Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/663 E. 2020/833 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/663 Esas
KARAR NO :2020/833

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ: 09/06/2017
KARAR TARİHİ: 25/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 4.8.2015 tarihli ihaleyi müteakiben Davalı Belediye İhale Komisyonu’nun 22.10.2015 tarihli kararıyla ihalenin …. Ltd. üzerinde bırakıldığını, davacı İş Ortaklığı’nın itirazen şikayeti üzerine Kamu İhale Kurumu’nun 10.2.2016 tarihli kararıyla düzeltici işlem yapılmasına karar verildiğini, yasal sürecin bu kapsamda tamamlanmasıyla davacı ile davalı arasında 22.4.2016 tarihinde sözleşme kurulduğunu, …. Ltd.’nin idari yargı nezdinde yaptığı başvurular sonucunda Dan. 13. D., 10.2.1017, 2016/5009 E.-2017/346 K. sayılı kararıyla Kamu İhale Kurumu’nun zikredilen kararının iptaline karar verildiğini, iptal kararı sonucunda Kamu İhale Kurumu’nun 12.4.2017 tarihli kararıyla düzeltici işlemin belirlenmesine hükmettiğini, Kurum kararının davalıya tebliğ edilmesi üzerine davalının, davacı ile arasındaki sözleşmenin uygulanmasının durdurulmasına karar verdiğini, davalının aldığı bu kararın hukuka aykırı olduğunu, Kurum’un aldığı kararın ÎYUK kapsamında yerine getirilmesi gereken bir mahkeme kaTan vasfını taşımadığını ve Kurum’un ihalenin iptaline hükmetmediğini, ihale tekliflerinin yeniden değerlendirilmesinin yeterli olacağını, taraflar arasında akdedilmiş özel hukuk hükümlerine tabi sözleşmenin geçerli ve yürürlükte olduğunu, idari yargı kararlarının da özel hukuk sözleşmeleri üzerinde doğrudan etki doğurmayacağını, taraflar arasındaki sözleşmenin 35. maddesi kapsamına giren bir durumun dahi söz konusu olmadığını, davalının ilgili iptal davalarında da bu yönde savunmalar ileri sürdüğünü, davalının aldığı durdurma kararının davacıyı ve kamuyu zarara soktuğunu belirtmek suretiyle davalının aldığı durdurma kararının hukuka aykırılığının ve sözleşmenin bağlayıcılığının tespitini, davalı belediye ile müvekkili arasında imzalanan “… Raylı Ulaşım Toplu Taşıma Sistemi 300 Adet Metro Aracı Temini ve İşletmeye Alma İşi”ne ilişkin 22.04.2016 tarihli Sözleşme’nin uygulanmasının durdurulmasının, sözleşmeye ve mevzuata açıkça aykırılırık teşkil ettiğinin tespiti suretiyle Muarazanın giderilmesi ve bu nedenle Müvekkilinin daha fazla hak kaybına uğramasının önlenmesi bakımından, öncelikle mezkur sözleşmenin uygulanmasının durdurulması kararının tedbiren durdurulmasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; Kuram’un 12,4.2017 tarih ve 2017/MK-113, 2017/MK-114, 2017/MK-115, 2017/MK-116 ve 2017/MK-117 kararlan uyarınca ortaya çıkan iştem tesis etme gereği üzerine davalı tarafından sözleşmenin uygulanmasının durdurulmasına karar verildiği ve sonraki işlemler ile işlerin mahkeme ve Kurum kararlarına göre yürütüleceği hususlarından bahisle davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacılara aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi sonucunda rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu 03/01/2019 tarihli raporda ” 1-Davalı idare tarafından yargı kararının uygulanması yönünde tesis edilmiş herhangi bir işlem bulunmadığı, 2-Dava konusu sözleşmenin uygulanmasının durdurulması yönünde tesis edilmiş olan işlemin, borçlar hukuku kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, 3-Borçlar hukuku bakımından davalının sözleşmenin uygulanmasını durdurmasını sağlayak bir hakkının bulunmadığı, ” görüşü bildirilmiştir.
Davalı tarafın itirazları üzerine yeni bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, 19/09/2019 tarihli ek raporda ” 1.Kamu İhale Genel Tebliğinin 25.4. Maddesinin açık hükmü ve Borçlar Hukukunun temel ilkeleri çerçevesinde, davacının dvalı ile sözleşmeyi akdettiği tarih olan 22.04.2016 ile yeniden işe başlatıldığı tarih aralığında, davalının sözleşmeye aykırı davranarak borcunu ifa etmeyi durdurması nedeni ile uğradığı zararı tazmin edebileceği, ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava tespit ve muarazanın giderilmesi davasıdır. Davalı belediye tarafından 04.08.2015 tarihinde “… raylı ulaşım Toplu taşıma sistemi 300 Adet Metro Aracı Temini ve işletmeye alma işi” hususunda ihale yapıldığı, 22.10.2015 tarihli kararla ihalenin davadışı … firmasına verildiği, bunun üzerine davacının aralarında bulunan katılımcıların itiraz ettiği, itirazların reddedilmesi üzerinde Kamu İhale Kurumuna şikayette bulunulduğu, KİK’in 10.02.2016 tarihli düzeltici işlem tesisi yönünde karar verildiği, bu kararın iptali için dava dışı …’nun firmasının idari yargıya gittiği, idari davanın reddedildiği davanın temyizi üzerine Danıştay 13. Dairece kararın bozulduğu ve işlemin iptaline karar verildiği, bunun üzerine Kamu İhali Kurumu’nun bu yargı kararına göre dava dışı …’nun firmasının da teklifinin değerlendirmeye alınarak düzeltici işlem tesisine karar verildiği, KİK’in 12.04.2017 tarihli kararı üzerine davalı belediye’nin davacı ile 22.04.2016 tarihinde imzaladığı sözleşmeyi durdurma kararı aldığı mevcut delillerle sabit ve uyuşmazlık konusu değildir. Nizalı olan husus durdurma kararının sözleşme ve kanuna aykırı olup olmadığı hususudur.
Taraflar arasında imzalanan 22.04.2016 tarihli sözleşme özel hukuk sözleşmesi olup eser sözleşmesinin askıya alınabileceğine dair hüküm ihtiva etmemektedir. Davacının herhangi bir ayıplı veya eksik ifası da bulunmamakta olup sözleşme hükümlerine göre durdurma kararı dayanaksızdır. Ayrıca Danıştay 13. Dairesi’nin bozma kararı ve buna uygun Kamu İhale Kurumu’nun aldığı düzeltici işlem tesisi kararı, taraflar arasındaki sözleşmeyi doğrudan doğruya etkilmemekte KİK’in kararı sonucu ihale feshedilmeyip sadece düzeltici işlem gerçekleştirilerek ihale sonucu taraflar arasındaki sözleşmenin değerlendirilmesi gerekmekte ise de davanın açıldığı tarih itibariyle davalı belediye’nin KİK’in 12.04.2017 tarihli kararına dayanarak sözleşmeyi durdurması hukuka aykırı olmakta olup Kamu İhale Genel Tebliği’nin 25.4 md. Sözleşmenin uygulanması aşamasındaki idari yargı kararları başlıklı hükümde idarenin izleyeceği yol ve yöntem belirlenmiş olmasına rağmen bu husus gözardı edilerek durdurma kararı verildiğinden 22.04.2016 tarihli taraflar arasında imzalanan sözleşmenin durdurulması kararının sözleşmeye ve kanuna aykırı olduğunun tespitine karar verilmiş;Mahkememiz kararı Davalı tarafça İstinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 2020/1228 Esas, 2020/1475 karar sayılı, 16/10/2020 tarihli kaldırma kararında ” Davalının istinaf sebeplerinin incelenmesinde, davacı davalı ile imzalanan sözleşmenin kamu ihale kurumunun aldığı karar ile durdurulmasının doğru olmadığını ileri sürdüğünden kural olarak kamu ihalelerinde ihale kararı ve ekleri ile ilgili sözleşmenin imzalanmasından önceki aşamada doğan ihtilafların çözüm yeri idari yargı, sözleşmenin yapılmasından sonra ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüm yeri adli yargıdır. Taraflar arasında sözleşme imzalanmış olup, sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaya çıkan bu uyuşmazlıkla ilgili taleplerin incelenmesinde adli yargı mercileri görevlidir. Ne var ki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, somut olayda, davalı tacir olmadığı gibi eldeki dava da Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Hal böyle olunca davaya bakmaya Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. O halde, mahkemece, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup, aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur ” gerekçesiyle Mahkememiz kararı kaldırılarak görevsizlik kararı verilmek üzere iade edilmiştir.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde, üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın 1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların (mutlak ticarî davalar); ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar (nispî ticarî davalar) olarak nitelendirilebileceği, Mutlak Ticarî Davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1.a bendinden f’ bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği (Mutlak) ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve Ticaret Mahkemelerinin görevine gireceği, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle), nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise; TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19.2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre (nispî) ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği anlaşılmıştır.
Tüm dosya ve kaldırma kararı birlikte değerlendirildiğinde görev hususu kamu düzenine ait bir düzenleme olup mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözönüne alınabileceğinden kaldırma kararında belirtildiği şekliyle davalı taraf tacir olmayıp dava konusu da mutlak ticari davaya vücut vermediğinden mahkememiz görevsiz olup Asliye Hukuk Mah’leri görevli olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dava dilekçesinin görev yönünden usulden REDDİNE,

2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA;
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 25/11/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …