Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/67 E. 2020/756 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/67
KARAR NO : 2020/756

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 10/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 15.04.2013 tarihinde hizmet sunum sözleşmesinin akdedildiğini, yıllık erişim kampanyalarının oluşturulması, hazırlanması ve yürütülmesi müvekkili tarafından seçileceğini, sözleşmenin 2.maddesinde ise davalının vereceği hizmetleri belirlediğini, davalının sözleşmenin bu maddesinde belirtilen hususların hiçbirini yerine getirmediğini, buna karşılık düzenli olarak davalının fatura düzenlediğini ve muhtelif ödemelerin yapıldığını, davalının yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmemesinden ötürü ödemelerin yapılmadığını, davalı şirketin 72.190,00-TL tutarında alacağının tahsili için icra takibinden bulunduğunu, ödeme emrinin müvekkilinin eline geçmemesinden ötürü itiraz yapılamadığından talebin kesinleştiğini, verilmeyen hizmetten ötürü borçlu olamayacağını, bunun belirlenmesi ile takip konusu bedel ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında akdedilen 15.04.2013 tarihli hizmet sunum sözleşmesinin 6.1-a maddesinde müvekkilinin her ay KDV hariç 4.500 TL ücret alacağını belirlediğini, 6.1-b maddesinde müvekkilinin her ay KDV hariç 4.500 TL ücret alacağını belirlediğini, 6.1-b maddesinde ise müvekkilinin dijital pazarlama hizmetlerini yerine getirmesi durumunda KDV hariç aylık 3.000 TL ücret alacağını, sözleşmenin 6.1-c maddesinde ise 7.500 TL+KDV ücretin her ay sonu itibarıyle faturanın düzenleneceğini, sözleşmenin 6.1.2 maddesinde ise ek iş yapılması durumunda yapılan iş için ayrı faturanın düzenlediğini, davacının bu faturalara itirazda bulunmadığını ve defterlerine de kayıt ettiğini, müvekkili şirketin tasfiye sürecine girdiğini, davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; dönem ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından 16/04/2015 havale tarihli dilekçe ile; taraflar arasında imzalanan dava konusu hizmet alım sözleşmesi Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ekinde … 2. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamenin ve dava konusu faturaların aslı gibidir örnekleri Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
… 12. İcra Müdürlüğününe müzekkere yazılarak … esas sayılı dosya fotokopisi celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince dava konusu olaya ilişkin davacının alacağının varlığı ve miktarının espiti için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 02/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; incelenen davalı şirket defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş olduğu, incelenen davalı kayıtlarında davacıdan gözüken alacağı 72.190,00 TL olduğu, davacı hizmeti almadığını bu yüzden sözleşmeyi fesih ettiğini bildirmekte ancak davalı tarafından düzenlenen toplamda 140.844,80 TL olan faturaya karşılık olmak üzere toplam 68.654,80 TL ödemede bulunmuştur. Bundan, davalının sözleşmeden doğan edimlerini ancak kısmen ifa ettiği sonucu çıkmaktadır. Davacı hizmeti almadığını bildirdiğine göre, davalının hizmeti verdiğini kanıtlaması ile talebi ile alacaklı olacağı kanısına varılmıştır; zira bir sözleşmeden doğan edimini ifa ettiğini ileri süren sözleşen, ifayı ispat külfeti altındadır. Davalının, icra takibindeki alacak talebine esas olacak şekilde, edimini ifa ettiğini huzurdaki dava dosyası içeriği itibariyle kanıtlayamadığı kanaatine ulaşılmaktadır. Keyfiyet, HMK 282 hükmü gözetilmek kaydıyla bilcümle hukuki görüş ve takdirin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce davanın 2014/1286 Esas 2015/772 Karar sayılı 08/12//2015 tarihinde kabulüne karar verilmiş olup, kararın davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/4038 Esas, 2019/139 Karar Sayılı 17/01/2019 tarihli ilamıyla ” Dava, menfi tespit davasıdır. Faturanın defterde kayıtlı olması hizmetin verildiğine karine teşkil eder. Davalı taraf, dava konusu hizmete ilişkin faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu iddia etmiş ve kendi defterleri incelendiğinde bu faturaların davalı defterlerinde usulüne uygun kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece davacıya ticari kayıtlarını ibraz etmesi için kesin süre verildiği halde davacı ticari defterlerini ibrazdan kaçınmıştır. Bu durumda HMK 222/5 maddesi gereğince defter ibrazından kaçınıldığında ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağı hususu, usulüne uygun olarak tutulmuş delil olma özelliği olan davalı defterleri ve yapılan kısmi ödeme de gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan hizmet sunum sözleşmesinin 2. maddesinde belirlenen hizmetlerin hiçbirini davalının yerine getirmediği halde fatura düzenleyerek müvekkilinden muhtelif ödemeler aldığını, davalının yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmemesinden ötürü yapılmayan ödemeler için davalı şirketin 72.190,00 TL tutarında alacak tahsili için icra takibinde bulunduğunu, ödeme emrinin müvekkilinin eline geçmemesinden ötürü itiraz edilemeyen takibin kesinleştiğini, verilmeyen hizmetten ötürü müvekkilinin borçlu olmadığını ileri sürerek takip konusu bedel ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının faturalara itirazda bulunmadığını ve defterlerine kayıt ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2016/4038 Esas, 2019/139 Karar Sayılı 17/01/2019 tarihli ilamında da belirtildiği gibi; Dava, menfi tespit davasıdır. Faturanın defterde kayıtlı olması hizmetin verildiğine karine teşkil eder. Davalı taraf, dava konusu hizmete ilişkin faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu iddia etmiş ve kendi defterleri incelendiğinde bu faturaların davalı defterlerinde usulüne uygun kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece davacıya ticari kayıtlarını ibraz etmesi için kesin süre verildiği halde davacı ticari defterlerini ibrazdan kaçınmıştır. Bu durumda HMK 222/5 maddesi gereğince defter ibrazından kaçınıldığında ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağı hususu, usulüne uygun olarak tutulmuş delil olma özelliği olan davalı defterleri ve yapılan kısmi ödeme de gözönünde bulundurularak davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 1.232,85TL harçtan mahsubu ile artan 1.178,45TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 10.184,70TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Bozmadan önce verilen 2014/1286 Esas 2015/772 Karar sayılı 08/12/2015 tarihli karar nedeniyle bakiye 3.698,45TL harcın tahsili için yazılan 06/02/2016 tarih ve 2016/32 harç tahsil nolu müzekkereye konu 3.698,45TL harcın tahsil edildiğine ilişkin makbuzun ibrazı halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan 62,00TL yargılama masrafının davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE;
7-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır