Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/687 E. 2020/849 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/687
KARAR NO : 2020/849

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/04/2017
KARAR TARİHİ : 07/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACININ TALEBİ:

Davacı … Müsteşarlığı vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …Ltd. Şti. ile Darphane ve…Genel Müdürlüğü arasında 20.01.2016 tarihinde “Personel Taşımacılığı Hizmet Alım Sözleşmesi” yapıldığını davalı şirketin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği için 01.08.2016 tarih ve … sayılı yazı ile ve 23.08.2016 tarih ve … sayılı yazı ile iki defa uyarıldığını, davalı şirketin uyarıları dikkate almaması nedeniyle 23.09.2016 tarih ve 1… sayılı yazı ile sözleşmenin 26.1 maddesi ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu m. 20/a maddesine göre sözleşmenin 26.09.2016 tarihinde feshedildiğini, fesih işlemi ile birlikte davalı tarafın verdiği kesin teminat mektubunun 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu m. 22’ye göre göre gelir kaydedildiğini, Kamu İhale Genel Tebliği 27.8 maddesine göre de kesin teminat mektubu bedeli ile bu mektubun güncellenen tutarı arasındaki 3.580,55 TL’nin de davalının hak edişinden kesildiğini, sözleşmenin feshinden sonra “Personel Taşımacılığı Hizmet Alım Sözleşmesi” yapılmak üzere iki defa doğrudan temin usulüyle, bir defa pazarlık usulüyle ve bir defa da açık ihale usulü ile ihaleye çıkılarak başka firmalarla yeniden sözleşme yapıldığını, yeniden yapılan ihaleler sonucunda yapılan yeni sözleşmeler ile davalının feshedilen sözleşme bedeli arasında 38.531,90 TL tutarında fark doğduğunu, bu farkın kamu zararı olduğunu, bu paranın ödenmesi için davalı şirkete 23.02.2017 tarih ve 2536 sayılı yazının gönderildiğini, paranın ödenmemesi üzerine de bu paranın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesi için dava açtıklarını belirtmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı … Ltd. Şti. davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 906 ve devamı maddelerine göre yolcu taşıma sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve devamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesi ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunundan kaynaklı alacak davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, 20.01.2016 tarihli sözleşme örneğini, 01.08.2016 tarih ve …sayılı, 23.08.2016 tarih ve… sayılı ve 23.09.2016 tarih ve…sayılı yazı örneklerini, doğrudan temin usulüyle, pazarlık usulüyle ve açık ihale usulü ile yapılan ihale evraklarını, 23.02.2017 tarih ve 2536 sayılı ödeme yazını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, HMK m. 126’ya göre cevap ve delil dilekçesi sunmamış, HMK m. 139’a göre ön inceleme duruşmasına da gelmemiştir.
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 906 ve devamı maddelerine göre yolcu taşıma sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve devamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesi ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunundan kaynaklı alacak davasıdır.
Mahkememiz kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 19. Hukuk Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; “Dava, taraflar arasındaki personel taşımacılığı hizmet alım sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan kamu zararının tazmini talebine ilişkindir. Yargılamanın ticaret mahkemesince yapıldığı, hukuki nitelendirme olarak taşıma sözleşmesi, vekaletle iş görme sözleşmesi ve ihale sözleşmeleri kanunu dayanıldığı ve netice itibariyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşme nitelik itibariyle hizmet alım sözleşmesi olup kamu ihalesi kapsamında imzalandığı sabittir. Davacı idare kamu kurumu olup tacir olduğundan bahsedilemez. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olayda davacının tacir olmaması mutlak ticari davanın söz konusu olmaması nedeniyle ticaret mahkemesi görevli değildir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esas hakkında karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Her ne kadar davacı istinaf talebinde göreve ilişkin itirazda bulunmamış ise de görev kamu düzenine ilişkin olup her aşamada göz önüne alınması gerekir. Kamu düzeni nedeniyle yapılan istinaf incelemesinde davacının istinaf taleplerinin esasına girmeksizin kararın kaldırılmasına ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.
Bu gerekçelerle mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre davanın usulden reddine ve dosyanın görevli ve yetkili asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre mahkememiz görevli olmadığından davanın usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyanının görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, tarafların yokluğunda kesin olmak üzere karar verildi.07/12/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸