Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/677 E. 2022/364 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/677
KARAR NO :2022/364

DAVA:MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ:08/03/2020
KARAR TARİHİ:07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğü’nün … esas numarası ile davalı takip alacaklısı … tarafından takip borçlusu …’a karşı icra takibi başlattığını, takip kapsamında müvekkiline icra ve iflas kanunu 89. Maddesi uyarınca 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, söz konusu ihbarnamenin gönderilmesi üzerine müvekkili tarafından 23.02.2019 tarihinde “Firmamızda 16.10.2019 tarihinden itibaren çalışmakta olan … T.C Kimlik nolu … 14.11.2019 tarihinde bütün yasal haklarını alarak işten ayrılmıştır” şeklinde firma kaşesini içeren bir metin kaleme alınıp PTT iadeli taahhütlü mektup kanalı ile icra müdürlüğüne gönderildiğini, davalı …’nün müvekkiline karşı 89/2 ve 89/3 ihbarnameleri göndermeye hakkı bulunmadığı ve söz konusu takibin müvekkili adına durdurulması gerektiği halde müvekkiline 89/2. ve 89/3. ihbarnameleri gönderildiğini, taraflarınca işbu durumun 03.03.2020 tarihinde icra dairesine itiraz dilekçesi ile bildirilmiş olsa da anılan icra dairesi söz konusu taleplerinin 04.03.2020 tarihinde müvekkili firmaya ait evrakın icra dosyasına girmediğinden ve verilen cevabın 89/1’e dair olduğunun anlaşılmadığından bahisle reddettiğini, bu sebeple işbu davayı açma zaruretlerinin doğduğunu, ayrıca …’a … 63. Noterliğinin … yevmiye ihtarnamesi ile 17.12.2019 tarihinde işten ayrıldığı halde müvekkili firma adına piyasada işlem yapmaya çalıştığını, bunun hukuka aykırı olduğunu, suç unsuru teşkil ettiğinin de taraflarınca bildirilmiş bulunduğunu, ayrıca alacaklı tarafından talep edilen 89/1-2-3 haciz ihbarname gönderilmesine ilişkin talepler incelendiğinde borçlunun müvekkilinden hangi ilişkiye dayanak alacaklı olduğunun belirtilmediğini, dolayısıyla alacaklı tarafından soyut olarak borçlunun davacı /üçüncü kişi olan müvekkilinden alacaklı olduğunun iddia edilmesi ve bu ilişkinin neye dayalı olduğunun belirtilmemesi neticesinde müvekkili davacıdan neden borçlu olmadığı yönünde bir ispat da beklenemeyeceğini, müvekkili şirkete İK m. 89 gereğince gönderilen ihbarnameleri nedeniyle öncelikle …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yapılan icra takibinin müvekkili adına durdurulmasını, müvekkili şirketin davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespitini, müvekkili lehine alacağın %20’si tutarından kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinde haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun tebliğ edilmediği icra memurunun hukuka aykırı karar verdiği iddialarının İcra İflas Hukukunda düzenlenmiş şikayet yoluyla çözümlenebilecek olan konular olduğunu, usulsüz tebligat ve icra memuru işleminin hukuka aykırı olduğuna ilişkin iddialar Mahkememizin görev alanına girmemesine rağmen davacı yanın dürüstlük kuralına uymadığını kanıtlar nitelikte olduğunu, davacının usulsüz tebligat nedeniyle itiraz veya memur işleminin kanuna aykırılığı nedeniyle yapılan işlemin iptaline yönelik İcra Hukuk Mahkemesinde “şikayet” çözüm yoluna başvurma haklarını mevcutken bu hakkı kullanmayarak sayın mahkemenin görev alanına giren usulsüz tebligat ve memur işleminin hukuka aykırılığı iddialarında bulunmasının dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağını, davacı yanın dava dışı borçlu … ile aralarında işçi-işveren ilişkisi olduğunu, borçlunun 16.10.2019 – 14.11.2019 tarihleri arasında şirketlerinde çalıştığını beyan ettiğini, davacı ile borçlu arasında geçmişten gelen güven ilişkisinden dolayı borçlunun alacaklılarının alacağını tahsil etmesini önlemek için muvazaalı olarak ilişkiler sadece işçi-işveren ilişkisi olarak gösterildiğini, davacı ile borçlu arasında alacak ve borç doğuran sözleşme ilişkileri geçmiş tarihlerden itibaren devam ettiğini sözleşmede taraflar arsında belirtilen edimler karşılıklı olarak yerine getirildiğini, tespit edebildikleri kadarıyla borçlu dava dışı …’ın işletme adı altında faaliyetler yürüterek ücrete hak kazandığını bu ücretin ise borçluya ödendiğini, davacı yanın dava dışı borçlusu … tarafından patenti kendilerine ait olan ürünlerin kullanıldığı bu yüzden zarara uğradığı yönünde ihtar çektiğini, FSEK kanununa göre suç olan bu durum hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulunmadığını, davacı ile borçlu arasındaki tanışıklığının mevcudiyetinin aralarında kurulan güven ilişkisinin geçmişte yaptıkları sözleşmeler ve ücret ödeme ediminin davacı tarafından yerine getirildiği hususları göz önüne alındığında davacı ile borçlu arasında borç alacak ilişkisinin kurulmadığının belirtilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, görev itirazları nedeniyle davanın usulden reddini, esasa girilmesi halinde açıklamış oldukları nedenlerle esastan reddini, davacı hakkında %20’dan az olmayacak şekilde tazminata hükmedilmesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, Mahkememizce verilen 14/12/2021 tarihli celse kararı ile dosyanın taraflraı ile dava dışı borçlunun ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere SMM bilirkişiye tevdi ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
07/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı … Danış. İç ve Dış Tic. Ltd. Ştinin 2018 yılı yevmiye defteri kapanış tasdiki hariç, 2019-2020 yılı yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yapıldığı, dolayısıyla 2019-2020 yılı yasal defterlerin lehine delil olarak kullanılabileceği, 2018 yılı yasal defterlerinin delil olarak kullanılıp kullanılamayacağının takdirinin Mahkememize ait olduğu, dava dışı …’a ulaşılamadığı için yasal defterlerinin incelenemediği, davadışı …’ın Davacı … Danışmanlık İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. bünyesinde 21.04.2018 tarihi ile 14.11.2019 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığı, davacı taraf ile dava dışı … arasında Sigortalı olarak Hizmet akdi dışında 1 adet faturadan kaynaklı ticari ilişki olduğu, … Medikal … tarafından, … Dan. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına düzenlenen 25.12.2018 tarihli, 263701 sıra numaralı, 59.000,00 TL bedelli faturanın yasal kayıtlarında olduğu ve Davacı … Danış. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin Dava dışı …’a 31.12.2020 tarihi itibariyle fatura bedeli olan 59.000,00 TL borçlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK Md. 89. Gereğince 3. Kişiye gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle menfi tespit davasıdır.
İİK’nın 89. maddesinde öngörülen usule göre üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesi üçüncü kişideki borçlunun alacağının borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Üçüncü kişiye gönderilen haciz ihbarnamesinin hukukî sonuç doğurabilmesi için İİK’nın 89 ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 42 vd. maddelerinde yazılı unsurları içermesi gereklidir. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 42. maddesinin 2. fıkrasına göre birinci haciz ihbarnamesi dosya numarasını, üçüncü kişinin adını, soyadını ve adresini, alacaklının, borçlunun, varsa vekillerinin adını, soyadını ve adreslerini, alacak tutarı ile faiz ve giderler, haczin neye ilişkin olduğu, haczin hangi miktar için yapıldığı hakkındaki bilgileri içerir. Aynı Yönetmeliğin 43. maddesine göre ikinci haciz ihbarnamesinde 42. maddenin 2. fıkrasındaki bilgiler yer alır. İcra müdürlüğünün numarası da bu zorunlu unsurlardan biridir. Birinci haciz ihbarnamesine üçüncü şahsın, borcu olmadığını veya malın yedinde bulunmadığını veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın istihlak edildiğini veya kusuru olmaksızın telef olduğunu veya malın borçluya ait olmadığını veya malın kendisine rehnedilmiş olduğunu veya alacağın borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğunu iddia ederek haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde yazılı veya sözlü olarak itiraz etme hakkı vardır. Üçüncü kişi, birinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, birinci haciz ihbarnamesi ile istenen borç üçüncü kişinin zimmetinde sayılır. Yani üçüncü kişi, kendisinden birinci haciz ihbarnamesi ile istenen alacak miktarını takip borçlusuna borçlu olduğunu kabul etmiş sayılır (İİK m. 89/3, c. 1). Yedi gün içinde birinci haciz ihbarnamesine itiraz etmemiş olan üçüncü kişinin takip borçlusuna borçlu olduğunu kabul etmiş sayılmasına ilişkin bu karine, kesin bir karine değildir. Zira üçüncü kişi, ikinci haciz ihbarnamesini aldıktan sonra da itirazda bulunabilir (İİK m. 89/3, c. 2).Alacaklının talebi üzerine icra müdürü birinci haciz ihbarnamesine yedi gün içinde itiraz etmemiş olan üçüncü kişiye, ikinci haciz ihbarnamesi gönderir (İİK m. 89/3, c. 2). İkinci haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye, birinci haciz ihbarnamesine yedi gün içinde itiraz etmediği için borcun zimmetinde sayıldığı, ikinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde İİK’nın 89. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen sebeplerle ikinci haciz ihbarnamesine itiraz edebileceği bildirilir ve itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi istenir (İİK m. 89/3, c. 2).Üçüncü kişi, ikinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bu ihbarnameye itiraz edebilir (İİK m. 89/3, c. 2). Bu itirazın yapılması da, birinci haciz ihbarnamesine itirazdaki gibidir. Üçüncü kişi, tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci haciz ihbarnamesine de itiraz etmez ise borcun zimmetinde sayılması kesinleşir. Üçüncü kişi yedi gün içinde ikinci haciz ihbarnamesine de itiraz etmemesi nedeniyle zimmetinde sayılması kesinleşen borcu, icra dairesine ödemez ise icra dairesi alacaklının talebi ile üçüncü kişiye üçüncü haciz ihbarnamesi (bildirim) gönderir. Üçüncü haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesine de yedi gün içinde itiraz etmediği için zimmetinde sayılması kesinleşen, borcu (parayı) (üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren) onbeş gün içinde icra dairesinin banka hesabına ödemesi veya aynı onbeş gün içinde takip alacaklısı aleyhine menfî tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye zorlanacağı bildirilir (İİK m. 89/3, c. 3) (Kuru, s. 471 vd.).
Üçüncü kişi tebliğ edilen haciz ihbarnamesine süresi içinde icra dairesinde borçluya borcu olmadığı itirazında bulunsa dahi, üçüncü kişinin usule aykırı düzenlendiğini ileri sürerek icra mahkemesinde şikâyet yolu ile haciz ihbarnamesinin kısmen veya tamamen iptal ettirmekte hukukî yararı bulunmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 29.09.2004 tarihli ve 2004/12-455 E., 2004/455 K. sayılı kararında da üçüncü kişiye çıkarılan birinci haciz ihbarnamesinde bu ihbarı çıkaran merciin dosya numarası yazılmadığından, yasa hükmüne uygun olarak çıkarılmayan haciz ihbarnamesine karşı şikâyetin süreye tâbi olmayacağı, üçüncü kişinin zorunlu unsurları taşımayan birinci haciz ihbarnamesinin iptali ile ikinci haciz ihbarnamesinin yok hükmünde sayılmasına ilişkin şikâyetinin kabulüne karar verilmesi gerektiği benimsenmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/12-136 esas ve 2022/12 karar sayılı ilamı)
Tüm dosyamı birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı yanca müvekkiline 89/2. ve 89/3. ihbarnameleri gönderildiğini, taraflarınca işbu durumun 03/03/2020 tarihinde icra dairesine itiraz dilekçesi ile bildirilmiş olsa da anılan icra dairesi söz konusu taleplerinin 04/03/2020 tarihinde müvekkili firmaya ait evrakın icra dosyasına girmediğinden ve verilen cevabın 89/1’e dair olduğunun anlaşılmadığından bahisle reddettiğini belirtmiş ise de, davacı yanca İcra Hukuk Mahkemesi’nde tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin yapılmış bir şikayet yolunun bulunmayışı ve gecikmiş itiraz yolunun da kullanılmadığı, dava dışı borçlu …’ın işten ayrıldığı, davacı şirketten alacağı bulunmadığı belirtilmiş ise; mahkememizce aldırılan usul ve yasaya uygun bilirkişi raporuyla dava dışı borçlunun şirketten alacağının bulunduğunun sabit olduğu, davacı şirketin devirden önceki şirket borçlarından sorumlu olmadığına ilişkin bilgi ve belgenin sunulmadığı, dava dışı borçlu ile önceki şirket yetkililerine ait ne için verildiği belli olmayan farklı tarihlerdeki hesap hareketlerinin borcun bulunmadığı hususunu ispatlamayacağı kaldı ki davacı şirket tacir sıfatıyla hareket etmek suretiyle ticari defter ve kaıtlarının düzgün tutulması gerektiği hususundaki dikkat ve özeni göstermesi gerektiği de dikkate alınarak; davanın reddine, yasal şartlar oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Yasal şartlar oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Yargılama giderleri ve sair hususların gerekçeli kararda değerlendirilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile artan 26,30-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır