Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/684 E. 2021/1060 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/684
KARAR NO:2021/1060

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ :02/12/2020
KARAR TARİHİ: 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ile davalı Müteahhit… San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında iş sahibinin … İnşaat A.Ş. olduğu … … Sağlık Kampüsü inşaat işi bünyesindeki duvar çarpma bandı ve lavabo arkas pvc vinil kaplama montaj işlerinin yapılması amacıyla taşeron sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili söz konusu inşaat işinde alt yüklenici olduğunu, müvekkili taşeron sözleşmesi kapsamında … … Sağlık Kampüsü inşaatındaki kendi üzerine düşen tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak ifa ettiğini, davalı firma yetkilileri tarafından da gerekli kontroller sağlanarak iş sahibi nezdinde iş kabulleri yapılmadığını, müvekkili tarafından inşaat işi bünyesinde yapılan işlerin toplam bedeli 1.032.850,59 TL olduğunu, davalı şirket tarafından 302.679,00 TL müvekkile banka kanalıyla ödendiğini, kalan bakiye olan 497.976,59 TL ise ödenmediğini, Hakediş ücretinin nakden ve defaten ödenmesi için … 30. Noterliğinin … yevmiye sayılı ve 05.06.2020 tarihli ihtarname davalıya 09.06.2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığından iş bu davanın açılması zarureti doğduğunu, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile müvekkili şirket arasında yazılı şekilde akdedilen ve imzalanan herhangi bir sözleşme bulunmadığını, herhangi bir fiyat anlaşması da bulunmadığını, davacı taraf, dava dilekçesi ekinde herhangi bir sevk irsaliyesi ve müvekkil şirkete kesmiş olduğu herhangi bir fatura da sunamadığını, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğunu, davacı tarafından bu aşamadan itibaren ikame edilecek delillerin iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına tabi olması sebebiye davacı tarafından bu aşamadan itibaren dosya kapsamına sunulacak her türlü yeni delil, belge, doküman ve bilgiye muvafakatinin bulunmadığını, davacının sunmuş olduğu Taşeron Sözleşmesi … tarafından imzalanmış olup söz konusu sözleşmenin müvekkil şirket tarafından yapılmadığını ve davanın reddini talep etmiştir.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava taraflar arasındaki 17/09/2019 tarihli taşeronluk sözleşmesine bağlı ödenmeyen hakkediş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamında celbedilen SGK kayıtlarına göre davacının, 29.11.2018 tarihinde sigortalı olarak davalı şirket nezdinde işe başlamış olup iş akdi 30.04.2019 tarihinde sona erdiği sonrasında 17.09.2019 tarihinde davacı şirkette tekar işe başlamış olduğu anlaşılmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde, “…Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez…” denilerek alt işverenlik ilişkisinde muvazaaya bağlanan hukuki sonuç açıklanmıştır.
Alt işveren, bir işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren – alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir. Yine celbedilen ticaret sicil kayıtlarına göre şirket yetkilisinin … olduğu, davacı tarafından sunulan sözleşmesinde …’nın imzasının olduğu davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığı görülmektedir. Davacının sözleşme tarihinde davalı şirketin işçisi olduğu, yukarıda açıklandığı üzere alt yüklenici şartlarının somut olayda gerçekleşmediği, davacının yaptığı iş karşılığı işçilik ücretinden kaynaklı alacağı bakımından İş Mahkemeleri görevli olduğu kanaatine varılmakla, görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve 115/2 md uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE,
2-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır