlayıcılığı da bulunmadığını, davalı tarafın ise iddia etmiş olduğu tahkim metninin şarta bağlanmış olduğunu ve ilk öngörülen yöntemin ise herhangi bir bağlayıcılığının bulunmadığı göz önüne alındığında, tahkim şartının esasında geçerlilik kazanamayacağının açık olduğunu, çünkü tarafların tahkim yoluna gidebilmesi için öngörülen zorunlu arabuluculuk yönteminin hukuken bağlayıcılığı bulunmadığından dolayı işlevsellik kazanamayan bu hükmün tahkim ile tamamlanabilmesinin mümkün olmadığını, dava dışı … tarafından onaylandığı iddia olunan tahkim şartının, esasında sürücü sözleşmesi olması ve davalı tarafın tahkim sözleşmesinin müvekkili tarafından imzalanmış/ onaylanmış bir örneğini ibraz edememesi bu duruma ek olarak hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte tahkim klozunun zorunlu arabuluculuk şartına bağlı tutulmuş olması, hususları kapsamında davalı … … tarafından yapılan tahkim ilk itirazının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasında … uygulaması kapsamında ticari ilişki olduğu, sözleşmenin haksız olarak fesh edilip fesh edilmediği, davacının sözleşmenin haksız feshinden dolayı yoksun kaldığı karı talep edip edemeyeceği, tazminat talebinin hangi tarihler arasındaki süre esas alınarak hesaplanacağı, davalı … …’e husumet yöneltilip yöneltilemeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
…’ne müzekkere yazılarak; …, …, … ve … plakalı araçlara ait yolculuklar ve ödeme dökümlerine ait tüm evraklar ile şirket bünyesinde bulunan … sisteminde kayıtlı tüm kayıtları celp edilmiştir.
Türkiye Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak; … … Şirketi’nin tüm ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin haksız feshinden dolayı yoksun kalınan kârın tazmini talebine ilişkindir.
Somut olayda, ulaşım hizmeti sağlamaya yetkili kişiler (araç sahipleri) ile bu ulaşım hizmetinden faydalanmak isteyen yolcuların (… uygulaması kullanıcılarının) çevrimiçi (online) bir platformda bir araya getirilmesine hizmet eden … mobil uygulamasından yararlanmak isteyen davacının söz konusu uygulamayı sunan …’da mukim davalı …den hizmet aldığı sabit olup, eldeki davada, sözleşmenin hizmet sağlayıcısı davalı …tarafından tek taraflı olarak sonlandırılması sebebiyle uğranılan zararların tazmini istenmiş olup, davalı … … şirketin, davacı ile diğer davalı …arasındaki hizmet sözleşmesine konu, … mobil uygulaması hizmetinin tedarikçisi olmadığı gibi, sözleşmeye taraf olduğunun ispat edilemediği, kaldı ki, davalı şirketin iştigal konusunun, aracı ulaşım hizmetleri sağlamak konusunda yazılım ve teknoloji desteği ve pazarlama hizmetleri sağlamak olduğu, dava …şirketinin temsilcisi veya acentesi olduğunun dosya kapsamı itibari ile delillendirilemediği hep birlikte gözetildiğinde, davalı … …Ltd Şti yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddinde karar vermek gerekmiştir.
Davalı …nin tahkim itirazının incelemesine gelince; Tahkim sözleşmesi, kişiler arasında ortaya çıkmış veya çıkabilecek olan anlaşmazlıkların, olağan devlet yargısı yerine, hakemler tarafından çözülmesi amacıyla taraflar arasında yapılan sözleşme olarak tanımlanabilir. Milletler arası Tahkim Kanunu’nun 4. Maddisi uyarınca ” tahkim anlaşması, asıl sözleşmeye konulan tahkim şartı veya ayrı bir sözleşme ile yapılabilir”. Bu sebeple, tarafların bağımsız bir tahkim sözleşmesi yapmak yerine, aralarındaki ilişkiyi düzenleyen (ana) sözleşmeye madde eklemek suretiyle de, uyuşmazlıkların tahkim ile çözümlenmesi hususunda anlaşmaları mümkündür. Sözleşmeye konulan tahkime ilişkin hükümler, “tahkim şartı” olarak ifade edilmektedir. HMK’da bulunan tahkime ilişkin düzenlemeler, yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır. HMK m. 313/1 e göre “Tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değil ise mahkeme itirazı kabul eder ve davayı usulden reddeder.”
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin ”Uygulanacak Hukuk; Tahkim” başlıklı 15. maddesinde tahkim şartı konularak, taraflar arasındaki anlaşmazlık halinde tahkim kuruluna müracaat edileceği hükme bağlandığı ancak tahkime başvurulmaksızın huzurdaki davanın açıldığı anlaşılmış olup tahkim şartının yerine getirilmemesi nedeniyle HMK m.413/1 ve HMK m. 116/1-b gereğince davanın usulden reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın davalı …V. yönünden tahkim şartının yerine getirilmemesi nedeniyle HMK m.413/1 HMK m. 116/1-b gereğince usulden REDDİNE
2-Davanın davalı … … Hiz. Ltd. Şti yönünden pasif husumet yokluğundan REDDİNE;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70TL maktu karar harcının peşin alınan 85,39TL harçtan mahsubu ile artan 4,69TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan FİSUN ORAL’a 1.360,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.360,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 3/2 ve 13/2 maddeleri gereğince 5.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALI …ye VERİLMESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesinin 3/2, 7/2, 13/2 maddesi gereğince 5.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALI … … HİZ. LTD. ŞTİ’ye VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … … Hiz. Ltd. Şti tarafından yapılan toplam 9,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, DAVALI … … HİZ. LTD. ŞTİ’ye VERİLMESİNE,
8-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır